Ukrayna savaşından sonra ucuz Rusya gazından mahrum kalan, yüksek enflasyonla mücadele gerekçesiyle faiz oranlarının da yükselmesine ve borçlanma maliyetlerinin artışına maruz kalan Alman sanayisinin en önemli kesimlerinden KOBİ’ler alarm zillerini çalıyor.
Financial Times’ta (FT) yer alan analizde, Almanya’nın enerji fiyatlarındaki artıştan diğer birçok büyük ekonomiden çok daha büyük bir darbe aldığına dikkat çekiliyor. Bunun nedeni ise FT’ye göre ülkenin çok sayıda fazla doğalgaz tüketen imalat firmasına sahip olması.
Avrupa Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için para politikasını sıkılaştırması ve Berlin’in en büyük ticaret ortağı olan Çin’le ticarette yaşanan durgun toparlanma da Alman sanayisinin krizinde etkili oldu.
FT’ye konuşan ülkenin başlıca işveren örgütü BDA’nın başkanı Rainer Dulger, “Almanya dışında neredeyse tüm Avrupa ekonomileri büyüyor. Bu harekete geçmemiz gerektiğine dair açık bir işaret,” diyor.
Uzun vadeli sorunlar daha kritik
Öte yandan enerji maliyetlerindeki artışın ötesinde, Alman sanayisindeki ve siyasetindeki başka ve daha uzun erimli sorunlar da gitgide önem kazanıyor.
Şirketler Almanya’da iş yapmanın artan maliyetinden gitgide daha fazla şikayet ediyor. Bunlar arasında iklim politikaları, yüksek vergiler, pahalı enerji yükü, kalifiye eleman sıkıntısı ve aşırı bürokrasi önemli bir yer kaplıyor.
Örneğin Dulger, “Hükümetle yapay zekâ hakkında konuşuyoruz ama ofislerinde hâlâ faks makineleri var. Bu [duruma] hiç uymuyor,” ifadelerini kullanıyor.
Bu arada elektrikli araçların yükselişi ve Çin’in Avrupa’daki elektrikli araç pazarındaki kazanımları, uzun zamandır Almanya’nın ekonomik başarısının temel direği olan otomotiv sektörünü tehdit ediyor.
FT’ye göre bu süreç orta ölçekli mühendislik şirketlerinin yoğun bir şekilde bulunduğu güneybatı Almanya bölgesinde derinden hissediliyor. Düşünce kuruluşu IW Consult tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, adını çevreye hakim olan dağdan alan Donnersbergkreis’i Almanya’nın ‘en zorlu bölgelerinden biri’ olarak tanımlıyor.
Araştırmacılar, ülkede şu anda yaşanmakta olan iki büyük dönüşümü inceliyor: çelik üretimi ve kimyasallar gibi enerji yoğun ve yüksek karbon emisyonlu endüstriler üzerinde baskı yaratacak olan ‘karbon nötr’ bir ekonomiye geçiş ve elektrikli arabalara geçiş. Araştırma sonucunda Almanya’nın 400 ilçe ve kasabasından altısının bu süreçlerden özellikle etkileneceğini ve Donnersbergkreis’in de bunlardan biri olduğunu tespit ettiler.
Femeg isimli, otomobil ve kimya endüstrileri için su sayaçları, emniyet valfleri ve hassas parçalar üreten şirketin kurucusu Bernd Hofmann’a göre hesaplaşma anı yaklaşıyor: “[Hükümet] buradaki insanlara her zaman ‘biz en iyiyiz, en büyüğüz, en büyüğüz ve güneş asla batmayacak’ dedi. Yıllarca tek yol yukarı çıkmaktı. Ve bir tür uyuşukluk içine düştük. Önümüzdeki birkaç yıl tüm üreticiler için zor geçecek.”
Örnek vaka: BorgWarner
Donnersbergkreis’in iktisadi sıkıntılarının örneklerinden en önemlisi, şu anda büyük bir yeniden yapılanmanın sancılarını çeken ABD merkezli otomobil parçaları üreticisi BorgWarner.
Şirketin Donnersbergkreis’in bölgesel merkezi olan Kirchheimbolanden’deki fabrikası turboşarjlar konusunda uzman ve kasabanın en büyük işvereni. Şirket uzun süredir bu cihazda pazar lideriydi. Fakat BorgWarner Turbo Sistemleri Başkanı Andreas Denne, talebin yıllar içinde azaldığını söylüyor. İlk darbenin 2015’teki Volkswagen emisyon skandalı olduğunu ve bunun ‘dizel pazarında bir çöküşe”’ neden olduğunu belirtiyor. Ardından ‘elektrikli otomobillerle ilgili tüm tartışmalar’ geldi.
Başlangıçta BorgWarner, turboşarj aygıtlarının hala bir geleceği olduğunu umuyordu; sonuçta, 48 voltluk bir bataryanın yanı sıra geleneksel bir yanmalı motor kullanan ‘hafif hibritler’ olarak adlandırılan araçlarda kullanılabilirlerdi. Ayrıca geleneksel benzinli ve dizel motorların da önümüzdeki yıllarda üretilmeye devam edebileceğini umuyorlardı.
AB, 2035 yılına kadar benzinli ve dizel motorlu yeni araçları yasaklama kararıyla bu umutları suya düşürdü. BorgWarner o zamandan beri Kirchheimbolanden’deki işgücünü 2028’e kadar 1.600’den 650’ye düşürmeyi planladığını ilan etti.
Denne, “Yıllardır büyümeye, büyümeye, büyümeye alışmıştık. Buradan dünyaya turboşarjlar gönderdik. Fakat zaman değişti ve içten yanmalı motorlarla ilgisi olan herkes bundan etkileniyor,” diyor.
BorgWarner’ın tedarikçisi tüm yerel şirketler de bundan etkileniyor. Donnersbergkreis bölge konseyi başkanı Rainer Guth, ‘turboşarjlara olan tarihsel bağlılığın büyük bir zorluk’ olduğunu söylüyor. Örneğin Femeg’in otomotiv işinin yüzde 80’ini bu cihazlar için parça tedariki oluşturuyor.
Yerel tedarikçiler de zorda
Yakındaki diğer şirketler de otomotiv endüstrisine yönelik. Bunlardan biri, 1735 yılında Donnersbergkreis’in en büyük kasabası olan Eisenberg’de kurulan ve bir asır önce Bugatti yarış arabaları için parçalar üreterek ün kazanan demir üreticisi Gienanth.
Şirket artık lokomotif ve gemi motorları ile hastanelerde veya veri merkezlerinde kullanılan acil durum jeneratörleri için bileşenler üretiyor. Ayrıca ticari araçlar için fren kaliperleri ve BMW motorları için krank mili yatak kapakları da üretiyor. Şirket bu nedenle, içten yanmalı motorların kullanımdan kaldırılmasından kaçınılmaz olarak etkilenecek.
Gienanth, son birkaç yılını ‘elektrikli araçlar için ürün çözümleri konusunda müşterilerle işbirliği yaparak’ geçirdiğini söylüyor. Ayrıca ‘ürün portföyünü genişletiyor ve çeşitlendiriyor’, örneğin dökme demir tencere yapımında Berlinli startup STUR ile birlikte çalışıyor.
Bölge her şeye rağmen ‘yeşil dönüşüm’e zorlanıyor
Öte yandan, FT’nin belirttiğine göre, Donnersbergkreis yalnızca Almanya’nın ‘fosil yakıt geçmişinin kirli bir kalıntısı’ değil. Bölge rüzgar türbinleri ve güneş panelleriyle kaplı.
Japonlara ait bir fabrika güvenlik kameraları üretiyor. Sınırlarının hemen ötesinde Mercedes-Benz, Stellantis ve TotalEnergies’in ortak girişimi Automotive Cells Co’nun elektrikli araçlar için lityum-iyon batarya hücreleri üretmek üzere bir gigafabrika inşa ettiği Kaiserslautern şehri yer alıyor.
Fakat bölgenin bazı kısımları canlanırken, diğerleri düşüşte. Donnersbergkreis’e arabayla bir saat uzaklıkta yer alan Saarlouis, yaklaşık 60 yıllık bir geçmişe sahip büyük bir Ford fabrikasına ev sahipliği yapıyor. Ford geçen yıl fabrikada otomobil üretimini durduracağını ve bunun yerine yeni nesil elektrikli araçlarını İspanya’nın Valencia kentinde üreteceğini açıkladı. Bu ay ise fabrikayı adı açıklanmayan büyük bir yatırımcıya satma görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlandığını duyurdu. Fabrikada 3.000’den fazla istihdam risk altında.
Enerji maliyetlerindeki artış sanayiyi vurmaya devam ediyor
Donnersbergkreis’ın karşı karşıya olduğu sorunlardan biri benzinle çalışan araçların yavaş yavaş ortadan kalkması ise, bir diğeri de enerji maliyetlerindeki büyük artış.
Bölgenin iş geliştirme müdürü Reiner Bauer, bölgedeki enerji yoğun şirketlerin çoğunun uzun zamandır ‘yenilikçi, kârlı, örnek eğitim programlarına ve mükemmel yönetime sahip’ olarak görüldüğünü fakat ‘enerji krizinin’ tüm bunları değiştirdiğini vurguluyor. Bauer, “Yükselen enerji maliyetleriyle karşı karşıya kaldığınızda, artık uluslararası alanda rekabet edemezsiniz,” diyor.
Bauer, Kaiserslautern yakınlarında rüzgar türbinleri için parçalar üreten bir demir dökümhanesi olan Heger’i örnek gösteriyor. Şirket geçen yıl Eylül ayında iflasını açıkladı ve enerji maliyetlerindeki artıştan önce ayda 100.000 avro ödediği elektrik için artık ayda 700.000 avro ödediğini ve bu artışı bundan böyle müşterilere yansıtamayacağını söyledi. Genel müdür Johannes Heger o dönemde yerel medyaya verdiği demeçte, “Enerji fiyatları bizi öldürüyor,” demişti.
Alman hükümeti üretimi ucuz ülkelere yönlendirecek
Öte yandan Alman hükümeti bu tür gelişmeler konusunda müdahale edecek gibi görünmüyor. FT’ye konuşan üst düzey bir yetkili, “Burada sadece ucuz Rus gazına erişimimiz olduğu için amonyak üretiyorduk ve şimdi bu da yok oldu. Almanya’nın 2035 yılında temel kimyasallar, plastikler ve amonyak üreteceğini sanmıyorum. Belki de bunları enerjinin daha ucuz olduğu Suudi Arabistan’da üretmek daha mantıklı olacaktır,” diyor.
Fakat Donnersbergkreis’ta durum böyle görülmüyor. Bölge, Alman kimyasal devi BASF’nin Çin’de 10 milyar avroluk yeni bir petrokimya tesisi kurmasını ve Avrupa’da küçülmeye gitmesini endişe içinde izleyen yüzlerce BASF çalışanına ev sahipliği yapıyor.
İyimser beklentiler: Merkez Bankası’ndan ‘Mittelstand’ övgüsü
Yeşil Ekonomi Bakanı Robert Habeck ise umutlu olmak için nedenler olduğunu düşünüyor. Bu ayın başlarında gazetecilere konuşan Habeck, Alman ekonomisinin önümüzdeki yıl büyümeye dönmesi gerektiğini söyledi. Enflasyonun düştüğünü, işgücü piyasasının sağlam olduğunu ve reel gelirlerin arttığını savunan Habeck, bunların iç talebi durgunluktan çıkarmaya yardımcı olabileceğini söyledi.
Bu iyimserlik Almanya Merkez Bankası Başkanı Joachim Nagel tarafından da paylaşılıyor. Geçen hafta Berlin’de iş dünyası ve siyasi liderlere konuşan Nagel, Almanya’nın ‘Avrupa’nın hasta adamı’ ya da ‘sanayisizleşme’nin pençesindeki bir ülke olduğu iddialarını reddetti.
Alman şirketlerinin gaz krizini iyi atlattıklarını, enerji kullanımlarını azaltmak için verimlilik önlemlerine büyük yatırımlar yaptıklarını ileri süren başkan, ülkenin ’gizli şampiyonlarının’ yaratıcılığını ve Alman ekonomisinin belkemiğini oluşturan küçük ve orta ölçekli şirketler olan Mittelstand’ın gücünü överek, bu şirketlerin ‘son derece uyumlu’ olduklarını gösterdiklerini söyledi.
Otomotiv sektöründen daha kârlı silah sanayisine geçiş
Alman Mittelstand’ı bir taraftan da yeni duruma ayak uydurmaya çalışıyor.
Örneğin yukarıda bahsi geçen Femeg, otomotiv sektöründen uzaklaşarak, Ukrayna savaşının başlamasından bu yana Almanya’da patlama yaşayan bir alan olan silah üretimine yönelmeye çalışıyor.
Güneybatı Almanya’da Leopard tank motorları için parçalar üreten bir dökümhaneye sahip olan şirket, ağır askeri teçhizat için mühimmat ve parça üretimine de yöneliyor.
Bernd Hofmann, “Burada oturup sızlanmıyoruz, hareket etmeye devam etmek zorundayız,” diyor. Fakat Hofmann, hükümetin özellikle enerji maliyetleri konusunda daha kararlı adımlar atmaması halinde ‘krizin derinleşeceğini’ düşünüyor ve ekliyor: “Bu ülkeyi yeniden yatırım yapmak için daha cazip bir yer haline getirmeliyiz. Yeni bir iyimserlik ruhuna ihtiyacımız var. Heyecanımızı geri kazanmalıyız.”