13 Ekim’de sabah erken saatlerde İsrail, kara işgaline hazırlık olarak Gazze’nin kuzeyindeki 1,2 milyon Filistinliye, 24 saat içinde evlerini boşaltmaları uyarısında bulundu. Hamas’ın 7 Ekim’de Güney İsrail’e yaptığı başarılı ve beklenmedik saldırısına cevaben onu bitirmek istediğini açıklayan İsrail’in bu tarz saldırısı binlerce ölü, yüzlerce esir ve birçok yaralanmaya neden oldu. Washington, İsrail’in planlarını tamamen destekledi ve sınırlama çağrısı yapmaktan kaçındı. Batılı politikacılar ise Hamas’a karşı aşırı önlemler alınmasını talep etti. Bazıları ise, İran’ın Hamas’ı desteklediği İran’a karşı askeri bir harekât yapılmasını önerdi.
İsrail’in askeri operasyon senaryoları ve sonuçları
Birinci senaryo: Sınırlı bir İsrail saldırısı
Bu senaryoda İsrail, Gazze Şeridi’ndeki Hamas’ın askeri noktalarını (tünelleri ve askeri üslerini) hedef alır. Operasyon, Gazze Şeridi’nin kuzeyine sınırlı bir kara saldırısını (Gazze Şeridi’nden Gazze Şehri’ne kadar) içerirken yoğun topçu ve hava bombardımanını içerecektir. Bu senaryoda sivil kayıpların geniş savaş senaryolarından daha düşük olması beklenmektedir. Bununla birlikte, Gazze’deki sivil altyapının büyük ölçüde tahrip edilmesine neden olabileceği öngörülmektedir.
Bu senaryo, Gazze Şeridi’nde kalabilir ve daha geniş bir bölgeye sızmaz. Gazze’nin kuzey bölgesinde yaşayan insanlar muhtemelen Gazze’nin güney bölgesine taşınacaktır, ancak bu, Gazze’deki yönetim üzerinde büyük bir baskı oluşturacaktır. Bu baskı, Hamas iktidarını sürdürse de devrilse de oluşacaktır. Dar coğrafik alanda ve sınırlı kaynaklarla 2 milyon insanı yönetme görevi kaçınılmaz bir başarısızlığı ve Filistinlilerin gönüllü göçünü beraberinde getirir.
Bu, Mısır sınırındaki baskıyı artırarak Mısır’ı etkiler. Bu noktada Gazze halkının yoğunluğunu dikkate alan ve ekonomik ihtiyaçlarını finanse eden ekonomik sitelerin açılıp açılmaması askeri-politik karara bağlıdır. Bununla birlikte, Camp David Anlaşması’na göre İsrail ile ilişkileri dikkate alan bir askeri-politik karar verilecektir. Mısır’a Doğu Akdeniz’deki etkisini artırma karşılığında Filistinlilere ekonomik, eğitim ve seyahat konularında kolaylıklar sunması için baskı yapılabilir. Körfez ülkelerinden, özellikle de Katar’dan kaynak sağlanabilir.
İkinci senaryo: Kapsamlı İsrail işgali
Bu senaryoda İsrail kuvvetleri Gazze Şeridi’ni işgal eder. Bu, Lübnan’da Hizbullah, Irak’taki Şii Halk Hareketleri, Yemen’deki Husiler gibi dış unsurların dahil olduğu bir bölgesel savaşın başlamasına yol açma tehlikesi taşır ve İran ile doğrudan bağlantılıdır. Bu, Körfez ülkelerini de harekete geçirir ve bir zafer elde edilmesi halinde onları ABD cephesinden uzaklaştırabilir. Bu senaryo, ABD’nin de etkisini kullanmasını gerektirir.
Mısır ve Ürdün, savaşı sona erdirme konusunda rol oynamada başarısız olabilir, her ikisi de sınırlarını güvence altına almak ve şoku içeride bastırmakla yetinebilir. Özellikle ekonomik olarak sınırlı yetenekleri, bölgesel bir çatışmaya katılmalarını engelleyebilir. NATO üyesi bir ülke olan ve çoğunluğu Sünni olan Türkiye, bu senaryoyu engelleme konusunda ön plana çıkabilir. Bu, bölgede kaybedenlerin nüfuzunu miras alabileceği anlamına gelir. Ankara’nın Tel Aviv ile etkili ilişkileri, Doğu Akdeniz’deki etkisini artırmak için bu coğrafi bölgedeki maliyetleri karşılayarak Filistinlilere ekonomik, eğitim ve seyahat konularında kolaylıklar sunma karşılığında bu bölgede işgal maliyetini üstlenmesini sağlayabilir.
Üçüncü senaryo: Uluslararası savaş
Bu senaryoda uluslararası taraflar savaşa müdahale eder, ancak bu pek olası değildir. Bu, Rus-Amerikan çarpışması anlamına gelir, özellikle de Suriye, İran’ın müttefikidir ve Orta Doğu’daki en önemli Rus deniz üslerine ev sahipliği yapmaktadır. Ancak Rusya-Ukrayna savaşı, büyük güç çatışmasının sınırlarını göstermiştir. Ayrıca Rus finansal ve medya elitleri Tel Aviv ile güçlü bağlara sahiptir. Rus Yahudi topluluğu İsrail nüfusunun önemli bir yüzdesini oluşturur. Rusya’nın doğrudan böyle bir savaşa girmesi pek olası değildir.
Çin ve Hindistan’ın ise arabulucu olarak rol oynaması muhtemel olup, öncelikli ve en önemli hedefleri Körfez’in petrol kaynaklarını güvende tutmaktır. Orta Doğu enerjisi her iki ülkenin ekonomisinin ana itici gücüdür. Bölgesel bir savaşa doğrudan katılmamayı tercih edecekleri ve barışı savunacakları söylenebilir. Onların öncelikli ve belirgin amaçları, Orta Doğu’daki petrol rezervlerinin güvenliğini korumaktır.
Savaşın seyri üzerine etki edecek faktörler
Savaşın seyrine etki eden iki ana faktör bulunmaktadır:
- İsrail’e verilen uluslararası destek seviyesi.
- İsrail’in askeri hedeflerini ne derece başaracağı.
Şu an için İsrail, özellikle Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde Batı ülkelerinden sınırsız destek görmektedir. İsrail vatandaşlarındaki büyük kayıplar, Yahudi kimliği ile daha geniş bir empati oluşturmuş ve Nazi Soykırımı’nın anısını canlandırmıştır. Bu, İsrail’in Batı medyasında geniş bir şekilde yayılan hikayeleri ile artmıştır. Ancak, Gazze’den gelen tahribatın görüntüleri, insan hakları çevrelerinde hoşnutsuzluk yaratmaktadır ve bu, savaşı durdurma çağrıları yapmak için daha fazla baskıya yol açabilir.
Şu ana kadar Tel Aviv, Hamas’ı ortadan kaldırma ve Gazze Şeridi’ni kontrol altına alma gibi hedefler açıklayarak oldukça yüksek bir askeri retorik sunuyor. İsrail bu hedeflerini gerçekleştirirse, terk ettikleri toprakların yönetimini ele almak zorunda kalacak. Ancak Gazze’deki sivil halk, İsrail ordusunu kurtarıcı olarak karşılamayacak, aksine İsrail ordusu uzun vadeli bir şehir içi ayaklanma ile karşı karşıya kalacak.
Mısır, İsrail’in askeri hedeflerini reddetmektedir. Gazze’den Mısır’ın Sina yarımadasına gitmek isteyen Filistinlilerin sürrülmesine karşı önemli bir Arap cephesi oluşturuluyor. Bu, Kahire’nin, İsrail’in bu genişlemesine karşı politik ve askeri bir rol üstlenmeye başlayabileceği anlamına gelmektedir. Ürdün de aynı fikirde, ve Ürdün artık topraklarına daha fazla mülteci kabul etmeyeceğini açıkladı.
İsrail’in askeri hedefleri aynı zamanda Tel Aviv’in kuzey cephesindeki İran’ın pozisyonundan etkilenmektedir. İsrail’e karşı çatışmalar şu anda Hizbullah tarafından sınırlı ve küçük ölçekte gerçekleşmektedir, ancak İsrail Filistin direnişini sona erdirme hedefini başardığında, Hizbullah’ın İsrail’in kuzey cephesini savunma seçeceği ortaya çıkacaktır.
Hizbullah’ın katılımı ve arkasındaki İran’ın sessiz dayanışması, İsrail’in askeri maliyetini artırabilir ve iç baskıya neden olabilir. Bu, İsrail’i askeri kapasitesini yeniden oluşturmaya zorlayabilir.
Savaşı durdurmanın yolları
Hamas’ın kısa vadeli olarak İsrail esirlerini serbest bırakma ve onları Mısır’a teslim etme gibi büyük tavizler vermeye zorlanma olasılığı vardır. Bu, ülkelerin arabuluculuk çabalarına yanıt olarak Mısır, Katar ve Türkiye ile koordine edilerek uluslararası toplumu savaşı durdurma çağrısında bulunmaya teşvik edebilir.
Ancak eğer Mısır, Gazze’nin sürgün edilmesi planını durdurmak amacıyla askeri hamlelerde bulunmaya başlarsa, bu İsrail askeri denkleminin Mısır’ın güneyinde ve Hizbullah’ın kuzey cephesinde yer alması anlamına gelir. Bu da, Gazze Şeridi’nde sonradan anlaşılacak tarafların iktidara gelmesi ve bu konuda Arap ve bölgesel düzeyde bir uzlaşmanın sonucu olarak yönetilmesi anlamına gelir.
Mısır ve Ürdün’den aldığı destekle birleşen Türkiye-İran ittifakı, Amerika Birleşik Devletleri’ne İsrail’e baskı yapması konusunda güçlü bir etki yaratabilir. Ancak bu, Hamas’ın daha açık bir iki devletli çözüme ulaşılacak şekilde siyasi bir rol oynamaya hazır olması gerektiği anlamına gelir.
Körfez ülkelerinin etkisi büyük olsa da, özellikle Hamas’ın Körfez ülkelerinin geleneksel rakiplerine yakın olması ve Suudi Arabistan’a karşı duruşu bu etkiyi kısıtlamaktadır. Ayrıca, Hamas’ın tamamen Müslüman Kardeşler ideolojisini reddetmesi, Körfez ülkelerinin Hamas’ın siyasi yönelimine güvenmemesine neden olmaktadır. Körfez ülkeleri de Hamas’ın İsrail ile politik işbirliği yapma isteksizliğinden dolayı ona karşı güvensizlik duymaktadır.