Eski Meksika Dışişleri Bakanı Jorge Castañeda Harici’ye konuştu. On binlerce göçmeni ülkenin her yerindeki küçük şehirlerde barındırmanın çok maliyetli olduğunu söyleyen Castañeda, “Meksika bunun bedelini ödememeli. Tam tersine onların barınma, beslenme, sağlık, çocuk yetiştirme masrafları gibi ihtiyaçlarını ABD’nin karşılaması gerekiyor” dedi.
ABD-Meksika sınırında göçmen krizi devam ediyor. İnsani sığınma talebinde bulunmak amacıyla binlerce göçmen, Rio Grande Nehri üzerinden ABD sınırına ulaşmaya çalışıyor. Uluslararası Göç Örgütünün (IOM) verilerinde, 2023’ün Ocak-Kasım aylarında, 2 milyon 240 bini aşkın kişi Meksika üzerinden ABD’ye geçmek amacıyla sınıra dayanmış.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, “göç krizini” ele almak üzere Meksika’da Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador ile çarşamba günü bir araya gelmişti. 2,5 saati aşan görüşmenin ardından resmi açıklama yapılmazken Lopez Obrador, sosyal medya hesabından, “İki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin, güvenlik ve göç konularının daha kapsamlı ele alınması için bu görüşmenin Başkan Biden’a özel olarak aktarılmasını istiyoruz” paylaşımında bulunmuştu.
Blinken ise, “bölgede benzeri görülmemiş düzensiz göçü yönetmek, önemli limanları yeniden açmak, yasa dışı fentanil ve sentetik uyuşturucuyla mücadele etmek gibi ortak sorunları çözme hususunda Meksika ile çalışmaya kararlıyız” ifadesini kullanmıştı.
2000-2003 yılları arasında Meksika Dışişleri Bakanı olan Jorge Castañeda, göç sorunu, ABD ile ilişkiler ve Obrador’un politikalarına dair gazeteci Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı.
‘Mevcut hükümetin başarılardan çok hataları var’
Mevcut başkan Lopez Obrador’un uyguladığı 4. Dönüşüm Meksika’yı nasıl etkiledi? Obrador’un partisinin projeyi desteklemesi ve kamuoyu yoklamalarına göre gelecek yıl seçimleri kazanması durumunda ülkenin geleceği nasıl olacak?
Onun adına “dönüşüm” kelimesini kullanmanın biraz abartılı olduğunu düşünüyorum. Meksika’da büyük değişiklikler oldu. Bazıları asgari ücretin artırılması ve genel olarak ücretlerin artması gibi olumlu gelişmeler iken, birçoğu da oldukça olumsuz oldu. Mesela Covid-19 salgınının yönetimi tam bir felaketti. Meksika, dünyada kişi başına düşen ölüm sayısının en fazla olduğu ülkelerden biri. Ayrıca Covid-19 nedeniyle eğitimde yaşadığımız gerileme, Türkiye’nin de dahil olduğu OECD ülkelerinde PISA sınav sonuçlarına göre dünyadaki en kötü sıralamalardan biri oldu. Dönüşüm kelimesini kullanmamanız gerektiğini düşünüyorum. Bu da diğerleri gibi bir hükümet. Başarılardan çok hataları olduğunu düşünüyorum. Ancak bazı başarılar ülkenin sahip olduğu temellerden kaynaklanmaktadır, dolayısıyla kim seçilirse seçilsin aynı olacaktı. Gelecekle ilgili konuşmak gerekirse, şu anda anketler adayının kazanacağını gösteriyor ancak seçime hâlâ altı ay var ve pek çok şey değişebilir. Hele ki artık iki aday arasında bir yarış olacağını biliyoruz ve iki adayınız olduğunda seçimler daha da sıkı geçiyor. Ve bunun şu anda çok muhtemel olduğunu düşünüyorum, dolayısıyla sonucun şimdiden belli olduğundan o kadar emin olmazdım.
‘MORENA pek çok açıdan PRI’ya benziyor’
Gelecek yılki başkanlık seçimleri için öngörünüz nedir? Obrador’un MORENA’sı yeni bir PRI (Meksika’yı 70 yıl boyunca yöneten Kurumsallaşmış Devrim Partisi) mi oluyor?
Dediğim gibi seçim sonucunun hala belirsiz olduğunu düşünüyorum çünkü daha çok zaman var ve henüz gerçekleşmemiş pek çok şey var. MORENA’nın yeni PRI olup olmadığına gelince, birçok yönden PRI’ya benzediğini düşünüyorum. Kendisinin iktidarda kalmasını kendisine iş edinmiş. Son derece fazla yolsuzluk var. Otoriter eğilimleri var. Bunlar ille de açıkça görünmek zorunda değil. Ancak Obrador’un kendisinde bu şekilde bir eğilim var ve partisinin de otoriter önlemleri var. Ve en önemlisi, bu çok eklektik bir politika karışımı. Ekonomi politikaları, sosyal politikalar, kürtaja karşı ama çok milliyetçi ama aynı zamanda göç konusunda Amerikalıların kirli işlerini yapıyor ama aynı zamanda fosil yakıtlar ve petrolden yana ama aynı zamanda yoksulluğu ve eşitsizliği azaltıyor ama sağlık ve eğitime çok az harcama yapılıyor… Pek çok açıdan PRI’ya benzeyen politikaların oldukça eklektik bir karışımı.
‘ABD bir kuruş bile ödemiyor’
ABD ile Meksika arasındaki göçmenlik anlaşmasının Meksika’ya ne gibi etkileri olacak? Meksika’nın kuzey komşusunun üzerindeki göç yükünü azaltma sorumluluğu var mı?
Gerçekte bir anlaşma yok ama Amerika’nın Meksika’dan; insanların Meksika’ya girmesine izin vermemesi veya Meksika’ya girerlerse Amerika Birleşik Devletleri’ne girmemeleri konusunda talepleri var. Bu bir anlaşma değil. Meksika, ABD’den yasal girişlerin sayısını önemli ölçüde artırmasını istedi ancak bu gerçekleşmedi. Meksika, ABD’den güneydoğu Meksika ve Orta Amerika’ya büyük miktarda yatırım yapmasını istedi ancak bu da gerçekleşmedi. Benim düşünceme göre Meksika, Amerika Birleşik Devletleri’ne yalnızca Orta Amerika’dan, Karayipler’den ve Güney Amerika’dan gelen göç akışını yönetmede yardım etmelidir. Eğer ABD bunun bedelini öderse, tıpkı Avrupa Birliği’nin 2015’te Türkiye’ye yaptığı gibi bir anlaşma olursa bu daha doğru bir politika çünkü on binlerce göçmeni ülkenin her yerindeki küçük şehirlerde barındırmak çok maliyetli oluyor. Ve Meksika bunun bedelini ödememeli. Tam tersine onların barınma, beslenme, sağlık, çocuk yetiştirme masrafları gibi ihtiyaçlarını ABD’nin karşılaması gerekiyor. Ancak ABD bu harcamalar için bir kuruş bile ödemiyor.
‘Türkiye ile Serbest Ticaret Anlaşması beklemede’
Türkiye ile Meksika arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) müzakerelerinin başlatılmasına yönelik çalışmalar yürütülüyordu. Bu girişimlerin boyutunu biliyor musunuz? STA, ilişkilerin geliştirilmesi açısından iki ülke arasındaki ilişkileri nasıl etkiliyor?
Sanırım STA müzakereleri Başkan Enrique Peña Nieto’nun 2015 yılında Türkiye’yi ziyaret etmesiyle duyurulmuştu ve başlamıştı. Çok fazla ilerleme kaydedemediler çünkü Meksika’nın Avrupa Birliği ile olan STA’sının devam eden ve tamamlanmamış revizyonu var. Ve o bitmeden bir başka görüşmeyi bitirmek zor.
Türkiye’nin STA’sı AB’yi mi bekliyor?
Ben böyle ifade etmem ama Meksika aynı anda birden fazla konuyu müzakere edemez. Bunun çok önemli bir anlaşma olacağını düşünüyorum çünkü Türkiye ile Meksika arasında ekonomik anlamda cazip bazı benzerlikler var. Artık Meksika’dan Türkiye’ye artan bir turizm hacmimiz var. Türk Hava Yolları’nın Meksika’ya haftada 11 sefer yapması, ilişkilerdeki büyümenin çok önemli bir göstergesi. Bölgedeki Türk dış politikası hakkında çok az şey biliyorum. Özellikle Ukrayna ile Rusya arasındaki Karadeniz Tahıl Anlaşmasının çok önemli ve başarılı olması herkes için çok olumlu oldu. Gazze’deki duruma gelince, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda çok sert bir duruş sergiledi ve İsrail’in Gazze’deki sivil halka yönelik muamelesini çok eleştirdi. Bu müzakere edilmesi daha zor bir çatışma. Çünkü eksik bir taraf var. İsrail kiminle müzakere etmeli? Bu da kimsenin iyi bir cevabı olmadığı bir soru. Türkiye’nin buna iyi bir cevabı yok. AB’nin de yok ve ABD için de aynı şey geçerli.
‘Meksika Filistin davasına sempati duysa da Hamas’a duymuyor’
Latin ülkelerinden Filistin’e çok fazla destek var. İspanya da, Filistin’in tanınmasını teşvik etti ve İsrail’i işgalci olarak tanımladı. Meksika böyle adımlar atabilir mi?
Devlet duruşu açısından Meksika, Filistin otoritesini henüz Filistin Devleti olarak tanımadı. Mexico City’de kendisini büyükelçilik olarak tanımlayan bir Filistin heyeti var ancak Meksika bunu kabul etmiyor. Ramallah’ta bizim bir danışma ofisimiz var ama bu bir elçilik değil. Bunun Meksika için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Filistin’in kurtuluşu ve iki devletli çözümle birlikte bir Filistin devletinin kurulması fikrini her zaman çok destekledi. Meksika’da kamuoyu birçok durumda Filistin davasından yana. Ancak aynı zamanda Meksika, Hamas’ın İsrailli sivillere yönelik saldırısını ve Hamas’ın İsrail içinde gerçekleştirdiği eylemleri çok eleştirdi. Bence Meksika, Filistin davasına sempati duymaya devam edecek ancak Hamas’ın eylemlerine çok az sempati duyacak.
‘Türkiye’nin AB ile göç anlaşması Meksika’ya örnek olabilir’
Benim sormadığım ama sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İlginç olan, Türkiye’nin 2015 yılında AB ile imzaladığı göç anlaşmasıyla çok iyi bir örnek göstermiş olması. Bu, Meksika’nın dikkatle incelemesi ve AB tarafından tam olarak yerine getirilmese bile bu anlaşmada neyi örnek alabileceğimizi görmemiz gereken bir konu. Türkiye’nin bölgedeki çatışmalardaki rolünün çok ilginç olduğunu ve diğer ülkelerin incelemesi ve takip etmesi için ilgi çekici bir örnek olduğunu düşünüyorum. Ancak Filistin’deki ve özellikle Gazze’deki işgal altındaki topraklardaki durumun o kadar karmaşık olduğunu anlamak gerekir ki, Türkiye gibi bölgeye bu kadar yakın bir ülkenin bile uzun vade için geçerli olacak bir cevabı olması mümkün değil.