Çevirmenin notu: Hint Okyanusu’ndaki stratejik nakliye yollarının yakınında yer alan Maldivler, Hindistan ve Çin’in bölgedeki nüfuz mücadelesinin odak noktalarından biri. Geçtiğimiz ay muhalefet koalisyonu lideri Muhammed Muizzu, devlet başkanlığı seçimlerini rahat bir zaferle kazanarak görevdeki Muhammed Solih’in yeniden seçilme girişimini durdurdu. Muizzu, 30 Eylül’deki son turunda oyların yüzde 54’ünü kazandı. Solih’in bir önceki yemin törenine Hindistan Başbakanı Narendra Modi de katılmıştı. Muizzu, Çin ile dost, Hindistan’ın ülkeden çekilmesini talep eden kampanyanın yüklenicisi.
BJP’nin Maldivler’deki yoga macerası Çin’in hakimiyet kurmasına nasıl zemin hazırladı?
R.K. Radhakrishnan
Frontline
2 Kasım 2023
Ve Hindistan, bu takımada ülkesindeki stratejik etkisini kaybetti.
Bharatiya Janata Partisi (BJP) hükümeti haklı olarak yoganın dünya çapında yaygınlaşmasında pay sahibi olduğunu iddia ediyor. İronik bir şekilde, 2022 yılında Maldivler’in başkenti Male’de yapılan bir gösteri, Hindistan’ın stratejik öneme sahip bu takımada ülkesindeki hakimiyetini kaybetmesiyle sonuçlanan bir dizi hadiseye yol açtı. Çin şimdi o bölgeyi işgal etmiş durumda.
Hikâye 2018’in ikinci çeyreğinde, Maldivler İlerleme Partisi (PPM) lideri ve Çin’in dostu olduğunu ilan eden Devlet Başkanı Abdullah Yamin’in devlet başkanlığı seçimlerine gitmeye karar vermesiyle başlıyor. Hesapları açıktı: Ana muhalefet partisi Maldiv Demokratik Partisi’nin (MDP) eski başkanı Muhammed Neşid’in kaçak bir mahkûm olduğu ve Kolombo’da saklandığı için aday olamayacağını garantilemişlerdi. Ayrıca MDP’de başka karizmatik bir lider de yoktu. Yamin rahatlıkla seçileceğini düşünüyordu.
Ne yazık ki Maldivler’deki tüm büyük siyasi partiler onu devirmek için bir araya gelmeye karar verdi. Neşid yarışmakta kararlıydı ve onu uzlaşmacı bir aday aramanın daha iyi olacağına ikna etmek için MDP içinden ve dışından uzman müzakerecilerin becerileri gerekti. Neşid şartlı olarak kabul etti ve İbrahim Muhammed Solih’i devlet başkanı adayı olarak seçti. Solih, yaklaşık yirmi yıldır Halk Meclisinin [parlamento] cansız bir üyesi olan yakın arkadaşıydı.
Solih, Yamin’in tüm demokratik kurumları ele geçirmesine rağmen seçimi kazandı. Yamin’in yardımcılarından biri, Frontline’a yaptığı açıklamada şokta olduğunu söyledi. Kısa bir süre sonra Solih hükümeti kendisine karşı yolsuzluk ve zimmete para geçirme gibi çeşitli suçlamalar yöneltti. Başının ciddi bir belaya girebileceğini anlayan Yamin, 2020’nin sonlarında, o noktada sadece bir oyalama taktiği olan “Hindistan Dışarı” kampanyasını başlattı. Kampanyanın özü, Hindistan’ın Maldivler’de konuşlu askeri personelini geri çekmesini talep ediyordu. İlk günlerde kampanya neredeyse hiç ilgi görmedi. Fakat Solih hükümeti bunu yasakladı ve bu aşırı tepki kampanyaya hafif bir ivme kazandırdı.
Yoga Günü sırası
Asıl darbe, Haziran 2022’de Male’deki Hindistan Yüksek Komisyonunun Hindistan Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen rutin talimatlar doğrultusunda Uluslararası Yoga Günü’nü kitlesel bir şekilde kutlamaya karar vermesiyle geldi. Yeni Delhi’de hiç kimse yüzde 100’ü Sünni Müslüman olan bir ülkede yoga kampanyasının sorun yaratacağını düşünmemişti. Hindistan’ın sözüm ona “Önce Komşuluk” politikasına rağmen, komşularıyla ilişkilerinde detaylara bu kadar dikkat edilmiyordu.
21 Haziran 2022’de Reuters, kalabalığın etkinliğin yapıldığı “stadyumu bastığını” ve polisin durumu kontrol altına almak için göz yaşartıcı gaz ve biber gazı kullanmak zorunda kaldığını bildirdi. Daha da önemlisi, haberde “protestocuların yoganın İslam’ın ilkelerine aykırı olduğunu ilan eden pankartlar açtığı” belirtildi.
Maldivler’de Neşid dışında hiçbir lider İslamcı kesimi karşısına almaya çalışmamıştı. Bu kesintinin “başarısı” 2023 seçimleri için kampanya temasının temelini oluşturdu. Hindistan karşıtı söylem, o tarihten itibaren PPM’nin kampanya noktalarından biri oldu. PPM’nin zaman zaman vahşi propagandasına Hindistan’ın çeşitli eyaletlerinde Müslümanların hedef alındığı çok sayıda hadise de yardımcı oldu. Bir siyasi parti temsilcisi, Hindistan’da Müslümanlara dönük her bir saldırı hadisesinin Maldivler’de propaganda için cephane olduğunu söyledi.
Yamin yolsuzluk ve zimmetine para geçirme suçlarından 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı (görünüşe göre kendi hesabına para aktarmıştı) ve bu nedenle devlet başkanı adayı olamadı. 2018’e kadar PPM bakanı olan Muhammed Muizzu, doğru zamanda Halkın Ulusal Kongresine geçerek bu partiden devlet başkanlığı adaylığını kazandı. Buna karşılık, partinin adaylığını kazanma umuduyla PPM’de kalan eski Devlet Başkanı Muhammed Vaşid Hasan ortada kaldı. Muizzu’nun hamlesi zekiceydi, zira Yamin’in PPM’den kimsenin aday olmasına izin vermeyeceğinin farkındaydı.
Yetersiz yönetişim
Maldiv seçimlerinin Hindistan ile Çin arasındaki mücadeleden çok daha fazlası olduğu aşikâr; hem Hindistan hem de Çin, seçim kampanyasını şekillendiren büyük anlatının yalnızca bir parçasıydı. İbu Solih’in yönetimi yetersizdi ve Male adası halkını yeni oluşturulan Hulumale adasına taşınmaya teşvik etme kararı adam kayırma ve iltimas suçlamalarına yol açtı. Ayrıca Neşid ile olan kavgası, kritik öneme sahip konulardan daha fazla yer ve zaman işgal etti. Kısacası, İbu Solih’in batmasında yerel meseleler büyük rol oynadı.
İşte 2023 seçimlerine bu bağlamda bakmak gerekiyor. Çin’in Hindistan’ı çevrelemeye dönük “inci dizisi” stratejisi, 30 Eylül’deki ikinci tur seçimlerinde Hindistan eğilimli Solih’in seçim yenilgisiyle jeopolitik bir gerçeklik olmaya bir adım daha yaklaştı. İnci dizisi, Çin anakarasından Afrika Boynuzu’ndaki Cibuti limanına kadar uzanan bir dizi liman ve müttefik tesis anlamına geliyor. Hint Okyanusu Bölgesindeki tesisler —Gwadar (Pakistan), Hambantota (Sri Lanka), Chittagong (Bangladeş) ve Sittwe (Myanmar)— Hindistan’ı etkili bir şekilde çevreliyor. Çin bu konuşlandırmanın ticari çıkarlarını korumak için olduğunu iddia ediyor.
Güney Asya’da Çin’in kalkınma ve altyapı planına 2013 yılında ilk katılan ülke Pakistan oldu. Sri Lanka ve Maldivler de 2014 yılında sırasıyla Hambantota Limanı ve Sinamale köprüsünün geliştirilmesiyle aynı yolu izledi. Myanmar ve Bangladeş 2016’da, Nepal ise 2017’de Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne (KYG) katıldı. Çin’in tüm bu ülkelerde geliştirdiği limanlar veya müttefik tesisler, bu ülkelerde tutunmasına ve böylece Çin’in bu tür imalara şiddetle karşı çıkmasına rağmen Hindistan’ı çevrelemesine ön ayak oldu. Bu durum birkaç yıl öncesine kadar “tamamlanmış bir anlaşma” olmasa da Maldivler’deki son gelişmeler, Sri Lanka ve Nepal’deki sorunlar Çin’in bölgedeki ağırlığını artırdı.
Hint birliklerinin çekilmesi
Çin eğilimli PPM’nin varsayılan adayı olan seçilmiş Devlet Başkanı Muhammed Muizzu’nun ilk açıklamalarından biri, Hint birliklerinin Maldivler’den çıkmasını istediği yönündeydi. Neşid, dış dünyanın Muizzu’nun açıklamalarını sert olarak algılamaması için bir açıklama yapmaya çalışsa da Muizzu’nun yakın yardımcıları tarafından çağrıldı ve PPM, Hint askeri personelinin çıkmasını istediğini bir kez daha ortaya koydu. Muizzu şimdi de göreve geldikten bir hafta sonra Hintli askeri personelin ülkeden çıkmasını istiyor.
Chennai Çin Araştırmaları Merkezi Genel Müdürü, emekli Tuğamiral R.S. Vasan, bu gelişmeyle ilgili olarak Frontline’a şunları söyledi: “Son birkaç yılda Maldivler’de Hindistan yanlısı bir hükümet görüldüyse, şimdi Hindistan’ın yerini alma sırası Çin’e geldi. Fakat Hindistan geçmişte olduğu gibi herhangi bir beklenmedik durumda ilk müdahale eden ülke oldu ve olacaktır. Çin, iktisadi, siyasi ve stratejik nüfuzunu kullanmak için IOR’daki [Hint Okyanusu Bölgesi] konumunu güçlendirme niyetinde.”
Hindistan’ın takımada ülkesinde bulunan savunma personeliyle nasıl başa çıkması gerektiği sorusu üzerine Yeni Delhi’nin pragmatik olması ve yeni devlet başkanına yardımcı olarak görülmesi gerektiğini söyledi: “Hindistan, ayrılmaları istenmeden önce askeri personelini gönüllü olarak geri çekmeli. Hindistan destekli devam eden projelerin etkilenmemesi, projelerin zamanında tamamlanması ve halkın iyi niyetinin kazanılması yoluyla iyi niyetimizi gösterme konusunda bir miktar hareket alanı sağlar.”
Hint projelerinin başı dertte mi?
Ancak Hindistan’da devam eden projeler tamamlanmış bir anlaşma olmayabilir. Yaklaşık on yıl önce hükümetin bir parçası olan içeriden biri şunları ifade etti: “Geniş Boduthakurufaanu Magu [Sinamale köprüsünün başından Male adasının diğer ucuna giden yol] Çin’den bir hediyeydi. Yazılı olmayan anlayış, Male-Tilafuşi projesinin Yamin’in tekrar iktidara gelmesinin ardından Çin’e verileceği yönündeydi.” Şu anda Hintli bir şirket olan Afcons Infrastructure proje üzerinde çalışmaya başladı. Kovid yılları nedeniyle çalışmalar istenildiği gibi ilerlemedi. Tata grubunun Ameeru Ahmed Magu’daki konut projesi de istikrarlı bir hızla ilerliyor ama bu projeyle ilgili de endişeler var.
Hindistan ve Maldivler arasındaki görüş farklılığındaki keskin zıtlık, Batı Asya’da yaşanan dehşete verilen tepkilerde görülebilir. BJP iktidara gelene kadar Hindistan ve Maldivler, Batı Asya’daki çatışmaların çoğunda aynı taraftaydı. Bu durum kayda değer ölçüde değişti. Hem Muizzu hem de Hindistan Başbakanı Narendra Modi sözlerini sakınmadılar ve yelpazenin zıt uçlarında yer aldılar.
Muizzu 7 Ekim’de şu tweeti attı: “İsrail Filistin’deki yasa dışı işgali derhal sona erdirmeli ve Filistinlilerden zorla gasp edilen toprakları iade etmelidir. İsrail, Filistin’i 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet olarak tanımalı ve mültecilerin derhal geri dönüşüne izin vermelidir.” Muizzu’nun Male’deki evinde üzerinde “özgür Filistin” yazan devasa bir Filistin bayrağı bulunuyor. Maldivler’deki tepkilere bakılırsa, siyasi yelpazenin her kesiminden insanlar aynı tarafta yer alıyor.
Modi 7 Ekim’de İsrail’e destek veren bir tweet attı: “İsrail’de meydana gelen terör saldırıları karşısında derin bir şok yaşadık. Düşüncelerimiz ve dualarımız masum kurbanlar ve aileleriyle birlikte. Bu zor zamanda İsrail ile dayanışma içindeyiz.” Hindistan Dışişleri Bakanlığı, Filistin’i destekleyen bir açıklamayla durumu dengelemeye çalışsa da yakın zamana kadar Hindistan’ın bölgedeki iki önemli müttefiki olan Male ve Dakka’da açıkça kınama yapılmaması dikkatlerden kaçmadı. El Ehli hastanesinin bombalanmasının ardından Modin’in “X” (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı paylaşım da işe yaramadı. Ölümler için başsağlığı diledi ve şöyle dedi: “Olaya karışanlar sorumlu tutulmalıdır.” Bu, ABD’nin konuyla ilgili tutumundan (İsrail’in yapmadığı) farklı. Bu tutum ne Arap dünyasına güvence verdi ne de Hindistan’ın Küresel Kuzey’deki dostlarına puan kazandırdı.
Hindistan ve Maldivler’de yönetimin üst kademelerinde son dönemde yaşanan uyumsuzluğa rağmen, güçlü pozisyonlarda bulunan iki kişi Hindistan’ın 2018’den 2023’e kadar Maldivler’in ilerleyişini etkileyebileceği beş yılı olduğunu ancak uzun vadeli başarılar yerine kısa vadeli kazanımlara öncelik verdiğini belirtti. “Neşid’in [2018’de] seçime katılmamayı kabul etmesini sağlamak kolay değildi. Bu başarıldı. Herkes Neşid’in sessiz kalamayacağını biliyordu. Neşid ve Solih birlikte olsalardı, seçim bu kadar kolay olmazdı,” diyor bir lider. Diğer bir lider ise “Sri Lanka gibi Maldivler de ikinci kez Çin’in köşesinde, zira Delhi yeterince çaba göstermedi,” iddiasında bulundu.
Çin’i kucaklamak
Maldivler’de yaşananlar, pek çok açıdan bölge ülkelerinin Hindistan’ın etki alanından çıkıp Çin’i nasıl kucakladığının bir emsali. 2015 yılında Sri Lanka’da gerçekleşen rejim değişikliğinin yankıları sadece bu ülkede değil Nepal’de de hissedildi. 2017 yılında “Prachanda” lakaplı Pushpa Kamal Dahal liderliğindeki Nepal Komünist Partisi (Maoist Merkez) ile K.P. Sharma Oli’nin Nepal Komünist Partisi (Birleşik Marksist-Leninist) aniden birleştiklerini açıkladılar. 2017 Nepal genel seçimlerinden kısa bir süre sonra iki parti birleşti. Fakat 2021 yılına gelindiğinde parti bir kez daha bölündü.
Bu gelişmelerde ve Nepal’in Hindistan’daki bazı bölgeleri Nepal’in bir parçası olarak gösteren bir harita yayımlamasında Çin’in de rolü oldu. Hindistan ve Nepal arasındaki ilişkiler, 2015 yılında Narendra Modi hükümetinin Nepal’in yeni bir anayasa kabul ederek dünyanın tek Hindu ülkesi olmaktan çıkıp laik bir ülke haline gelmesine (Hindistan bu karar için başka sebepler de öne sürmüştü) tepki olarak altı ay boyunca temel ihtiyaç maddelerine uyguladığı ablukadan bu yana hiç eskisi gibi olmadı.
Muhabirimizin o tarihten bu yana Nepalli liderler ve entelektüellerle yaptığı her görüşmede abluka ile ilgili yorumlar gündeme geldi. Nepal’in Hindistan’ın bazı bölgelerini bu ülkenin bir parçası olarak gösteren bir harita yayımlaması, Çin’in yanında olmasından kaynaklanan bir meydan okuma olarak görüldü.
Bir kaynak Çin’in Ocak 2023’teki sınır görüşmelerinde Butan’a cazip bir teklif sunduğunu söyledi: Butan’ın Çin’in kara ile çevrili ülkenin batısındaki (Doklam) ve doğusundaki (Arunachal Pradesh) hak iddialarına itiraz etmemesi karşılığında Çin, Butan’ın kutsal mekanlarından birkaçının bulunduğu kuzeydeki iki tartışmalı bölge üzerindeki hak iddialarından vazgeçmeye hazırdı. Singapur Ulusal Üniversitesi Güney Asya Çalışmaları Enstitüsü’nün Ocak 2023 tarihli özetine göre, nihai bir anlaşmaya daha çok olsa da “üç aşamalı” bir yol haritası ciddi bir ilerlemeye işaret ediyor. Özette bir de uyarı yer alıyor: “Thimphu’nun Pekin ile Yeni Delhi’yi ilgilendiren sınırlarla ilgili herhangi bir anlaşmayı kabul edeceğini hayal etmek zor.”
Maldivler’de Çin tarafından inşa edilen ve ülkeyi dönüştüren Sinamale köprüsü örneğinde olduğu gibi, Bangladeş’te 2022 yılında açılan ve ülkenin güneybatısının büyük bir bölümünü Dakka’ya bağlayan Padma köprüsü de oyunun kurallarını değiştireceğe benziyor. Çin’in desteğiyle inşa edilen bu köprü ve Bangladeş’in Chittagong’daki ana limanı, ülkenin kritik altyapısının bir parçası. Çin’in her iki projeye de destek vermesi, ülkenin Bangladeş’teki nüfuzunun bir göstergesi.
Çin her yerde
Sri Lanka’da Çin’in varlığı her yerde görülüyor. Ada ülkesinin kredi geri ödemesinde temerrüde düşmesinin ardından Hambantota havaalanını uzun vadeli bir kiralamayla devralmış, Kolombo açıklarında bir ada inşa etmiş ve Kolombo Limanı’nın büyük bir bölümünü geliştirmişti.
Hindistan Donanmasında görev yapmış ve Sahil Güvenlik Doğu Bölgesi’ne komuta etmiş olan Vasan, inci dizisinin başarıya ulaşıp ulaşmadığı konusunda doğrudan yorum yapmamakla birlikte, Hindistan’ın bazı stratejilerini yeniden gözden geçirmesi gerekeceğini dile getirdi: “Deniz denklemleri Yamin rejiminde olduğu gibi Çin yanlısı bir eğilimle zorlanmaya devam edecek. Maldivler ile ortaklık kurarak deniz sahası farkındalığını artırma çabalarının bir kısmı boşa çıkabilir. Dolayısıyla, deniz komşuluğunda test zamanı olacaktır. Hindistan’ın da tarihi ve kültürel ilişkilerin derin etkilere sahip olduğu insanlarla ilişki kurması gerekiyor.”
Çin’in Hindistan’ı çevrelemeye çalıştığı uyarısı en az on yıllık bir maziye sahip olsa da Hindistan hükümetinin son on yıldaki politikaları bu süreci hızlandırdı ve Hindistan’ın güvenliğini daha büyük bir endişe içinde bıraktı. Şubat 2022’de Kongre Lok Sabha Lideri Adhir Ranjan Chowdhury’nin Hindistan’ın komşularıyla arasına mesafe koyduğu yönündeki sözlerinden etkilenen BJP genel başkan yardımcısı Baijayant Jay Panda, “Rajiv Gandhi Çin’in inci dizisini kolaylaştırdı ama şimdi, yedi yıl içinde Önce Hindistan politikamız geri adım attı,” şeklinde bir tweet attı. Sri Lanka ve Maldivler hakkında başka iddialarda da bulundu. Bir yıldan biraz fazla bir süre sonra tüm iddialarının gerçek dışı olduğu kanıtlandı.
İttifakların güçlendirilmesi
Küresel Kuzey, Hindistan’ın da bir parçası olduğu Quad gibi bölgedeki ittifaklarını güçlendirerek Çin’in bölgedeki etkisine karşı koymayı umuyor. Hindistan da Güney Asya Bölgesel İşbirliği Birliği dışında (Pakistan’ı dışarıda tutmak için) Bölgede Herkes için Güvenlik ve Büyüme (SAGAR), Hint Okyanusu Kenar Birliği ve Bengal Körfezi Çok Sektörlü Teknik ve İktisadi İşbirliği Girişimi gibi bölgesel ittifaklar kurdu.
Hindistan’daki sağcı destekçileri tarafından ortaya atılan daha da fantastik bir öneri var: Çin’in inci dizisine karşı elmaslardan oluşan bir kolye. Bu eylemde “kolye” Seyşeller’den Umman (Dukm) ve İran (Çabahar) üzerinden Moğolistan, Japonya, Vietnam, Singapur ve Endonezya’ya uzanıyor.
Tıpkı Çin’in Hindistan’a dönük saldırılarında olduğu gibi, Hindistan hükümeti ve iktidardaki BJP, Çin’in bölgedeki nüfuzuna karşı koymaktan ziyade medya söylemini kontrol etmeye daha hevesli görünüyor. Hindistan’ın sorunu da burada yatıyor.