DÜNYA BASINI

Husilerin dünya ekonomisine söylendiği kadar zararı dokunuyor mu?

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Mart 2015’te Ensarullah Yemen’in batısında iktidarı ele geçirdikten sonra Suudi Arabistan ve Emirliklerin öncülüğündeki koalisyonun müdahalesiyle karşı karşıya kalan Yemen’de son yıllarda durum sakindi. Gazze savaşıyla beraber Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nde abluka uygulayan Ensarullah, şimdi ABD ve Britanya’nın saldırılarının muhatabı. Eugene Gholz’a göre Kızıldeniz’deki hadisenin etkileri medyada abartıldığı ölçüde değil. Hatta ABD ve müttefiklerinin saldırıları, Husilerin görece ucuz teçhizat kullanmaları göz önüne alındığında “israf” sayılır.


Husi saldırıları dünya ekonomisine söylendiği kadar zarar veriyor mu?

Kızıldeniz krizinin gerçek etkisi pek çok kişinin iddia ettiğinden çok daha az net

Connor Echols

Responsible Statecraft

26 Ocak 2024

Geçtiğimiz iki hafta içinde ABD, Kızıldeniz’deki gemilere dönük saldırıların artmasına karşılık vererek Yemen’deki Husilere karşı en az 10 hava saldırısı düzenledi. Biden yönetimi, küresel ticaret akışının devamını muhafaza etmek adına artık “sürekli bir saldırı kampanyasının” gerekli olduğunu savunuyor.

Üst düzey bir Pentagon yetkilisi, pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Bu saldırılar, özellikle de gemi savar balistik füzelerin benzeri görülmemiş kullanımı, dünyanın en kritik su yollarından birinde ticaretin serbest akışını ve seyrüsefer haklarını ciddi ölçüde kesintiye uğrattı,” dedi.

Bu argümanı destekleyen bazı veriler mevcut. Husiler şu ana kadar bir gemi kaçırdı ve en az 34 saldırı düzenledi; bunların hiçbiri can kaybına ya da gemilerde büyük hasara yol açmadı. Bazı analistlere göre normalde Süveyş Kanalı’ndan geçen konteyner gemilerinin yüzde 90’ı artık Afrika’yı dolaşıyor.

Kesinti aynı zamanda geçen yılın aralık ayında küresel ticarette yüzde 1,3’lük bir düşüşe yol açtı ve Kızıldeniz gemiciliğine ilişkin belirsizlik Sudan’a uluslararası yardım ulaştırılmasını daha da zorlaştırdı. ABD’nin müttefiki sayılmayan Çin bile deniz taşımacılığının yeniden rayına oturması için Kızıldeniz’de gerilimin düşürülmesi çağrısında bulundu.

Peki Biden yönetiminin iddia ettiği gibi Husilerin saldırıları hakikaten de dünya ticareti için büyük bir tehdit oluşturuyor mu? Eğer öyleyse bu, daha az riskli seçenekler varken Husileri bombalayarak gerilimi daha da tırmandırmak için yeterince iyi bir sebep mi?

Responsible Statecraft bu soruları Notre Dame Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü ve ekonomi politikası ile ulusal güvenlik arasındaki ilişki konusunda uzman olan Eugene Gholz’a yöneltti. Aşağıdaki mülakat uzunluk ve anlaşılırlık açısından düzenlenmiştir.

RS: Cato Enstitüsü için kaleme aldığınız yakın tarihli bir makalede “deniz taşımacılığını Kızıldeniz’den başka güzergaha yönlendirmenin maliyetinin küresel ekonominin büyük şemasında çok önemli olmadığını” yazmıştınız. Bana bu argüman hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?

Gholz: Yakıt ve personel maliyetlerindeki kayda değer artışlardan yüzde olarak bahsetmek kolay. Bunlar yüzde 100 artabilir, bu da nakliye maliyetlerinde dramatik bir artış gibi görünmesine neden olur. Fakat bu maliyetler aslında ortalama bir yük gemisindeki yükün maliyetine kıyasla oldukça azdır. Orta büyüklükte bir konteyner gemisi için tam dolu yakıt birkaç milyon dolara mal olur. Kızıldeniz’den geçmek yerine Afrika’yı dolaşmak, yakıt maliyetini iki katına çıkarsa bile bu yalnızca birkaç milyon dolar ekleyecektir. Ortalama bir konteyner gemisindeki bir milyar dolar değerindeki yük üzerinden amorti edildiğinde, tüketicilerin ürünlerini teslim alma maliyetinde oldukça marjinal bir değişiklik olur.

Biri diğerinden iki kat daha yüksek yakıt maliyetine sahip iki nakliye hattınız varsa, bunun taşınan yükün sektöründe değil, nakliye gemisi sektöründe önemli bir rekabet etkisi olacaktır. Eğer gemicilik sektöründe herkes Afrika’yı dolaştığı için yakıt maliyetleri artarsa ya da Kızıldeniz’den geçtikleri için biraz daha yüksek sigorta primleri ödemeleri nedeniyle herkesin nakliye maliyeti artarsa, bunun gemicilik sektöründe rekabetçi bir etkisi olmaz. Tüketici pazarlarında da büyük bir etkiye neden olmaz, zira tüketici ürünlerinin maliyeti çok çok az etkilenir.

RS: Bunun küresel ekonomiyi bir bütün olarak nasıl etkilediğine dair elimizde herhangi bir veri var mı? Ya da fiyatlardaki artışların sıradan insanlara yansımalarına dair?

Gholz: Herhangi bir etki bulmaya çalışmak için fazlaca detaylı verilere ihtiyacınız olacaktır. Son birkaç ayda tüketici fiyatlarının arttığını söyleyen makaleler görüyorsunuz. Kızıldeniz meselesi yaşanıyor ama küresel ekonomide yaşanan tek şey bu değil, değil mi? Kızıldeniz’den geçmenin veya Kızıldeniz’den kaçınmanın maliyetinin etkilerini küresel ekonomideki diğer tüm etkilerden ayırmak mümkün değil. Yapmanız gereken şey, ortalama küresel fiyatların çok kör sonuç ölçüsünü aramak yerine, Kızıldeniz için iddia edilen aksaklık veya adaptasyon nedeniyle maliyetlerdeki marjinal artışı doğrudan ölçmeyi düşünmektir.

RS: Bu operasyonun Pentagon açısından ne kadar maliyetli olduğu ve stoklarımızı nasıl etkilediği hakkında bir fikriniz var mı?

Gholz: Askeri operasyon biraz pahalı. Nakliyatçıların Husilerin kesintilerine uyum sağlama maliyetinden çok daha pahalı. Ve bu, Husilerin yapabildikleri her türlü aksaklığı yaratmak için harcadıkları paradan —ki bu da çok az— çok daha fazla.

Pentagon, ABD’deki bütçe tartışmalarıyla ilgili rakamları açıkladı. Ekim ayından bu yana bu misyon için 1,6 milyar dolar harcadıklarını söylüyorlar. Bu komik bir rakam. Kızıldeniz’de faaliyet gösteren gemiler ve uçaklara yakıt tedariki gibi oldukça önemli bir operasyon ve bakım maliyetini de içeriyor. Daha fazla gıda, yakıt ve bakım malzemesi kullanıyorlar.

Ancak asıl maliyet, Washington’daki mevcut bütçe tartışmalarında yer alan 1,6 milyar doların bir parçası olmayan, harcadıkları silahlar. Gelen bir Husi füzesini engellemek için birden fazla füze ateşleyebiliriz ya da füze fırlatma kapasitelerini azaltmak için bir Husi hedefini vurmak amacıyla birden fazla füze ateşleyebilir ya da birden fazla bomba atabiliriz. Ateşlediğimiz bu füzelerin her biri diyelim ki bir milyon dolar ya da daha fazlasına mal oldu. Birikiyor.

Diyelim ki bir Husi radarına saldırdık. Husi radarları ucuz. Bazı radarları modifiye edilmiş özel ticari radarlar gibi görünüyor, Bass Pro Shop’tan tekneyle gezmek için alabileceğiniz şeyler. Tanesi birkaç bin dolara mal oluyor ve biz onları milyon dolarlık füzelerle vuruyoruz. Bu kötü bir maliyet dengesi.

Ayrıca risk de var. Eğer bu hadisede bazı Amerikalılar ölürse Husiler şanslı bir atış yapar ve gerçekten birilerini yaralarlarsa, bu büyük bir maliyet. ABD, Yemen siyasetinin girdabına daha fazla çekilirse ya da Amerikalı şahinler en çılgın hayallerini gerçekleştirir ve bunu ülkenin İran’a saldırması için kullanırsa, bu inanılmaz derecede maliyetli bir şey haline gelir.

RS: Bu durum Kızıldeniz’in ötesinde Basra Körfezi’ne de yayılırsa iktisadi etkileri ne olur?

Gholz: Tekrar ediyorum, vereceğimiz muhtemel karşılığın maliyeti, iktisadi kesintinin maliyetinden çok daha yüksek olacaktır. İran’ın Basra Körfezi’ndeki deniz taşımacılığını sekteye uğratacak askeri kapasitesinin gerçek sınırları hakkında bir dizi çalışma yaptım. Eğer İranlılar sadece Basra Körfezi’ndeki petrol tankerlerine ya da konteyner gemilerine ateş açarlarsa, bu küresel ekonomi için büyük bir tehdit olmaz ya da biz paniğe kapılıp aşırı tepki vermediğimiz sürece öyle olması da gerekmez. Fakat İran ile bir savaşın maliyeti potansiyel anlamda çok büyüktür.

Tam kapsamlı bir rejim değişikliği savaşı ile muhtemelen iktisadi olarak etkili bir yanıt olan hiçbir şey yapmamak arasında pek çok potansiyel aşama vardır. Bazıları nispeten düşük maliyetli yanıtlardır ki bunlar da maliyet bazında daha etkili olsalar bile muhtemelen ABD’nin olası yanıtları değildir.

RS: ABD’nin küresel ticaretin akışını muhafaza etme konusunda temel bir sorumluluğu olduğunu savunanlara nasıl yanıt veriyorsunuz?

Gholz: Bizim bir sorumluluğumuz yok. Küresel ticarete yönelik çok fazla tehdit olmamasına rağmen kendimize bu misyonu biçmeyi seçiyoruz. Ve küresel ticareti sahiden korumuyoruz. Ticari gemileri dünyanın dört bir yanına ulaştırmak için bir konvoy sistemi işletiyor ve bunları Amerikan firkateynleriyle koruyor değiliz. Bu, İngilizlerle İspanyolların, İspanyol Armada’sına yol açan Hazine Filosu rekabeti değil.

Nakliyatçılar hangi rotaları izleyecekleri, hangi riskleri gözetecekleri, hangi yükü taşıyacakları ya da taşımayacakları konusunda her zaman rutin kararlar alırlar. Amerikan ordusunun bu konulardaki rolünü düşünmezler. Amerikan Donanması büyük bir ordudur ama her yerde, her şeyi aynı anda yapamaz. Nakliyatçılar kendi başlarınadır.

Ticarete yönelik belirli bir tehdidin, silah diplomasisini kullanarak karşılık verebileceğinizi düşündüğünüz bir tehdit olduğuna karar verirseniz, sormanız gereken soru şudur: Bu tehdidin küresel ticarete maliyeti, ABD’nin karşılık vermeye çalışmasına değecek kadar yüksek mi?

ABD’nin bu kararı verirken yalnızca aksaklıklardan doğacak maliyeti ve bunları durdurmak için karşılamak zorunda kalacağı maliyetleri düşünmesi gerektiğine dair bir argüman var. Ayrıca, dünyanın hâkim gücü olduğumuz için küresel ekonomiye maliyetini düşünmemiz gerektiğini söyleyen diğerkâm bir görüş de mevcut. Eğer bize çok pahalıya mal olmayacaksa, dünya ticaretini koruma hizmetini nazik ve yardımsever bir şekilde dünyaya sunmalıyız. Fakat ABD’nin bu küresel kamu yararını sağlaması gerektiğini düşünseniz bile bu mümkün olan her eylemi etkili ve akıllıca yapmaz.

RS: Daha iyi bir yaklaşım nasıl olurdu?

Gholz: En başından beri daha iyi bir yaklaşım, nakliyatçıların Kızıldeniz’den mi geçecekleri yoksa Afrika’yı mı dolaşacakları konusunda mantıklı kararlar vermelerine imkân tanımak olurdu. Aslında Husileri rahat bırakmalıyız. Eğer hakikaten kimseye zarar vermeyen birkaç etkisiz atış yaparlarsa, karşılık vermeye değmez.

Evet, Husilerin bunu yapmamasını tercih ederdim. Eğer görmezden gelirsek belki ortadan kalkar, belki de kalkmaz. Ama bu işi oluruna bırakmak o kadar da maliyetli değil. Doğru tepki, işi gemi rotaları, sigorta oranları ve risklerin değerlendirilmesi, farklı ürünlerin piyasaya sürülme süreleri hakkında karar vermek olan insanların işlerini yapmalarına imkân tanımaktır. Bu onların günlük, normal işleri. Pek çoğu da bu işte iyidir.

Çok Okunanlar

Exit mobile version