ORTADOĞU

İsrail ile Hizbullah arasına “tampon” girişimi

Yayınlanma

ABD, İngiltere ve Fransa, Hizbullah ile İsrail arasında tam anlamıyla bir çatışmanın patlak vermesini önlemek için diplomatik bir girişimle Hizbullah’ı Lübnan-İsrail sınırından geri çekilmeye ikna etmenin yollarını arıyor.

Financial Times’ın haberine göre girişim kapsamında Batılı yetkililer, Lübnan ve İsrail ile görüşmeler yaptı. Görüşmelerde Hizbullah’ın sınır bölgesinden çekilmesini öngören 1701 sayılı BM kararının uygulanması gündeme geldi. Masaya yatırılan konulardan biri Hizbullah ile İsrail sınırı arasında bir tampon oluşturmak amacıyla Lübnan ordusuna bölgede daha büyük rol vermek.

Batılı bir diplomat “Çözümün nasıl olacağı öngörülebiliyor ama oraya ulaşmak çok zor. Önce İsrail ve Hizbullah’ın çatışmayı durdurmasını ve Hizbullah’ın da bunu kabul etmesini sağlamamız gerekiyor” dedi.

Hamas ile İsrail arasında 7 Ekim’de patlak veren savaştan bu yana İsrail güçleri ile Hizbullah arasında neredeyse her gün karşılıklı ateş açılıyor. Çatışmalar, Gazze savaşının daha geniş çaplı bir bölgesel savaşa dönüşme ihtimalini artırıyor ve İsrail’in on binlerce insanı sınır bölgesinden tahliye etmesine neden oldu. Sonuç olarak ve Hamas’ın saldırısının ardından İsrail, kuzey sınırında Hizbullah güçlerinin varlığını daha fazla kabul edemeyeceği uyarısında bulundu. İsrail, 2006 BM kararının uygulanmaması halinde askeri olarak harekete geçeceği tehdidinde bulundu.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, ABD, İngiltere ve Fransız yetkililerin gerilimin tırmanmasını önlemek için İsrail ve Beyrut ile Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin (LAF) güney Lübnan’daki varlığını ve kaynaklarını güçlendirmek de dahil 1701’i uygulamanın yolları hakkında görüşmeler yaptığını söyledi. Lübnan’daki hâkim siyasi ve askeri güç olan Hizbullah’ın güçlerini sınırdan geri çekmeyi kabul etmesiyle sonuçlanacak bir anlaşmaya varılması umuluyor. 1701 sayılı karar sadece Lübnan devlet güçlerinin ve UNIFIL’in Mavi Hat ile Litani nehri arasında, yani Lübnan’ın yaklaşık 30 km içinde bulunmasına izin veriyor.

Görüşülen fikirler arasında güney Lübnan’da konuşlu BM gücü UNIFIL’in güçlendirilmesi ve resmi olarak kabul edilmiş bir sınırın yokluğunda İsrail ile Lübnan arasındaki fiili sınırı temsil eden ‘Mavi Hat’tın resmi olarak çizilmesi çabası da yer alıyor.

Görüşmelerle ilgili bilgi verenler henüz erken bir aşamada olunduğu ve aşılması gereken önemli engeller bulunduğu konusunda uyarıda bulundular. Bazı yetkililer görüşmelerin eşgüdümlü olduğunu söylerken, diğerleri ABD, İngiltere ve Fransa’nın taraflarla ayrı ayrı görüşmeler yürüttüğünü belirtti.

Lübnanlı bir yetkili 1701 sayılı kararın görüşmeler için bir “yol haritası” sağlayabileceğini söyledi. Ancak herhangi bir anlaşmanın, İsrail’in Lübnan hava sahasını ihlal etmesi ve bir düzine ihtilaflı bölgedeki İsrail’in varlığı da dahil 1701 ihlallerine ilişkin Lübnan’ın endişelerini ele alması gerektiğini de sözlerine ekledi. Yetkili, “İsraillilerin yapmaya çalıştığı şey, Gazze’deki savaşlarını bizi engellemek ya da bize baskı yapmak için bir kaldıraç olarak kullanmak- bu işe yaramayacak” dedi. “Bizim söylediğimiz yapıcı bir şekilde düşünelim, 1701’i masaya yatıralım, kimin ihlal ettiğini görelim ve uygulanmasını yeniden canlandırmaya çalışalım” dedi.

Ağır silahlara sahip dünyanın en büyük devlet dışı aktörlerinden biri olan Hizbullah 2006’da İsrail ile 34 gün süren bir çatışmaya girdi. Çatışmanın sonunda BM kararı ile büyük ölçüde iki tarafında uyduğu ateşkes, Ekim ayına kadar devam etti.

FT’nin haberinde Hizbullah militanlarının çoğunluğunun güney Lübnan’da yaşadığı belirtilerek bu durumun geri çekilme çabalarını zorlaştıracağı ifade edildi. Haberde “Kara sınırının belirlenmesi ve Lübnan’la hiçbir zaman diplomatik ilişkileri olmayan İsrail’in tanınması da Hizbullah’ın bir direniş hareketi olarak varoluş nedenini ortadan kaldırabilir” denildi.

Diplomatlar ve yetkililer Hizbullah’ın güney Lübnan’dan tamamen çekilmeyi asla taahhüt etmeyeceğini söylüyor. Ancak diplomatlar, İsrail’in özellikle Hizbullah’ın birkaç bin savaşçıdan oluşan elit bir birimi olan Rıdvan Birliğine odaklandığını söyledi.

Lübnanlı yetkililer ve Hizbullah’a yakın kişiler örgütün aktif olarak daha geniş çaplı bir bölgesel savaş peşinde olmadığını vurguluyor. Bazıları bunun Hizbullah’ı bir anlaşmayı müzakere etmeye daha açık hale getirebileceğini umuyor; Hizbullah geçen yıl İsrail ve Lübnan’ın deniz sınırının belirlenmesini kabul etmişti.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi bir kişi, “Hizbullah’ın pozisyonu deniz sınırı müzakereleri sırasındaki pozisyonuna benziyor- bunu onaylıyoruz demediler ama buna karşı olduklarını da söylemediler. Ve sonuçta bir anlaşma yapıldı” dedi.

Bir diğer zorluk da Lübnan silahlı kuvvetlerinin zayıflığı ve operasyonlarını güneye doğru genişletecek kaynak ve finansmandan yoksun olması. Görüşmelerde yer alan bir kişi, Batılı ülkelerin herhangi bir anlaşmanın parçası olarak LAF’a silah ve eğitim desteği verebileceğini öne sürdü.

Lübnan ordusu ülkenin içinde bulunduğu mali kriz nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşıyor. ABD, Katar ve bazı Avrupa ülkelerinden gelen mali yardıma bağımlı olan ordu, bu yardımlar sayesinde maaşları kesilen askerlerin kaçışını durdurabiliyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version