GÖRÜŞ

İsrail’in zihinlere saldırısı

Yayınlanma

HASAN BÖGÜN

Ne zaman olur bilinmez ama yıllar sonra tanıkları ve belgeleriyle ortaya dökülecek, medyada yürütülen bir “algı operasyonu”nun farkına varacağız.

Konu, İsrail’in 25 Ekim’i 26 Ekim’e bağlayan gece hava saldırısı düzenleyerek İran’ın İlam, Kuzistan ve Tahran kentlerinde 20 hedefi vurması…

Medyadaki bilgiler şöyle:

* Yerel saatle gece 02:00’den kısa bir süre sonra Tahran ve çevresinde patlamalar duyuldu. “Sosyal medyaya yüklenen ve BBC tarafından doğrulanan videoda şehrin üzerinde, gökyüzünde patlamalar görüldü. Bazı bölgelerdeki sakinler yüksek sesli patlamalar duyduklarını bildirdi.”

* İsrail ordusu, “saat 02:30 civarında, İran’daki ‘askeri hedeflere, hassas’ saldırılar gerçekleştirdiğini doğruladı. … İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, ‘istihbarata dayalı olarak hava kuvvetlerine ait uçakların son bir yıldır İran’ın İsrail’e ateşlediği füzeleri üretmek için kullandığı tesisleri hedef aldığı’. … ‘Misilleme saldırısının tamamlandığı ve görevin yerine getirildiği’ vurgulandı.”

* İsrail ordusu, “saldırıların saat 06:00’dan hemen sonra sona erdiğini” duyurdu.

* Açıklamalara göre, saldırıya tanker uçakları, keşif uçakları ve son kuşak F-35’ler de dahil 100 uçak katıldı. Bütün uçaklar kayıp vermeden ve hasarsız üslerine döndü.

HARİTA NE DİYOR?

Savaş pilotu ya da havacılık uzmanı değiliz. Aşağıdaki veriler tamamen harita okumaya, katalog bilgilerine ve tarafların açıklamalarının yorumlanmasına dayanıyor. Aydınlatıcı uzman uyarılarını dinlemeye hazırız.

Vurulduğu iddia edilen en uzak hedef Tahran, İsrail’den kuş uçuşu yaklaşık 1900 kilometre. 1900 de dönüş, eder 3 bin 800 kilometre.

Kuş uçuşu güzergâh Ürdün, Suriye ve Irak, Irak’ta da Bağdat hava sahasından geçiyor. Ürdün kendi hava sahasının kullanılmadığını açıkladı. Bu durumda en kısa yol kuzeye, yani Suriye hava sahasına yönelmek ve sonra doğuya dönmek. Bu güzergâh gidiş dönüşü en az 4 bin kilometrenin üstüne çıkarır.

İran açıklamalarına göre, saldırı, “İran sınırına 100 kilometre uzaklıkta ABD kontrolü altında bulunan Irak topraklarından” yapıldı.

İran’ın tanımladığı güzergâh görünüşte makul, ama ABD’nin doğrudan saldırıya dahil olmasını gerektirir. Zaten İran’ın Birleşmiş Milletler Temsilciliği, “Irak’ın hava sahası ABD silahlı kuvvetlerinin işgali, komutası ve kontrolü altındadır. Sonuç: ABD’nin bu suçtaki ortaklığı kuşkusuzdur” açıklamasını yaptı.

Bu açıklama İsrail’i ikinci plana düşürüyor, ABD’yi öne çıkarıyor.

Ancak ABD denetimi altındaki Irak topraklarına 100 İsrail uçağı nasıl gitti sorusu yine de yanıtsız. 100 uçaklık bir saldırı dalgası uzaydan bile görülür. Suriye ve Suriye’nin hava sahasını kontrol eden Rusya nasıl görmez?

İSRAİL HAVA KUVVETİ

İsrail Hava Kuvvetleri’nin envanterinde, rivayetlere göre, döner kanatlılar da dahil 600 kadar uçak bulunuyor. Tam sayı sır… Bunlar helikopterler, avcı, bombardıman, nakliye, tanker, eğitim vs uçakları.

Son kuşak F-35 savaş uçaklarının sayısını, yine ihtiyat kaydı koymak koşuluyla biliyoruz: 39 adet…

Ayrıca F-15’ler ve F-16’lar var. Onların tam sayıları bilinmiyor, ama F-16’ların ağırlıkta olduğu tahmin ediliyor.

Aşağıdaki hesaplamaları, harekâta katıldıkları açıklandığı için F-35’ler ve F-16’lar üzerinden yapacağız.

100 uçağın katıldığı bir hava saldırısı büyük bir harekâttır. Böylesi bir harekâtta en az 30 kadar F-16 ve F-35, yani işi asıl bitirecek uçaklar bulunması beklenir.

Her bir F-35’in bir saatlik uçuş hazırlık maliyeti 36 bin dolar, F-16’nın bir saatlik uçuş hazırlık maliyeti 22 bin 500 dolar. Atılan bombaların maliyeti cabası…

20 hedefin vurulduğu iddia ediliyor. İran tarafına göre, saldırı İlam, Kuzistan ve Tahran’da birkaç radar istasyonunu hedef aldı, ama ciddi hasar yok. Dört asker öldü.

Saldırının başarısızlığını anlamak için İsrail açıklamalarından ötesine gerek yok.

UÇAKLARIN YETENEKLERİ

Gelelim daha teknik ayrıntılara…

F-16’nın saatteki en yüksek hızı 2 bin 100 kilometre (2 mach), F-35’in en yüksek hızı 1700 kilometre (1.6 mach).

Görünmezlik zırhı olan F-35’ler neyse de, aynı teknolojiye sahip olmayan F-16’ların radara yakalanmamak için alçaktan uçması beklenir. Bu da daha düşük hız demektir.

Bu iki uçak tipi arasında, birisine ağırlıklı olarak bombardıman, öbürüne koruyuculuk görev bölüşümü yapılmış olabileceği için, bunların kopuk hareket etmesi beklenemez.

F-16’nın kalkış ağırlığı 19 tondur. Bunun 3.2 tonu yakıt. Standart olarak, iki kanadın her birinin altında 1402’şer litre ve gövde içinde 1136 litre yakıtla uçar.

F-16’nın harekât menzili, standart yakıtıyla 500 kilometrelik yarıçap içinde. Yani 500 kilometre gidip dönebilir.

Ek yakıt tanklarıyla menzil yarıçapı 1300 kilometreye kadar çıkarılabilir; ama o zaman 19 ton yük tavanını aşmamak için bombalardan feragat etmek zorunlu.

F-35’in kalkış ağırlığı, 8.3 tonu yakıt olmak üzere 31 ton.

F-35’in harekât menzilinin yarıçapı 1200 kilometre. Yine bombalardan vazgeçmek kaydıyla ek yakıt alınabilir ve menzil yarıçapı 1800 kilometreye çıkabilir.

Yukarıda harita bilgilerinden harekât menzilinin toplam 4 bin kilometre olduğunu hesaplamıştık. Bu mesafeyi katetmesi için F-16’ların havada en az dört kez, F-35’lerin en az üç kez yakıt ikmali yapmış olması gerekir. Saldırıya destek veren öteki uçak tiplerini saymıyoruz bile.

100 uçağın havada yakıt ikmali yapması kaç saat sürer? Her bir uçağın en az üç kez ikmali 10’ar dakikadan 30 dakika sürse, toplam 3 bin dakika…

İsrail hava kuvvetlerinde halen 9 adet Boeing 707 yakıt ikmal uçağı var. 9 tanker uçağının tamamı kullanılmış olsun, sadece 100 uçağın ikmal süresi 333 dakika eder; yani aşağı yukarı beş buçuk saat…

İsrail açıklamalarına göre saldırı gece saat iki dolaylarında başladı, altı dolaylarında bitti; 4-4.5 saat…

Hedefleri bulma, bombaları bırakma, alçalma-yükselme, dönüş ve kaçış manevraları ne zaman yapıldı?

Holywood filmi sanki…

En az bir kez İran hava sahasında yakıt ikmali yapılmış olması gerekir. İran’ın saldırıyı hazırda beklediğine bir tek yemin billah etmediği kalmıştı. Haydi hava savunması görünmez ve hızlı uçakları vuramadı, hantal tanker uçakları da mı vurulmaz?

SİYASİ BOYUT

Biraz da konunun siyasi boyutuna bakalım:

Haberlere göre, ABD, İsrail’e İran nükleer ve petrol tesislerini vurmaması için baskı yaptı. Dışişleri Bakanı Antony Blinken ziyareti sırasında bu yönde net mesajlar verdi.

Avrupa ülkelerinden de benzer açıklamalar yapıldı. Hatta kimi ülkeler İsrail’e silah satışlarını durdurmayı dillendirmeye başladı.

ABD-İsrail arasında başka neler konuşuldu ve kararlaştırıldı acaba?

Bu arada İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Körfez ve Ortadoğu ülkelerini kapsayan ziyaretler gerçekleştirdi.

Arakçi’nin görüşmelerinde İsrail’in Filistin’e ve Lübnan’a saldırılarına ve İran’a yapacağını açıkladığı saldırıya odaklanıldı.

İsrail’in savaşı bütün bölgeye yaymaya çalıştığı, bundan bölge ülkelerinin tamamının zarar göreceği yönünde anlayış birliği oluştu.

Arakçi’nin ziyaretlerinden sonra, İran, bölge ülkelerinin bir saldırı durumunda İsrail’e hava sahalarını açmama sözünü verdiklerini açıkladı.

Katar, Suudi Arabistan, Irak, Mısır ve diğerlerinin içinde olduğu Arakçi ile görüşmelerin içeriğinin ABD’ye sızmamış olduğu düşünülemez.

Daha da ilginci, 23 Ekim’de İran’ın ve Suudi Arabistan’ın Kızıl Deniz’de ortak askeri tatbikat yapacakları duyuruldu.

Rusya ile birlikte altı ülkenin katılacağı ortak tatbikata İran’ın katılmasını Suudiler istemiş. İnsana “bu da nereden çıktı” dedirtecek bir durum.

İsrail saldırısı olayların gelişimi içinde nereye oturuyor? Bir saldırı oldu olmasına da acaba nasıl oldu?

Başta da yazdığımız gibi, zamanı gelince her şey ortaya dökülecek ve gerçekte neler olduğunu öğreneceğiz.

Çok Okunanlar

Exit mobile version