Çevirmenin notu: Geçen yıllarda Nazarbayev familyasının tasfiyesiyle sonuçlanan ağır bir siyasi krizin içinden geçen Kazakistan, kendine yarı-bağımsız bir yörünge tayin etmeye başlıyor. Ocak 2022’de yaşanan ve ülkenin en büyük sanayi kenti Almatı’nın yağmalanmasıyla sonuçlanan protestolar, aktörlerine bakılacak olursa dışarıdan yardım almış ve son derece organizeydi, nitekim yaşananlar 2011 yılı Suriye’sini de fena halde andırıyordu. Kazakistan, şimdi Ukrayna savaşının ardından Rusya ve Çin’den sıyrılma belirtileri gösteriyor gibi görünüyor.
Kazakistan ve büyük güçler: ‘Büyük Oyun’a dönüş mü?
Harun Karčić
Euractiv
12 Haziran 2023
Harun Karčić, Kazakistan’ın Rusya’dan uzaklaşma sürecine Çin’in bu Orta Asya ülkesiyle daha fazla yakınlaşma çabalarının eşlik ettiğini, bunun da AB ve ABD’ye ülkeyi batıya doğru çekmeleri gerektiği sinyalini vermesi gerektiğini yazıyor.
Kazakistan Devlet Başkanı Kasım Cömert Tokayev, geçtiğimiz günlerde Belaruslu mevkidaşının Rusya-Belarus “Birlik Devleti”ne katılma teklifini “şaka” olarak nitelendirerek reddetti. Teklif, Rusya’nın 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana ilk kez Belarus’ta taktik nükleer silah konuşlandırma kararı almasının ardından geldi.
Söz konusu teklif, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Orta Asya ülkelerinin liderleriyle ilk kez Çin’in orta kesimindeki Xian kentinde zirve düzenlemesinden yalnızca birkaç hafta sonra ortaya çıktı. Uluslararası gözlemcilere göre bu etkinlik, Çin’in nüfuzunun eskiden Rusya’nın nüfuz alanı olan bölgelere doğru genişleme potansiyelini temsil ediyor. Çin Devlet Başkanı, Kazak mevkidaşına özel alaka gösterdi ve saygılı davrandı.
Bir yandan Belarus ve Rusya’nın, diğer yandan da Çin’in Kazakistan’ı yanlarında istemelerinin bir sebebi var.
Kazakistan, Rusya ile 7 bin 591 kilometre ve Çin ile 1782 kilometrelik bir sınırı paylaşıyor. Bu iki ülke arasındaki iktisadi etkileşim kayda değer. Ülkenin Devlet Başkanı, Vladimir Putin ile sıkı bir ilişki içinde ustalıkla yürüyen tek Orta Asya lideri değil. Neredeyse tüm Orta Asya liderleri Rusya’nın Ukrayna’yı acımasızca işgal etmesini onaylamaktan kaçınırken Rusya’ya lafta hizmet ediyor. Tokayev’in dış politikasının en önemli niteliklerinden biri Moskova’ya karşı temkinli olması. Eski sömürgeci gücün bayrağını dalgalandırmak ya da kışkırtmak söz konusu değil ve alınan her kararın iki amacı var gibi görünüyor: Rusya’nın etkisini gücendirmeden sınırlamak.
Buna şimdi Astana’nın Rusya merkezli bir yönelime olan diplomatik bağımlılığından kurtulması ve diğer dünya güçleriyle ilişkilerini sağlamlaştırma yönünde aktif bir şekilde hareket etmesi eşlik ediyor. Yıllar içinde çok taraflılığa vurgu yapılarak genişletilen bu çok vektörlü yaklaşım, denize kıyısı olmayan ülkenin küresel diplomaside önemli bir rol oynamasına da olanak sağladı. Astana’nın “Astana süreci” Suriye barış görüşmeleri de dahil olmak üzere çok sayıda üst düzey barış görüşmesine ev sahipliği yaptığını, savaşan tarafları bir araya getirdiğini ve tarafsız arabulucu konumunu ortaya koyduğunu hatırlamakta yarar var. Ukrayna’daki savaştan birkaç ay sonra Devlet Başkanı Tokayev, göreve geldiğinden beri ilk kez Türkiye’yi ziyaret etti ve ilişkilerini stratejik ortaklık düzeyine çıkarmanın yanı sıra, her iki taraf da Türk insansız hava araçlarının Kazakistan’da üretilmesi ve askeri istihbarat alışverişinde bulunulması konusunda anlaştı. İlk kez KGAÖ üyesi bir ülke bir NATO üyesiyle hassas istihbarat alışverişinde bulunma kararı aldı.
İktisadi alanda ise SSCB’nin dağılmasından bu yana pek çok alanda önemli ilerlemeler kaydeden ülke, Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde 25. sırada yer alarak çevresindeki diğer ülkelerin çok önüne geçti. Ülke, yatırımcıları çekmek, yeni endüstriler geliştirmek ve yeni ticaret ortakları kazanmak adına Sovyet-komuta tarzı bir ekonomiden, yavaş yavaş daha Batı tarzı bir piyasa ekonomisine evriliyor. Kazakistan’ın iyi talihi, topraklarının altında yatıyor. Önemli bir ham petrol ve doğalgaz ihracatçısı olmasına rağmen en büyük potansiyeli uranyum, demir cevheri, krom, manganez ve altın gibi maden rezervlerinde yatıyor.
Tüm bunlar Pekin’in gözünden kaçacak değildi.
Çin, Orta Asya ve özellikle de Kazakistan ekonomisinde, özellikle Kazakistan’ın “toka” olarak adlandırıldığı Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) aracılığıyla önemli bir aktör. Astana şu ana dek Pekin ile ilişkilerini iyi idare etti ve Sri Lanka gibi ülkeleri içine çeken borç tuzağından kaçındı.
Kazakistan’ın, Çin’e aşırı bağımlılıktan kaçınmaya dönük diplomasisi, AB de dahil olmak üzere yeni istikametlere uzanarak çok taraflı oldu. Avrupa Komisyonu’nun Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, kısa süre önce düzenlenen Avrupa Birliği-Orta Asya Ekonomi Forumu’nda Kazakistan ile AB arasındaki ilişkilerin hızla geliştiğini vurguladı. AB üye ülkeleri halihazırda bölgedeki en önemli doğrudan yabancı yatırım kaynağı ve yatırımın yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyor ki bu oran Çin ve Rusya’dan daha fazla. AB-Orta Asya zirvesinin ana odak noktasını yeşil ve dijital geçişin kolaylaştırılması, iş ortamının iyileştirilmesi ve ticaret ve bağlantının artırılması oluşturdu.
Sadece coğrafya bile Kazakistan’ın Rusya ile tüm bağlarını gerçekçi bir şekilde koparamayacağını ortaya koyuyor zira ihracatının büyük bir kısmı Rusya topraklarından geçmek zorunda. Ancak daha önce iki AB programında -Avrupa’ya Devletlerarası Petrol ve Gaz Taşımacılığı (INOGATE) ve Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaştırma Koridoru (TRACECA)- gördüğümüz üzere, Kazakistan ve diğer Orta Asya ülkeleri uygun uluslararası yardımla, Avrupa’nın bugün son derece ihtiyaç duyduğu kritik altyapılarının niteliksel olarak genişlemesine öncülük edebilirler. Son gelişmelerden; Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin “Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergahı (TITR) çerçevesinde ortak bir girişim oluşturmak üzere” anlaşmaya varmalarından da bahsetmek gerekir.
Siyasi düzeyde, son zamanlarda birkaç Kazak iş insanı ve siyasi analistle konuştuğumda, Devlet Başkanı Tokayev’in son zamanlarda Rusya’ya karşı oldukça cesur hamlelerinin pek çok kişiyi şaşırttığı izlenimine kapıldım zira Ocak 2022‘de Tokayev’in kendisinin bir darbe girişimi olarak tanımladığı hadisede kendisini devrilmekten Putin tarafından gönderilen Rus kuvvetleri kurtarmıştı. Fakat Kazakistan, yaşananların geri dönülemez bir şekilde kontrolden çıkması ve yayılma etkisi göstermesi durumunda Moskova’nın kargaşa esnasındaki temel motivasyonunun güvenliği adına duyduğu korku olduğunu anlıyor.
Bölge demokrasinin filizlendiği bir kale olmaktan çok uzak; ancak 2022 tarihli bir ABD Dışişleri Bakanlığı raporuna göre, “Devlet Başkanı Tokayev, son derece ihtiyaç duyulan siyasi ve iktisadi reformları kademeli olarak başlatmayı taahhüt etti ve bu da ABD’ye siyasi, iktisadi ve sosyal zorlukları ele alırken ülkeyi ve halkını destekleme fırsatı sunuyor.”
1990’lardan bu yana Rusya ve Çin, birbirlerinin Orta Asya’daki baskın rolünü tanıdılar. Rusya birincil güvenlik aktörü olarak kalırken, Çin bölgedeki iktisadi etkisini geliştiriyor. Gelgelelim Çin ile Rusya arasında rekabetin artması ve iki ülke arasında değişen dengeler karşısında karşılıklı anlayışları çatırdamaya başladı.
Fakat Orta Asya ve Hazar Havzası’nın stratejik önemine rağmen Batılı ülkelerin bölgeye daha fazla ilgi göstermesi gerekiyor. Bu durum, Asya’nın kalbinin istikrara kavuşturulmasına ve geliştirilmesine yardımcı olacak ortak bir stratejik çerçevenin yokluğu da dâhil olmak üzere pek çok faktörün bir araya gelmesinden kaynaklanıyor. Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Çin’in bölgedeki çıkarlarının artmasının ardından, Kazakistan ve diğer Orta Asya ülkeleri kendilerini diplomatik ve iktisadi olarak batıya doğru yeniden yönlendirmek için bu durumu kullanabilirler.
Washington ve Brüksel’in perspektifinden ve Avrasya’nın istikrarına yönelik yeni küresel taahhütlerinden hareketle, şu an bölgenin istikrar ve refahını yükseltmenin tam zamanı. ABD ve AB bu ivmeyi ülkeyle daha yakından ilgilenmek, Kazakistan’ın demokratik gelişimini desteklemek, Orta Asya’nın güvenliğini tahkim etmek ve ABD ve Avrupa’nın çıkarlarını pekiştirmek için kullanmalı.