GÖRÜŞ

Kral öldü… Yaşasın yeni kraliçe: Demokrat Parti kongresinden notlar

Yayınlanma

Amerika’nın seçim yılı bu sefer neredeyse her ay farklı bir “modda” geçiyor. Bir ay, Biden kesin kaybetti diyoruz, sonraki ay Trump’a ateş açılıyor, 15 gün sonra Biden adaylıktan çekiliyor, şimdiyse yerine gelen Kamala Harris tüm partiyi arkasında topluyor… Tam da bu yüzden Trump vurulunca “hah işte, bundan sonra bu adamı kimse durduramaz!” demedim. Amerikan politik atmosferinin gerginliği, değişken küresel dengeler, politik hafızası takribi 15 dakikayı bulan modern seçmen profiliyle birleşince yapılan tahminler de uzun ömürlü olamıyor.

Amerikan siyasetinin değişmez bir denklemi vardır. Bir adayı sevdiğiniz için değil, diğerini sevmediğiniz için oy verirsiniz. Biden’ın albenisi Trump olmaması, Trump’ın albenisi de Biden olmamasıdır. Kamala Harris için bu denklem daha da kuvvetli. Çünkü Kamala ne bir Trump ne de bir Biden. Kamala ne Trump gibi hüküm giymiş bir suçlu, ne de Biden gibi mental kabiliyetleri küresel boyutta tartışılan yaşı ileri bir siyasetçi. Evet, Kamala Harris’in şaibelerle dolu bir başsavcılık kariyeri, sınır güvenliğinden sorumluyken 7 milyon civarı göçmenin sınırdan geçtiği bir başkan yardımcılığı ve ön seçim kazanmadan elde ettiği bir adaylık var. Ama iyi haber! Sahneden nasıl ineceğini biliyor!

Kongrede birlik var

Sadece Harris için değil Trump ve Biden için de standartların epey düşük olduğu bu seçim sürecinde biraz da Demokrat bağışçıların 1 ayda 500 milyon dolar gibi çılgın bir miktar toplamasıyla bir momentum oluştu. Bu momentumun zirve noktasını hala devam etmekte olan Demokrat parti kongresinde gözlemledik. Biden adaylıktan çekilene kadar televizyon ekranlarında “Biden’ın sağlık durumunda bir sorun yok. Bunların hepsi Cumhuriyetçilerin dezenformasyonu!” diye başlıklar atan merkez medya, partinin yeni kraliçesini mutlulukla karşıladı. 

Demokrat figürler, baltalarını Trump’ı yenebilmek için bir kez daha gömmüşlerdi… Belki 2020’den bile daha fazla. Karşılıklı sevgi ve saygı o kadar vurgulandı ki… Sadece birkaç yıl öncesine kadar Biden’ın kendisine imkânsız olan sınır güvenliği meselesini “kilitlediği” için kulislerde “kariyerimi bitirmeye çalışıyor” diyen Kamala, bugün “her şey için teşekkürler iyi ki varsın Joe!” diyor, Harris tarafından ırkçılık ve sapıklıkla suçlanan Biden ise gözyaşları eşliğinde Harris’in adaylığını alkışlıyordu. Bu sırada kendi eşi Michelle Obama’yı adaylığa hazırladığı sıkça konuşulan ve Harris ismi açıklandıktan sonra birkaç gün desteğini duyurmayan Barack Obama ise Parti’nin diğer önde gelenleri gibi Harris’e selam durmasını bildi. 

Evet, Demokrat kongresi Cumhuriyetçilerden farklı bir izlenim vermek istiyordu. Karşı cephede sadece Trump vardı. Buradaysa bütün bir parti. Jimmy Carter ve John F. Kennedy’nin torunlarının yanı sıra, Obama’lar ve Clinton’lar da kongrede boy göstermişti. 

Bu birlik ortamının bir de “eğreti” üyeleri var; İlericiler.

Birçoklarının solcu tonton amca Bernie Sanders üzerinden tanıyacağı Demokratların hor görülen ama her seferinde boynunu eğmek durumunda bırakılan ilerici kanadından bahsediyorum. Malum, Sanders’ın yaşı ilerledi. 2 seçim üst üste adaylık kendinden ön seçim sırasında gasp edildikten sonra bayrağı artık gençlere teslim etti. Bu gençlerin en önde geleni bir süperstar gibi gezinen Alexandria Ocasio-Cortez idi. Ancak AOC’in işi epey zor. Hem içinden çıktığını iddia ettiği sol damarın “Filistin baskısını” göğüslemek zorunda hem de parti liderlerinin günahlarını aklamak zorunda. AOC kongrede yaptığı konuşmada, Kamala’nın  Filistin’de barışı getirmek için “sabah akşam yorulmadan çalıştığını” bile iddia etti. AOC’nin görevi önemli çünkü kendileriyle benzer bir damardan gelen ve Filistin yanlısı tek bağımsız aday olan Cornel West, Michigan’da adaylıktan diskalifiye edildi. Seçimin kaderini belirleyebilecek bu eyalette ve ülkenin geri kalanında da Demokratların bir şekilde ilerici seçmeni ikna etmesi tüm gidişatı değiştirebilir. Bunu da en iyi AOC yapabilir, tabii kongre önündeki Filistin yanlısı protestolara bakılırsa AOC’nin fazla mesai yapması gerekecek gibi gözüküyor. 

Project 2025 korkusu

Tüm seçim döneminde Demokratları sandığa gitmeye motive eden bir konu var; Project 2025. Bu meseleye odaklanan başlı başına bir yazı yazmak gerekir ama kısaca özetlemek gerekirse muhafazakâr Heritage Foundation’ın hazırladığı, olası ikinci Trump döneminde bir yol haritası denebilir. Ana fikri, özellikle Obama dönemiyle Demokratlara geçen Amerikan bürokrasisini “geri almak”. Başkanın emriyle çeşitli memurların görevden alındığı yerine aylardır toplanan, kategorize edilen ve koltuklar için hazırlanan muhafazakarların yerleştirildiği bir plan bu. Dahası, Project 2025 kültürel manada bir çok değişikliğe de vurgu yapıyor. Kürtaj haplarının yasaklanması, pornonun tamamen engellenmesi, doğal gaz ve petrole birçok alanda geri dönülmesi gibi tartışmalı kısımları var. 

Bu 900 sayfayı aşan metin, Demokratlar için ciddi bir motivasyon kaynağı oldu. Biden’ın “Project 2025’i googlelayın” diye tweet atmasına bakılırsa Demokratlar seçmende bu projenin korku yarattığını görmüş olmalılar. Trump, kendisine zarar verdiğini hissedince on dakikada projeyi “sattı”. “Bir sürü aşırılıkla dolu bir metin, benimle alakası da yok. Aşırı sol neyse aşırı sağ da o” bile dedi. Project 2025, ilk kez ortaya çıkan bir yol haritası değil. Heritage Foundation aynısını Ronald Reagan için de hazırlamıştı. Reagan seçildikten sonra bahsi geçen birçok madde yürürlüğe girmedi. 

Yani kısaca, Cumhuriyetçilerin yaygara kopardığı birçok konu gibi Demokratların kopardığında da abartacak pek bir şey yok. Ancak yine de Demokratların bulduğu bu maden seçime kadar daha çok gündeme gelecek.

Özetlemek gerekirse Demokratlar Biden’ın tükenmişliğinden sonra üzerinden ölü toprağını attı ve Kamala Harris arkasında birleşmeyi başardı. Seçimde ibre bu sefer Demokratlara döndü. Ancak anket işi biraz karışık. Birçok ankette Harris 4 puan kadar önde gözükmesine rağmen Demokrat gazeteciler temkinli yaklaşıyorlar. CNN’deki birçok yorumcu hala Trump’ın kazanacağını bile iddia ediyor. Ki, tamamen liberallere ait bir medya kuruluşundan bahsediyorum. Görünüşe bakılırsa Demokratlar 2016 Hillary Clinton faciasını tekrarlamak istemiyorlar. 

Sonuç olarak Harris, iyi de bir başkan yardımcısı seçerek adaylık serüvenine güzel bir başlangıç yaptı. Ancak kendisi hala gazetecilere röportaj vermiyor. Harris’le ilgili en büyük çekince pek hazır cevap olmayışı. Trump’la yapacağı münazaralarda bu dezavantaj kendisine pahalıya mal olabilir. Ancak 2020’de Biden için de aynısı söylenmiş, Trump gereksiz yere “agresif” ve itici bir izlenim yaratmıştı. Trump, 2024’te de aynı hataları yapacak mı bilinmez, ama Demokrat parti kongresi de bize gösterdi ki; Trump’a suikast girişimiyle “bitti” denilen yarış daha yeni başlıyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version