DÜNYA BASINI

Kremlin Sözcüsü Peskov ile mülakat: Trump’ın seçim zaferi ve Ukrayna

Yayınlanma

Editörün notu: Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Soçi’de düzenlenen Valday Kulübü’nde Moszkvater dergisine verdiği mülakatta, Rusya’nın Ukrayna savaşına ilişkin duruşunu ve Batı ile olan gerilimli ilişkilerini değerlendirdi. Ayrıca, Donald Trump’ın olası seçim zaferinin Avrupa ve küresel siyaset üzerindeki etkilerine dair görüşlerini paylaştı. Peskov, Trump’ın seçim kampanyasında barış çabalarına vurgu yapmasına rağmen, bu vaatlerin nasıl hayata geçirileceğine dair belirsizliklerin sürdüğünü ifade ediyor. Trump’ın önceki döneminde ABD ve Rusya arasında gergin de olsa bir diyalog olduğunu belirten Peskov, mevcut Biden yönetiminde bu diyaloğun tamamen kopmuş olduğuna dikkat çekiyor.


Kremlin Sözcüsü Peskov ile mülakat: Rusya ile diyalog fırsatları, Trump’ın seçilmesi ve Ukrayna savaşı

Gábor Stier, Moszkvater (Macarcadan Almancaya çeviren: Éva Péli, NachDenkSeiten)

“Donald Trump’ın barışı nasıl tesis edeceği henüz net değil. Ancak Batı ittifakı, bu savaşı başlatmak bile istemeyen Rusya’yı stratejik bir yenilgiye uğratmayı hedefliyor.”

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Soçi’de düzenlenen Valday Kulübü toplantısında Moszkvater’e verdiği mülakatta bu sözleri dile getirdi. Peskov, Rusya ile AB arasındaki ilişkilerin geleceği ve Viktor Orbán’ın barış çabaları hakkında da soruları yanıtladı.

Gábor Stier: Donald Trump’ın zaferi, dolaylı olarak Viktor Orbán için de bir zafer anlamına geliyor. Zira muhtemelen AB liderleri arasında Trump’ı en çok destekleyen isim Macaristan Başbakanıydı. Ayrıca Orbán, Trump’ın vaatlerinden biri olan Ukrayna’da barış için de kararlı bir şekilde çalışıyor. Sizce Trump’ın zaferi, barışa ya da en azından müzakerelere bir adım daha yaklaştırır mı? Bu sonuç herhangi bir fark yaratır mı?

Dmitriy Peskov: Şu anki durum belirsiz ve bu konuda bir şey söylemek için henüz erken. Orbán’ın pragmatizmini biliyoruz ve bu krizden bir çıkış yolu bulma konusundaki kararlılığını görüyoruz. Aynı zamanda, Macaristan Başbakanının bu çatışmada Avrupa Birliği liderlerinin görüşlerini paylaşmadığını da gözlemliyoruz. Diyaloğu reddediyorlar. Fakat bir sorun bu şekilde nasıl çözülebilir? Bu mümkün değil. Trump da seçim kampanyası sırasında barış için çaba göstereceğini söyledi. Fakat bunu gerçekten yapacak mı? Bu fikri nasıl hayata geçirmeyi planlıyor? Bu kesinlikle belirsiz.

Henüz kimse barışın formülünü bilmiyor…

Evet, aynen öyle. Trump, önceki başkanlık döneminde de pek çok şey söyledi. Ancak Rusya bağlamında bunların hiçbirini görmedik. Yine de iki ülke arasında bir diyalog süreci olması onun lehine bir durumdu. Bu görüşmeler oldukça gergindi ama yine de bir diyalogdan söz edebiliriz. Trump’ın başkanlığı, bu anlamda Biden yönetiminden temel bir fark taşıyor.

Trump’ın zaferinin AB üzerindeki etkileri ne olacak sizce? AB elitleri bu sonucu çaresizlikle karşıladı…

Bakın, bu konuda da yalnızca Trump’ın geçmişte ya da seçim kampanyası sırasında söylediklerine dayanarak bir şey söyleyebiliriz. Trump bariz anlamda bir izolasyonist, bu yüzden Avrupa mallarının ABD’ye ihracatını kısıtlayacağı kesin. Gümrük vergilerini artıracak ve böylece Avrupalı üreticiler açısından işleri zorlaştıracak. Avrupa halihazırda Rusya’nın ucuz doğalgazı olmadan zor durumda. Onun yerine, pahalı ABD LNG’sine mahkûm oldular. Böylece Avrupalılar ABD’ye iki kat bedel ödüyor: Önce Rus gazının iki katı fiyatına LNG’yi ithal ediyorlar, sonra da mallarını ABD pazarında satmaya çalışırken zorlanıyorlar. Bu açıkça görülebiliyor.

Gábor Stier: Sizce bu durum AB için bir fırsat oluşturabilir mi? Trump’ın Avrupa’dan biraz uzaklaşması, ABD’nin sunduğu güvenlik garantisinin maliyetini artıracaktır…

Dmitriy Peskov: Evet, Trump zaten ilk başkanlık döneminde NATO üyelerinden savunma harcamalarını gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 2’sine çıkarmalarını talep etmişti. Şimdi ise bu koruma kalkanının maliyeti yüzde 3 ila 4 arasında olabilir.

Gábor Stier: Bu, ihtimal dışı değil. Fakat AB, stratejik özerkliğini güçlendirmek ve kendi savunma kapasitesini oluşturmak zorunda kalacak. Bu nedenle, Trump’ın zaferinin AB için bir fırsat da olabileceğini düşünüyorum.

Dmitriy Peskov: Kesinlikle. Avrupa öncelikle kendi kimliğiyle ilgilenmeli. Bağımsız bir yapıya kavuşmalı ki kendi güvenliğini düşünmeye ve korumaya başlayabilsin. Şu anda Avrupa, Rusya’dan korkuyor. Ancak korkuyorsa, neden diyalog kurmuyor? Bunu anlamıyorum.

Gábor Stier: AB-Rusya-ABD üçgeninden baktığımızda mevcut durum, bu çatışma ve bölünme hem AB’yi hem de Rusya’yı etkiliyor. Ancak üçüncü taraf olan ABD, bu durumdan kazançlı çıkıyor. Siz de öyle düşünmüyor musunuz?

Dmitriy Peskov: Evet, AB ve Rusya kaynaklarını tüketirken, ABD bu durumdan ciddi paralar kazanıyor. Yaklaşık iki yılda bir buçuk trilyon dolarlık bir kazanç söz konusu.

Gábor Stier: Ayrıca Washington, stratejik hedeflerine de ulaşıyor…

Dmitriy Peskov: Kesinlikle. Bu durum AB’yi ABD’ye daha da bağımlı hale getiriyor…

Gábor Stier: […] ve hem Avrupa’yı hem de Rusya’yı zayıflatıyor.

Dmitriy Peskov: ABD bu stratejik hedefi bir asırdır izliyor ve şimdi istediklerini aldılar. Çünkü Rusya ile AB arasındaki ilişkiler neredeyse tamamen bozulmuş durumda ve taraflar arasında artık neredeyse hiçbir diyalog yok.

Gábor Stier: Evet, bu oldukça mantıksız ve kesinlikle iyi bir şey değil. Peki sizce “askerî özel harekâtı” sona ermesinin ardından, savaşın bitiminden sonra, diyaloğu yeniden başlatmak ve ilişkileri yeniden şekillendirmek mümkün olacak mı?

Dmitriy Peskov: Tabii ki, ancak yeni bir temelde. Çünkü Rusya değişti. Neden bu özel askerî harekâtı başlattı? Çünkü kimse onun çıkarlarını dikkate almaya yanaşmadı. Daha önce de söylediğim gibi, Rusya değişti. Fakat yine de mantıklı bir diyaloğa açık kalmaya devam ediyor.

Gábor Stier: Eğer bu çatışmadan çıkış yolu bulma ve bir barış formülü geliştirme gerekliliğinden bahsedecek olursak, Ukrayna’nın silahsızlandırılması meselesinin müzakerelerde NATO üyeliği meselesinden daha önemli olabileceğini düşünüyorum. Zira NATO’ya katılmasa bile Kiev, Batı tarafından silahlandırılmaya devam ediyor. Bu durum Rusya için kabul edilemez bir senaryo ama Avrupa’daki istikrarı da güçlendirmiyor, aksine gerilimi sürdürmeye devam ediyor. Sizce Ukrayna’nın silahsızlandırılması için bir şans var mı?

Dmitriy Peskov: Şu an için böyle bir şans yok. Şu anda neredeyse herkes, savaşın devam etmesi gerektiğini ve Rusya’ya stratejik bir yenilgi yaşatmayı hedeflediklerini söylüyor. Washington’dan Paris’e, Londra’dan Berlin’e kadar bu söylem tekrarlanıyor.

Gábor Stier: Son bir soru: Eğer bu savaş çok uzun sürerse, diyelim ki beş yıl daha devam ederse, Rusya hayatta kalabilir. Ancak bu senaryo, ABD’nin çıkarlarına daha uygun görünüyor; zira Rusya’yı zayıflatmak onların stratejik amacı. Bu durum, nihayetinde Sovyetler Birliği’ni çökerten sürece oldukça benziyor. Sizce bu nedenle, savaşın bir an önce sona ermesi Rusya’nın çıkarına mı?

Dmitriy Peskov:

Evet, bu doğru. Rusya’nın bu savaşı istemediği aşikâr. Böyle bir niyeti yoktu. Savaş, her zaman çıkarların korunmasında başvurulacak son çaredir.

Çok Okunanlar

Exit mobile version