DÜNYA BASINI

Macron: Avrupa, ABD’ye bağımlılığını azaltmalı

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen hafta Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile birlikte Çin’e resmi ziyarette bulundu. Ziyarette konuşulanlar tüm haftanın gündemini işgal etti ve Macron’un özellikle Avrupa’nın ABD’nin ajandasına olan bağlılığını azaltması ve özerkliğini muhafaza etmesi gerektiğine yönelik vurguları dikkati çekti. Macron’un sözleri, özellikle Ukrayna ihtilafından sonra Washington yönetiminin menfaatine hizmet edecek şekilde Rusya’dan ucuz enerji tedarikinin kesilmesi sonrasında Paris’in payın düşen dersi çıkardığına yoruluyor. Kuşkusuz Ukrayna ihtilafından en çok zararlı çıkan Rusya değil, Avrupa oldu.


Macron: Avrupa, ABD’nin peşinde gitmeye yönelik baskıya direnmeli

Jamil Anderlini, Clea Caulcutt — Politico

9 Nisan 2023

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, mülakatında Avrupa’nın karşı karşıya olduğu ‘büyük riskin’ ‘kendisini ilgilendirmeyen krizlere dahil olmak’ olduğunu söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Çin’e yaptığı üç günlük resmi ziyaretten dönerken uçakta verdiği mülakatta Avrupa’nın ABD’ye olan bağımlılığını azaltması ve Tayvan konusunda Çin ile ABD arasında bir çatışmaya sürüklenmekten kaçınması gerektiğini dile getirdi.

Gezisi sırasında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yaklaşık 6 saat geçirdikten sonra Politico ve iki Fransız gazeteciye mülakat veren Macron, Avrupa’nın “üçüncü süper güç” olması için muhtemelen Fransa’nın öncülüğünde “stratejik özerklik” fikrine vurgu yaptı.

Fransa’nın cumhurbaşkanlığı uçağı COTAM Unité ile Pekin’den Çin’in güneyindeki Guangzhou’ya uçarken Avrupa’nın karşı karşıya olduğu “büyük riskin”, “kendisini ilgilendirmeyen krizlere kapılması ve bunun da stratejik özerkliğini inşa etmesini engellemesi” olduğunu söyledi.

Xi Jinping ve Çin Komünist Partisi, Macron’un stratejik özerklik kavramını coşkuyla destekledi ve Çinli yetkililer, Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde sürekli olarak buna işaret ediyor. Pekin’deki parti liderleri ve teorisyenler, Batı’nın düşüşte ve Çin’in yükselişte olduğuna ve transatlantik ilişkilerin zayıflamasının bu eğilimi hızlandıracağına inanıyor.

Macron, mülakatta “Paniğe kapılarak Amerika’nın peşinde gittiğimize inanmak paradoks olur. Avrupalıların cevaplaması gereken soru… Tayvan’da [bir krizi] hızlandırmak bizim çıkarımıza mı? Hayır. Daha da fenası biz Avrupalıların bu konunun peşinden gidip ABD’nin ajandasından ve Çin’in aşırı tepkisinden feyz alması gerektiğini düşünmek olacaktır” dedi.

Uçağının Guangzhou’dan Paris’e dönmek üzere ayrılmasından birkaç saat sonra Çin, kendi toprakları olduğunu iddia ettiği ancak ABD’nin silahlandırma ve koruma sözü verdiği Tayvan adası etrafında geniş çaplı bir askeri tatbikat başlattı.

Söz konusu tatbikatlar, Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-Wen’in Orta Amerika ülkelerini kapsayan ve Kaliforniya’dan geçerken Cumhuriyetçi ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy ile görüşmesini de içeren 10 günlük diplomatik turuna bir yanıt niteliğindeydi. Macron’un görüşüne vakıf olanlar, Pekin’in “Tayvan’ı kuşatma” tatbikatını başlatmadan önce en azından Çin hava sahasından çıkmasını beklemesinden hoşnut olduğunu ifade etti.

Pekin yönetimi, son yıllarda defalarca işgal tehdidinde bulunmuş ve diğer ülkeleri, Tayvan’ı “tek Çin”in bir parçası olarak tanımaya zorlayarak demokrasinin hüküm sürdüğü adayı tecrit etmeye yönelik bir politika izlemişti.

Tayvan görüşmeleri

ABD ve hatta Avrupa Birliği’ne kıyasla daha uzlaşmacı bir yaklaşım benimsemiş görünen Cumhurbaşkanı’na eşlik eden Fransız yetkililere göre Macron ve Xi, Tayvan’ı “yoğun bir şekilde” ele aldı.

Ziyaretinin bir kısmında Macron’a eşlik eden Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçtiğimiz perşembe günü Pekin’de yaptıkları görüşmede Xi’ye “Tayvan Boğazı’nda istikrar büyük önem taşıyor. Statükoyu değiştirme amaçlı güç kullanma tehdidi kabul edilemez” sözlerini aktardı.

Xi, Pekin’i Tayvan konusunda etkileyebileceklerini düşünenlerin aldanmış olduğunu söyleyerek karşılık verdi.

Macron bu değerlendirmeye katılıyor gibi görünüyor.

Macron, “Avrupalılar Ukrayna’daki ihtilafı çözemezse; Tayvan’a nasıl inandırıcı bir şekilde ‘Dikkatli olun, yanlış bir şey yaparsanız orada oluruz’ diyebiliriz? Eğer gerilimi gerçekten arttırmak istiyorsanız bunu yapmanın yolu budur” dedi.

Gavekal Dragonomics jeopolitika analisti olan Yanmei Xie, “Avrupa, Çin’in bölgesel bir hegemon haline geldiği bir dünyayı kabul etmeye daha istekli, hatta bazı liderler bu tür bir dünya düzeninin Avrupa açısından daha avantajlı olabileceğine inanıyor” diye konuştu.

Geçtiğimiz perşembe günü Pekin’de Macron ve von der Leyen ile yaptığı üçlü görüşmede Xi Jinping, odada bulunan birine göre, sadece iki konuda [Ukrayna ve Tayvan] senaryo dışına çıktı.

Bu kişi, “Xi, Ukrayna ihtilafından sorumlu tutulduğu için gözle görülür bir biçimde öfkeliydi ve Moskova’ya yaptığı son ziyareti küçümsedi. ABD’ye açıkça öfkeliydi ve Tayvan konusunda, Tayvan liderinin ABD’den geçişi ve dış politika konularının Avrupalılar tarafından gündeme getirilmesi nedeniyle çok üzgündü” ifadelerini kullandı.

Bu kişi, söz konusu görüşmede Macron ve von der Leyen’in Tayvan konusunda benzer çizgide olduklarını söyledi. Ancak Macron daha sonra Çin lideriyle, çoğu sadece çevirmenler eşliğinde olmak üzere dört saatten fazla zaman geçirdi ve gazetecilerle konuşurken von der Leyen’e kıyasen çok daha uzlaşmacı bir ton kullandı.

“Vasallar” uyarısı

Macron, ayrıca Avrupa’nın silah ve enerji konusunda ABD’ye olan bağımlılığının arttığını ve artık Avrupa’nın savunma sanayilerini güçlendirmeye odaklanması gerektiğini savundu.

Macron, ayrıca Avrupa’nın hem Moskova’nın hem de Pekin’in temel politika hedeflerinden biri olan bölge dışında ABD dolarına olan bağımlılığını azaltmasını önerdi.

Fransa lideri, “Eğer iki süper güç arasındaki gerilim tırmanırsa stratejik özerkliğimizi finanse etmek için ne zamanımız ne de kaynaklarımız olacak ve vasallar haline geleceğiz” diye konuştu.

Rusya, Çin, İran ve diğer ülkeler son yıllarda ABD’nin dolar cinsinden hâkim küresel finans sistemine erişimi engellemeye dayanan yaptırımlarından nasibini aldı. Avrupa’daki kimileri, Avrupalı şirketleri iş yapmaktan vazgeçmeye ve üçüncü ülkelerle bağlarını kesmeye zorlayan ya da sakatlayıcı ikincil yaptırımlarla karşı karşıya bırakan Washington tarafından doların “silaha dönüştürülmesinden” şikayetçi.

Macron, Dünya Savaşı’ndan bu yan Avrupa’daki ilk büyük kara savaşının ortasında ABD’nin savunma yardımına büyük ölçüde bel bağlayan kıta için ABD’nin var olan güvenlik garantileri hususuna değinmedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden biri ve AB’deki tek nükleer güç olan Fransa, askeri açıdan eşsiz konumda. Fakat ülke, Rusya’nın işgaline karşı Ukrayna’nın savunulmasına diğer pek çok ülkeden çok daha az katkıda bulundu.

Çok Okunanlar

Exit mobile version