Amerikan siyasetinin son bir yılına damgasını vuran bir hadise var; Project 2025. Demokratlar sabah bununla kalkıyor, akşam bununla yatıyor. Liberal çevrelerde öyle bir korku unsuruna döndü ki Demokrat seçim kampanyası neredeyse bunun üzerine kuruldu. Joe Biden, “Project 2025’i googlelayın” diye bir tweet attığından bu yana liberal diskurun vazgeçilmezi haline geldi.
Kısaca özetlemek gerekirse Project 2025, başını muhafazakâr düşünce kuruluşu Heritage Foundation’ın çektiği, sayısı 100’ü geçen muhafazakâr organizasyon ve 400 kadar akademisyenin katkılarıyla hazırlanan, sayfa sayısı 900’ü geçen devasa bir başkanlık değişim planı. Demokratlar, bu planla ABD’nin faşizme sürükleneceğini düşünürken Cumhuriyetçiler konunun abartıldığını söylüyor. Peki Project 2025 gerçekten de liberaller için bir kıyamet günü planı anlamına mı geliyor?
Devletin Muhafazakârlaşması
Detaylara girmeden önce böyle bir plana neden ihtiyaç duyulduğunu anlatmak gerekir. Hepimiz bugüne kadar Amerikan devlet yapısını muhafazakâr bildik. Özellikle Ronald Reagan döneminden sonra ABD, Soğuk Savaş’ta Sovyetlerin komünizmine karşı daha sağda bir tutum belirlemişti. Küresel çapta, özellikle de Güney Amerika’da sağ hareketleri desteklemekten geri durmadı. Doğal olarak bu politikanın temsilcisi de Franklin D. Roosevelt sonrası partiler yer değiştirince kendini muhafazakârlığın temsilcisi olarak bulan “büyük eski parti” (GOP) yani Cumhuriyetçilerdi. 60’lar ve 70’ler bu değişimin perçinlendiği bir dönem oldu. Belki de Obama döneminde kadar Amerikan devletinin bürokrasisinden ordusuna bu muhafazakâr tutumun kalıcı olduğunu gözlemledik.
Obama dönemiyle işler değişti. Amerikan devleti modern çağda daha liberal bir tutumun ulusal çıkarları koruyacağına inanarak bir değişim süreci başlattı. Bugün bu sayede istihbarattan orduya tüm kurumlarda LGBT bayraklı ya da Black Lives Matter sembollü paylaşımlar görüyoruz. Bu sırada muhafazakârlar, uzun süredir kendilerine ait olduğuna inandıkları devletin ellerinden kayıp gittiğini izlediler.
Ne değişecek?
İşte Project 2025, muhafazakârların devleti liberallerden “geri alma” projesi. Tüm kültürel ve ekonomik politikaların yanında, Project 2025, Trump’ın seçilmesiyle birlikte önceden saflarına kattığı binlerce muhafazakârı Amerikan bürokrasisine yerleştirmeyi planlıyor. Tabii Project 2025, ekonomiden sınır güvenliğine pek çok alanda birçok politika önerisinde bulunuyor. Bunların en önemlilerini şöyle bir sıralayalım.
Öncelikle Project 2025’in en çok konuşulan sosyal vaatlerinden başlamakta fayda var. Özellikle Demokrat Parti Kongresi boyunca en çok dile getirilen mesela ulusal çapta bir kürtaj yasağıydı. Project 2025 böyle bir vaatte doğrudan bulunmasa da bazı kürtaj ilaçlarının pazardan toplatılmasını talep ediyor. Dahası, Sağlık Bakanlığı’nın İncil’i temel alan, aile ve evlilik tanımları üzerinden hizmet sunmaları gerektiğini vurguladığı gibi pornonun yasaklanmasını da istiyor. Yasadışı göçü durdurmak metindeki önemli kısımlardan biri. Project 2025, güney sınırındaki duvarın tamamlanması için yeni bir bütçe ayrılması ve Ulusal Güvenlik Bakanlığının diğer sınır güvenliği kurumlarıyla birleştirilerek daha da güçlendirilmesini ön görüyor.
Project 2025, eğitim alanında da büyük değişimler talep ediyor. Okullardaki “woke” eğitimin çocukları yozlaştırdığını, bu sebeple son yıllarda çokça tartışılan LGBT ve kapsayıcılık temelli eğitimlere denetleme getirmeyi planlıyor.
Gelelim Project 2025’in en önemli kısmına; devlet seviyesinde değişimler. Metindeki en büyük vurgu, devlet kurumlarındaki çürüme üzerineydi. FBI için “kibirli ve hukuk tanımaz bir organizasyon” ifadesi kullanılırken Adalet Bakanlığı’nın Başkan’ın kontrolü altına girmesini ve hatta Eğitim Bakanlığı’nın tamamen kapatılmasını istiyor. Tüm bu vaatleri üst üste sıraladığınızda Demokratların neden gerildiğini anlamak zor değil. Burada devletin sadece muhafazakârlaşması değil, bağımsız Demokratik kurumların da tahakküm altına alınması söz konusu.
Trumpizm’in başka planları var
Peki, Trump ne diyor bu işlere? Cumhuriyetçi Parti’nin lideri ve MAGA hareketinin önderi olarak böylesi muhafazakâr bir planı sevinçle karşılamıştır değil mi? Pek sayılmaz.
Joe Biden başta olmak üzere tüm Demokratlar kendisine Project 2025 üzerinden vurmaya başlayınca Trump, davayı “satıverdi”. “Kim yazmış bilmiyorum, bir alakam yok. Nasıl solda kötü insanlar varsa sağda da aşırıcı kötü insanlar var. Desteklemiyorum” dedi ve çıktı işin içinden. Tabii bunun tek sebebi Demokratların Trump’a Project 2025 üzerinden yüklenmesi değildi, asıl sebep bunun işe yaramasıydı.
ABD toplumunun kendisine oy verenler de dahil olmak üzere ciddi bir kısmı bu kadar muhafazakar değil. Trump, böylesi bir projeyi sahiplenerek seçimin kaderini belirleyecek kararsız seçmeni ötekileştirmek istemedi. Böylece ilk fırsatta Project 2025’i kapının önüne koymayı bildi. Tabii böylesi bir proje ne tamamen çöpe atılacak ne de tamamen uygulanmaya çalışılacaktır. Heritage Foundation benzer bir projeyi Reagan için de hazırlamış, sadece küçük bir kısmını hayata geçirmişti.
Bu nedenle Trump’ın kazanması halinde Project 2025’teki bir takım maddelerin hayata geçirilmeye çalışılacağını tahmin ediyorum. Devlet kurumlarının başında liberallerin bulunması, ABD müesses nizamının tamamen Demokratların yana tavır alması, sadece Cumhuriyetçiler için değil Trump için de çok büyük bir sorun. Bunu 2020 seçimleri öncesinde FBI’ın, oğlunun laptop meselesini Biden’dan yana tavır alarak gerçek olmasına rağmen “Rus manipülasyonu” diye açıklamasından biliyoruz. Muhtemelen yeni bir Trump dönemi FBI ve CIA da dahil olmak üzere bir çok ABD kurumunda reformlar getirecektir.
Ancak Trump’ın Project 2025’i dışlaması projeye pahalıya patladı. Heritage Foundation’ın Project 2025’i yöneten üyesi Paul Dans görevinden istifa etti. Tahmin ederim ki Heritage Foundation içinde ortada bırakıldıkları için Trump’a en azından ufak bir kırgınlık oluşmuştur.
Trump ne kadar davayı “satsa da” Project 2025 Amerikan seçimlerine çoktan damgasını vurdu. Anketler büyük oranda iki taraf lehine de gerçeği yansıtmayan sonuçlar verebiliyorlar ancak hepsinin bir ortak noktası var; parti seçimi konusunda cinsiyet giderek daha da belirleyici bir faktör haline geliyor. Kadınlar Demokratlara erkekler ise Cumhuriyetçilere yönleniyorlar. Project 2025 de buna sebep olan faktörlerin başında geliyor. Bu proje, son 15 yılı kasıp kavuran kültür savaşlarının her gün yenisi açılan cephelerinden sadece bir tanesi. Muhtemelen sonuncusu da olmayacak. Ancak mevcut görüntüye bakılırsa Project 2025 Trump’ın kampanyasına faydadan çok zarar getirdi.