AMERİKA

New York Times’ta Maduro’yu devirme çağrısı

Yayınlanma

Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminin başlamasına kısa bir süre kalmışken, ilk dönemde de hedefte olan Venezuela ve Başkan Nicolas Maduro’ya yönelik tehditler artmaya başladı.

New York Times’ta Bret Stephens imzasıyla yayınlanan bir görüş yazısı “Maduro’yu Devirin” başlığını taşıyor.

Trump’ın ikinci dönemi için Grönland’ı satın almaktan Ukrayna’daki savaşı “bir günde” bitirmeye kadar “bazı görkemli dış politika hedefleri” belirlediğini ileri süren yazar, “İşte gecikmiş, ahlaki açıdan doğru ve ulusal güvenlik çıkarlarımıza uygun bir hedef: Venezuela’daki Nicolás Maduro rejimini mümkünse zorlayıcı diplomasi, gerekirse güç kullanarak devirmek,” ifadelerini kullandı.

“Bağımsız” anketlerin Maduro’nun “yaklaşık yüzde 35 puan farkla” seçimleri kaybettiğini gösterdiğini ileri süren Stephens, buna rağmen Venezuelalı liderin üçüncü altı yıllık dönem için yemin ettiğini hatırlattı.

Rakibi Edmundo González’in sürgünde; muhalif hareketin lideri María Corina Machado’nun ise aylarca saklanmak zorunda kaldığını vurgulayan yazar, “Venezuela hapishanelerinde 10 kadar Amerikalı şüpheli suçlamalarla çürümeye terk edilmiş durumda. Rejim geçmişte Amerikalı mahkumlara siyasi rehine muamelesi yaptı,” iddiasında bulundu.

Kasım ayı itibariyle Venezuela’nın elinde 1.800 siyasi tutuklu olduğunun tahmin edildiğini yazan Stephens, Maduro’nun iktidara gelmesinden bu yana, nüfusun dörtte birine tekabül eden sekiz milyona yakın Venezuelalının ülkeyi terk ettiğini, bunların da en az 600.000’inin şu anda ABD’de bulunduğunu belirtti.

Buna ek olarak Maduro’nun, Venezuela’daki bir hava üssünde “insansız havaaracı geliştirme üssü” kurduğu bildirilen İran başta olmak üzere ABD’nin “düşmanlarına kur yapmaya devam ettiğini” söyleyen yazar, “Rejimi ne yıkabilir?” diye soruyor ve şöyle cevap veriyor:

“Trump ilk döneminde cezalandırıcı ekonomik yaptırımları denedi. İşe yaramadılar. Biden yönetimi Maduro’nun daha iyi davranması umuduyla bu yaptırımların bazılarını hafifletti. Bu da işe yaramadı. Geçen yılki seçimler de açıkça işe yaramadı. Bu ay ABD tarafından Maduro’nun tutuklanması için konulan 25 milyon dolarlık ödül de işe yaramayacak çünkü Maduro’nun iktidara daha sıkı tutunmasını teşvik etmekten başka bir işe yaramayacak.”

Her zaman bir darbe olasılığı bulunduğunu, fakat ordunun üst düzey rütbelilerinin hükümete sadık kaldığını itiraf eden Stephens, ayrıca 2019’da “bir halk isyanının kıpırtılarının” olduğuna ama bunun da sönümlendiğine işaret etti.

Hugo Chavez’in 1999’da iktidara gelmesiyle başlayan “Bolivarcı devrim” için “Uzun zaman önce başarısız olmalıydı ama olmadı,” diyen yazar, bu nedenle Maduro ve yandaşlarını yerinden edecek tek şeyin “güçlü bir teşvik ve inandırıcı bir tehdidin birleşimi” olduğunu ileri sürdü.

Teşvikin, Maduro ve destekçilerine, “muhtemelen Küba ya da Rusya’ya” kalıcı sürgüne gitme teklifinin yanı sıra, geride kalan ve “meşru başkanın liderliğindeki bir hükümete sadakat yemini eden tüm Venezuela askeri ve istihbarat yetkilileri için af garantisi olduğunu savunan Stephens, şöyle devam ediyor:

“Tehdit, 1990 yılında Panamalı diktatör Manuel Noriega’nın rejimine son veren türden bir ABD askeri müdahalesidir.”

NY Times yazarı, bunun kulağa “kavgacı” geldiğini, ama zaten öyle olması için tasarlandığını söyledi ve “Maduro ve yandaşları ancak alternatifin daha kötü olduğuna ikna olurlarsa iktidarı barışçıl bir şekilde bırakacaklardır,” diye yazdı.

Askeri müdahalelerin, “kendi halkı tarafından nefret edilen zayıf bir orduya karşı” bile olsa, her zaman riskler, can kayıpları ve istenmeyen sonuçlar doğuracağını kabul eden yazar, “sadece acil ve zorlayıcı bir ulusal çıkar” söz konusuysa bunun yapılması gerektiğini söyledi ve “Amerika kıtasında uyuşturucu, kitlesel göç ve İran etkisinin kaynağı olan bir suç rejimine son vermek, yeni gelen yönetim için zor bir iş olmamalıdır,” diyerek askeri müdahale çağrısı yaptı.

Liberallerin de bu müdahaleye destek vermesinin kolay olduğunu belirten yazar, “Maduro’yu görevden almanın ahlaki temeli açık: Seçimleri çaldı, muhaliflerini terörize ediyor ve halkına zulmediyor. Bırakmak şöyle dursun, vazgeçme emaresi bile göstermiyor,” dedi.

Trump için, “Beğenin ya da beğenmeyin, Amerikalıların seçtiği adam bu,” diyen yazar, yazısını şöyle bitiriyor:

“Dışişleri Bakanı olarak seçtiği Marco Rubio, bu tropikal despotizmlerin gerçek doğasını çoğu Amerikalıdan daha iyi anlıyor. Maduro’nun uzun terör saltanatını sona erdirmek, yönetimlerine başlamak için iyi bir yoldur  ve başka yerlerdeki tiranlara Amerika’nın düzensizlik ve tehlikeye karşı sabrının eninde sonunda tükeneceğine dair bir sinyal gönderir.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version