DÜNYA BASINI

Orbán’ın Balkan müttefikleri

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın 2021’e kadar Avrupa siyasetindeki son gelişmeler arasında manevra yapma şekli, Merkel dönemindeki pragmatik ilişkinin iyi bir örneğiydi. “Geçiş” döneminin ilk zamanlarında liberallerin ve sosyal demokratların abartılı özgüvenleri, daha sonra sağa alan tanıyan toplumsal bağlamı yarattı. Bu durum ya da Orbán ve benzerlerinin yükselişi, “liberal demokrasi” adı verilen şeyin bölgede (ya da Avrupa’nın geri kalanında) başarısız olmaya mahkûm olduğu anlamına gelmese de Orbán’ın ve Dodik gibi isimlerin yükselişinin bir sonuç olarak görülmesi elzem.


Orbán’ın Balkan müttefikleri

Adnan Ćerimagić

RUSI

15 Mart 2024

AB ve NATO liderleri, Viktor Orbán’ın Sırp ayrılıkçılığını desteklemesi karşısında Bosna Hersek’in güvenliğini sağlama konusunda kırmızı çizgilerini ortaya koymalı.

Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti (Sırpların çoğunlukta olduğu bölge) lideri Milorad Dodik, 21 Şubat 2024 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. Görüşmede Dodik, ABD ve Britanya’nın kendisine ve ortaklarına yönelik yaptırımlarından şikâyet etti. Dodik, ayrıca ülkesinin NATO üyeliğini engelleme sözü verdi ve “[Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar] Vučić ve [Macaristan Başbakanı Viktor] Orbán ile mükemmel ilişkileri” ile övündü.

Üç üst düzey siyasetçi —Orbán, Vučić ve Dodik— Budapeşte, Belgrad ve Banja Luka arasındaki üçgende bir kardeşlik inşa ettiler. Benzer dünya görüşlerini, otoriter eğilimleri ve benzer siyasi yöntemleri paylaşıyorlar. Rusya ve Çin’den Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüne dair umutlara kadar pek çok konudaki tutumları oldukça uyumlu.

Dodik, Putin’e bu kardeşliğin AB ile ilişkileri kolaylaştırdığını söyledi.

Sahiden de Macaristan, AB’nin Dodik’e karşı kişisel yaptırımlar uygulamasına ve Sırbistan’a karşı herhangi bir kısıtlayıcı tedbir alınmasına en yüksek sesle karşı çıkan ülke. Orbán’ın Brüksel’deki adamı Olivér Várhelyi, 2019’dan beri AB komiseri olarak görev yapıyor. AB fonlarının dağıtımı üzerinde kayda değer bir etkiye sahip. Bu yetmezmiş gibi, bu yılın başlarında Macaristan, Bosna Hersek’te AB liderliğinde 1600 personellik bir barış gücü olan EUFOR Althea misyonunun komutasını devraldı.

Orbán açısından bu kardeşlik, kendi yönetim modelini ihraç edebilecek bir lider olduğunu gösteriyor. Elbette işin içinde bir miktar iktisadi çıkar da var. Fakat Vučić ve Dodik için Orbán, iki transatlantik ittifak olan AB ve NATO içindeki kilit müttefikleri ve bozucuları. Orbán, onların hem hamisi hem de destekleyicisi, ülkedeki pozisyonlarını güçlendiren, söylem ve eylemlerine onay damgası vuran biri.

Bu yılki Sırp Cumhuriyeti Günü kutlamalarını ele alalım.

9 Ocak 1992’de bir grup etnik Sırp, Bosna Hersek’in demokratik yollarla seçilmiş ilk parlamentosundan ayrılarak Sırp Cumhuriyeti’ni ilan etmeye karar verdi. Öncelikli amaçları, Sırpların baskın çoğunluk olacağı tek etnikli bir bölge oluşturmaktı. Daha uzun vadeli hedefleri ise bu bölgeyi komşu Sırbistan ile birleştirmekti. Bunu başarmak için ülkenin çok etnikli dokusunun yok edilmesi gerekiyordu. Bunu İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana Avrupa’da yaşanan en acımasız savaş izledi. Bu, Srebrenitsa’daki soykırımla doruğa ulaştı ve yaklaşık 100 bin kişi öldü, 2,2 milyon kişi yerinden edildi ve on binlerce kişi tecavüze uğradı.

2015 yılından bu yana Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi, defalarca bu günün kutlanmasının anayasaya aykırı olduğunu ilan etti. Ülkenin en yüksek mahkemesi bunun o bölgede yaşayan Sırp olmayanlara karşı ayrımcılık olduğuna hükmetti. Sırp Cumhuriyeti, anayasasına göre Sırp Cumhuriyeti ismini korusa da artık sadece bu isimle anılmıyor.

Savaşan tüm taraflarca imzalanan 1995 Dayton Barış Anlaşmalarında belirlenen temel hedeflerden biri ülkenin çok etnikli yapısını yeniden tesis etmekti. Bu, yerinden edilmiş insanların ve mallarının büyük ölçekte geri dönüşünü, savaş suçlularının cezalandırılmasını ve anayasal ve yasal hükümlerin Bosna Hersek topraklarındaki tüm etnik gruplar ve diğerleri için eşit haklar sağlamasını gerektiriyordu.

Ciddi uluslararası askeri, mali ve diplomatik çabalarla o zamandan bu yana çok şey başarıldı. Sırp Cumhuriyeti’nde nüfusun neredeyse yüzde 20’si Sırp olmayanlardan müteşekkil. Bölgedeki yürütme, yasama ve yargıdaki en önemli altı pozisyondan dördünün ve tüm bölgesel bakanlıkların yarısının Sırp olmayanlar tarafından işgal edilmesi gerekiyor. Ayrıca bölge parlamentosunun üst kanadında Sırp olmayanların desteği olmadan bölge anayasasının değiştirilmesi de mümkün değil.

Milorad Dodik, 1998’de Sırp Cumhuriyeti’nin başbakanı olarak ilk döneminden bu yana, söylem ve eylemlerini her zaman koşullara uyarlayan bir pragmatist oldu. Kaçınılmaz göründüğü zamanlarda yerinden edilmiş insanların geri dönüşünü ve camilerin yeniden inşasını destekledi. ABD, 2006’da kapsamlı anayasal reformları zorladığında bunları destekledi. Ayrıca bir zamanlar ülkenin NATO üyeliğinden yanaydı.

Ancak ne zaman milliyetçi davaları benimsemek —Srebrenitsa Soykırımını inkâr etmek, devlet kurumlarına meydan okumak— siyasi açıdan daha umut verici görünse bunu yaptı.

Dodik, 2015 yılından bu yana Anayasa Mahkemesi’nin 9 Ocak kutlamalarına ilişkin kararına sürekli olarak meydan okudu. 2016 yılında yasa dışı bir referandum düzenleyerek vatandaşlardan mahkemenin kararını reddetmesini desteklemelerini talep etti. AB ve NATO müttefiklerinin koordineli bir diplomatik çabayla komşu Sırbistan yönetimini “referandumu desteklemediğini” kamuoyuna açıklamaya ikna etmesi gerekti. Bu, konu dışarıdan bakanlara ne kadar önemsiz ya da tuhaf görünürse görünsün, Batı’nın Anayasa Mahkemesi’nin ve kararlarının arkasında durma yönündeki kararlı tutumunun bir parçasıydı.

9 Ocak, o zamandan bu yana Rusya’nın tam desteğiyle milliyetçi kutlamaların ve ayrılıkçı söylemlerin geçit törenine dönüştü. 2018 yılında, kendi kendini ilan eden Güney Osetya Cumhuriyeti’nin Rusya destekli başkanı Anatoliy Bibilov 9 Ocak kutlamalarına katıldı. Milorad iş birliği bir iş birliği anlaşması imzaladı ve “İki cumhuriyetimiz Rusya ile aynı stratejik ortaklığa sahip ikizler gibidir,” dedi. 2019’dan bu yana, Rusya’nın en büyük motosiklet kulübü ve Kremlin’i destekleyen aşırı sağcı bir grup olan Gece Kurtları üyeleri geçit törenlerinin düzenli bir parçası haline geldi. 2023 yılında Putin’e Sırp Cumhuriyeti’nin en yüksek nişanı verildi ve kendi kendini ilan eden Donetsk Cumhuriyeti’nin bayrakları geçit töreninde taşındı.

2024 yılında, daha önceki tüm yıllarda olduğu gibi bu günün merkezinde de Milorad Dodik vardı. Yanında ise Rusya’nın Bosna Hersek Büyükelçisi duruyordu. Fakat farklı olan bölgesel ve daha geniş Avrupa bağlamıydı.

Sırbistan, Savunma Bakanı ve Vučić’in Sırp İlerleme Partisi lideri başkanlığında büyük bir heyet gönderdi. Vučić’e Genelkurmay Başkanı ve birkaç bakan eşlik etti. Banja Luka’da bulunmayan Vučić kutlama mektubunda, Bosna Hersek’i mevcut sınırları içerisinde tanıdığına dair olağan ve önemli bir güvence verdi. Fakat daha sonra Sırbistan ve Sırp Cumhuriyeti’nin yakında ortaklaşa zor zamanlar geçireceği konusunda kasvetli bir şekilde uyardı.

Vučić’in Banja Luka’da bulunan bakanlarından biri “Sırp Cumhuriyeti’nin bir devlet olarak var olması gerektiğini” söyledikten sonra uzun ve sıcak bir alkışla ödüllendirildi. Kısa bir süre önce Sırbistan istihbarat teşkilatının başına getirilen ve Vučić’in eski savunma ve içişleri bakanı olan Aleksandar Vulin, birkaç yıl önce Sırp Cumhuriyeti’nin bütünlüğünün Sırbistan’ın askeri doktrininde bir numaralı öncelik haline getirildiğini açıkça ifade etti. Vulin, ayrıca çoğunluğu Sırp olan bölgeler arasında “bu nesil Sırp siyasetçilerin hiçbir sınır kalmamasını sağlamak için çalışması gerektiğini” dile getirdi.

Bu yıl farklı olan bir diğer husus da Orbán’ın Putin’in bir yıl önce aldığı Sırp Cumhuriyeti nişanının aynısına layık görülmesi oldu. Orbán bunu minnetle kabul etti ve bu ayın sonlarında Banja Luka’da bizzat teslim alması bekleniyor. Bir AB ve NATO hükümetinin başı olarak Orbán’ın Dodik’in söylemini ve anayasa karşıtı davranışlarını benimsemesi Dodik’e daha fazla güvenilirlik ve siyasi sermaye sağlıyor.

Bu tehlikeli bir gelişme, zira Dodik ve yakın çalışma arkadaşları Sırp Cumhuriyeti’ndeki kurumları ancak dışarıdan açıkça görülebilen bir desteğe sahip olmaları halinde muhtemel bir ayrılık konusunda ikna edebilirler. Bu nedenle AB ve NATO Budapeşte ve Belgrad’a kırmızı çizgilerini şimdi göstermeli. Macaristan, bu düzenlemede daha da önemli zira vetosunu kullanarak hem Sırp Cumhuriyeti’ni hem de Sırbistan’ı Batı’nın yaptırım ve müdahalelerinden koruyabilir.

Dodik son mülakatlarında, Sırpların Trump’ın Beyaz Saray’a olası dönüşünü Sırbistan’ın ve Kosova’nın kuzeyinden Sırp Cumhuriyeti’ne kadar Sırpların çoğunlukta olduğu bölgelerin birleşmesi için kullanmaları gerektiğinden uzun uzun bahsetti. Ona göre, “Amerikalılar yaralı bir canavar. Afganistan’ı terk ettiler, Suriye’de ezildiler. Ukrayna’da Rusya’ya karşı Batı’yı bir araya getirdiler ve orada da ezildiler. Bunun kilit an olduğunu anlamamız gerek.”

Buna paralel olarak Belgrad’daki Sırp liderler de yeniden silahlanıyor. Vučić’in 2012’de iktidara gelmesinden bu yana Sırbistan’ın askeri bütçesi 2013’teki 500 milyon avrodan 2023’te 1,4 milyar avroya çıkarak neredeyse üç katına çıktı. Bu rakam diğer beş Batı Balkan ülkesinin toplamından daha büyük. Sadece 2023 yılında Sırbistan yeni silah ve teçhizat için 600 milyon avro harcadı ve savunma sanayiinin ihracatı 1,5 milyar avroyu aştı.

Sırp liderler ABD’nin çekilmesine, bölünmüş ve talihsiz bir AB ve NATO’ya oynuyorlar. Ve Ukrayna’dan Dağlık Karabağ’a gerçekliği değiştirenin diplomasi değil, askeri güç olduğunu görüyorlar.

24 Eylül 2023’te Kosova’nın kuzeyinde Sırp paramiliterler güç kullanarak geri döndü. Sırbistan ve Sırp Cumhuriyeti’nde kahramanlar olarak övüldüler ve Rusya’dan sesli destek aldılar. Takip eden günlerde ABD hükümeti, “Kosova sınırı boyunca gelişmiş Sırp topçu, tank ve mekanize piyade birliklerinin daha önce görülmemiş bir şekilde konuşlandığını” tespit ettiği uyarısında bulundu.

O tarihten bu yana Sırp Silahlı Kuvvetleri kısmen geri çekildi. Fakat NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in 26 Ocak 2024 tarihinde uyardığı üzere durum “istikrarsızlığını koruyor”. Bu her zamankinden daha tehlikeli bir tırmanış sarmalı.

Çok Okunanlar

Exit mobile version