Editorün notu: Aşağıda çevirisini verdiğimiz makale eski Federal Almanya Maliye Bakanı, eski SPD federal lideri ve eski Saarland Eyaleti Başbakanı sıfatlarına sahip, Sahra Wagenknecht’in de eşi olarak bilinen Oskar Lafontaine’e ait. Sol Parti’den eşi ile birlikte ayrılan Lafontaine, şu anda Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) üyesi. Lafontaine, Saarbrücken’de belediye başkanı iken SPD’li Şansölye Helmut Schmidt’in ülkeye NATO füzeleri yerleştirme planına karşı çıkarak adından söz ettirmişti. Lafontaine, son seçimlerin yükselen yıldızları Almanya için Alternatif (AfD) ile BSW’nin “aslında dış politikada benzer şeyler söyledikleri” iddiasına hücum ediyor ve başta İsrail’in Gazze’de yürüttüğü işgal/soykırım politikası ve NATO’nun doğuya genişlemesi olmak üzere, iki parti arasında büyük farklar olduğunun altını çiziyor. Bu farklılıklar arasında ekonomi politikaları da yer alıyor. Lafontaine’in bu hücumunun, AfD ile BSW arasında bir çizgi çekmek için önemli olduğu anlaşılıyor.
AfD, trafik lambası partileri ve CDU/CSU gibi Gazze Şeridindeki soykırımı destekliyor ve en üstteki on bin için ekonomi politikası üretiyor
Oskar Lafontaine
NachDenkSeiten
13 Ağustos 2024
Çev. Gülçin Akkoç
Thüringen, Saksonya ve Brandenburg’daki eyalet seçimlerinden önce pek çok kişi BSW’nin (Sahra Wagenknecht İttifakı) yalnızca AfD ile ittifak kurabileceğini çünkü dış politikada büyük ölçüde anlaştıklarını iddia ediyordu. Bu bir yalan. Hem BSW hem de AfD’nin Ukrayna’daki savaşın ateşkes ve diplomatik yollarla sona erdirilebilmesi için müzakere çağrısında bulundukları ve her ikisinin de Moskova’nın güvenlik çıkarlarını önemseyen bir dış politikadan yana oldukları doğrudur. Fakat bunların dışında, güvenlik politikası konusunda ciddi farklılıklar vardır. Oskar Lafontaine’in yazısı.
BSW’nin aksine AfD, NATO’nun yüzde iki hedefini, yani büyük bir yeniden silahlanmanın finanse edilmesini ve savunma bütçesinin artırılmasını destekliyor. AfD’yi izlediğimiz takdirde konut, okul ve hastaneler için geriye daha da az para kalacak. Bu, yaklaşan eyalet seçimlerinde eyalet politikalarıyla bağlantılı.
BSW’nin aksine AfD, NATO’nun doğuya doğru genişlemesini ve Finlandiya ile İsveç’in üyeliğini destekliyor.
BSW’nin aksine AfD, CDU/CSU, SPD, FDP ve Yeşiller ile aynı çizgide yer alarak İsrail’in Gazze Şeridindeki soykırımını destekliyor. Alman gazetecilerin çoğunluğu, Almanya’nın varoluş sebebi nedeniyle bu soykırımdan neredeyse hiç bahsetmediğinden, seçmenlerin çoğu AfD ile “eski partiler” arasındaki bu ciddi benzerliğin farkında değiller.
BSW ve AfD arasında ekonomik ve sosyal politikalar alanında önemli farklılıklar var. BSW, Avusturya’dakine benzer emekli maaşları talep etmektedir. Bu sayede 20 milyon Alman emeklisinin cüzdanına her ay birkaç yüz avro daha fazla girecek. Fakat AfD buna karşı çıkıyor.
BSW, asgari ücretin saatlik 14 avro olmasını talep ediyor. Bugün ay sonunu zor getiren milyonlarca Alman aile için bu bir gelişme olacaktır. AfD ise Federal Meclis’te buna karşı oy kullandı.
BSW konut, okul ve hastaneler için gerekli olan parayı sağlamak amacıyla gayri safi sermaye gelirlerinin, multi milyonerlerin ve milyarderlerin büyük servetlerinin daha adil bir şekilde vergilendirilmesini talep ediyor. AfD ise buna karşı çıkıyor.
Bu da AfD’nin “eski partilerle” koalisyon kurma ihtimalinin BSW ile koalisyon kurma ihtimalinden daha yüksek olduğunu gösteriyor. Tüm bunlar doğudaki eyalet seçimleri öncesinde aklanmaya ve gizlenmeye çalışılıyor. Eski Yeşiller federal sözcüsü Marianne Birthler’in önderliğinde “sivil haklar aktivisti” kılığına bürünen doğu eyaletlerinden Yeşil politikacılar bu kampanyada acınacak bir rol oynuyorlar. BSW’yi Ukrayna’da ateşkes ve barış görüşmeleri talepleri konusunda yalan söylemekle suçluyorlar. Bu “sivil haklar aktivistleri” herhalde Ukrayna’da sivil hakların ihlal edildiğini hiç duymamışlar. Ülkelerinde muhalefet partilerini ve medyayı yasaklamış durumdalar, genç erkekler sokaklardan zorla askere alınıyor, ölümlerin bitmesi amacıyla Rusya ile barış görüşmeleri lehinde konuşan herkes ise hapsolma riskiyle karşı karşıya kalıyor. “Kılıçtan saban demirine” ve “silahsız barış yaratmak”, DDR’daki [Alman Demokratik Cumhuriyeti] sivil haklar aktivistlerinin o dönemde Batı Almanya’da hayranlık uyandırmış talepleriydi. Sürekli daha fazla silahla barış inşa etmeye çalışanlar ve Ukrayna’daki antidemokratik koşullardan üzüntü duymayanlar DDR’daki sivil haklar geleneğine atıfta bulunmamalıdır.