Beyaz Saray, şirketlerin transatlantik veri ticaretine devam etmesine izin vermek için attığı bir adımla, ulusal güvenlik ve gizlilik haklarını etkileyebilecek şeffaf olmayan yeni bir mahkeme kurdu.
Politico’da yer alan habere göre, belirsiz bir tarihte, açıklanmayan bir yerde Biden yönetimi, Avrupalıların ABD yasalarına göre ‘gizlilik haklarını’ korumak için gizli bir mahkeme işletmeye başladı.
Resmi olarak Veri Koruma İnceleme Mahkemesi olarak bilinen mahkeme, Ekim 2022 tarihli bir başkanlık emriyle, üç yıldır Amerikan ve Avrupa şirketleri arasında tüketici verileri akışını engelleyen Avrupa ve Amerikan yasalarının ihtilafını düzeltmekle yetkilendirildi.
Mahkemenin sekiz yargıcı, eski ABD Başsavcısı Eric Holder da dahil olmak üzere geçen Kasım ayında seçildi. Mahkemenin varlığı, AB yetkililerinin onayıyla, şirketlerin kazançlı transatlantik veri ticaretine devam etmelerine izin verdi.
Mahkemenin yeri ve kuruluş tarihi belli değil
Fakat Politico’ya göre işler bu noktadan sonra biraz belirsizleşiyor. Mahkemenin yeri bir sır olarak saklanıyor ve Adalet Bakanlığı, henüz bir dava açıp açmadığını veya ne zaman bir dava alacağını söylemiyor.
Mahkemenin açık bir yetkisi olmasına rağmen —Avrupalıların ABD yasalarına göre gizlilik haklarını güvence altına almak— kararları, hem mahkemeye dilekçe veren AB yurttaşlarından hem de yasayı takip etmekle görevli federal kurumlardan bir sır olarak saklanacak.
Davacıların şahsen gelmelerine izin verilmiyor ve ABD başsavcısı tarafından atanan özel bir avukat tarafından temsil ediliyor.
Öte yandan kuruma devlet içinden de tepki olduğu konuşuluyor. Özellikle ABD istihbarat teşkilatları, mahkeme kararlarının ellerini bağlayacağından endişe ediyor. Bu kararlara itiraz edemeyecek olan federal kurumların gözetim uygulamaları hakkında bağlayıcı kararlar alabilir.
Mahkeme Avrupalıların işine yarayacak gibi görünmüyor
Yardım etmesi için kurulduğu Avrupa vatandaşları için de tablo bir o kadar bulanık. Gizlilik savunucuları, şikayette bulunmak için izlendiklerini bilmeleri gerektiği için, Avrupa’da ikamet edenlerin dava açmasının neredeyse imkansız olacağını savunuyorlar.
Bununla birlikte, iş dünyası için mahkeme yapması gereken ilk şeyi çoktan yaptı: Mahkemenin varlığı, AB regülatörlerinin nihayet geçen yaz sınır ötesi veri akışlarının yeniden başlamasına izin vermelerini sağladı.
Veri Koruma İnceleme Mahkemesi, Amerikan şirketlerinin çoğunu ve özellikle Büyük Teknoloji şirketlerini rahatsız eden transatlantik bir soruna ‘çözüm’ olarak sunuluyor.
Kişisel verilerin küresel ticareti, yalnızca ABD ile AB arasında 7,1 trilyon dolara kadar çıkan, büyük ve büyüyen bir sektör.
Avrupa vatandaşlarının özel verileri yasal olarak ABD istihbarat teşkilatları tarafından gözetlenebilir, fakat Amerikalıların aksine, servisler ‘aşırıya kaçarsa’ Avrupalıların Amerikan yasalarına göre başvuru yapma hakkı yoktu.
Mahkeme üyeleri arasında istihbarattan gelenler de var
Avrupa, katı veri gizliliği yasasını 2018’de uygulamaya başladığında, bu dengesizlik AB yetkililerini düşündürmeye başlamıştı. Hem 2015 hem de 2020 kararında, bir Avrupa mahkemesi, şirketlerin AB vatandaşlarının verilerini ABD’ye doğrudan aktarmasını veya işlemesini, en azından vatandaşlarının haklarını takip etmenin bir yolu olana kadar, yasakladı.
2020’deki karar, AB ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki kişisel veri akışını resmen durdurdu ve Avrupa verilerini ABD sunucularına koymaya devam eden şirketler için büyük para cezaları riskleri yarattı. Örneğin Meta, Avrupa kullanıcı verilerini ABD sunucularına aktarmaya devam ettiği için mayıs ayında 1,2 milyar dolar para cezasına çarptırıldı.
Biden’ın yeni bir veri mahkemesi önerisi, Avrupalıların Amerikan ‘gözetim korumalarına’ erişmeleri için bir yol yarattı ve temmuz ayında Avrupalı yetkililer, daha sorunsuz bir transatlantik veri ticaretini yeniden başlatarak bunun görev için yeterli olduğunu ilan etti.
Mahkeme hiçbir zaman resmi olarak açılmadı, en azından halka açık değil. Duyuruya en yakın şey, Adalet Bakanı Merrick Garland’ın geçen kasım ayında yaptığı basın toplantısıydı ve davalara bakacak sekiz yargıcın adını verdi.
Bunlardan dördü, Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA), Ulusal Güvenlik Konseyi ve Adalet Bakanlığı’ndaki önceki kariyerleri sayesinde gizli bilgiler konusunda köklü deneyime sahip kişiler olarak öne çıkıyor.