GÖRÜŞ

Prigojin’in ölümü ve sonrası

Yayınlanma

“Kalabalık her seferinde gerçeği ayırt etme konusunda esrarengiz bir yeteneğe sahiptir.”

Rus paralı asker şirketi Vagner’in patronu Yevgeniy Prigojin ve üst düzey yardımcısı Dmitriy Utkin’in uçağının 23 Ağustos günü akşam saatlerinde Rusya’nın Tver oblastında düşürülmesinin ardından yaşanan tartışmalarda, failin kim olduğuna dair net bir kanaat yok.

Burada Benjamin Franklin’in “Kalabalık her seferinde gerçeği ayırt etme konusunda esrarengiz bir yeteneğe sahiptir,” şeklindeki veciz sözünü hatırlatmak faydalı olabilir.

Batı basınında yer bulan değerlendirmelerin haricinde Rus basınında ve çok takipçili Telegram kanallarında, konuya ilişkin çarpıcı değerlendirmeler bulmak mümkün. Tüm bunlar, Rusya’da kimin nerede durduğu ve kimin kim adına çalıştığı hakkında çok şey ortaya koyuyor.

Meşhur sağcı demagog Aleksandr Dugin’in yorumu şöyle:

Eğer şeytani düşman kahramanlarımızı hassasiyetle öldürüyorsa, kahramanlarımız var demektir. Ölüm gibi yaşam da ancak rastgele insanlar için rastgele olabilir. Orada belki de mekanik değirmen taşları ve keyfiliğin tek tük istilası söz konusudur. Gerçek insanların bir kaderi vardır, bu da —hem yaşamda hem de ölümde— en yüksek, derin mana ve büyük mantık anlamına gelir. Anlamsızlık ölümden çok daha kötüdür. Prigojin, Utkin ve Vagner’deki diğerleri rastgele insanlardan başka bir şey değildi.

Rusların birbirlerine karşı tutumu kişiden kişiye değil, bir şekilde farklı oluyor. Belki de toprağın kendisi aracılığıyla. Ve böylece, Rus toprağı sayesinde birbirimizi anlıyor, birbirimize acıyor ve birbirimizi —hem yaşayanları hem de ölüleri— hissediyoruz.

Dugin’in yorumu, Rus yorumcuların büyük kısmının ortak görüşünü yansıtıyor.

2014 Maydan’ından önce Ukrayna’daki Rus taraftarı siyasi camianın önde gelen isimlerinden Oleg Tsaryov ise şunları yazdı:

Bu ülke için güçlü bir darbe. Henüz tam olarak farkına varmamış olunsa bile. Prigojin, Rusya’nın dünya sahnesinde kurallara göre oynamamasına izin verilen jokeriydi. Düşmanlarımız bugün bayram ediyor. Biz keder içindeyiz.

Donbass’ta görev yapan muhabir ve RT elemanı Aleksey Larkin de Kiev yönetimini suçluyor:

Anladığım kadarıyla bugün Ukrayna’da bayram. Ve bu bayram, kozmik egoları ülkenin her türlü çıkarını ve ihtiyacını gölgede bırakan insanlar tarafından yaratıldı.

Burada ne söylenebilir. Üç çatallı madalyaları asmayı unutmayın, onları hak ediyorsunuz.

Kremlin’den bilgi sızdırdığı iddia edilen ve Batı basının baş kaynaklarından VCHK-OGPU kanalı:

Prigojin’in ölümü hakkında bilgi sahibi olan bir kaynak: Prigojin, Putin’in kendisini affedeceğinden emindi ve hiçbir şeyden korkmuyordu. Çok şey bildiğini söyledi… Bakalım şimdi arşivinden bir şeyler çıkacak mı? Prigojin’in birlikte öldüğü insanlara gelince. Her zaman üçümüz uçardık; Prigojin, Utkin, Çekalov. Çekalov tüm arka bahçeden sorumluydu, Utkin ise Vagner özel askeri şirketinin muharebe birimindendi.

Moskovskiy Komsomolets gazetesine konuşan Rus siyaset bilimci Yevgeniy Milçenko da şu değerlendirmeyi yapmıştı:

Bu epey kişiselleştirilmiş bir organizasyon. Tek bir kişi için inşa edilmiş bir yapı. Teknik bileşenle ya da orduyla ilgilenen insanlar olduğu açık. Ama hepsinin tek bir komutanı vardı. Ve o olmadan, Vagner yapısının korunması olasılığının çok daha az olduğunu düşünüyorum.

Sanırım bir şekilde yeniden biçimlendirilecek. Belki de değiştirilecek ve yeniden düzenlenecektir. Yine de orada savaş tecrübesi olan çok sayıda insan var. Ve sahipsiz kalmayacaklardır.

Bir kez daha söyleyebilirim; bu büyük olasılıkla, “Kennedy suikastı” serisinden ve diğer pek çok gizemli ölüme benzer bir hikâye olacak. Düşmanların eylemleri, intikam, trajik bir kaza; çeşitli iddialar ortaya çıkabilir. Çok fazla spekülasyon olacaktır. Ve asla herkesi tatmin edecek nihai bir kanaat olmayacak.

Resmi anlatıma göre sevgili eşi tarafından vurulan General Rohlin’in gizemli ölümünü hatırlayalım.

Elbette, muhtemelen yılın en sansasyonel haberlerine kaçamak tepkiler veren yüzlerce Telegram kanalı var. Ancak bunlar, yazarın ana akım görüşlerin ve Vagner yanlısı ve karşıtı görüşlerin geniş bir örneklemini almak açısından düzenli olarak kontrol ettikleri arasında.

Çoğu insan korkuyor ve ağzını kapalı tutuyor ya da belirsiz davranıyor ve çok az şey söylüyor. Nedeni anlaşılabilir.

Kremlin ve Prigojin’in geçici ateşkesi

23-24 Haziran olaylarından sonra Kremlin ile Prigojin arasında yapılan ateşkes geçiciydi, fakat genel kanı, bunun daha uzun süreceği ve muhtemelen Rusya’da yaklaşan seçimlerde bağlanacağı yönündeydi.

Son olarak, saldırıların Rostov’dan başlayan kalkışmayı takip eden günlerde olduğu gibi Vagner’e yönelik bir medya bombardımanıyla başlaması ve şirketin sosyal medya üzerinden karşılık vermesi beklentisi hakimdi. Ancak işler oldukça hızlı bir şekilde gelişti.

Burada şu birkaç soru makul görünüyor:

Kremlin bunu neden şimdi yaptı? Yaklaşan ateşkes müzakereleri öncesinde sert görünmek için mi?

Eskiden olduğu gibi makul görünmeye çalışmak yerine Kremlin’in her zaman borcunu tahsil ettiği ve “ihaneti affetmediği” mesajını mı vermeye çalışıyorlar?

Bu küçük ama mide bulandıran bir intikam mı yoksa Prigojin’in onları ilk önce vuramayacağından emin olmak için mi hızlı hareket ettiler?

Prigojin ve Vagner’in liderleri neden Tver üzerinde uçan bir jette birlikteydi? Uçakta bomba olma ihtimali de göz önüne alınabilir.

Her zaman olduğu gibi, eski Romalıların “cui prodest” sorusunu sormak da mantıklı olacaktır. Vagner’in bu şekilde ortadan kaldırılması gerekiyorsa, bu Vagner’in birincisi, hala ortalıkta olduğu ve ikincisi, hala bir sorun teşkil ettiği anlamına gelir, aksi takdirde ortadan kaldırılmaları gerekmezdi.

Bu durum silahların gömüldüğü, Vagner’in tasfiye edileceği vs. yönündeki iddialarla çelişiyor.

Kalkışmadan sonra Prigojin, teşebbüsü bile ağır cezalar gerektiren bir suç işlemesine rağmen devlet tarafından affedildi. Adil Rusya vekili ve Duma İktisadi Politikalar Komisyonu Başkan Yardımcısı Mihail Delyagin, isabetli bir şekilde bunu “hukukun ilgası” olarak nitelendirmişti:

Devlet Dumasının 2022 yılı sonuna kadar büyük şirketlerin fahiş karlarının vergilendirilmesine ilişkin tasarıyı ilk okumada kabul etmesi, Prigojin’in 24 Haziran’daki “kalkışmasının” sonuçlarını takiben yetkililerin son derece açık sözlü eylemlerini göz önüne alındığında bile şok edici bir izlenim bırakıyor.

‘Adalet Yürüyüşüne’ katılanlara karşı açılan ceza davası, isnat edilen suçun tamamlanmamış olması nedeniyle kapatıldığından bu eylemler hukukun tamamen ilga edildiği hissiyatını yarattı. Tek başına bu ifade mevcut mevzuata aykırı (bırakın uçak ve helikopterlerin mürettebatıyla birlikte yok edilmesini, bu tür ciddi suçlara hazırlık bile cezalar gerektiriyor); çok daha doğal bir mekanizma olan affın neden uygulanmadığı ise muamma.

Belki de bunun nedeni, belli bir zaman sonra siyasi güç dengesindeki bir değişiklikten sonra ceza davasının yeniden açılması olasılığını muhafaza etmekti; belki de hiç kimse, af kapsamında kapatılmadan önce ceza davasıyla ilgili herhangi bir cılız soruşturma başlatmak dahi istemedi (bu davada kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak gerçeklerin aşırı kabus gibi olması nedeniyle); belki de “Adalet Yürüyüşüne” katılanların affedilmesi, eylemlerinin suç niteliğini hukuki olarak sabitlemiş olması nedeniyle Rusya Devlet Başkanı’nın, sadece iki hafta sonra Peskov’un hakkında yetersiz bilgi verdiği özel askeri şirket Vagner’in Komutanlar Konseyi ile görüşmesini aksatmış olması mümkün.

Bununla birlikte 24 Haziran trajedisini ‘halının altına süpürmek’ için devlet tarafından seçilen hukuki düzlem, dışarıdan bakıldığında hukukun tamamen ortadan kalktığı izlenimini veriyordu.

Fakat bu durumda, yetkililerin insani açıdan anlaşılabilir iyi bir gerekçesi vardı: bazı şahıslarda sadece fizyolojik değil, aynı zamanda entelektüel (hukuk dahil) işlevleri de felç eden doğal korku.

Prigojin’in ‘kalkışmasının’ olağanüstü doğası, toplum nezdinde, devletin kalkışmanın sonucundaki eylemlerinin olağanüstü cehaletini haklı çıkarıyor gibiydi.

Kiev ile masaya oturma konusuna gelince, sahadaki aktif isimlerden Vostok Taburu komutanı Aleksandr Hodakovskiy, 22 Ağustos’taki Telegram mesajında bunu ima etmişti:

“Düşman açısından savaş stratejisinin, felsefesinin bile değişmediği giderek daha bariz hale geliyor. Sadece birkaç ay önce, bu bednam karşı taarruzun başlamasından önce, bizi çok zor kararlarla karşı karşıya bırakacak savaş koşullarını yaratma olasılığını oldukça ciddi bir şekilde düşündüm. Hatırlarsınız, Zaporojye yönünde önümüzü kesmeyi düşünmüştüm ama aynı zamanda Mariupol bölgesinde de böyle bir şeyi göz ardı etmemiştim… Kabiliyetlerimizin gerçek değerlendirmesini ve sanal değerlendirmeyi —yeni birlikler kuran ve onları Batı silahlarıyla takviye eden düşmanın kabiliyetlerini— dikkate aldığımda, gelen tehdidin derecesi bana çok yüksek görünüyordu.

Hakikat, çoğu zaman olduğu gibi, kendini dayattı. Düşman için ne niceliksel üstünlük ne de Batı silahları başarının ana kriterleri haline geldi. Kaide olarak bir harita üzerinde çalışırken dikkate alınmayan mekanizmalar devreye sokuldu. Düşman, örneğin Novodonetskoye’de olduğu gibi kendini kandırmak ve taarruzdan önce personelini “orada kimse yok” hikayeleriyle rahatlatmak zorunda kaldıysa, bu onların hamilerinin kendilerini riske atma istekliliği hakkında çok şey söyler. Biz inatçıydık, onların propaganda pompalaması, ölüm karşısında tüm şamatacı tavırlardan daha güçlü olan şartlı reflekslere yenildi ve her şey ters gitti.

Başlangıçta amaç uzun bir mesafeydi, şimdi en azından ‘dağda’ bir şeyler vermek gerekiyor ki ortaklar seçmenlerine paralarının boşa gitmediğini gösterebilsinler. Durumun paradigması temelden değişti: Ukrayna, ateşkesi ancak doksan birinci sınırlara geri dönülmesi koşuluyla tartışacağımız yönündeki cüretkâr iddialardan, ‘alabileceğini alma’ pozisyonuna geldi. Aynı zamanda, sonbahar-kış taarruzumuzdan giderek daha fazla söz ediliyor, biz de olası müzakerelerden önce konumumuzu güçlendirmeliyiz. Soru hala açık: Ukrayna sonunda ülkenin mahvolmasından başka ne elde edecek?”

Hodakovskiy ve diğerleri geçen ay tutuklanan İgor Strelkov ve daha eleştirel kamptaki isimleri karşı tarafa propaganda sağlamakla itham ediyordu. Şimdi malum olan şeyleri güya mantıklı bir bakış açısıyla değerlendirme gereği duymuş. Zaten Hodakovskiy, Kremlin’in yapmak istemediği bir şeyi önermiyor.

Vagner’in Belarus’a yerleştirilmesi

Öte yandan Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Vagner’in Belarus’ta kendine bir mini şehir kurmasına bile izin vermişti ve Rusya Savunma Bakanı Şoygu da son iki aylık süreçte Vagner saflarından kendine adam devşirmeyi başaramamıştı. Dolayısıyla, Vagner’in en üst düzey komutanları Kremlin tarafından suikasta uğramışken, yapının geri kalanı Rus askeriyesi tarafından armut misali toplanmaya müsait hale geldi.

Lukaşenko’nun Kremlin ile Vagner arasındaki ateşkesin garantörü olduğunu düşünürsek, şimdi ne diyeceği ya da ne yapacağı ciddi merak konusu. Kremlin’in oligarkların Belarus’u yağmalamasına izin vermediği ve savaşa asker göndermediği için Lukaşenko’yla derdi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hatta Vagner’e kucak açıp kendi topraklarında, bir noktada tekrar Moskova’ya yürüme imkânı edinebilecekleri bir mini şehir inşa etmelerine izin vererek yangına körükle gitmiş oldu.

Belarus lideri, temmuz sonunda Konstantinovskiy Sarayı’nda, Vagnercilerle yaptığı görüşmeyi şöyle anlatmıştı:

Dedim ki, ‘neden Batı’ya gitmek istiyorsunuz?’ Bana Varşova’ya, Rzeszow’a sefere çıkmak için,’ cevabını verdiler. Anlaştığımız gibi onları merkezde tutuyorum, Belarus onları oraya götürmek istemeyecektir, zira ruh halleri kötü. Ve hakkını vermek gerekirse, Birlik Devleti’nin etrafında neler olup bittiğini biliyorlar.

Lukaşenko, böylece Vagnercilerin savaşa hazır olduklarını ve mevcut durumda akıncı olarak kullanılabileceklerini gayet iyi anladıklarını vurgulamıştı. Hakkını teslim etmek gerekir: bu argümanı ilk kez siyasi bir tartışmada kullandı. Ve bunu, Polonya’nın yarattığı tehlikenin kesinleşmesinden kısa bir süre sonra yaptı. Bugün Polonya’nın doğrudan bir işgal hazırlığında olduğuna hiçbir şüphe yok, buna batı Ukrayna’nın yanı sıra Belarus da dahil olabilir.

Polonya’nın iki takviye tugayı sınırdan (Belarus) 40 ve 100 kilometre uzakta duruyor ve Polonya birliklerinin Batı Ukrayna’daki bölgeleri işgali gerçek kabul ediliyor. Yani Lukaşenko, Vagnercileri Belarus’a babasının hayrına kabul etmemişti. Halihazırda anladığımız şey yeterli görünüyor: Lukaşenko’nun elinde, Polonya’nın yarattığı tehlikeyi son derece etkili bir şekilde sınırlayabileceği bir sopa vardı ve Prigojin’in ölümü bu sopanın kırıldığına işaret.

Çok Okunanlar

Exit mobile version