Filistin asıllı Amerikalı Ortadoğu tarihçisi ve Columbia Üniversitesi’nde Edward Said Modern Arap Çalışmaları Profesörü Rashid Khalidi, üniversitedeki dekanlardan gelen ‘antisemitizm’ mesajlarına sert tepki gösterdi.
Dekanların mesajında, ‘nehirden denize’ veya ‘intifada’ çağrıları gibi sloganlarının Columbia kampuslerinde birçok Yahudi, İsrailli ve topluluğun diğer üyeleri tarafından ‘antisemitik ve derinden incitici olarak deneyimlendiği’ öne sürülüyordu.
Üniversite yönetimine yazdığı açık mektubunda, Columbia yönetiminin böylece tek taraflı olarak ‘kimsenin başkaldırmamasına karar verdiğini’ belirten Khalidi, “56 yıllık yasadışı askeri işgale karşı başkaldırmamasına; Filistin’in nehirden denize kadar özgür kalmaması gerektiğine karşı başkaldırmamasına; ve mazlumların, zulümlerini hafifletmenin yolları konusunda zalimden izin almaları gerektiğine karşı başkaldırmamasına [karar verdi]” diye yazdı.
Khalidi, “Bu karara vardılar çünkü aksini duymak bazıları için ‘antisemitik ve derinden incitici’,” derken, üniversitenin hangi ifadeye izin verilip neyin verilmediğine karar verirken, ‘insani olanı kabul edip aslında siyasi olanı yasakladığını’ vurguladı.
Filistin asıllı profesör, “Bu ifade, bir duygu politikasının ayrıcalığı lehine, bu terimleri ve tarihlerini kullanmayı veya öğrenmeyi yasaklayan yeni bir norm anlamına gelir. Belki bir anaokuluna uygun olsa da, bir üniversitenin en temel fikrine daha aykırı bir yaklaşım hayal etmek zor,” ifadelerini kullandı.
Bu kararın, ‘muhtemelen ihmal edilebilir bir uzmanlığa sahip, ancak sağlam ve tek taraflı görüşlere sahip mütevelli heyeti, bağışçılar ve politikacıların yoğun girdileriyle yöneticiler’ tarafından alındığını savunan Khalidi, mektubunu şöyle bitiriyor: “Bu, Columbia’nın Filistinlilerin haklarını destekleyen Filistinli, Arap, Müslüman ve diğer öğrencilere, şimdiye kadar 20.000’den fazla kişinin ölümüne ve 50.000 kişinin yaralanmasına neden olan bir saldırıyı protesto ettikleri için üniversite içinde ve düşmanca bir siyasi, medya ve kurumsal ortamda karşılaştıkları ciddi maddi sonuçları görmezden gelerek ayrımcılık yapmasının en son örneğidir. Böyle bir açıklamanın, güçlü dış çıkarlardan gelen baskılar karşısında akademik özgürlüğü ve ifade özgürlüğünü besleyen ve koruyan, kendine saygısı olan bir üniversitede yeri olmayacaktır.”