Rusya Merkez Bankası Yönetim Kurulu, dün yaptığı toplantıda politika faizi oranını yüzde 16’da tutma kararı aldı. Banka, 26 Nisan’da da faiz oranını yüzde 16’da bırakmıştı. Bu oran, Merkez Bankası tarafından Aralık 2023’te belirlenmişti.
Bankadan yapılan açıklamada, “Mevcut fiyat artış hızı düşmeyi durdurdu ve 2024’ün ilk çeyreğindeki değerlere yakın seyrediyor. İç talepteki büyüme, mal ve hizmet arzındaki genişlemeyi önemli ölçüde geride bırakmaya devam ediyor. Rusya Merkez Bankası, bir sonraki toplantıda politika faizi oranını yükseltme olasılığını dışlamıyor,” ifadelerine yer verildi.
Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, politika faizi oranına ilişkin kararın ardından düzenlediği basın toplantısında, 2024 yılının ilk çeyreğinde ülke ekonomisindeki aşırı ısınmanın azalmadığını söyledi.
Merkez Bankası’nın bu durumu göz önünde bulundurarak temmuz ayında kayda değer bir faiz artışına gitmeyi dışlamadığını belirten Nabiullina, “Ekonomik faaliyet ve işgücü piyasasına ilişkin çok güçlü veriler aldık. Gayri safi yurt içi hasıla, ilk çeyrekte yıllık bazda yüzde 5,4 oranında büyürken, yıllıklandırılmış nominal ücret artışı mart ayında yüzde 20’yi aştı. Ancak gerçekte ekonomik faaliyet, güçlü olmaya devam etse de rakamların gösterdiğinden biraz daha mütevazı olabilir. En azından ilk çeyrekte ekonomideki aşırı ısınma azalmadı,” dedi.
Aşırı ısınmaya karşı faiz artırımı: Merkez Bankası enflasyonu düşürebilecek mi?
Rusya Merkez Bankası tarafından izlenen sıkı para politikasının enflasyonla mücadelede en etkili araç olmadığı ispatlandı. Fakat kurum, bu şekilde hareket etmeye devam ederek işletmelerin ve halkın mevcut kredilere erişimini kesmeye hazır. Bağımsız uzmanlar, Profile’a bunun ekonomiyi nasıl etkilediğini anlattı.
***
Merkez Bankası Yönetim Kurulu, 7 Haziran’da yaptığı toplantıda politika faizi oranını yıllık yüzde 16’da tutmaya karar verdi. Kurum, şubat, mart ve nisan aylarındaki bu konuya adanmış önceki üç toplantıda da benzer şekilde hareket etmişti. Böylece, haziran ayında faiz oranının kesinlikle en az yüzde 1 oranında artırılacağına inanan çoğu analistin tahminleri gerçekleşmemiş oldu.
Fakat yüzde 16, ekonomide paranın değerini belirleyen çok yüksek bir oran. Rusya Merkez Bankası yönetimi, enflasyon hedef fiyatlara dönene kadar aşağı yönlü bir oyun başlatmayı uygun görmüyor. Merkez Bankası’nın açıklamasında, “Mevcut fiyat artış hızı düşmeyi durdurdu ve 2024’ün ilk çeyreğindeki değerlere yakın seyrediyor ve iç talep büyümesi mal ve hizmet arzını genişletme potansiyelini önemli ölçüde geride bırakıyor,” deniyor. Bu bağlamda Rusya Merkez Bankası, 26 Temmuz’da yapılması planlanan bir sonraki toplantıda politika faizi oranını yükseltme ihtimalini kabul ediyor.
Açıklamada, “Enflasyonun hedefe dönmesi için ekonomide sıkı parasal koşulların nisan ayında öngörülenden çok daha uzun bir süre devam etmesi gerekecek. Rusya Merkez Bankası’nın tahminine göre, mevcut para politikası dikkate alındığında, yıllık enflasyon 2025 yılında hedefe dönecek ve gelecekte yüzde 4’e yakın olacak,” ifadelerine yer verildi.
Mal ve hizmet fiyatlarındaki artışın devam ettiği İktisadi Kalkınma Bakanlığı analistleri tarafından da doğrulandı. “Mevcut Fiyat Durumuna İlişkin” incelemede, 27 Mayıs’ta yüzde 8,07 olan yıllık enflasyonun 3 Haziran’da yüzde 8,17 olduğu kaydedildi. Haftalık enflasyonda ise yüzde 0,1’den yüzde 0,17’ye bir hızlanma kaydedildi. Böylece 2024 yılının ilk beş ayının sonuçlarına göre fiyatlar yüzde 3,13 oranında artmış oldu.
Nisan ayı sonunda bakanlık bu yıl için enflasyon tahminini yüzde 4,5’ten yüzde 5,1’e yükseltti. Ancak Bakan Maksim Reşetnikov, durumun hükümetin ve Merkez Bankası’nın kontrolü dışında olduğuna inanmıyor. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu çerçevesinde basın mensuplarına konuşan Reşetnikov, şu anda “tek seferlik faktörlerin” etkisi altında olunduğu için neler olup bittiğinin objektif bir şekilde değerlendirilmesi çağrısında bulundu.
Reşetnikov, “Mayıs ve haziran aylarında pek çok bölgede toplu taşıma fiyat endekslemesi yapıldı, temmuz ayında ise geçen yıl yapılmayan konut ve toplum hizmetleri fiyat endekslemesi yapılacak. Dolayısıyla bunu soğukkanlılıkla ele almalı ve tüm bu faktörlerden arınmış olan çekirdek enflasyona bakmalıyız,” diye konuştu.
Sberbank CEO’su German Gref, Merkez Bankası’nın yönetim kurulu toplantısı öncesinde duruma ilişkin görüşlerini paylaştı. Ona göre Rusya ekonomisi şu anda aşırı ısınmış durumda. Ana kapasiteler sınıra kadar yüklenmiş durumda; yüzde 84 seviyesinde (Aralık 2023’te oran yüzde 81’di) ki bu tarihte hiç yaşanmamış bir durum. Buna ek olarak, “mali teşvik yoluyla” ekonomiye büyük miktarda sermaye akıyor, işverenler aktif olarak ücretleri artırıyor ve artan faiz oranlarına rağmen kredi hacimleri artıyor.
Gref, “Normal bir durumda, fiyat artışları ithalat akını ile dengelenir. Şu anda olabilecek tüm yaptırımlara maruz kaldığımız için ithalatta rekabet yok. İşte bu yüzden fiyatlar yükseliyor. Ve bu kısır döngünün içindeyiz,” ifadesini kullandı.
Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina ise mart ayında enflasyonun zirve noktasının 2023 sonbaharında geçildiğini savunmuştu. Baz etkilerini yansıtan yıllık enflasyonda ise 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir zirve beklenebilir. Ekonomide aşırı ısınma belirtileri olduğunu, yani talebin arzı artırma kapasitesini aştığını kabul etti. Ancak bunlar “ölçülemeyecek miktarlar”. Ekonomideki aşırı ısınmanın göstergelerinden biri ya da çıktı açığının seviyesi enflasyon. Tüketici fiyatlarındaki artış oranı bir dengesizlik olup olmadığına işaret eder. Nabiullina, para politikası kararlarının tam olarak uygulanmasının genelde üç çeyrek ila bir buçuk yıl sürdüğünü hatırlattı.
Kurum, yalnızca politika faizi oranını yükselterek vidaları sıkmaya devam etmeyecek. 2024’ün üçüncü çeyreğinde kredi piyasasına ek kısıtlamalar getirilecek. Borçlunun borcunun maaşının yüzde 50’sini aşması halinde krediler yasaklanacak. 1 Temmuz’dan itibaren taşıt kredileri ve teminatsız krediler için koşullar sıkılaştırılacak. Kredi geçmişi olmayanların kredi fonları elde etmesi çok daha zor olacak.
CM Service’ın iktisadi araştırma departmanı başkanı Nikolay Pereslavskiy, baz oranla ilgili kararlar alınırken çeşitli faktörlerin göz önünde bulundurulduğunu hatırlatıyor. Bunların başlıcaları arasında ekonominin durumu, halkın enflasyon beklentileri, tüketici fiyatlarındaki artış, yatırım faaliyetleri, kredi talebi, işsizlik seviyesi ve para arzı yer alıyor.
Uzmana göre para politikasının sert çizgisini sürdürmek için nedenler ikna edici olmaktan çok daha fazlası. Nitekim mayıs ayında toplumdaki enflasyon beklentileri nisan ayına kıyasla yüzde 0,7 oranında arttı. Bu başlı başına çok endişe verici bir sinyal. Mayıs 2023’ten Mayıs 2024’e kadar gözlemlenen tüketici enflasyonu yüzde 0,4 düşüşle yüzde 14’e gerilemiş olsa da mevcut oran hala çok yüksek. Uzman, “Merkez Bankası nisan ve mayıs aylarında tüketici fiyatlarındaki artışın hızlanarak yüzde 6 ila 7’ye ulaştığına dikkat çekiyor. Gıda, inşaat malzemeleri, yakıt ve mobil iletişim hizmetleri fiyatları arttı,” dedi.
Ekonominin aşırı ısınması, artan ücretler ve her türlü kredinin yüksek hacimleriyle desteklenen iç talep eliyle oluyor. Uzman, 2024’ün ilk çeyreğinde kurumsal yatırım faaliyetlerinin son 12 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını da sözlerine ekledi. Orta vadede, Merkez Bankası’nın enflasyonist faktörlerle mücadele çabaları istenen sonuçları vermeyebilir. Nikolay Pereslavskiy, vergi reformunun —özellikle de gelir vergisindeki artışın— işletmeleri tüketici fiyatlarını yükselterek artan mali yükle başa çıkmaya teşvik edeceğini öne sürüyor.
Baz oranı yükselterek enflasyonla mücadele etmeye çalışırken yan etkiler kaçınılmaz. İpotekler, tüketici kredileri ve araba kredileri daha pahalı hale gelir ve bu da satışlar üzerinde olumsuz bir etki yaratır. Üreticiler kârlarını kaybeder ve üretimi azaltmak zorunda kalırlar ve bütçe vergi gelirlerinin bir kısmını kaybeder.
“Bu durum özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için son derece zorlayıcı. Merkez Bankası enflasyonla mücadele ederken iş faaliyetlerini boğma riskini alıyor. Ayrıca şirketlerin maliyetleri mal ve hizmet maliyetlerine dahil etmeye çalışacaklarını ve bunun da yeni bir fiyat artışı için gerekli koşulları yaratacağını unutmamalıyız”.
Rusya Genel İş Konseyi üyesi, kamu sermaye piyasaları alt komitesi başkanı Aleksey Lazutin, verdiği demeçte, para politikasının kurumsal segmentin finansman olanakları üzerinde büyük bir etkisi olduğunu hatırlattı. Lazutin, baz oranın altı ay boyunca bu seviyede tutulmasının, yaklaşan vergi reformu ile birlikte, küçük ve orta ölçekli şirketler için fırsatları sınırlayabileceği görüşünde.
“Bu arada, küçük ve orta ölçekli işletmelerin borsa da dahil olmak üzere finansmana erişiminin sağlanması artık son derece arzu edilir bir durum. Sermaye piyasası, borç piyasasındaki ihraççıların sayısını artırmaya hazırlanıyor, öz sermaye segmenti çok hızlı bir şekilde dönüşüyor. Devlet açısından aktör sayısındaki artış, her düzeyde vergi gelirlerinde artış anlamına geliyor”.
Sıkı para politikası döngüsünün ne kadar devam edeceğini kesin olarak söylemek artık zor. Aleksey Lazutin, Merkez Bankası’nın yaklaşımını radikal bir şekilde değiştirmezse, bu yıl baz oranın düşürülmesinden söz edilemeyeceğini vurguladı.
Arz, talebi neden karşılayamayacak?
Finbridge Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Leonid Kornilov, “Bence ekonomimiz artık enflasyonun zirvesini geçiyor. Bunun temelinde bütçe harcamalarındaki artış yatıyor. İşletmeler yabancı markaların çekilmesiyle boşalan yerleri doldurmaya çalışıyor. Yılın ikinci yarısı da daha az yoğun geçeceğe benzemiyor,” dedi.
Para politikasının gevşetilmesi ancak deflasyonist eğilim net bir şekilde güçlenirse mümkün olabilir. Uzmana göre bu gerçekleşirse, üçüncü çeyrekten önce olmayacak. Uzman, Merkez Bankası yönetim kurulunun 7 Haziran’da aldığı kararın ekonomi için kötü bir sinyal olduğundan emin. Rusya’daki iş koşulları kötüleşmeye devam edecek ve insanlar pahalı alımlarını süresiz olarak ertelemek zorunda kalacak. Yüksek baz puan oranı, tüketici ve ipotek kredileri gibi kredilerin faiz oranlarında artış anlamına geliyor. Ayrıca, özellikle tercihli kredi programları kapsamına girmeyen sektörlerde özel yatırımların ivmesi kaçınılmaz olarak azalacak. Kornilov, hem başlatılan hem de planlanan pek çok projenin önümüzdeki aylarda dondurulabileceğini düşünüyor.
P. A. Stolıpin Kalkınma Ekonomisi Enstitüsü İcra Direktörü Anton Sviridenko, Merkez Bankası’nın politika faizi oranını yüzde 7,5’ten yüzde 8,5’e yükselttiği Temmuz 2023’te başlayan sıkı para politikası döngüsünün istenen etkiyi yaratmadığını belirtti. Merkez Bankası’nın göz ardı etmediği üzere baz faiz oranının daha da artırılması, şirket ve hane halkı borcunu daha da artıracak. Evet, mevduat getirisi yükseleceği için bankaların mevduat tabanı artacak. Fakat bu iki ucu keskin bir bıçak. Orta vadede faiz geliri piyasasına bir giriş beklemeliyiz. Uzman, ilave likiditenin tüketici talebini daha da körükleyeceği ve bunun da mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesine yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Anton Sviridenko, Merkez Bankası’nın eylemlerini pire için yorgan yakmaya benzetiyor. Uzmana göre Merkez Bankası’nın sunduğu sonuçlar elbette o kadar ölümcül değil ama mevcut durumda kurumun eylemlerinin istenmeyen sonuçları olabilir.
Vector Project Genel Müdürü Anton Baksarayev, baskı altındaki sektörler arasında inşaat sektörünü de saydı. Emlak piyasası hararetli ve bu abartı değil. Son yıllarda talepteki artış yeni bina satışlarıyla desteklendi. Tercihli ipotek programlarının tamamlanması beklentisiyle, daha önce piyasayı beklemeye alanlar şimdi son arabaya atlamaya çalışıyor. Nisan ve mayıs aylarında ikincil piyasada da birçok kişi para politikasının daha da sıkılaşmasından korkarak işlem yapmak için acele etti. Uzmana göre sıkı para politikası döngüsünün uzaması emlak piyasasında, özellikle de ikincil piyasada durgunluk anlamına geliyor.
Baksarayev, “Ticari gayrimenkul piyasası ise tam tersine büyümenin zirve yaptığı bir dönemden geçiyor. Depolar, spor ve eğlence kompleksleri ve perakende satış mağazaları için yapılan planlama başvurularının sayısı arttı. Ücretler ve emekli maaşları artarken, tüketici talebi devam ediyor. Dolayısıyla, yeni ticari gayrimenkul ihtiyacı yüksek seviyede kalmaya devam edecek,” dedi.
Piyasa elbette merkez bankasının haziran ayında politika faizi oranını yükseltmesini bekliyordu. Ancak Unicon denetim ve danışmanlık grubu ortaklarından Denis Taradov, deneyimlerin de gösterdiği üzere, faiz oranı belli bir seviyenin üzerine çıktığında —bu örnekte yüzde 11 ila 12— böyle bir aracın etkili bir şekilde çalışmadığını söylüyor. Bu kural, bugün doğrulanmış görünüyor; sıkı para politikası enflasyon üzerinde istenen etkiyi yaratmıyor.
Uzman, tüketimde tasarruf modelinin teşvik edilmesinin mal ve hizmet fiyatlarındaki artış oranını sınırlamaya yardımcı olacağını da göz ardı etmedi. Tasarruf hesapları ve vadeli mevduatların getirisi orantılı olarak artacak. Gerçi burada veriler pek de açık değil, zira paralarını kârlı bir şekilde yatırıma dönüştürmek isteyenler bunu halihazırda yaptılar. Özel askeri harekatın başlamasından sonra Rusyalılar ruble mevduatlarına 18 trilyon ruble yatırdı. Şu anda nüfus, yabancı para cinsinden fonları saymazsak, banka hesaplarında yaklaşık 46,4 trilyon ruble tutuyor. Bazı tahminlere göre ortalama kapitalizasyon (bunlar üzerindeki faiz birikimi) her ay 200 milyar rubleye kadar çıkıyor.
Analistlere göre, yurttaşların elinde yaklaşık 16 trilyon ruble daha kalıyor. Bu para, haziran ayındaki Merkez Bankası toplantısından önce bile, sorunun çözüldüğüne inandıklarını göstermek istercesine mevduat faizlerini yüzde 18’e ve hatta daha yüksek oranlara çıkarmaya başlayan bankalar tarafından talep edilebilir. Denis Taradov, baz oranın mevcut seviyede tutulmasının borsadan fon çıkışına neden olmayacağını ve bunun da Merkez Bankası’nın hedefleriyle örtüştüğünü öne sürdü.
Ricom-Trust Yatırım Şirketi’nin analitik departmanı başkanı Oleg Abelev, pek çok yatırımcının borsadan borç piyasasına geçeceğini kabul ediyor. Burada her şey anlaşılabilir; tahvil getirileri yükseliyor, fiyatlar düşüyor. Vadeli mevduata para yatırmak veya değişken kuponlu tahvillerde para kazanmaya çalışmak daha kârlı hale geliyor.
Bir uzmanın bakış açısına göre, Rusya Merkez Bankası’nın agresif sinyallerine rağmen mevcut fiyat artış oranı doğal bir olgu. Mal ve hizmetlere olan talep arzı aşıyor ve bu da tam olarak enflasyon jantının dönmesinin ve nüfusun ve işletmelerin enflasyonist beklentilerinin nedeni. Merkez Bankası, durumu kontrol altına almak için sert bir para politikası çizgisini sürdürmekten başka bir yol görmüyor.
Oleg Abelev, “Sorunun çözümünün arz artışı ile desteklenmesi önemli. Aksi takdirde kurumun çabaları başarısızlığa mahkûm. Geçici olarak talebi azaltmak ve fiyatları düşürmek mümkün, ancak fiziksel olarak daha fazla mal mevcut değilse, enflasyon yeniden hızlanacaktır. Üretimi genişletmeden, işletmeleri desteklemeden (hükümet programları, yumuşak krediler, teşvikler yoluyla), sorun çözülemez,” diye özetledi.