Tayvan 13 Ocak’taki seçimlere hazırlanırken, iktidardaki Demokratik İlerici Parti’den (DPP) Tayvan Başkan Yardımcısı Lai Ching-te’nin yolsuzluk skandalları gündeme geldi.
Hong Kong medyasına göre, Tayvan’da Demokratik İlerici Parti’nin (DPP) 2024 seçimleri için başkan adayı olan Lai Ching-te’nin, “evlilik dışı gizli çocuğunun pahalı yaşamını finanse etmek için milyonlarca dolar rüşvet kabul ettiği” söyleniyor. Batı medyası sessizliğini koruyor.
ABD’nin şiddetli bir şekilde desteklediği, bağımsızlık yanlısı Tayvan Başkan Yardımcısı Lai Ching-te’yi çevreleyen yolsuzluk skandalı Asya medyası tarafından bu şekilde haberleştirildi: Lai Ching-te’nin gizlice gayrimeşru bir oğul (Ah Han) yetiştirdiği ve bunu örtbas etmek için koruyucu aileye yüklü miktarda para ödediği söyleniyor. Hatta haberlerde annenin doğum sırasında bir gizlilik anlaşması imzalamak zorunda kaldığı kaydedildi. Tepki çeken durumun ise, 25 yaşındaki oğlunun vergi mükelleflerinin parasıyla finanse edilen pahalı yaşam tarzı olduğu ifade ediliyor. Oğlunun zor duruma düştüğü ve yüksek harcamalarla kumar, bahis ve diğer şüpheli faaliyetlere karıştığı belirtilirken, Lai’nin skandalları örtmek için oğluna 40 milyon yuanlık bir ev hediye ettiği ve her yıl 5 milyon yuan cep harçlığı verdiği kaydedildi. Habere göre bu harcamalar işin sadece bilinen kısmı.
Tayvanlı ayrılıkçı liderin gelirinin oğluna verdiği hediyeleri ve yaptığı harcamaları karşılamak için çok düşük olduğu vurgulanıyor. Basında, Lai Ching-te’nin anlaşmasının bir parçası olarak derneklerin, çeşitli şirketlerin ve kredi kooperatiflerinin iktidara talip olması karşılığında mali kaynak sözü verdiklerini yazdı. Bu durum, yönetim içindeki yolsuzluk iddialarını da beraberinde getirdi. Öte yandan yabancı vergi mükelleflerinin de buna katkıda bulunmuş olabileceği belirtiliyor.
Seçimlere giderken jeopolitik rekabet arttı
Tayvan’daki 19.3 milyon seçmen 13 Ocak’ta yeni başkanını seçecek. Seçmenlerin oyları sadece adanın önümüzdeki yıllarda Pekin ile izleyeceği politikayı değil, aynı zamanda Asya-Pasifik bölgesindeki gerilimi ve ABD-Çin ilişkilerini de belirleyecek.
Washington resmi olarak bağımsızlığını tanımadığı Tayvan’ı Çin’in etkisini azaltmak istediği Asya-Pasifik’te stratejik bir dayanak olarak görüyor ve silahlandırıyor. Ada’daki ayrılıkçı politikacılara ve hareketlere destek veriyor.
Pekin ise kendisine ait olan Tayvan’ı yabancı taraflarca aşılmaması ya da müdahale edilmemesi gereken kırmızı çizgi olarak görüyor.
Tayvan’daki başkanlık seçimlerinde önde gelen aday, iktidardaki Demokratik İlerleme Partisi’nin (DPP) Başkan Yardımcısı William Lai Ching-te, Tayvan’ın Çin’den bağımsızlığını savunuyor ve ABD tarafından destekleniyor. En büyük rakibi Pekin dostu Kuomintang (KMT) partisinden Hou Yu-ih ise hem Tayvan’ın bağımsızlığına hem de Pekin’in birleşme önerisine karşı çıkarken “pragmatik diyaloğu” savunuyor. Bir diğer rakip Tayvan Halk Partisi’nden Ko Wen-je ise barışı ve Tayvan’ın demokratik siyasi sistemini koruyarak Pekin ile ilişki kurmayı öneriyor.
Öte yandna Tayvan adası bir yandan jeopolitik tartışmalarda ABD’nin “batmayan uçak gemisi”, diğer yandan da Batı’daki çip endüstrisi için önemli bir üreticidir.
Normalde Batılı devletler, özellikle ABD ve İngiltere’nin katılımıyla BM’nin 2758 sayılı kararının Tayvan’ı Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir parçası olarak tanıdığı 1971’den bu yana tek Çin ilkesini ve yeniden birleşmeyi desteklemektedir. Ancak son zamanlarda bazı Avrupa ülkeleri ve ABD, özellikle de Amerikan yanlısı lobi gruplarının baskısı altında, giderek artan bir şekilde tek Çin politikası ile çelişen eylemler ortaya koydular. Dönemin ABD Temsilciler Başkanı Nancy Pelosi’nin 2022’deki ziyareti bugünkü gerilimi körükleyen en tartışmalı adımlardan biriydi.