DÜNYA BASINI

Stephen Walt: Asya’da Çin hegemonyası konusunda endişelenmeyi bırakın

Yayınlanma

Amerikalı meşhur realistlerden, Harvard Üniversitesi uluslararası ilişkiler profesörü Stephen Walt, Foreign Policy’de ABD’nin Çin’in Asya’da hegemonya kuracağına dair korkularının mantıksız olduğunu yazdı. Ve bu endişelerin ‘kendi kendini gerçekleştiren kehanet’ potansiyeli taşıdığı konusunda uyardı.

Amerika Birleşik Devletleri ve Asyalı ortaklarının, görünüşte Çin’in burada bölgesel bir hegemonya olmasını engellemek için Hint-Pasifik’te bir güç dengesi sürdürmek istediğini kaydeden Walt, bu ittifakın, Pekin’in kademeli olarak komşularını; kendilerini ABD’den uzaklaştırmaya, Çin’in önceliğini kabul etmeye ve kilit dış politika meselelerinde Pekin’in isteklerini yerine getirmeye ikna edeceğinden endişe ettiklerini söylüyor. Rush Doshi ve Elbridge Colby gibi eski ABD yetkililerinin ve “ABD’nin büyük stratejisi” üzerine yazan önde gelen realistlerin -kendisi dahil- benzer argümanlar ileri sürdüklerini ve Çin’in “önde gelen bir küresel güç olma arzusu” ile “Güney’deki statükoyu değiştirme çabaları”nın bu endişeleri haklı çıkarıyor gibi göründüğünü ifade ediyor.

Ancak Walt, bu görüşün sonuçlarının rahatsız edici olduğunu vurguluyor. Çünkü, eğer Çin aktif olarak Asya’da bölgesel bir hegemon olmaya çalışıyorsa ve ABD bunu engellemeye kararlıysa, o zaman dünyanın en güçlü iki ülkesi arasında doğrudan bir çatışmadan kaçınmak zor olacaktır.

ABD, Çin’i hegemonya kurması gerekmediğine ikna etmeli

Bu noktada, “Ancak bu korkular haklı mı?” sorusunu soran Walt, öyle bir niyeti varsa Çin’in bölgesel hegemonya girişiminin muhtemelen başarısız olacağını ve bu süreçte Çin’e (ve diğerlerine) büyük zarar vereceğini söylüyor. Walt’a göre, bu nedenle, ABD ve müttefikleri, Hint-Pasifik’te bir güç dengesini korumaya çabalasalar bile, çabalarının, bariz risklere rağmen Çin liderlerini hegemonya kurmaya çalışmaları gerektiğine ikna etmemesini sağlamalıdır.

“Çinli liderler, şüphesiz, ülkelerinin Hint-Pasifik’te hegemonik bir konuma gelmesi durumunda daha güvenli olacağını düşünüyorlar” diyen Walt, ABD’nin, Çin’in komşularının çoğuyla yakın işbirliği içinde olmasının ve bölgede konuşlanmış güçlü askeri kuvvetlerinin, Pekin’in korkularını artırdığını belirtiyor. Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu Asya’nın kısıtlı deniz coğrafyası ve Pekin’in önemli ölçüde dış ticarete bağlı olması göz önüne alındığında, Çin’in savaş durumunda ablukalara karşı daha az savunmasız olacağının da önemli bir endişe unsuru olduğunu kaydediyor.

“Çin’in bölgesel hegemonyaya ulaşması imkansız”

Bölgesel hegemonyaya ulaşmanın ise neredeyse “imkansız” olduğunu savunan Walt, şöyle devam ediyor: “Bölgesel hegemonya teoride istenebilir, ancak tarih bunun ulaşılması zor bir hedef olduğunu gösteriyor. Jonathan Kirshner’ın işaret ettiği gibi, modern çağda birkaç farklı büyük güç bölgesel hakimiyet için girişimlerde bulundu ve bu girişimlerin biri hariç tümü felaketle sonuçlandı. Fransa, XIV. Louis ve Napolyon Bonapart döneminde başarısızlığa uğradı, Almanya her iki dünya savaşında da kesin bir yenilgiye uğradı ve Japonya’nın Asya’da hegemonik bir düzen kurma girişimi de tam bir yenilgiyle sonuçlandı. Sadece Amerika Birleşik Devletleri, bölgesinde tek büyük güç olmayı başardı. Kısacası modern dünyada başarı oranı yüzde 20’nin altında.”

Bir devletin bölgesel bir hegemon olmak isteyebileceğini, ancak olmaya çalışmanın ise bir devleti daha fazla değil, daha az güvenli hale getireceğini vurgulayan Walt, hegemonya girişimlerinin iki ana nedenden dolayı başarısız olduğunu açıklıyor:

İlk olarak, savunmacı realistlerin uzun süredir vurguladıkları gibi, büyük güçlerin tehditlere karşı denge kurma yönünde güçlü bir eğilimi vardır. Yakınlarda güçlü bir devlet olduğunda, askeri güçleri diğerlerine karşı güç göstermek üzere tasarlanmış göründüğünde ve revizyonist emelleri varmış gibi göründüğünde, yakındaki güçler tipik olarak onları caydırmak veya yenmek için bir araya gelir. Sözde hegemon bir savaş başlatarak amaçlarını ortaya koyarsa, dengeleyici davranış daha da belirgin ve etkili hale gelir.

Bölgesel hegemonyanın önündeki ikinci engel milliyetçiliktir. Napolyon’un İspanya’yı işgal ettiğinde keşfettiği gibi, hem Sovyetler Birliği hem de Birleşik Devletler’in Afganistan’da öğrendiği gibi ve Moskova’ya şimdi Ukrayna’da hatırlatıldığı gibi, yerel halk işgalcileri püskürtmek için muazzam fedakarlıklar yapacak. Geçici olarak yenilgiye uğratılmış uluslar bile çoğu zaman huzursuzdur ve hegemonya heveslisinin boyunduruğunu kırmaya isteklidir. 20. yüzyılda Avrupa sömürge imparatorluklarının dağılması, milliyetçi doktrinlerin yayılmasının yabancı egemenliğine karşı direnişi nasıl güçlendirdiğini daha da iyi gösteriyor.”

Walt, Çin’in bugün neden bölgesel hegemon olamayacağını ise şöyle açıklıyor:

Çin, komşularının herhangi birinden daha güçlü olabilir, ancak birçoğu Çin’in gücünü kontrol etme potansiyeline sahip büyük endüstriyel güçlerdir ve dünyanın diğer büyük gücü olan ABD, onları savunmaya, yardım etmeye kararlıdır. Hindistan’ın nüfusu artık Çin’inkinden daha büyük ve önemli ölçüde daha genç ve ekonomisi daha hızlı büyüyor. Çin’in komşularının çoğu şimdiden daha enerjik bir denge kuruyor: Savunma bütçeleri hızla artıyor ve Avustralya, Hindistan ve Japonya birbirleriyle ve ABD ile koordinasyon halinde. Çin hegemonyasından duydukları korku ne kadar büyükse, bu tür tepkiler o kadar şiddetli olacaktır. 

Ek olarak, Hindistan’ın zaten bir nükleer cephaneliği var ve Japonya veya Güney Kore, ihtiyaç duyulursa nükleer caydırıcı bir güce sahip olabilir. Tokyo ve Seul’deki yetkililer daha önce, koşullar gerektirdiğinde bunu geçerli bir seçenek olarak gördüklerini ve kendi caydırıcılığına sahip olmanın Çin’in onları sindirme yeteneğini daha da sınırlayacağını açıkça belirtmişlerdi. Çin, daha fazla komşusunun nükleer silah edinmesini istemiyorsa, bu nedenle hırslarını sınırlamalı ve böyle bir adımı gereksiz kılmalıdır.”

Çin’e güvence ve tutarlı mesajlar verilmeli

Walt bu bağlamda, “Çin’in bölgesel hegemonya umutları sınırlıysa, o zaman Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in ne için savaşması gerekiyor?” sorusunu yöneltiyor: “Her biri yüz milyonlarca vatansever vatandaşın yaşadığı geniş bir ülkedir. Hiçbir dış gücün başarılı bir şekilde boğamayacağı büyük ve sofistike ekonomilere, güçlü konvansiyonel askeri kuvvetlere ve ikinci vuruş nükleer yeteneklerine sahipler. Muazzam bir okyanus onları ayırır ve iki taraf da diğerini başarılı bir şekilde işgal edemez. Bir arada yaşama sadece arzu edilen bir şey değildir; kaçınılmazdır.

Buna rağmen, önleyici savaş kapsamında, Amerika Birleşik Devletleri ve Asyalı ortaklarının, hatalı bir şekilde Pekin’in hegemonya girişiminin başarılı olabileceği sonucuna varmasına yol açabilecek çeşitli faktörleri hafifletmek için çalışması gerektiğini vurgulayan Walt, aynı zamanda ABD ve müttefiklerinin, Çin’in bağımsızlığını veya toprak bütünlüğünü tehdit etmeye, Çin Komünist Partisi’nin otoritesini baltalamaya veya Çin ekonomisini çökertmeye çalışmadıklarını açıkça belirtmeleri gerektiğini söylüyor. Walt’a göre, Çin liderlerinin başarı ihtimalleri düşük olsa bile hegemonyayı sürdürmekten başka çareleri olmadığı sonucuna varmamaları için güvenceye ihtiyaçları var.

Bu bağlamda tutarlı mesajların çok önemli olacağının altını çizen Walt, Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve Hazine Bakanı Janet Yellen tarafından yapılan son konuşmaların amacının, “ABD’nin ihracat kontrolleri ve diğer ekonomik önlemlerin kapsamı ve amacı konusunda Pekin’e güvence vermek” olsa da, NATO’ya Asya’da stratejik bir rol verme çabalarının ve bu ayın başlarında yapılan G-7 zirvesi toplantısından sonra yayınlanan daha çatışmacı kapanı bildirisinin gerilimi artıran farklı sinyaller gönderdiğini söylüyor.

Sonuç olarak, (geçtiğimiz üç yüzyıllık deneyime de dayanarak) Çin’in bölgesel hegemonya girişiminin başarısız olacağını ve  böyle bir girişimde bulunmanın akıllıca olmayacağını belirten Walt, ancak ABD ve müttefiklerinin de, kendi eylemleri ile farkında olmadan Pekin’i “riskli bir hegemonya girişiminin hala en iyi seçenek olduğuna” ikna ederse, bunun da aynı derecede mantıksız bir iş olacağını vurguluyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version