Ekonomik ilişkilerin eski bir biçimi olan takas sistemi, tarihte para öncesi dönemde ürünlerin doğrudan değişimiyle başladı. Ancak günümüzde, özellikle ekonomik krizler ve yaptırımların baskısı altında, takas yeniden önem kazanıyor. Rus iktisatçı Valentin Katasonov, Svobodnaya Pressa‘da yayımlanan makalesinde takasın tarih boyunca tamamen kaybolmadığını, aksine kriz dönemlerinde yeniden canlandığını vurguladı.
Katasonov, 1990’lı yıllarda Rusya’da yaşanan ekonomik kriz sırasında şirketlerin nakit sıkıntısını aşmak için takas yöntemine başvurduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde şirketler ellerinde satılamayan büyük miktarda ürün biriktirirken, nakit sermaye sıkıntısı yaşadıklarında takas kurtarıcı bir yöntem haline geldi. 1990’lı yılların Rusya’sında ciddi bir ödeme krizi yaşandığında, şirketler bu durumdan takas yöntemleriyle kurtulmaya çalıştı. Hatta zaman zaman çalışanlara maaşlar, ‘doğal ürünler’ olarak ödendi. Örneğin, ham maddeler, yakıt veya enerji alımları takas anlaşmalarıyla gerçekleştirildi. Vergiler ve maaşlar bile bu yöntemle karşılanıyordu.”
Katasonov, 1930’lardaki küresel ekonomik kriz döneminde birçok ülkenin ithalat ihtiyaçlarını karşılamak için takas yöntemine başvurduğunu belirterek, “Takas, yalnızca yerel pazarlarda değil, uluslararası ticarette de geniş bir kullanım alanı buldu. Örneğin, 1930’lardaki küresel ekonomik kriz döneminde veya ekonomik açıdan yoksul ve genelde ‘monokültürel’ (tek ürün ihracatına bağımlı) ekonomilerde takas sıkça kullanılan bir yöntemdi. Bu tür ülkelerde, örneğin muz gibi tek bir ihracat ürünü üzerinden ithalat ihtiyaçları karşılanıyordu. ‘Muz karşılığında traktör’, ‘muz karşılığında otomobil’ gibi anlaşmalar, uluslararası tekellerin domine ettiği sistemlerde yaygındı,” anımsatmasını yaptı.
1930’larda Sovyetler Birliği’nin sanayileşme hamlesi sırasında makine ve ekipman ihtiyaçlarını karşılamak için petrol, tahıl ve kereste gibi ürünlerle karşıladığına işaret eden Katasonov, şöyle devam etti:
“Sovyetler Birliği, 1930’larda sanayileşme sürecinde makine ve ekipman ihtiyacını karşılamak için takas sözleşmeleri yaptı. Petrol, tahıl, kereste ve cevher gibi ürünler Batı’dan makine ve ekipman ithalatında kullanıldı. Ayrıca, Ekonomik Karşılıklı Yardım Konseyi çerçevesindeki ticaretin bir kısmı da takas anlaşmalarıyla yürütülüyordu. Takasın bir benzeri olan ‘kompansasyon anlaşmaları’ da oldukça yaygındı. Bu sistemde bir ülke, diğerine komple bir tesis inşa edecek ekipman sağlarken, tesisin ürettiği ürünlerle borç geri ödeniyordu. Örneğin, Sovyetler Birliği, 1970’ler ve 80’lerde Amerikan girişimci Armand Hammer’ın inşa ettiği amonyak fabrikalarının bedelini amonyak ihracatıyla ödedi.”
Katasonov’un analizine göre, modern dönemde takas sistemi özellikle ekonomik yaptırımlardan etkilenen ülkelerde yeniden canlanıyor:
“Takas ticareti, modern dönemde özellikle ekonomik yaptırımların etkisiyle yeniden önem kazanıyor. Batı’nın yaptırımları, para transferleri üzerinde sıkı kontroller uyguladığı için, takas işlemlerinin kontrol edilmesi oldukça zor. İran, Kuzey Kore, Venezuela gibi yaptırımlara maruz kalan ülkeler, takas sistemine daha fazla yöneliyor. Rusya da 2014’te başlayan yaptırımlardan bu yana takas ticaretine daha çok ilgi göstermeye başladı.”
2021 yılında Çin’in Qingdao şehrinde kurulan Sınır Ötesi Takas Ticareti Platformu (CBTA), takas sisteminin modern teknolojilerle birleştiği bir örnek olarak dikkat çekiyor:
“Dijital teknolojilerden yararlanan bu platform, bilgi paylaşımı, ticari eşleştirme, kalite kontrol ve lojistik yönetimi gibi birçok hizmet sunuyor. Türkiye gibi yaptırım tehdidi altında olmayan ancak bölgesel ticarette alternatif yollar arayan ülkeler için de takas, yeni fırsatlar sunabilir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler arasında takas sisteminin yaygınlaşması, ticaret maliyetlerini düşürüp nakit akışını kolaylaştırabilir.”