GÖRÜŞ

Tayvan seçimlerinde sürpriz tartışma konusu Hindistan

Yayınlanma

23 milyon nüfuslu canlı bir demokrasi olan Tayvan 13 Ocak 2024’te Başkanlık seçimine gidiyor. İktidardaki Demokratik İlerleme Partisi (DPP), Çin Milliyetçi Partisi Kuomintang’a (KMT) karşı yarışacak. Ülkenin kurucu partisi Kuomintang’ın 50 yıllık yönetiminin ardından, Demokratik İlerleme Partisi ilk kez 2000 yılında Kuomintang’ı mağlup ederek iktidara geldi. Bu iki partinin Çin’e yaklaşımı oldukça farklı. Son sekiz yıldır muhalefette kalan Kuomintang, Pekin ile daha yakın ilişkiler kurmaya eğilimli iken Demokratik İlerleme Partisi ise tam aksine Pekin ile sınırlı ilişkileri ve Amerika başta olmak üzere Çin karşıtı güçlerle işbirliğini gözetiyor.

Ancak konu Tayvan seçimleri değil, seçim arifesinde olan Tayvan’da Hindistan’ın sürpriz bir tartışma konusu hâline gelmesi. Bunun nedeni, Hindistan ve Tayvan’ın imzalamaya hazırlandığı göç anlaşması. Tayvan’ın nüfusu hızla yaşlanıyor. Aynı zamanda büyük bir işçi kıtlığı ile karşı karşıya. Dolayısıyla çoğu Doğu Asya ülkesi gibi Tayvan da büyük bir nüfus krizi eşiğinde. 2023 başlarında gündeme gelen Hindistan ile Tayvan’ın bir göç anlaşması imzalamaya hazırlandığı haberi aslında şu ana kadar herhangi bir tartışma yaratmamıştı. Böyle bir anlaşma ile Tayvan’ın karşı karşıya kaldığı işgücü sıkıntısına çözüm getirilmesi bekleniyordu. Hindistan hâlihazırda Avrupa ülkeleri ile bu anlaşmaların bir kısmını imzaladı. Bu anlaşmalar sayesinde işçilerin ve yeteneklerin Hindistan’dan dış pazarlara geçişi kolaylaşıyor.

Geçtiğimiz kasım ayında, Tayvan tarafından fabrikalarda, çiftliklerde ve diğer mesleklerde çalışmak üzere 100 bin Hint işçinin işe alınacağı yönünde haberlerin duyulması ile Tayvan toplumunda tartışmalar baş gösterdi. Ufak çaplı protestolar da yaşandı ama Tayvan toplumundaki Hindistan halkına karşı duyulan önyargı ile Hint göçmen akını korkusu asıl sosyal medyada açık bir şekilde yansıdı. Bu korku öyle açıktı ki ülkeye Hint göçmen işçi sokmak demek ölüme davetiye çıkarmak demek, Tayvanlı kadınlar ve çocuklar ciddi güvenlik sorunu yaşayacak, şeklinde söylemlere tanıklık edildi.

Tayvan’ın Hint göçmen işçilere yönelik izinleri genişleteceğine dair gündeme yayılan haberler yalnızca Tayvan toplumu düzeyinde tartışma yaratmadı. Bu konu aynı zamanda Tayvan’daki siyasi partilerde de ciddi bir tartışma konusu hâline geldi. Muhalefetteki Kuomintang’ın Başkan adayı Hou Yu-ih, hükümeti Hindistan ile yapılan göç anlaşması ile ilgili ayrıntıları açıklığa kavuşturmaya çağırdı. Ancak Tayvan Çalışma Bakanı Hsu Ming-chun, ülkenin iddia edildiği gibi Hindistan’dan 100 bin işçi alma planının olmadığını açıkladı ve bu yöndeki iddiaların sahte olduğunu ve seçim kazanımları için insanların fikirlerini manipüle etmek amacı ile kötü niyetli insanlar tarafından ortaya atıldığını söyledi.

Aslında Hsu, Hint vatandaşlarının çalışmak için adaya göç etmelerine imkân veren bir anlaşma için görüşmelerin sürdüğünü kabul etmişti. Ama tam olarak kaç işçiye izin verileceği henüz bilinmiyor. Tayvan, Pekin’i yanlış bilgi pompalamakla suçlayarak toplam sayının 100 bin olacağını iddia eden raporları reddediyor. Dahası, Tayvan hükümeti ve ulusal güvenlik kurumları, Çin’in Hindistan’a yönelik sosyal medya düşmanlığının planlanmasında rol oynadığını ve Çin yanlısı çok sayıda sosyal medya hesabının göç tartışmasını körüklediğini iddia ediyor ve bunun Pekin’in Hindistan ve Tayvan’ı birbirinden uzaklaştırma çabası olduğunu ileri sürüyor.

Doğrusu Pekin’in Tayvan’daki kamuoyu anlatılarını şekillendirmek için düzenli olarak dezenformasyon kullandığı söyleniyor. Bilindiği üzere Pekin, 1949 yılından bu yana Tayvan adasını kendi topraklarının bir parçası olarak görüyor. Ve son yıllarda Pekin’in daha agresif bir dış politika benimsemesi nedeni ile Tayvan üzerindeki politik ve askeri gerilimlerin artması ile Yeni Delhi’nin Taipei ile daha yakın bir ilişki kurmaya başlaması aynı zamana denk geldi.

Demokratik İlerleme Partisi’nin adayı Tsai Ing-wen, 2016 yılında Tayvan’ın ilk kadın başkanı seçildiğinde, Başbakan Narendra Modi liderliğindeki Hindistan hükümeti, -Çin anakarasıyla bağlarını göz önünde bulundurarak- göreve başlama törenine herhangi bir resmi temsilci göndermekten kaçınmıştı. Ancak dört yıl sonra, Tsai’nin yeniden seçilmesinin ardından Yeni Delhi’nin politik bakış açısı öyle değişti ki Modi, korona virüsü salgınının dünya çapında yaygınlaştığı bir dönemde, yemin törenine katılmak üzere iki Hint milletvekilini göndermeyi uygun gördü. Ve bu, Pekin’den uluslararası topluma “tek Çin” politikasına bağlı kalmaya devam etmesi yönünde çağrılarda bulunulmasını sağladı.

Ve son dört yıldır da -2020’den bu yana- Hindistan ile Tayvan arasındaki resmi olmayan bağlar, Yeni Delhi’nin Pekin ile ilişkilerinin gergin kalmasıyla daha da güçlendi. Bu aynı zamanda Hindistan’ın diplomatlarının veya dış hizmet görevlilerinin Çince öğrenme eğitimini tamamen Çin anakarasından Tayvan’a taşıdığı yıl. Şu an Delhi-Taipei ilişkileri her zamankinden daha yakın. Narendra Modi’nin Hindistan’ın G-20 başkanlığı hakkındaki makalesinin Tayvan’ın önde gelen gazetesi Taipei Times’da yayımlanması, artan Hindistan-Tayvan dostluğunun bir belirtisi olarak gösterilirken aynı zamanda Çin’e de bir mesaj niteliğinde olduğu öne sürüldü.

Tayvan medyasında Hindistan’a giderek daha fazla yer verildiği gözle görülür bir biçimde dikkati çekiyor. Dahası, Yeni Delhi’nin her ne kadar Taipei ile resmi diplomatik ilişkileri olmasa da son zamanlarda Delhi Tayvanlı yarı iletken firmalarını kendine çekmeye çalıştı, Tayvan’ın Hindistan’daki diplomatik varlığını genişletmesine izin verdi ve aynı zamanda Uluslararası Güneş İttifakı gibi kuruluşlarda Tayvan’a daha fazla yer verdi.

İkili ticaret 2001’de 1 milyar doların biraz üzerindeyken 2021’de 7 milyar dolara yükseldi. Geçtiğimiz temmuz ayında, Tayvan’ın fiili konsolosluğu olan üçüncü bir Taipei Ekonomik ve Kültür Merkezi Mumbai’de açıldı. Yeni Delhi, adanın önde gelen yarı iletken firması Taiwan Semiconductor Manufacturing Company’i (TSMC) Hindistan’da bir üretim tesisi kurmaya teşvik etti. Ve Amerikan teknoloji devi Apple’ın elektronik bileşen tedarikçisi olan Tayvan merkezli Foxconn, geçtiğimiz günlerde Çin anakarasından uzaklaşmak için 1,6 milyar dolar değerinde yatırım yaptığını duyurdu.

Artık Hindistan yavaş yavaş çekingenliklerinden kurtuluyor ve dikkati Tayvan’a kadar uzanıyor. Ayrıca Tayvan’a karşı yalnızca Hint halkı arasında değil, aynı zamanda politik yelpazede, Hint akademisinde, düşünce kuruluşlarında ve medyada da bir iyi niyet dalgası göze çarpıyor.

Aslında Modi, Hindistan Başbakanı olmadan öncesinden Tayvan ilişkilerine yatırım yapmaya başlamıştı. 1999 yılında Bharatiya Janata Partisi’nin genel sekreteri olarak adayı ziyaret etti. 2011 yılında Hindistan’ın Gujarat devletinin başbakanı olarak Tayvanlı bir heyeti ağırladı. Ertesi yıl, Tayvanlı yetkililer Gujarat’ta devlete yabancı yatırım çekmeyi amaçlayan küresel bir konferansa katıldı. Ve 2014 yılında Modi Hindistan’ın lideri olarak yemin ettiğinde Tayvan’ın Yeni Delhi’deki temsilcisi Tien Chung-kwang da yemin törenine davet edildi. Ancak Hindistan hükümeti, 2018 ve 2019’daki “Modi-Xi gayriresmi zirveleri” sonrasında Tayvan’a karşı daha temkinli bir yaklaşım benimsedi. Yeni Delhi hem Pekin ile olan dostluğunu hem de gelişen ikili ticareti bozmak istemiyordu ki Modi’nin ezici bir zafere ulaştığı 2019’daki ikinci yemin törenine Tayvan temsilcisi davet edilmedi. Ama Çin ile 2020’de yeniden alevlenen sınır kavgası her şeyi yeniden tersine çevirdi. Yeni Delhi’nin Pekin ile ilişkileri soğudukça Taipei, Delhi’nin yenilenen samimiyetinden yararlandı.

Yeni Delhi’nin Taipei ile ilişkisi önce artan ortak ekonomik çıkarlara, sonra da politik-stratejik çıkarlara dayalı olarak mantık doğrultusunda ilerliyor. Her ne kadar Tayvan’ın diplomatik alanı daralıyor ve yalnızca bir düzine kadar ülke onu hâlâ egemen bir devlet olarak tanıyor olsa da diğer ülkeler diplomatik ve ekonomik bağları güçlendirmenin yeni yollarını buluyor ve Hindistan ise bunların arasında en önemlisi olabilir. Ancak Hindistan’da Tayvan ile politik olarak daha fazla ilgilenme zamanının geldiğine ilişkin bir farkındalık doğsa da Hindistan’ın “tek Çin” politikasına ilişkin duruşunun değişmesi pek olası değil.

Yine de doğrusu bütün bunlar Pekin için kaygı verici. Dahası, geçtiğimiz ağustos ayında, üç eski üst düzey Hint askeri yetkilinin Tayvanlı yetkililer tarafından Taipei’de düzenlenen bir güvenlik diyaloğuna katılması ile gündeme gelen Hindistan-Tayvan savunma görüşmeleri Çin’de ekstra bir kaygı yarattı. Ve bu da Pekin’e yönelik ileri sürülen dezenformasyon iddialarının doğru olabileceğine işaret ediyor. Ancak söz konusu Hindistan-Tayvan göç anlaşmasını manipüle veya sabote etmek olduğunda, bazı Tayvanlı sivil grupların da Hint göçmen akınına ilişkin kaygılarını dile getirdiğini de unutmamak gerekiyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version