Avrupa komiserlerinin Polonya hükümetini Ukrayna’nın tarım ürünlerinin Avrupa’ya transit geçişi için “ikna” etmelerinin ardından AB üyesi ülkelere Ukrayna hububatı ithalatına getirilen yasağın etrafında kopan gürültü biraz durulmuş gibi görünüyor. Ama bu, büyük ihtimal, geçici bir sükûnet; zira Ukraynalı ihracatçının mutabakatları ihlal edeceğine ve Avrupa gıda pazarına damping yapmaya devam edeceklerine kesin gözüyle bakmak gerek, çünkü başka bir alternatifleri yok ve karşı taraf da hâlâ yeterince müsamahakâr.
Üstelik, “izin” zaten tam da bunu teşvik ediyor.
Kariyerine SSCB Tarım Bakanlığı’nda başlayan, geçmişte Senato Tarım Komitesi danışmanlığı ve Duma Tarım Komitesi Uzman Konseyi üyeliği de yapmış, halen Rusya Hububat Birliği Hukuk ve Analiz Departmanı Başkan Yardımcısı olan Aleksandr Korbut, “bağımsız uzman” sıfatıyla, şöyle diyor:
“Ukrayna hububatının kara koridorundan, bu kapsamda Polonya’dan geçişinin de zaten tamamen transit şekilde olması gerekliydi. Ürünün mesela Baltık Denizi kıyısındaki Polonya limanlarına kadar taşınacağı varsayılıyordu; oradan da deniz yoluyla yoluna devam edecekti. Ama Ukraynalıların, ülkedeki siloların hacim olarak yetersizliği yüzünden, tahılın raf ömrünün sınırlı olması ve döner sermayenin de yenilenmesi zarureti yüzünden hızla satmaları gerekliydi; onlar da hububatı ‘transit’ ülkelerde paraya çevirmeye başladılar. Satışın çok ve hızlı yapılması gerektiğini hesaba katarak da fiyatlarda dampinge giriştiler.”
Korbut’a göre Ukrayna’dan Polonya sınırı boyunca ayda 500-700 bin ton tarım ürünü geçiriliyor, bunun yaklaşık 150-200 bin tonu ise Polonya’da satılıyor.
Bu nedenle beş doğu Avrupa ülkesi: Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan nisan ayı başında Ukrayna’dan hububat, meyve ve sebze, ayrıca şarap, et ve başka bir dizi tarımsal ürün ithalatına 30 Haziran 2023’e kadar yasak getirdiler. Bu, Avrupa komiserlerinin ikna turuna girişmesine neden olan yasaktır.
Kiev rejimi o zaman, tarım ürünlerinin transit geçişine dair mutabakatları çıkartarak bu karardan rahatsızlığını belirtmişti. Rejimin Tarım ve Gıda Bakanı Nikolay Solskiy şöyle demişti:
“Polonyalı çiftçilerin zor bir durumla karşı karşıya olduklarını anlıyoruz, ancak şu anda en zor durumda olanlar Ukrayna çiftçileri.”
Korbut’un hatırlatmasına dönelim: eğer Ukrayna’dan sözümona transit “niyetiyle” Polonya’ya aylık toplam 500-700 bin ton hububat çıkarılıyor ve bunun yüzde 30 kadarı bu ülkede satılıyorsa, bu, Polonya’nın silolarında 2 milyon tonu bulan miktarda Ukrayna hububatı bulunduğuna işaret eder; eğer öyleyse Polonya köylüsünün fiyatı dibi görür, bu da neticede köylünün sokağa çıkmasına yol açabilir.
Polonya hükümetinin Ukrayna hububatına yasak getirmesinin nedeni zaten tam da buydu.
Üstelik, Polonya hükümeti sadece Polonya pazarında satılan ayda 150-200 bin ton kadar hububata giriş yasağı koymakla kalmadıklarını da açıkça belirtmişti. Polonya Kalkınma ve Teknoloji Bakanı Waldemar Buda, düpedüz şöyle demişti: “Ukrayna’dan Polonya’ya hububat ithalatı yasağı üçüncü ülkelere transit geçişi de ilgilendiriyor.”
Rusya Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova bu sözlere dikkat çekmişti:
“Düşünsenize, Polonya şimdi, Ukrayna kendisine Rusya-karşıtı bir özne, bir enstrüman olarak lazımken onunla böyle konuşuyor. Sınırlar silindiğinde, Ukrayna’nın geri kalanı Varşova tarafından yutulduğunda ise yerli halkla artık konuşan bile olmayacak.”
“Avrupa Komisyonu” adını taşıyan yönetim organı, Polonya hükümetinin sadece bir parçası değil aynı zamanda koçbaşı olduğu Rusya karşıtı siyasetin zarar görmesine izin veremezdi; Kiev rejimi karşısında tavize gitmesinin ve Varşova’yı “ikna” etmesinin nedeni bu. Ve bu, açık ki, sadece şu anlama geliyor: işler eski tas eski hamam devam etsin, ülkeden transit diye çıkarılan hububatın yüzde 30’a varan bir kesimi Polonya’da ve diğer ülkelerde satılarak Avrupa pazarında damping etkisi oluşturmaya devam etsin.
Ama kritik bir girişim bu ve nereye varacağı çok belirsiz. Ukrayna hububatının Avrupa’da damping yapması, başta doğudakiler olmak üzere Avrupalı çiftçiyi azçok olumsuz etkiliyor kuşkusuz; bununla birlikte çiftçi, tıpkı emekçi halkın diğer kesimlerinde olduğu gibi, Avrupa ülkeleri için ancak sokağa çıktığında ve karşısına polisi dikmek gerektiğinde önem taşıyan bir güçtür. Ukrayna dampingiyle hububat fiyatlarının düşmesi çiftçiyi vuruyor ama halkın geri kalanı ekmeği evine ucuza götürdüğü sürece çiftçiyle onlar arasında çatışma yaratarak toplumun atomizasyonuna devam etmek de hiç fena fikir değil doğrusu.
Bir başka belirsizlik şu: Ukrayna’nın hububat üretiminde iki yıldır keskin bir düşüş var. ABD Tarım Bakanlığı’nın tahminlerine göre Ukrayna’nın buğday üretimi bu yıl geçen yıla göre yüzde 21 azalarak 16,5 milyon ton olacak. Bu miktar 2022’de 20,9, 2021’de 33 milyon tondu. Diğer tahıl ürünlerinde de yüzde 19’luk bir düşüş bekleniyor; buna göre mısır üretimi 22, arpa üretimi 5,9, yulaf üretimi 0,35 milyon tonla yüzde 19 azalacak. Bunun sonucu olarak buğday ihracatı geçen ziraat sezonunda 15 milyon tondan bu ziraat sezonunda 10 milyon tona, mısır ihracatı ise 26,9 milyon tondan 16,5 milyon tona düşecek. Bu düşüş Ukraynalı çiftçiyi sefalete mahkûm edebilir, ama bunun Brüksel için bir önemi yok (ne de olsa Leyen ve diğerleri, “son Ukraynalıya” kadar öldürtmeye hazırlar). Dolayısıyla, Brüksel’in Ukraynalıya karşı ikiyüzlülüğünden söz etmek zaten anlamsız. Daha önemlisi, bu düşüş Avrupa’da hububat pazarını nasıl etkileyecek?
Ve son olarak: Avrupa komiserlerinin kararı Afrika’da nasıl yankı bulacak, aç ve muhtaç halkları nasıl etkileyecek?
Ama bu da zaten en önemsiz şey.