ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Washington’un ticari gerilimlerin arttığı bir dönemde ilişkileri geliştirme planının bir parçası olarak perşembe günü Pekin’e gidecek.
Yellen’ın dört günlük gezisi, Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın geçen ay her iki tarafın da “samimi ve yapıcı” olarak tanımladığı ziyaretini takiben geldi. Ancak, pazartesi günü Pekin, Washington’un bu yaz Çin’e çip yapım ekipmanı satışını azaltma planlarına tepki olarak, elektrikli araçların ve yarı iletkenlerin üretimi için hayati önem taşıyan bazı galyum ve germanyum ürünlerinin ihracatını kontrol etmeye başlayacağını açıkladı. Bu hamlenin üzerine Yellen’ın ziyaretine ilişkin beklentiler daha da düştü.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi, özellikle teknoloji konusunda stratejik bir rekabet içinde.
Nikkei Asia, geçen ayki ziyaret için aslında Yellen ve Ticaret Bakanı Gina Raimondo’nun önerildiğini, ancak Washington’un ilişkilere verdiği öncelikten dolayı Blinken konusunda ısrar ettiğini yazdı.
Aynı şekilde Pekin’in “iyi niyetinin bir göstergesi olarak” Çin’in ABD Büyükelçisi Xie Feng, pazartesi günü Yellen ile bir araya geldi.
Yellen’in ofisinden yapılan açıklamada, “Açık sözlü ve verimli görüşme, Bakan Yellen’ın Pekin’e yapacağı ziyaretle uyumlu olarak, açık iletişim hatlarını sürdürme ve ABD-Çin ikili ilişkisini sorumlu bir şekilde yönetme çabalarını destekledi” denildi.
Ekonomik kaygılar yerine ulusal güvenlik çıkarları öncelikli
Nisan ayında yaptığı bir konuşmada Yellen, Çinli meslektaşlarıyla ekonomik diyaloğu yeniden başlatma niyetinin sinyalini vermişti. Yellen’ın bu hafta ise Pekin’de, Washington’ın Çin’le ilişki kurma biçiminin “ekonomik kaygılar” yerine “ulusal güvenlik çıkarları” odaklı olduğunu açıklayacağı ifade ediliyor.
Eurasia Group’ta kurumsal ilişkiler ve Çin Direktörü Anna Ashton, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, “Çin tarafının, ABD’nin ‘riski azaltma’ söylemi ve yakında çıkacak olan Beyaz Saray kararnamesine ilişkin endişelerini dile getirmesini ve Yellen’in muadillerini rahatlatmaya çalışmasını bekliyoruz” dedi.
Ashton, Washington’ın hassas olmayan endüstrilerde ticaret ve yatırımı sürdürmeye çalışırken ulusal güvenlik veya insan hakları endişeleri taşıyabilecek sektörlerde çözülmeye çalıştığını söyledi.
Riski azaltma mı ayrıştırma mı?
Önceki ABD Başkanı Donald Trump döneminde başlayan Çin’e ek vergi tarifeleri, Biden döneminde de sürdürüldü. Ayrıca teknoloji alanındaki kısıtlamalar da artırılarak Çin’e çip ihracatına yönelik kısıtlamalarla devam ettirildi.
Çin’in eski Washington büyükelçisi Cui Tiankai, pazartesi günü Pekin’de düzenlenen bir forumda ABD Başkanı Joe Biden’ın “çatışmayı önlemek için angajman kurallarını netleştirme” çağrısına atıfta bulunarak, “İki ülke arasındaki ilişki yanlış yoldaysa, ‘korkulukların’ ne yararı var?” diye sordu.
Yellen’ın ziyareti, Biden yönetiminin Çin’e giden yatırımları kısıtlayarak ve yapay zeka teknolojisinde kullanılan yarı iletkenlerle ilgili yeni ihracat kontrolleri uygulayarak Çin’den gelen “riski azaltma” stratejisini takip ediyor.
Pekin, ABD’nin bu stratejisine şiddetle karşı çıkıyor. Çin’in Washington büyükelçiliği sözcüsü Liu Pengyu geçen hafta gazetecilere verdiği demeçte, “Nasıl paketlenirse paketlensin, ABD’nin ‘riski azaltma’ stratejisi hala ‘ayrışmak’ ve tedarik zincirlerini kesmekle ilgili” dedi ve ekledi, “Bu kimsenin çıkarına hizmet etmiyor.”
Yellen’in ziyareti, Washington’ın gerektiğinde Çin’le rekabet etmek ve yine kendi çıkarları doğrultusunda işbirliği yapmak gibi çift yönlü yaklaşımını yansıtıyor.
ABD, “riski azaltma” stratejisini sürdürürken aynı zamanda Çin’le askeri angajman, iklim değişikliği, fentanil üretimi ve ihracatını kontrol etme gibi konularda müzakereleri yeniden başlatmayı hedefliyor.
ABD’nin iklim için özel başkanlık elçisi John Kerry’nin de, Washington’un ihracat ve yatırım kısıtlamaları karşısında Pekin’in tutumunu yumuşatmak için kullanabileceğini umduğu bir gezi yapmayı planladığı kaydedildi.
Ancak yatırımcılar uzun süreli gerilimlere hazırlanıyor. BNY Mellon Investment Management’ın Asya yatırım stratejisi başkanı Aninda Mitra, Salı günü Hong Kong’da düzenlenen bir konferansta, “Asıl sorunlar doğası gereği daha ekonomik ve teknolojik. Ortak bir zemin bulma kapsamının gerçekten de oldukça sınırlı olduğunu düşünüyorum” dedi ve ilişkinin dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.