Almanya’da “trafik lambası” koalisyonunun ortağı olan Yeşiller, ülkenin en yalancı siyaset aktörlerinden olsa da dün söylenenler ve bugün yapılanlar arasındaki tutarsızlıklar görmezden gelindi.
Tüm yalanlara ve sahte vaatlere rağmen Yeşiller’in anketlerde hala yüksek rakamlara sahip olması, elbette medyanın başarısı. Fakat Avrupa’nın en profesyonel yalancılarından müteşekkil olan bu partinin seçim öncesi söylediklerine bakmak yararlı olabilir.
Barış politikası
Yeşiller, ilk zamanlarının “pasifist” ve savaş karşıtı politikalarından uzaklaşalı çok oldu. Ancak bu durum seçmenlerin dikkatinden kaçtı.
Yeşiller milletvekili Katrin Göring-Eckardt, 2020 yılının sonlarına doğru, partinin yeni tüzüğü görüşülürken “Yeşiller de pasifist köklere sahip, ancak hiçbir zaman pasifist bir parti olmadılar” itirafını yapmıştı.
Ukrayna’ya silah tedarikinin artırılması ve savaşın uzatılması konularında en büyük baskının Yeşiller’den geldiği hesaba katılırsa bu sözlerin ne kadar doğru olduğu anlaşılabilir.
Yeşiller’in eski eş başkanı ve şu an dışişleri bakanı olarak görev yapan Annalena Baerbock, Alman Marshall Fonu üyesi ve Heinrich Böll Vakfı’nın Avrupa ve Transatlantik Danışma Kurulu’nda da aktif. Bununla beraber Berlin-Taipei Parlamento Dostluk Çemberi’nin başkan yardımcısı. Ukrayna ihtilafındaki saldırgan açıklamalarının ve Rusya’nın askeri müdahalesinden günler önce miğferini, hücum yeleğini kapıp Donbass temas hattında arz-ı endam etmesinin sebebi biraz da buydu.
İklim koruma
Bunun yanında Yeşiller, 2021’in sonlarına kadar tüm termik santraller kapatılmazsa yakında “dünyanın sonunun geleceği” uyarılarını yapıyordu. Kömürle çalışan elektrik santrallerinden çıkan karbondioksit emisyonları, iklim değişikliğini geri dönülmez bir şekilde körükleyeceğini ve bunun da Avrupa da dahil olmak üzere dünya çapında milyarlarca insanın ölümüne neden olacağını söylediler.
2022’ye girildiğinde Yeşiller, bu gündemi rafa kaldırdı ve Rusya’dan doğalgaz tedarikinin kesilmesiyle termik santrallere geri döndüler. Naftalin kömürle çalışan termik santrallerin tekrar devreye alınmasının geçici olacağı iddia ediliyor. Fakat Rusya’dan doğalgaz tedariki, kömür kullanımını artırmadan ikame edilebilir değil.
Yeşiller ya kendi iklim değişikliği hikayelerine inanmıyorlar ya da dünyayı ve milyonlarca, hatta milyarlarca insanı feda etmeye hazırlar. Sebep ne olursa olsun tek bir şey söylenebilir; partiye adını veren “iklim değişikliğiyle mücadele” belli ki rafa kalktı.
Alman ekonomisinin ucuz enerji olmadan nisbi refahı ve rekabet gücünü kaybedeceği gerçi bir yana, gazdan elektrik üretirken de daha az karbondioksit emisyonu oluşuyor.
Ancak Rusya’dan doğalgaz tedarikini sağlayacak Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarına düzenlenen sabotajlardan sonra düzenlenen parti kongresinde Yeşiller vekili Viola von Cramon-Taubadel, sabotaj hadisesine dair şunları söylemişti:
“Kişisel dönüm noktamı bir hafta önce yaşadığımı itiraf etmeliyim. Dezenformasyonla Mücadele Komisyonu ile birlikte Washington’daydık ve önceki sabah asansördeyken Robert’in [Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck] Kuzey Akım-2 boru hattının nihayet sonunu getirdiğini öğrenir öğrenmez Polonyalı meslektaşlarımla bir beşlik çaktım.
PiS [Polonya’da iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi] de dahil olmak üzere Polonyalı meslektaşların bizi kutladığını, Almanya’daki Yeşilleri kutladığını söylemeliyim: ‘Çok teşekkürler, nihayet anladınız. 16 yıl önce mümkün olmayanı mümkün kılıyorsunuz ve bunun için bu federal hükümete, Robert ve Annalena’ya çok teşekkürler.’”
Bu, sabotajda Habeck’in de dahli olduğuna ilişkin dost meclisinde dile getirilmiş bir itiraf olarak da okunabilir.
Ayrıca Yeşiller’in onlarca yıldır en önemli hedefi nükleer enerjiyi aşamalı olarak terk etmekti. Uygulansaydı belki de Yeşillerin en büyük başarısı olacaktı.
Ve parti kurmayları, yaz aylarından beri nükleer santrallerin daha uzun süre çalışması gerektiğinden söz ediyor.
Hambach Ormanı’nın yağmalanarak linyit madeni çıkarılması gündeminde de Yeşiller’in reaksiyonları “takdire şayandı.” Linyit var olan en kirli ve verimsiz enerji kaynağı. Elbette Yeşiller de ormanın yok edilmesini çok kötü buldular.
Fakat Hambach Ormanı’nın yağmalanması iznini, Kuzey Ren-Vestfalya’da hükümetteyken Yeşiller verdi ve bunu daha sonra yine kendileri protesto ettiler.
Hatta Yeşiller, Schleswig-Holstein Wadden Denizi Milli Parkı’ndaki petrol üretimini artırmaya bile razılar. Ancak Wadden Denizi ekolojik olarak çok hassas bir alan ve orada yaşanacak herhangi bir kaza sonrası yaşanacak zararın epey büyük ve telafi edilemez olacağı muhakkak. Çünkü Wadden Denizi’ndeki hızlı akıntı, petrolü bir yandan Kuzey Denizi’ne taşıyacak ve hatta deniz tabanına yayacak. Ayrıca Wadden Denizi’nde çıkarılacak olan petrol, ülkedeki talebin sadece yüzde 0,1’ini karşılayabilirdi. Dolayısıyla orada petrol üretimini genişletmek için nesnel bir gerekçe yok.
Trafik lambası hükümetinin koalisyon anlaşmasında Kuzey Denizi’ndeki petrol üretiminin durdurulmasını öngörmüş olması şimdi pek kâle alınmıyor. İlginçtir, şu an aksini SPD ya da Hür Demokrat Parti (FDP) değil, Yeşiller talep ediyor. Ve Alman ekonomisi, Rus petrolünün yerini alacak kadar üretim yapabilecek durumda da değil.
Yeşiller ve Amerikan gazı
Yeşiller hidrolik kırma teknolojisinin kullanılmasına her zaman karşıydı; bunun Rusya’dan da ABD’den de gelse reddedilmesi gerektiğini söylüyorlardı.
Göring-Eckardt, 2019’un şubat ayında Die Welt gazetesine verdiği mülakatta, “Biz her zaman Kuzey Akım-2’ye karşı olduk. Proje başından beri yanlıştı. Onlarca yıl boyunca ilave satın alma taahhütleriyle bizi daha da fazla Rus gazına bağımlı yapıyor” ifadelerini kullanmıştı.
Göring-Eckardt, şöyle devam etti: “Rus gazının Amerikan gazıyla ikame edilmesine gerek yok. Buna ihtiyacımız yok.”
Bununla beraber Göring-Eckardt, AB’deki mevcut LNG terminallerinin tam kapasiteyle kullanılmasının mümkün olmadığını da dile getirdi.
Başta Yeşiller, ABD’den gelen pahalı fracking gazına yatırım yapmayı da reddediyordu. Sonunda ABD’den gelen hidrolik kırma gazı tedarikinde epey esnek davrandılar.
7 Haziran 2019’da Federal Meclis, “Almanya’da LNG altyapısının geliştirilmesi için çerçeve koşullarının iyileştirilmesi yönetmeliği”ni kabul etti. Yönetmelik, şebeke operatörlerini, gaz şebekelerini kuzey Almanya’da inşa edilecek olan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) terminallerine bağlamakla yükümlü kılıyor.
Ve düzenlemeyi, Yeşillerin iktidarda olduğu tüm eyaletler kabul etti. Göring-Eckardt’ın “saçma” olduğunu söylediği Amerikan hidrolik kırma gazının yol verdiler.
Bu sahtekarlar kulübünün geçen yılki seçimlerden evvel tek başına iktidara geleceği konuşuluyordu ki Baerbock’un master tezinde intihal yaptığı medyaya sızdı. Belki de Almanların en büyük şansı buydu.