İran’ın bir çok kentinde son üç ayda kız öğrencilerin eğitim gördükleri okullarda toplu zehirlenme vakaları yaşanıyor. Tahran yönetimine yakın kaynaklar olayın ardında halkı kışkırtmayı amaçlayan rejim karşıtı unsurların olduğunu düşünüyor, muhalifler ise Mahsa Emini gösterilerinin intikamını almak isteyen İran yönetimi içerisindeki bazı radikal gruplara işaret ediyor.
İran’da 30 Kasım 2022’den bu yana okullardaki toplu zehirlenme vakaları dikkati çekiyor. Kum, Loristan, Tahran, Erdebil, Kirmanşah, Simnan, Mazenderan, Çeharmahal ve Bahtiyari, Elburz ve Rezevi Horasan eyaletlerinde yaklaşık 100 günde, 1000’i aşkın öğrencinin zehirlendiği belirtiliyor. Öğrencilerde, solunum sıkıntısı, mide bulantısı, baş ağrısı ve uzuvlarda uyuşma gibi belirtiler görülüyor.
Nedeni henüz net olarak açıklanmayan zehirlenme vakalarıyla ilgili çalışma yürüten Meclis Eğitim, Araştırma ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Alirıza Monadi Sefidan, “Yapılan takip ve test sonuçlarına göre, okullarda kullanılan zehirde N2 (diazot) gazının bulunduğu tespit edildi” açıklamasında bulunmuştu. İran Eğitim ve Öğretim Bakan Yardımcısı Yunus Penahi ise 26 Şubat’ta düzenlediği basın toplantısında, öğrencilerin zehirlenmesinin kasıtlı olduğunu değerlendirdiklerini ifade ederek, “Bazı kişilerin başta kız okulları olmak üzere tüm okulların kapatılmasını istediği tespit edildi” demişti. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, şüpheli zehirlenme olaylarını araştırmak üzere 1 Mart’ta İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi ve İstihbarat Bakanı İsmail Hatib ile Sağlık Bakanı Behram Aynullahi’yi görevlendirmişti.
Hamaney: En şiddetli cezaya çarptırılsınlar
İran lideri Ali Hamaney, olayla ilgili yetkililere “olayın üzerine ciddiyetle gidilmesi ve faillerin en şiddetli cezaya çarptırılması” talimatını verdi. Mehr Haber Ajansı’na göre, Hamaney, katıldığı bir etkinlikte zehirlenme vakalarına değindi, “Yetkililer konuyla ilgili çalışıyorlar bunu biliyorum, olayın önemine binaen konunun üzerinde ciddiyetle dursunlar” dedi. İşin içerisinde bir suç şebekesi veya örgütsel bir yapının olma ihtimaline işaret eden Hamaney, toplumda endişe ve korkuya neden olan bu suça göz yumulamayacağını belirtti. Bunun, toplumun en masum kesimine yani çocuklara karşı işlenmesi nedeniyle “büyük bir suç” olduğunu vurgulayan Hamaney, şunları kaydetti: “İstihbarat ve emniyet güçleri olayın baş amillerini tespit etmelidir. Olayın failleri suçlular, en şiddetli cezayla yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır. Bunlara acınmamalı ve cezaları ibretlik olmalıdır.”
İran Yargı Erki Başkanı Gulamhüseyin Muhsin Ejei ise “Bu iş, ‘yeryüzünde bozgunculuk çıkarma’ suçlarından biridir. Bu işin failleri tespit edilip yakalandığında, hiç şüphe olmadan kanunda yer alan ‘yeryüzünde bozgunculuk çıkarma’ suçunu işlemekten yargılanacaklardır” dedi. İran Ceza Kanunu’nun 286. maddesi uyarınca “yeryüzünde bozgunculuk çıkarma” suçunu işleyenler idamla yargılanıyor.
Tahran yönetimine yakın kaynaklar olayın ardında halkı yönetime karşı kışkırtmayı amaçlayan rejim karşıtı unsurların bulunduğunu öne sürüyor. Muhaliflerinin iddiasına göre, olayın ardında, kadınların başını çektiği Mahsa Emini gösterilerinin intikamını almak isteyen İran yönetimi içerisindeki bazı radikal gruplar bulunuyor.
Tahran’da 13 Eylül 2022’de “ahlak polisi” olarak bilinen İrşat devriyeleri tarafından gözaltına alındıktan sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Amini 16 Eylül’de yaşamını yitirmişti. Amini’nin ölümü üzerine memleketi Sakkız’da 17 Eylül 2022’de başlayan gösteriler, ülke geneline yayılarak yönetim karşıtı protestolara dönüşmüştü. Aylarca süren olaylarda yaklaşık 500 gösterici öldürülmüş, yüzden fazla da emniyet görevlisi hayatını yitirmişti.