Yerini Donald Trump’a bırakmaya hazırlanan ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimi, Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından iktidarı ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) yönetimine destek verecek şekilde, Suriye üzerinde yıllardır uyguladığı sert yaptırım rejimini gevşetme kararı aldı.
ABD Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC), Suriye’ye yönelik yaptırım politikasında önemli bir değişikliğe işaret eden 24 No’lu “Genel Ruhsat” yayınladı.
Bu yeni izin 7 Temmuz 2025 tarihine kadar geçerli ve Suriye ile yapılan bazı işlemlere yönelik kısıtlamaları hafifletiyor.
Örneğin Suriye yönetim kurumları ile işlemlere 8 Aralık 2024 tarihinden sonra artık izin veriliyor.
Petrol, doğalgaz ve elektrik dahil olmak üzere Suriye’ye veya Suriye içinde enerji kaynaklarının satışı, tedariki, depolanması veya bağışlanmasına destek verilmesine izin veriliyor.
Suriye’ye ticari olmayan, kişisel havalelerin işlenmesine, Suriye Merkez Bankası aracılığıyla da olmak üzere artık izin veriliyor.
Öte yandan askeri ve istihbarat kurumları yasaklı alanlar olmaya devam ediyor. Rusya veya İran hükümetlerini ilgilendiren ya da bu ülkelerin mal veya hizmetleriyle ilgili işlemler hâlâ yasak.
Bunun yanı sıra Suriye menşeli petrol ürünlerinin ABD’ye ithalatı yasaklanmaya devam ediyor. Buna ek olarak Suriye’de yeni yatırımlar, çalışan maaşları için bazı istisnalar dışında hâlâ kısıtlı.
Bu yeni genel ruhsat, yaptırımların önemli ölçüde hafifletilmesi anlamına geliyor. ABD böylece bölgedeki müttefiklerine de insani yardım, iktisadi yeniden yapılanma ve Suriye’nin yönetim kurumlarıyla daha fazla etkileşim için potansiyel olarak yollar açıyor.
Dün Reuters‘a konuşan HTŞ’nin ticaret bakanı Mahir Halil el-Hasan, ABD’nin katı yaptırımları nedeniyle ve Körfez Arap ülkeleri de dahil olmak üzere birçok ülkenin bunu yapmak istemesine rağmen Suriye’nin yakıt, buğday veya diğer önemli malları ithal etmek için anlaşma yapamadığını söyledi.
El-Hasan, Suriye’nin yeni yönetiminin birkaç ay yetecek kadar buğday ve yakıtı bir araya getirmeyi başardığını fakat yaptırımların dondurulmaması ya da kısa süre içinde kaldırılmaması halinde ülkenin bir “felaketle” karşı karşıya kalacağını savundu.