SÖYLEŞİ

‘Trump ABD’yi Suriye’den çıkarmak istiyor’

Yayınlanma

ABD Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Matthew Bryza Harici’ye konuştu: “Trump, ABD askerlerini Suriye’den çekmek istiyor ve bunu ancak Trump’ın NATO müttefiki Türkiye’nin genel durumu istikrara kavuşturabileceğinden emin olması durumunda yapacağını düşünüyorum.”

2001-2005 yıllarında Beyaz Saray’da Ulusal Güvenlik Konseyi bünyesinde Avrupa ve Avrasya İlişkileri Direktörü olarak görev yapan Matthew J. Bryza, 2005-2009 arasında ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı olarak görev yürütmüştür. Şubat 2011-Ocak 2012 arasında ABD’nin Azerbaycan Büyükelçiliği görevini üstlenen Bryza, Washington DC merkezli bir düşünce kuruluşu olan Jamestown Foundation’ın Yönetim Kurulu üyesidir.

Matthew Bryza, Rusya-Ukrayna savaşı, Suriye ve Orta Doğu’daki gelişmeler, ikinci Trump dönemine ilişkin beklentiler ve Türkiye-ABD ilişkilerinin gelişimine dair Harici’den Dr. Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı.

‘Türkiye’nin Suriye’deki YPG/PKK’yı ortadan kaldırmaya çalışacağını düşünüyorum’

Dünyada, ABD’de, Suriye’de pek çok gelişme oluyor. Rusya ve Ukrayna arasında da gelişmeler oluyor. Slovakya Başbakanı Fico Moskova’daydı. İlk kez bir Avrupa lideri Moskova’yı ziyaret etti ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Yani çok fazla gündemimiz var ama önce Suriye ile başlayalım. Gelişmeleri tekrarlamama gerek yok, zaten çok farkındasınız ve yakından takip ediyorsunuz. Son durum hakkındaki görüşünüz nedir?

İlk ve en önemlisi, her şeyin ne kadar çabuk çözüldüğü şaşırtıcı. Ben bunun İran’ın ne kadar zayıfladığının ve Hizbullah’ın İsrail tarafından nasıl yok edildiğinin veya neredeyse yok edildiğinin göstergesi olduğunu düşünüyorum. İran, Suriye’de İsrail tarafından çok sert bir şekilde vuruluyordu ve Rusya çok zayıftı. Rusya, Ukrayna’ya karşı sürekli savaşmaya odaklanmıştı. Böylece Esad rejiminin normal, olağan destekçileri, yani İran ve ardından Hizbullah ve Rusya, Esad’a yardım etmek için orada değildi. Aslında bence çok zayıf değillerdi. Bence en azından Tahran, Moskova ve Ankara da Esad’ın muhalefetle müzakere etmeyi reddetmesinden bıkmıştı.

Biz bunu biliyoruz, değil mi? Aşağı yukarı olarak iki yıl önce Ankara, Şam’la ilişkileri normalleştirmeye çalışıyordu ve Esad buna direniyordu. Bu yüzden ilk şey şu ki, şükürler olsun ki bu korkunç işkence rejimi bitti. Ne kadar çabuk gerçekleştiğine şaşırdım. Ve birçok kişi için İran ve Rusya’nın ne kadar zayıf olduklarının ortaya çıkması şaşırtıcı oldu. Bunlar bu ülkeler için büyük stratejik gerilemeler. Ama benim için Türkiye’de otururken en önemli şey, bu ülkenin potansiyel olarak iktidarı belirleyici olmasıdır.

Ankara’nın HTŞ’yi saldırıya teşvik ettiğini düşünmüyorum ama saldırı başladıktan sonra Türkiye’nin bunu desteklediğini ve kuzeyde YPG/PKK’yı Fırat’ın doğusuna taşımak ve Menbiç’i kurtarmak için bundan yararlandığını düşünüyorum. Bu, uzun zamandır Ankara’nın planıydı ve şimdi Suriye Ulusal Ordusu ile birlikte, bence Türkiye’nin Suriye’deki YPG/PKK’yı ortadan kaldırmaya çalışacağını düşünüyorum ki bu da devasa bir değişiklik.

‘Trump Suriye’yi ABD için stratejik önemde görmüyor’

Dışişleri Bakanı Fidan ve Ahmet El Şara birlikte ortak bir basın toplantısı yaptılar ve asıl fikir YPG’nin varlığını sona erdirmesi. ABD’nin bu konudaki tutumu ne olacak? Çünkü Türkiye için ana konu YPG’den bahsederken, ABD’nin bu grubu desteklemeye devam ettiğini biliyoruz, onların IŞİD’e karşı ortakları olduğunu söylüyorlar. Bu Türkiye için bir koşul ve de yeni Suriye geçici hükümeti için bir koşul. Trump’tan ne bekliyorsunuz? Ne diyecek?

Şam düşmek üzereyken o zaten bunu söyledi: ABD’nin bunun dışında kalması gerektiğini, bu mücadelenin ABD’nin mücadelesi olmadığını ve aslında uzun bir süre, başkanlığı boyunca ABD’nin Suriye’den birliklerini çekmesini istediğini belirtti.

Suriye’de 900 Amerikalı Deyrizor’da tutmaya ikna edildi, bu arada bu sayı 2000’e çıktı. Bunu geçen hafta duyurdu ama açıkça Trump ABD birliklerini ülkeden çıkarmak istiyor ve Suriye’nin Amerika Birleşik Devletleri için stratejik olmadığına inanıyor; en azından pek çok kişinin sandığı kadar önemli değil. Suriye’nin Türkiye, İran veya Rusya için stratejik olarak önemli olduğu kadar (ABD için) önemli olmadığını varsayıyor. Bu yüzden sanırım Suriye’deki ABD üslerini kapatıp onları oradan çıkarmak konusunda istekli olacak ama bir numaralı endişesi şu: IŞİD veya Türkiye’de adlandırıldığı gibi DEAŞ. Ve evet, Biden Yönetimi’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ABD’nin sözde Suriye Demokratik Güçleriyle yani YPG ile çalışmaya devam etmesi gerektiğini söyledi.

IŞİD militanları ve ailelerinin tutulduğu hapishaneleri işletmek ve içeride tutmak için… Ben bunun için bir neden göremiyorum. Bu görevin neden YPG tarafından yürütülmesi gerekiyor? HTŞ, birlikte bunu yapabileceğimizi söyledi. HTŞ geçmişte IŞİD veya DEAŞ ile savaştı ve eğer HTŞ sizin dediğiniz gibi yetenekli bir ordu geliştirirse, bu YPG olmayacak ama tüm milislerin silahlarını bırakması gerekecek ve tüm ülke için bir Suriye Ordusu olacak.

Geçmişte IŞİD veya DEAŞ ile savaşmış bir örgüt tarafından yönetilen ulusal bir ordunun, IŞİD teröristlerini ve ailelerini hapishanelerde tutma görevini yerine getiremeyeceğine dair prensipte hiçbir neden göremiyorum. Tüm bunlar söylendikten sonra, çok şey Washington ile Şam’daki yeni liderler arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceğine bağlı. Ancak Başkan Trump’ın tüm ABD birliklerini oradan çekmek isteyeceğini ve ABD’nin giderek temelde HTŞ etrafından şekillenen yeni Suriye hükümetine IŞİD konusunda daha fazla güvenebileceğini umuyorum.

IŞİD’in veya DEAŞ’in önümüzdeki haftalarda nasıl davranacağına bağlı ve kendilerini yeniden oluşturmaya çalıştılar. Bu yüzden bazı ABD askeri eski komutanları, ABD ve SDG’nin Suriye’de IŞİD’e karşı çok çalışması gerektiğini söylüyordu. Bu yüzden Washington’da bir tartışma var ama Trump’ın tartışmayı kazanacağını biliyorum. O başkan ve bence o da kazanmak ve ABD askerlerini oradan çıkarmak istiyor.

‘HTŞ, Türkiye sınırının diğer tarafından maddi ve fiziksel destek almasaydı hayatta kalamazdı’

Bazı insanlar için dışarıda HTŞ devrim savaşçıları veya kahramanlar. Bazı analistler içinse CIA tarafından büyütülüyorlar veya bir Amerikan veya İngiliz istihbarat teşkilatı bu grubu besliyor. HTŞ hakkında çok fazla farklı senaryo var, bazıları bu hızlı başarının arkasında ABD ve İsrail var diyor. Ancak şimdi Bakan Fidan’ın Şara ile birlikte Şam’da olduğunu görüyoruz, Türkiye’nin desteği olduğunu anlıyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz?

Temelde birinin ABD’nin HTŞ’yi bir şekilde organize ettiğini söylemesi aptalca. ABD tarafından hâlâ bir terör örgütü olarak tanımlanıyor ve geçen hafta Dışişleri Bakanlığından üst düzey kişilerin Şam’a ziyareti gerçekleşti. Bu zamana kadar Şara’yı öldürecek olan herhangi biri için 10 milyon dolarlık bir ödül vardı, ancak bu ödül artık kaldırıldı. Kaldırılmasının sebebi ise ziyarette yapılan iyi bir konuşma oldu ve eski meslektaşım, Yakın Doğu veya Orta Doğu Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf, “Tartışmanın ne kadar yapıcı olduğuna memnuniyetle şaşırdım” dedi. Şara’nın, önceki adıyla Colani’nin, her kesimi temsil eden bir hükümet ve azınlık haklarına saygı duyulan bir yapı için hazır olduğunu düşünüyorum.

Böyle bir organizasyon genelde terörist bir grup olarak tanınmaz ve liderini öldürene 10 milyon dolar ödül teklif edilmez. Daha önce de söylediğim gibi, Ankara’nın HTŞ’yi saldırıyı başlatmaya teşvik ettiğine inanmıyorum. Ancak elbette Ankara yıllar boyunca bir miktar destek teklif etti. HTŞ, Türkiye sınırının diğer tarafından maddi ve fiziksel destek almasaydı hayatta kalamazdı. Ancak HTŞ ile Suriye Milli Ordusu’ndaki milisler arasında her zaman bir gerginlik vardı ki Türkiye SMO’yu da aktif olarak destekliyordu. Oradaki Suriye Milli Ordusu, İslamcıların ve laiklerin bir karışımıdır; Esad rejiminin eski askerleri ve etnik azınlık kabile milislerinden oluşur. Bu nedenle kesinlikle Türkiye tarafından destekleniyorlardı, ancak HTŞ Ankara’dan asla doğrudan böyle bir destek almadı.

Peki neden şimdi oldu? Bunun bir fırsat anı olduğunu söyledik ve daha önce tartıştık: Rusya’nın zayıf ve dikkatsiz olduğu, İran’ın zayıfladığı ve Hizbullah’ın neredeyse öldüğü bir dönemde, herkes Esad’ın üç destekçisinin de muhalefetle müzakere etmemesinden bıktığı ve usandığı bir fırsat anıydı. Bu yüzden tam zamanıydı; Esad rejiminin çöküşü gerçekleşti ve Esad herkes kadar şaşırmıştı. Ancak Rusya’nın Esad’ı koruyabilmeyi tercih edeceğini düşünüyorum, tıpkı İran’ın yapacağı gibi, ancak bunu başaramadılar. Günün sonunda vekillerine veya diğer gruplara sinyal göndermemesi, “sizin yanınızda olmayacağız” anlamına geliyor.

Bu arada İsrail’den bahsetmişken, elbette sorunuz İsrail’in Suriye’de İran ve Hizbullah’ı zayıflatmada büyük bir rol oynadığı yönünde. İsrail büyük bir rol oynadı, ancak Türkiye ile koordinasyon halinde değil.

‘İsrail işgal ettiği toprakları korumayı hedefliyor’

Şimdi ise İsrail Suriye’den işgal ederek daha fazla toprak elde etmeye çalışıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? HTŞ, işgal veya herhangi bir saldırı olduğunda İsrail’e karşı savaşmamaları ve bu konuda sessiz kalmaları sebebiyle de eleştiriliyor. Siz HTŞ ve İsrail ilişkisini kısa vadede nasıl görüyorsunuz?

HTŞ uluslararası alanda tanınmak istiyor, İslamcı teröre karşı olduğunu iddia ediyor -kendileri eskiden öyle olmasına rağmen. El Nusra Cephesi’ndeydi ve Şara’nın kendisi El Kaide ile savaşmıştı. Bu yüzden ilişkinin nasıl olacağını söylemek için henüz çok erken. Tıpkı Türkiye gibi İsrail bir fırsat gördü ve askerleriyle harekete geçti. Ancak, Ankara’nın Kuzey Suriye’yi işgal edeceğini veya kontrol etmeye çalışacağını sanmıyorum.

Yani kuzeydeki toprakları kontrol etmeye çalışacak. Kuzey Suriye’deki YPG/PKK’yı yok etmek için ne gerekiyorsa yapacak. Bu yüzden İsrail’in farklı bir dizi hedefi var. Golan Tepeleri’nde işgal ettiği toprakları korumak. Kendini 7 Ekim tarzı bir saldırıya karşı korumak. O toprakları işgali yasadışıdır, uluslararası hukuka aykırıdır, ancak bu durum ülke tarafından kabul edilmediği sürece geçerlidir. Bu topraklar üzerinde tanınan uluslararası bir otoritedir ve bunun üzerinde yargı yetkisi vardır.

Uluslararası hukukun ihlalidir ama Şara şu anda endişelenecek çok daha önemli şeyleri olduğuna inanıyordur. İsrail bu eylemi yaptı çünkü Şara ve HTŞ hiçbir şey yapamıyor. Yani Esad rejiminin silahlarının çoğunu İsrail görünüşe göre yok etti. Bu yüzden HTŞ’nin İsrail’in yaptıklarına karşı koyabileceğini sanmıyorum.

‘Trump, Erdoğan’ı beğeniyor ve seviyor’

Suriye’deki bu genel durumun Türk-Amerikan ilişkilerine yeni ne getireceğini düşünüyorsunuz?

Donald Trump’ın hoşuna gidecek bir gelişme olacağını düşünüyorum. Başkan Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı beğeniyor. Ona saygı duyduğunu açıkça belirtti, ama saygıdan da öte Erdoğan’ı seviyor. Biden yönetimi ilk geldiğinde birçok gazeteci bana Türk-ABD ilişkilerinde ne olacağını düşündüğümü sordu.

Ve ben de başlangıçta daha da kötüleşeceğini söyledim. Trump ve Erdoğan o kadar iyi anlaştılar ki, eğer bu bir matematiksel denklemse, o denklemin bir öğesini çıkarırsanız, o zaman o denklemin değeri daha düşük olur. Çünkü iki lider o kadar iyi anlaştılar ki, Trump’ın geri dönmesiyle, öncelikli olarak ilişkilerin iyileştirilmesini bekliyorum.

İkincisi, daha önce de söylediğimiz gibi Trump ABD askerlerini çekmek istiyor ve bunu ancak Trump’ın NATO müttefiki Türkiye’nin genel durumu istikrara kavuşturabileceğinden emin olması durumunda yapacağını düşünüyorum. Trump kendi başına tam bir pazarlıkçı olarak Türkiye ile Suriye’de işbirliği yapmak için bir anlaşma yapılması gerektiğini biliyor. Türkiye, YPG meselesini istediği gibi halletmeli.

Ve Trump bu yaklaşıma karşı herhangi bir direniş açıklaması yapmadı. “Öyle görünüyor ki Türkiye düşmanca bir devralma gerçekleştiriyor” dedi. Suriye ve Dışişleri Bakanı Fidan’ın dün söylediği gibi, ki Fidan bunu Trump’ın Erdoğan’a akıllı davrandığı, kurnaz davrandığı, fırsatı değerlendirdiği ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarını güvence altına aldığı için yaptığı bir iltifat olarak algıladı.

Bu yüzden tüm sinyaller aklımda olumlu görünüyor. F35 sorusu var, hatırlayalım ki Trump Türkiye’yi F35 programından yasaklamak istemiyordu, danışmanları tarafından zorlandı ve Savunma Sanayii Başkanlığına yaptırım uygulamak istemedi, ABD Kongresi tarafından buna zorlandı. Daha fazla ABD askerinin ülkeden ayrılmasını ve Kuzey Suriye’nin Türkiye tarafından halledilmesini tercih ederdi.

‘Trump Türkiye ile ilişkileri daha iyi bir yola sokmayı hedefliyor’

Hatırladığım kadarıyla Fırat Kalkanı operasyonunu takip eden Zeytin Dalı operasyonundan sonra çok tepkiliydi. Türkiye’ye ve Türk politikacılara, savunma sanayi yetkililerine karşı çok tepkili ve çok olumsuz olduğunu hatırlıyorum. Ekonominizi mahvedeceğim dediğini hatırlıyorum. Bu noktaya gelmesi bir iki yıl sürdü; el sıkışmak ve pazarlık yapmak, normal ilişkilere devam etmek zaman aldı. Yani Türkiye ve ABD şu anda çok iyi bir konumda ve siz diyorsunuz ki çoğunlukla onun danışmanları yüzündendi.

Şimdi zaten kabinesinin çoğu açıklandı yani isimleri az çok biliyoruz. Bize biraz anlatır mısınız? İsimler hakkında yorumlarınız nedir? Yani kabinesini oluşturan isim seçimleri ve bunun Türkiye’yi nasıl etkileyeceği konusunda ne düşünüyorsunuz?

Yani dediğim gibi, önceki yönetiminde Trump, danışmanları tarafından Türkiye’yi F-35 programından yasaklamaya ikna edildi ve sonra da Kongre tarafından zorlandı, özellikle yaptırımların uygulanması için. Ama o dönem Trump’ın işinde kendini rahat hissetmediği başkanlık dönemiydi. Nasıl başkan olunacağını bilmiyordu, işi öğrenmemişti, başkan olmayı beklemiyordu. Bu sefer gerçekten yeniden seçilmek istiyordu ve şimdi nasıl çalışacağını biliyor, yeteneklerine güveniyor.

Bu yüzden bence danışmanlarının görüşlerine daha önce olduğu kadar bağımlı olmayacak. Danışmanları çoğunlukla Trump’ın tavsiyelerini takip etmek zorunda kalacaklar. Trump, onların tavsiyelerini alıp istediği eylem yolunu değiştirmek zorunda kalmayacak. Dışişleri Bakanı adayı Marco Rubio dış politika söz konusu olduğunda geleneksel bir Cumhuriyetçidir. Bu yüzden Rusya’ya ve Ukrayna’nın işgaline karşı serttir.

Rubio, Florida’da, özellikle New Smyrna’da çok sayıda Yunan Amerikalı seçmeni olmasına rağmen, Kuzey Suriye’deki terörizm konusundaki endişelerini gidermek için Türkiye’ye yardım çağrısında bulundu. Yani geçmişte oldu bu. ABD’nin Türkiye’ye daha fazla askeri yardım yapılmasına izin vermesi çağrısında bulunmuştu. Ve o da biliyorsunuz ki… Genel olarak bakıldığında görüşünde NATO’nun merkezde olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden NATO’nun ikinci büyük askeri gücü olan Türkiye’nin stratejik önemini değerlendirecektir.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, şu anda Temsilciler Meclisi üyesi, o da benzer şekilde dış politika konusunda geleneksel bir Cumhuriyetçi yani Rubio hakkında söylediğim her şey onun için de geçerli. Pete Hegseth, Savunma Bakanı adayı. Kendisi o kadar iyi bilinmiyor, o bir askerdi ve sonra Fox News’da yorumcu oldu. Büyük bir organizasyonu yönetme konusunda hiçbir deneyimi yok. Ve ABD Savunma Bakanlığı’nın dünyanın en büyük organizasyonu olduğunu iddia edebilirsiniz. Bu yüzden onu yönetebilecek yönetim uzmanlığına sahip olup olmadığı konusunda eleştirilerle karşı karşıya.

Son olarak önemli kişi, Ulusal İstihbarat Direktörü adayı olan Tulsy Gabbard.

ABD’deki tüm istihbarat teşkilatlarını denetleyen bir pozisyondur. Bunlardan çok sayıda var ama orada sadece CIA değil, aynı zamanda savunma istihbarat teşkilatı ve diğer birçok istihbarat teşkilatı da var. Yani, o bir Demokrat, başlangıçta başkanlığa aday olmuştu Hawaii’den bir Demokrat olarak. Ama son yıllarda Suriye konusunda gerçekten garip davrandı. Şam’a gitti ve Esad’la görüştü, Başkan Putin’e çok iltifat etti ve Ukrayna’yı işgalini destekledi. Bu yüzden çok fazla tartışmaya da yol açıyor.

Amerika sırlarını saklama konusunda güvenilmez olabilecek biri. Ama hiçbiri yani Rubio dışında kimse Türkiye hakkında pek bir şey söylemedi. Bu yüzden hepsinin Başkan Trump’ın yolunu izleyeceğini düşünüyorum ve daha önce de tartıştığımız gibi bence Başkan Trump en azından iki ülke arasındaki ilişkileri daha olumlu bir yola sokmayı ve belki de stratejik bir ortaklığın yeniden canlanmasını hedefliyor. Çünkü NATO’nun en büyük ordulara sahip iki üyesi onlar.

‘Zelenski de Putin de savaşı bitirmek istiyor’

Son olarak Trump’ın çok ünlü “Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde bitireceğim” açıklaması hakkında konuşalım. Bu mümkün mü? Trump’ın Başkan Putin’e sunacağı senaryolar neler? Bu savaşı nasıl bitirecek? Politikası ne olacak?

Evet, her zaman kendine güveniyor ve zaten bunun üzerinde çalışıyor ve onun etkisini gördüğümüzü düşünüyorum. Bu yüzden bence yaklaşımı hem Zelenski’ye hem de Putin’e baskı yapmak olacak. Son günlerde savaşı mümkün olduğunca çabuk bitirmek istediğini söyledi, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasından yana değil, ancak bunun birçok insanı şaşırttığını söyledi. ABD ve Avrupa Ukrayna’ya destek sağlamaya devam etmelidir. Ukrayna’nın gelecekte Rusya’ya karşı kendini savunabilmesi için ihtiyaç duyduğu kadar askeri destek verilmesini söyledi.

Yani daha spesifik olarak ben Trump’ın kesinlikle Rusya’nın bunu yapıp yapamayacağına dair görüşünü açıklamadığını düşünüyorum. Ukrayna’nın Kırım ve Donbas’taki topraklarını ve Zaporijya’daki diğer yerleri ve Herson’u da… Hatırlayabileceğiniz gibi Mart 2022’de Ukraynalılar ve Ruslar ilk olarak Antalya Diplomasi Forumu’nda ve daha sonra burada İstanbul’da buluştu. Bir teklif vardı. Rusya’nın Şubat 2022’den beri işgal ettiği tüm birliklerini geri çekmesi gerektiğini ve Ukrayna’nın NATO’ya katılmayacağını söyleyeceğini ve ardından Donbas ve Kırım’ın yasal statüsünün 15 yıl sonra konuşulacağını söyledi, yani bu konunun tartışılmasını geciktireceklerdi.

Sonucun buna benzer bir şey olacağını düşünüyorum. Rusya’yı Şubat 2022’den sonra işgal eden tüm birliklerini çekmeye ikna etmek zor olacak ama bu müzakere edilecek bir konu. Zelenski’nin savaşın sona ermesini giderek daha fazla istediğini düşünüyorum. Aylardır Rusya’nın barış görüşmelerinin bir sonraki turunda hazır bulunmasını istediğinden bahsediyordu.

Haziran ayında İsviçre’de yapılan bir tur vardı. Hem Rusya hem de Ukrayna, yaz ortasında birbirlerinin enerji altyapısına saldırmaktan kaçınmak için olası bir anlaşmayı tartışıyordu. Ve sanırım ağustos ayının başlarında bir noktadaydı, tam olarak hatırlayamıyorum ama Zelenski’nin “eğer bir anlaşmaya varabilirsek” dediğini hatırlıyorum, “birbirimizin enerjisine, altyapısına saldırmamak için belki genel olarak bir barış anlaşmasına varabiliriz.”

Zelenski de savaşı bitirmek istiyor. Putin de savaşı bitirmek istiyor. Yani Putin her gün 1.200 asker kaybediyor. Ölü veya yaralı sayısı 1.200. Her iki taraf da yüzlerce kişi kaybetti. Ukrayna tarafında binlerce asker ve sivil var. Yani Zelenski için zorluk, Rusya’nın Ukrayna topraklarını işgal etmesine izin verirse siyasi olarak hayatta kalmak.

Ve bir diğer konu da Rusya tarafından ilan edilen ilhakları kabul edecek mi?

Hayır, ilhakı kabul edebileceğini sanmıyorum ama soru şu ki, işgali kabul edebilir mi ve ne kadar süreyle işgali kabul etmekten başka seçeneği kalmayacak? Sanırım ama ilhakın kişisel olarak çok fazla olduğunu düşünüyorum, ama zaten müzakereler var.

Trump’tan Avrupa’ya ‘bizden daha fazla gaz alın’ baskısı

Gürcistan’da protestolar var, Sırbistan’da protestolar var, Suriye’deki durumu biliyorsunuz. AB’nin gaz sorunu olduğunu biliyorsunuz. Slovakya Başbakanı Fico Moskova’yı ziyaret etti, programın başında söyledim. Ve dünyada pek çok şey oluyor. Başkan Trump’ın yeni döneminde önceliği ne olacak?

Avrupa’nın artık doğal gaz sorunu yok, harika bir iş çıkardı, bu sorunla ilgilendi. Birçok kaynaktan sıvılaştırılmış doğal gaz alıyor, ancak Trump sadece Avrupa’nın daha fazla satın alması gerektiğini söyledi: “ABD sıvılaştırılmış doğal gazından daha fazla alın veya size gümrük vergisi uygulayacağım.”

Bu yüzden Trump’ın herkesle olan önceliği, dost veya düşman, NATO müttefiki veya değil, ABD’nin diğer konularda dezavantajlı olmayacağı bir ticaret dengesi sağlamak. Bir ülkenin dostça muamele görmesi için o ülkenin en azından ABD’nin kendisinden satın aldığı kadar mal ve hizmet satın alması gerekiyor. Bu onun yaklaşımı.

Evet, gaz açısından evet, eğer Avrupa endişeliyse yeni gaz kaynakları hakkında şu anda elde edilenin ötesinde bile diyor ki, bunu Amerika Birleşik Devletleri’nden satın alın. Böylece bu Avrupa’ya yaklaşımının temel taşı olacak. Bu gerçekten alışılmadık bir yaklaşım. Yani tarihsel olarak Cumhuriyetçiler, biliyorsunuz, II. Dünya Savaşı’ndan beri buna inanıyorlar: serbest ticaret, ticareti bir silah olarak kullanmamak ama ticareti politik bir silah olarak kullanacak.

Aptal değil, bence Putin’e saygı duyuyor ama aynı zamanda Putin’in ne olduğunu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin dostu olmadığını da biliyor. Fico veya Orban’a gelince, Orban’ı seviyor çünkü Orban sert bir adam. Ama Macaristan, ABD için önemli olmayacak kadar küçük, hatta Slovakya daha da küçük veya daha az önemli.

Bu yüzden o adamların gerçekten umurunda olacağını sanmıyorum. O, umurunda büyük ülkeler doğru, Çin’i önemsiyor, Rusya ile nasıl başa çıkılacağını önemsiyor, İran’ı önemsiyor. Aksi takdirde Avrupa’da ticaret dengesinin nasıl görüneceği önemli olacak. Ve en önemlisi NATO üyeleri için, onların sadece kendi yükümlülüklerini yerine getirmelerini değil, harcamaları artırmaları. NATO harcamaları GSYİH’nın %2’si ve her NATO ülkesi için askeri harcama hedefidir. Ancak Trump bu rakamı %5’e çıkarmak istiyor ki bu çoğu Avrupa ülkesi için imkansız.

‘Trump NATO ülkelerinin savunma harcamalarını yüzde 5’e çıkarmak istiyor’

Bence Macaristan çok önemli çünkü ana temas noktası Türk dünyası ile Avrupa arasında, özellikle bu Türk akımı Türkmen, Kazak gazının Avrupa için önemli olduğu durumda… Macaristan Avrupa adına Türkiye dünyasıyla konuşuyor ve bir şekilde Avrupa için çok önemli. Ama siz Trump için değil diyorsunuz.

Trump için değil, umurunda değil. Avrupa’da Trump’ın önceliğinin ne olduğunu söyledim ama biliyorsunuz birçok farklı görüş var. Ticaret onun ana odak noktası ve savunmaya GSYİH’nın sadece %2’sini harcamak değil, dahası %5’e kadar çıkarmak istiyor.

Artık NATO’nun modası geçmiş olduğunu söylemiyor. Bence NATO’nun ne kadar önemli ve yararlı olduğunun farkında, evet. Aksi takdirde Fransa veya Almanya hakkında özellikle güçlü stratejik görüşleri olmadığını biliyorsunuz, ki bunlar politik olarak bir karmaşa; şu anda bu ülkelere ne olacağını kim bilir…

Sanırım Giorgia Meloni’yi seviyor çünkü o sert biri. Ama bunun dışında Avrupa ticareti ve savunma harcamaları konusunda bir stratejisi olduğunu sanmıyorum. Stratejisi: “Daha fazla Amerikan sıvılaştırılmış gazı satın alın.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version