Almanya’da ekonominin bel kemiğini oluşturan ve kimileri kendi alanlarında dünya ihracat pazarının yüzde 95’ini kontrol eden Alman şirketleri, 2025 için beklentilerini sıraladı.
“Mittelstand” olarak adlandırılan ve standart KOBİ’lerden farklı olarak “aile şirketleri” olarak da bilinen şirketler, 2025 yılında korumacılığın artacağı uyarısında bulundu ve politikacıları serbest ticaret anlaşmaları yaparken daha pragmatik olmaya çağırdı.
“Die Familienunternehmer” ve “Die Jungen Unternehmer” adlı iş dernekleri tarafından WirtschaftsWoche için özel olarak yapılan bir anket, neredeyse hiç kimsenin serbest ticarette bir rönesans beklemediğini gösteriyor.
Bunun yerine, katılımcıların dörtte üçünden fazlası 2025 yılında küresel korumacılığın yayılmaya devam edeceğinden korkuyor.
Bu çerçevede, ekim ayında ankete katılan yaklaşık 820 şirket patronu Avrupa ticaret politikasında daha fazla pragmatizm çağrısında bulundu.
Ankete katılan Alman şirketlerinin çoğunluğu politikacılara, yeni Avrupa serbest ticaret anlaşmalarının imzalanmasını, potansiyel ortak ülkedeki belirli çevresel ve sosyal standartlara uyulması şartına bağlamamalarını tavsiye ediyor.
Şirket patronlarının sadece yüzde 31’i bu konuda ısrarcı olmanın doğru olduğunu düşünüyor.
Aile İşletmeleri Derneği Başkanı Marie-Christine Ostermann, “Artan korumacılık, bir ihracat ülkesi olarak Almanya için bir tehdittir,” uyarısında bulundu.
Ostermann, serbest ticaret anlaşmalarının pek çok yeni istihdam yaratabileceğini ve meselenin sadece gümrük tarifeleri olmadığını vurgulayara, “Tarife dışı ticaret engellerinin kaldırılması bürokrasinin azalması anlamına gelir ki bu da Alman hükümetinin artık taahhüt etmesi gereken, büyümeye ücretsiz bir destektir,” dedi.
İş insanına göre açık pazarlar “sadece Almanya ve Avrupa’da değil, tüm dünyada iktisadi istikrarı sağlar.”
Öte yandan Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Baş Ekonomisti Ralph Ossa, “yeni bir küreselleşme anlatısı” olduğu konusunda uyarılarda bulundu.
Kamuoyundaki tartışmalarda ticaretin giderek daha fazla eşitsizlik ve çevresel yıkımla ilişkilendirildiğine işaret eden Ossa, “Birçok vatandaş ve siyasi karar alıcı, ticaretin çözümün değil sorunun bir parçası olduğuna inanıyor,” dedi.
Sonuç olarak, DTÖ baş ekonomisti önümüzdeki yıllarda “küreselleşmenin gelişmesini” beklemiyor. Ona göre küresel ekonomi şu anda “pek çok şeyin gelecekteki ticaret politikası kararlarına bağlı olduğu hassas bir durumda”.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) da yeni bir çalışmasında, küresel ticaretin 2024 yılına kadar neredeyse 33 trilyon ABD doları gibi rekor bir seviyeye ulaşacağı sonucuna varıyor. Bunun başlıca nedeni, yüzde yedi oranında büyüyen hizmet sektörü.
Bununla birlikte UNCTAD 2025 yılı için fazla iyimser değil ve büyük ticaret savaşları ve yeni jeopolitik gerginlikler riskine işaret etti.