Dünya Basını
Almanya: Barış, seçimlerin büyük kaybedeni oldu

Editörün notu: Almanya’daki son seçimler, barışın büyük kaybeden olduğu bir sonuç doğurdu; Friedrich Merz liderliğindeki CDU/CSU, zayıflamış SPD ile koalisyon kurmaya hazırlanırken, şahin Boris Pistorius’un SPD’de güçlü bir figür olacağı öngörülüyor. BSW parlamentoya girmeyi kıl payı kaçırırken, AfD ve Sol Parti seçimlerin kazananları oldu; AfD doğu eyaletlerinde ve ekonomik durumu kötü olan seçmenler arasında, Sol Parti ise gençler ve büyük şehirlerde güçlü performans gösterdi. Göç ve güvenlik politikaları seçimlerin ana temalarıydı, ancak CDU/CSU ve SPD’nin tarihlerindeki en kötü sonuçları alması, ülkedeki siyasi bölünmeyi derinleştirdi. Merz ve Pistorius’un liderliğindeki politikalar, özellikle silahlanma ve Ukrayna konusunda, ekonomik resesyonu ve AfD’nin muhalefette güçlenmesini beraberinde getirebilir.
Barış, seçimlerin büyük kaybedeni oldu
Jens Berger
24 Şubat 2025
Almanya seçimlerini yaptı ve sonuç ancak hayal kırıklığı olarak nitelendirilebilir. Gelecekteki başbakanın büyük ihtimalle Friedrich Merz olacağı ve zayıflamış bir küçük ortak olarak SPD ile bir sonraki hükümeti kuracağı öngörülüyor. Scholz dönemi artık sona erdi ve korkarım ki şahin Boris Pistorius, Sosyal Demokratların yeni güçlü adamı olacak.
BSW (Sahra Wagenknecht İttifakı), Federal Meclis’e girmeyi kıl payı kaçırdı. Savaş ve silahlanmaya karşı belki de tek ses olan Sol Parti, seçimlerin büyük kazananı oldu, fakat şimdi neredeyse yürüyemeyecek durumda olsa da, barış politikası pozisyonlarını yeniden yapılanma sürecinde tanınmayacak hale gelene kadar törpüledi. Ülkeyi zor zamanlar bekliyor.
Yüzde 4,972: BSW’nin, ilk kez katıldığı federal seçimlerde parlamentoya girmesi için sonunda sadece 13.434 oy eksik kaldı. Infratest dimap’ın seçim sonrası anketlerine göre, BSW’nin kendine özgü bir konumu olduğu “barışın güvence altına alınması” konusu, seçmenlerin yalnızca yüzde 13’ü için en önemli seçim kriteriydi.
Sonuçta daha belirleyici olan “iç güvenlik” ve “göç” konularında özellikle AfD (Almanya için Alternatif) büyük başarı elde etti, “sosyal güvenlik” konusunda ise Sol Parti puan topladı. Sol Parti, özellikle son haftalarda genç seçmen gruplarında AfD ve CDU’ya (Hristiyan Demokrat Birlik) karşı inandırıcı bir alternatif olarak kendini konumlandırabildi. Merz’in sahnelediği “tabu yıkma” hamlesi, seçim akşamının yönünü belirledi; zira Merz, seçim kampanyasının kritik aşamasında BSW’nin ilgili aktörler arasında yer almadığı konuları merkeze taşıdı.
Göç konusuna odaklanmanın Birlik Partileri’ne (CDU/CSU) fayda mı yoksa zarar mı verdiği belli değil. Ancak kesin olan şu ki, CDU ve CSU yüzde 28,5 ile tarihlerindeki en kötü ikinci sonucu elde etti ve bu, Trafik Lambası Koalisyonunun (Ampelbruch) öncesinde elde ettikleri anket sonuçlarının da oldukça gerisinde kaldı. Buna rağmen, Birlik Partileri, muhtemelen SPD ile kurulacak gelecekteki hükümet koalisyonunda açık ara daha güçlü taraf olacak.
SPD ise yüzde 16,4 ile tarihinin en kötü sonucunu aldı ve özellikle “hâlâ başbakan” olan Olaf Scholz’un gelecek hükümette kayda değer bir rol oynaması beklenmiyor. Geçmişte, koalisyon içindeki şahinlerin dış ve güvenlik politikası hamlelerine karşı her zaman bir denge unsuru olan Meclis Grup Başkanı Mützenich, yeniden aday olmayacağını açıkladı. Dün akşam, medyanın artık SPD’de yeni güçlü adam olarak Boris Pistorius’u görmek istediği açıkça ortaya çıktı ve ne yazık ki partinin bu isteğe uyması oldukça muhtemel. Scholz, koalisyon görüşmelerini partinin başında yürütmeyeceğini şimdiden duyurdu.
Merz-CDU ve Pistorius-SPD… (Sadece) barış açısından değil, bu kesinlikle istenmeyen bir kombinasyon; BSW ve FDP’nin (Hür Demokrat Parti) parlamentoya girememesi sayesinde Yeşiller’in çoğunluk sağlayabilecek bir koalisyon için artık gerekmemesi de bu durumu değiştirmiyor. Yeşiller’in yüzde 11,6’ya gerilemesi ve FDP’nin parlamento dışı kalması, seçimlerin tek olumlu sonucu oldu. Robert Habeck, tüm seçim kampanyasını kendi kişisine odakladı ama başarılı olamadı. Dün akşam oldukça etkilenmiş görünüyordu; tıpkı daha önce Christian Lindner gibi, onun da şimdi kişisel sonuçlar çıkarması dileğiyle.
Seçimlerin kazananları AfD ve Sol Parti oldu. Fakat özellikle bu iki parti, ülkenin devam eden bölünmesini de gözler önüne seriyor. AfD, ülke genelinde güçlü bir performans sergilese de, doğu eyaletlerindeki başarısı olağanüstüydü. Tüm doğu Almanya eyaletlerinde AfD artık en güçlü parti; Brandenburg’da ikinci oyların yüzde 32,5’ini aldı ve diğer doğu eyaletlerinde yüzde 37’nin üzerinde oy elde etti. Ülke genelinde de AfD, işçiler ve işsizler arasında en güçlü parti oldu ve ekonomik durumlarını kötü olarak değerlendiren seçmenlerden yüzde 38 (+19 puan, önceki seçimlere göre) oy aldı. Bu, AfD’nin seçim programında özetlenen ve özellikle varlıklılar ile zenginlerin yararlanacağı bir politikayla keskin bir tezat oluşturuyor.
Ülkedeki bölünmüşlüğün bir başka tezahürü, Sol Parti’nin başarısında görülüyor. Sol Parti, özellikle genç seçmenlerden oy aldı. 25 yaş altındaki seçmenler arasında yüzde 25 (+17 puan, önceki seçimlere göre) ile en güçlü parti oldu. Sol Parti, özellikle büyük şehirlerde başarılı oldu; Berlin’de dün ikinci oyların yüzde 19,9’unu alarak CDU’nun önünde en güçlü parti oldu. Ancak kırsal kesimde ve yaşlı seçmenler arasında Sol Parti belirgin şekilde daha kötü performans gösterdi. Burada özellikle CDU, 70 yaş üstü seçmenlerde yüzde 43 ile rüya gibi bir sonuç elde etti.
Daha ayrıntılı analizler için henüz erken. Ancak biraz hayal gücüyle, orta ve uzun vadede AfD’nin yükseliş trendinin devam edeceği şimdiden görülüyor. Merz, göç politikası hamleleriyle mahkemelerde ve AB’de başarısız olacak ve bu alanı AfD’ye bırakmak zorunda kalacak.
Fakat daha büyük etkiler, muhtemelen gelecekteki yüksek silahlanma ve Ukrayna politikalarında görülecek. Merz-CDU ve Pistorius-SPD burada muhtemelen güçlü bir hamle yapacak ve karşı finansman için birçok alanda kesintilere gidip vergi politikasında seçim vaatlerini yerine getirmeyecekler. Ekonomik açıdan genel manada resesyonun devam etmesi bekleniyor ve muhalefet sıralarında BSW olmadan, AfD en büyük muhalefet partisi olarak bundan faydalanacak. Gelecek koalisyonun ne kadar süreceği ve “güvenlik duvarının” (Brandmauer) ne kadar dayanacağı belirsiz. 2025’in güvenlik duvarı ile yapılan son büyük seçim olması ihtimali asla göz ardı edilemez.