DİPLOMASİ

Almanya ve Avrupa, Afrika’da: Sığınmacılar, enerji ve Rusya gündemi

Yayınlanma

Alman hükümeti, Rusya etkisini kırmak, “yeşil dönüşüm” ve enerji güvenliğini sağlamak ve sığınmacı meselesinde yeni adımlar atmak için odağını Afrika’ya yöneltmiş durumda.

Son olarak Almanya Kalkınma Bakanı Svenja Schulze geçtiğimiz hafta pazartesi günü, çoğunluğu Sudan’dan olmak üzere yaklaşık 1,2 milyon mülteciyi barındıran Afrika ülkesi Çad’a gitti.

Schulze, ziyaretinin amacının, mültecilerin Avrupa’ya doğru yolculuklarına devam etmelerini önlemek için onlara Çad’da “yeni bir geçim kaynağı kurmaları için” fırsatlar sunmak olarak nitelendirdi.

Bakan, “Çad tel örgüler inşa etmedi ama mültecilerle dayanışma gösterdi,” diyerek övgüde bulundu. Çad dünyanın en yoksul ülkelerinden biri ve mültecilerin çoğunun bulunduğu doğusu da en yoksul bölgelerinden biri.

Berlin de bu ülkede nüfuz kazanmaya çalışıyor çünkü N’Djamena’daki hükümet bir yandan da diğer birçok Sahel bölgesi hükümeti gibi Rusya ile daha yakın işbirliği yapmaya başladı.

Çad’da geleneksel olarak baskın olan eski sömürgeci güç Fransa da artık artan bir baskıyla karşı karşıya. Almanya kendisini N’Djamena için alternatif bir işbirliği ortağı olarak sunuyor.

Bölgede etkisi artırmak isteyen bir başka Avrupa ülkesi de Macaristan. Budapeşte, kalkınma faaliyetlerini genişletirken bu ülkeye asker göndermek istiyor.

Neo-sömürgecilik Nijer’in ekonomik güvenliğini nasıl tehdit ediyor?

Sığınmacı akınında önemli bir durak: Çad

Bir yandan Alman hükümeti Çad’a belli bir kalkınma yardımı sağlamak istiyor çünkü bu ülkeye giderek artan sayıda sığınmacı geliyor. Sığınmacı akını özellikle doğudaki komşu Sudan’dan kaynaklanıyor.

Tahminlere göre ülkede şu anda yaklaşık 1.2 milyon mülteci bulunuyor ve her gün yeni Sudanlı mülteciler ülkenin doğu sınırını geçmeye devam ediyor.

Bu bölge, dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Çad’ın en yoksul bölgelerinden biri olarak kabul ediliyor. CDU’ya bağlı Konrad Adenauer Vakfına göre Birleşmiş Milletler, Sudan ile sınır bölgesinde dünyanın en büyük yardım operasyonlarından birini başlattı ve birkaç mülteci kampı kurdu.

Ayrıca buradan, resmi silahlı kuvvetler ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) milisleri arasındaki savaşın Nisan 2023’ten bu yana hız kesmeden devam ettiği ve sayısız sivilin hayatına mal olduğu Sudan’a gıda ulaştırmaya çalışıyorlar.

Avrupa’da Nijer yankıları

Berlin’den Çad’a yardım sinyali

Sığınmacılar başlangıçta Doğu Çad’da, bölgenin aşırı yoksulluğuna rağmen memnuniyetle karşılandı. Fakat Çadlı çiftçilerin, ihtiyaç duydukları tarım alanından yoksun kalmaları ve kıt gıda fiyatlarının hızla yükselmesi nedeniyle tansiyon yükselmeye başladı.

Giderek artan sığınmacı sayısı ve son aylarda Çad’ın yaklaşık 20 milyonluk nüfusunun onda birini etkileyen şiddetli sel felaketinin getirdiği ek yük, Almanya ve AB’de giderek artan sayıda mültecinin yakında Avrupa’ya yönelmeye başlayabileceği varsayımını doğurdu.

Bakan Schulze, bakanlığına göre “sığınmacıların entegrasyonu” ve “yerel halk ile yeni gelenler arasında barış içinde bir arada yaşama” yollarını gösteren projeleri ziyaret etmek üzere geçen hafta pazartesi günü Çad’a gitti.

Schulze, Almanya’nın “mültecilere yeni geçim kaynakları sağlama çabalarında Çad’a desteğini güçlendireceğini”, böylece “insanların … kendileri için yeni bir varoluş inşa edebileceklerini” ve ülkede “kalabileceklerini” sözlerine ekledi.

Ülke nüfusunun büyüklüğüne oranla, Çad’daki 1,2 milyon sığınmacı, refah içindeki Almanya’da yaklaşık 5 milyon sığınmacıya karşılık geliyor. Halihazırda Almanya’da 3,5 milyon sığınmacı bulunuyor.

Alman Dış İlişkiler Konseyi: Küresel Güney ile ilişkilerde kibre son verilmeli

BAE, Rusya ve Türkiye etkisi AB’nin radarında

Geleneksel olarak eski sömürgeci güç Fransa Çad’ın en yakın müttefikiydi ve halen ülkede yaklaşık 1.000 askeri bulunuyor. Fransa’ya bağlılık karşılığında Başkan Idriss Déby’nin (1991 – 2021) otuz yıllık baskıcı yönetimi garanti altına alınmıştı. 

Fakat oğlu ve halefi Mahamat Déby’nin başkanlığı sırasında çatlaklar ortaya çıkmaya başladı. Bu çatlaklar, oğul Déby’nin Fransız güvenliğine olan güveninin azalmasının yanı sıra Batılı olmayan ülkelerin Sahel bölgesinde giderek daha fazla rol oynaması ve hizmet sunmasından kaynaklanıyordu.

Örneğin, Rus paralı askerleri ve askeri personeli güneydeki komşu Orta Afrika Cumhuriyeti’nde, batı sınırındaki Nijer’de ve daha batıdaki Mali ve Burkina Faso ülkelerinde hükümetleri destekliyor.

Doğu komşusu Sudan’da ve Libya’da da Rusya’nın yanı sıra BAE ve Türkiye de yeni aktörler olarak öne çıkıyor.

Özellikle genç Çadlılar arasında Fransa ve diğer Batılı güçlerden nefret edilirken, “yeni-sömürgeci” Batı’ya alternatif olarak Rusya’nın popülaritesi artıyor.

Üstelik, Çad hükümeti Birleşik Arap Emirlikleri tarafından mali olarak destekleniyor ve bunun karşılığında BAE Sudanlı RSF milislerine silah ve mühimmat sağlamak için Çad’ın doğusundaki Amdjarass hava üssünü kullanma yetkisi veriyor.

Bu arada, Çad silahlı kuvvetlerine BAE’ye ait insansız hava araçlarının tedarik edilmesine ilişkin görüşmeler yapılıyor.

Almanya’nın Afrika hamlesi sürüyor: Berlin’de Kara Kıta zirvesi

Macaristan’ın Sahel ilgisi

Fransa ve ABD mevcut nüfuzlarını güçlendirmeye çalışırken, Macaristan Çad’da yeni faaliyetler geliştiriyor.

Kasım 2023’te Macar parlamentosu bu Afrika ülkesine 200 kadar asker gönderilmesini prensipte onayladı. O zamandan beri Budapeşte ve N’Djamena ilişkilerini genişletiyor.

Macaristan Çad’da, örneğin su kaynaklarını geliştirmek için bir dizi kalkınma projesi başlattı. Ayrıca her yıl 25 genç Çadlıya Macar üniversitelerinde eğitim görmeleri için burs vermeyi planlıyor.

Eylül ayında Cumhurbaşkanı Mahamat Déby Budapeşte’ye resmi bir ziyarette bulundu. Bu, Mayıs 2024’teki Çad başkanlık seçimlerinden sonra Avrupa’ya yapılan son derece sembolik ilk ziyaretti

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, ülkesinin Çad’daki olağandışı faaliyetlerini, “sığınmacılara karşı savunmayı Sahel’in içine taşıma” niyetiyle açıkladı.

Bütün bunlar Alman Kalkınma Bakanı Schulze’nin perşembe gününe kadar süren görüşmeler için Çad’a yaptığı ziyaretin ardında yatan nedenler konusunda ipuçları sunuyor.

Berlin ayrıca, nefret edilen eski sömürgeci güç Fransa ile arasındaki sınırı açıkça ortaya koyabilmeyi ve bu sayede nüfuz kazanabilmeyi de hesaplıyor. Sığınmacılara ve Rusya’ya karşı mücadelenin yanı sıra Almanya’nın Afrika’daki konumunu güçlendirmek de üçüncü hedef.

Almanya, Afrika ülkeleri ile sığınmacı anlaşması imzalamayı hedefliyor

Nijer’de gerilim: AB elçisi yardımları hükümete danışmadan dağıttı

Öte yandan bir başka Sahel ülkesi Nijer’de AB’ye karşı büyük bir tepki oluşmuş durumda.

Anlaşmazlığın konusu, AB büyükelçisinin Nijer’de meydana gelen sel felaketinin mağdurlarına yönelik AB yardımını Nijer hükümetine danışmadan ve hatta onun beyan ettiği iradeye aykırı olarak dağıtmış olması.

Niamey’den gelen protestoların ardından AB, büyükelçiyi istişarelerde bulunmak üzere geri çağırmıştı.

Nijerli darbeciler tarafından kurulan geçiş hükümeti, Batı güçlerine askeri bağımlılıktan kurtulmaya paralel olarak iktisadi bağımsızlığını da elde etmeye çalışıyor.

Buradaki temel mesele, Nijer’in Agadez’in kuzeyindeki Arlit yakınlarında bulunan uranyum yataklarının daha iyi kontrol edilmesi için verilen mücadelede düğümleniyor.

Niamey, on yıllardır bu yatakları tek başına işletebilen ve son olarak Fransa’nın uranyum ithalatının yüzde 20’sini ve AB’nin uranyum ithalatının yüzde 25’ini garanti eden Fransız devlet şirketi Orano’dan maden haklarını geri alma sürecinde.

Orano 31 Ekim’de Nijer’de uranyum madenciliğini en azından şimdilik durdurmuştu.

Aynı zamanda Çin Ulusal Nükleer Şirketi (CNNC) Nijer’de bir uranyum madenciliği projesini yeniden başlattı. Niamey hükümeti Türk yetkililerle nükleer işbirliği konusunda görüşmeler yürütüyor. Haberlere göre Rusya da Nijer ile uranyum madenciliği konusunda olası yakın işbirliği konusunda görüşmeler yapıyor.

AB, haziran ayından bu yana ülkeyi harap eden sel felaketinin kurbanları için yardımda bulunuyor. Şu ana kadar 300’den fazla kişi hayatını kaybetti ve bir milyondan fazla kişi de evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Niamey’deki hükümetin açıkladığı üzere, AB’nin Nijer Büyükelçisi Salvador Pinto da França, 1,3 milyar avro değerindeki AB yardımını “şeffaflık ve Nijerli yetkililerle iyi işbirliği ilkelerini göz ardı ederek” dağıtınca gerilim yükseldi.

Ekim ayında da França’ya Nijer’in yabancı devletlerin ve AB gibi devletler ittifakının faaliyetlerinin ancak ulusal makamlarla koordinasyon içerisinde yürütülebileceği egemen bir ülke olduğu belirtilmişti. 

Da França’nın Niamey’den gelen uyarıları sürekli olarak göz ardı ettiği belirtiliyor. Hafta sonunda Brüksel’in Niamey’deki büyükelçisini geri çağırdığı öğrenildi.

Nijer hükümeti de pazar günü yaptığı açıklamada kendisini artık da França ile işbirliği yapacak konumda görmediğini; Brüksel’in “mümkün olan en kısa sürede” yeni bir büyükelçi ataması gerektiğini açıkladı.

Alman şirketleri Zambiya’da büyük ölçekli “arazi gaspı” yapıyor

Almanya Nijer’den asker çekmiyor

Bu ayın başlarında Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Almanya’nın Nijerya’nın başkenti Niamey’deki askerlerini geri çekmek gibi bir planı olmadığını açıklamıştı.

Pistorius Le Figaro’ya verdiği bir röportajda, “Niamey bizim için komşu Mali’de lojistik açıdan önemli bir rol oynuyor. Yerel temasları sürdürmek ve zorunda kalmadığınız sürece tamamen geri çekilmemek her zaman iyi bir şeydir,” demişti.

Bakana göre Almanya’nın askerlerini sahada tutma kararı “güvenlik kaygılarından” kaynaklanıyor. Ona göre, eğer kalmak için iyi bir neden yoksa ve tehlikeler çok büyükse, birlikler ayrılacak.

Pistorius, “Fransız birlikleri geri çekilirse, geri çekilme sorunu akut hale gelecektir,” diye eklemişti.

Nijer’de yaklaşık 1.500 Fransız askeri görev yapıyor ve bunların çoğunluğu ülkenin Niamey’deki askeri üssünde.

Nijer ordusunun temmuz ayı sonunda Devlet Başkanı Muhammed Bazum’u devirmesinden bu yana Almanya başkentte yaklaşık 100 asker bulunduruyor.

Alman askerleri Nijer’de “Operation Gazelle” kapsamında bulunuyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version