Alman Hıristiyan Demokratları (CDU), eski Şansölye Angela Merkel sonrası dönemde yeni programının temelini atmak ve Avrupa seçim kampanyasını başlatmak üzere 6 Mayıs itibari ile üç günlük bir parti kongresi için bir araya gelecek.
Halihazırda anketlerde yaklaşık %30 ile birinci sırada görünen CDU ilk gün yeni liderini de seçecek ve muhtemelen parti başkanı Friedrich Merz’in konumunu sağlamlaştıracak.
Ertesi gün ise Hıristiyan Demokratlar yeni bir Grundsatzprogramm’ı, yani partinin temel politika ilkelerini özetleyen çekirdek programı kabul edecek. Bu, parti konferansına katılmasına yönelik daveti reddeden dönemin şansölyesi Merkel’in hâlâ CDU’nun başında olduğu 2007 yılına dayanıyor.
Göçle mücadelede yeni aşama
CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann pazar günü Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, “Almanya’daki CDU tarihinde bu [program değişikliği] dördüncü olacak. Tarihi ve önemli olacak,” dedi.
Linnemann’a göre yeni programla parti, Merkel’in daha ‘merkezci’ çizgisinden ayrılmayı ve geçmişte ‘hatalar yapıldığı’ için özellikle göç ve enerji politikası söz konusu olduğunda partinin muhafazakâr imajını güçlendirmeyi amaçlıyor.
Yeni programda ‘göç üzerindeki kontrolü yeniden ele almak istediğini’ söyleyen CDU’ya göre göç, ‘Almanya’nın entegrasyon kabiliyetini aşırı zorlamayacak ve aynı zamanda insani sorumluluğumuzu yerine getirecek’ bir düzeye indirilmeli.
‘İyi’ ve ‘kötü’ mülteciler arasındaki ayrım yapmaya devam eden Hıristiyan Demokratlar, ‘korunmaya muhtaç olanlar’ın dışındakilerin ‘AB’nin dış sınırlarından geri çevrilmesi’ gerektiğini savunuyor.
Bu nedenle CDU’nun ‘Avrupa iltica hukukunda köklü bir değişiklikten yana’ olduğu vurgulanıyor.
‘Büyük ve güvenli’ bir enerji arzı
Enerji söz konusu olduğunda, temel program sanayi için ‘daha büyük ve daha güvenli bir enerji arzı’ yaratmak istiyor.
Bir yandan enerji yoğun Alman sanayisinin yurtdışına taşınması korkusu, diğer yandan da yabancı yatırımcılar için bölgenin cazibesinin azalmasının etkileri hissediliyor.
Partideki pek çok kişi Merkel’in nükleerden çıkış sürecini hızlı bir şekilde uygulamasına hâlâ kızgın.
Merkel’in mirası tartışma yarattı
Fakat parti içinde bazı kesimler bu rota değişikliğinden memnun değil. Schleswig-Holstein’ın CDU’lu Şansölyesi Daniel Günther Funke Mediengruppe’ye verdiği demeçte, “Merkel döneminde CDU’ya oy veren pek çok kişiye şu anda ulaşamıyoruz,” dedi.
Günther’in açıklamaları, CDU/CSU’nun gençlik örgütü Junge Union’un federal başkanı Johannes Winkel tarafından derhal eleştirildi. Bild gazetesi tarafından alıntılanan bir mektupta Winkel, “Hayretler içindeyim ve sinirliyim. Çünkü şimdiye kadar sizin geriye dönük düşünen ve geçmişte yaşayan bir politikacı olduğunuzu fark etmemiştim. Elbette CDU Angela Merkel’e çok şey borçlu. Ama Angela Merkel de CDU’ya çok şey borçlu,” dedi.
CDU’lu siyasetçi ve eski şansölye adayı Armin Laschet de Süddeutsche Zeitung’a verdiği mülakatta partisi için ‘ileriye dönük’ bir rotayı savundu ve “Angela Merkel, Helmut Kohl ya da bir başkası üzerinden değil, uzun hükümet dönemlerimizin onurunu özgüvenle taşımalıyız. Seçim kampanyası sırasında seçmenler bize şunu soruyor: CDU bugün ne istiyor? Bayan Merkel’in görev süresi nasıl geçti diye değil,” dedi.
Eski şansölyeye karşı ihtiyatlı bir tutum
Öte yandan Merkel halk arasında ve partide hâlâ çok popüler, bu yüzden onun siyasi mirasına aşırı eleştirel bir yaklaşım parti liderliği için zor.
“Gelecekte de hatalar yapmaya devam edeceğiz,” diyen Linnemann, şimdi her şeyin Merkel’in üzerine yıkıldığı izlenimine karşı çıktı.
Linnemann, ‘kesinlikle tek bir kişiden kopmak istemediklerini’ söyledi. Ona göre temel program, daha ziyade önümüzdeki 10 ya da 15 yıl için ‘ülkeye cesaret ve iyimserlik verecek’ yollar göstermekle ilgili.
Temel programda ‘islam’ tartışması
Yeni temel program için iki yıldır parti içinde süren bir tartışma var ve üyelerden çok sayıda değişiklik önerisi geldi.
Önemli tartışma başlıklarından bir tanesi de, islamın Almanya’daki yeri üzerine.
Taslak programda ilk olarak, “Bizim değerlerimizi paylaşan Müslümanlar Almanya’ya aittir,” ifadesi yer alıyordu. Bu ifadeyi eleştirenler, bunun diğer nüfus gruplarını ‘ötekileştireceğini’ düşünüyordu.
Önerge komitesi yeni bir ifade buldu ve ilk cümleyi şöyle değiştirdi: “Müslümanlar Almanya’nın dini çeşitliliğinin ve toplumumuzun bir parçasıdır.”
Buna ek olarak, Almanya’nın ‘değerlerini’ paylaşmayan ve ‘liberal toplumu reddeden’ bir islamın ‘Almanya’ya ait olmadığı’ vurgulanıyor.
Fakat bu ifadenin de parti kongresinde tartışma konusu olması muhtemel.
“Özgür Avrupa’ya karşı savaş ilanı”
Kongrenin üçüncü günü yaklaşan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine ayrılacak.
AP’deki CDU/CSU Grubu Başkanı Daniel Caspary pazar günü yaptığı açıklamada, “Bugün aynı zamanda … Avrupa seçim kampanyamızın sıcak aşamasını başlatıyoruz,” dedi.
Parti Avrupa’nın rekabet gücünün artırılmasını savunurken, CDU’nun seçim kampanyasının ana konusunu güvenlik oluşturacak. Caspary’ye göre Avrupa, Ukrayna savaşına karşı ‘özgürlüğünü savunmak’ zorunda.
Caspary, “Putin’in saldırganlık savaşı aynı zamanda özgür Avrupa’ya karşı açık bir savaş ilanıdır. Yıllardır biz Avrupalılara karşı hibrit bir saldırı yürütüyor. Bu yüzden Ukrayna da özgürlüğümüz için savaşıyor,” dedi.
CDU ayrıca, Avrupa Komisyonu Başkanı ve CDU’nun liste başı adayı Ursula von der Leyen’in önerisini yineleyerek, bir ‘savunma birliği’ ve bir savunma komiseri aracılığıyla Avrupa’nın kapasitesini artırmayı planlıyor.
Caspary’ye göre bu AP seçimi bir ‘dönüm noktası’ olacak. CDU’lu siyasetçi, güçlü bir ‘Avrupa yanlısı’ uyanış istediklerini ve ‘dünya ile eşit şartlarda bir Avrupa’dan yana’ olduklarını söyledi.