21 Nisan’da Belarus Komünist Partisi XIV’üncü Kongresi Minsk’te toplandı. Merkez Komitesi Birinci Sekreteri Aleksey Sokol’un raporunu geçtiğimiz günlerde yorumlamıştım. Aynı gün Uluslararası Antifaşist Forum da başladı. İki gün süren foruma şu örgütler katıldılar: Belarus Komünist Partisi, Komünist Partiler Birliği — Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SKP-KPSS) post-Sovyet coğrafyasındaki Komünist Partiler federasyonu), bu kapsamda Rusya Federasyonu KP adına Gennadiy Zyuganov’un başkanlığını yaptığı bir heyetten başka (bu heyetin bütün üyeleri Duma komisyonlarında görevliler) Ermenistan KP MK Birinci Sekreteri Yercanik Kazaryan, Gürcistan KP lideri Temur Pipiya, Abhazya KP Başkanı Irısbek Bebiya, Özbekistan KP Başkanı Tura Rahimov de forumda hazır bulundular. Foruma ayrıca Portekiz, Almanya, Macaristan komünist partilerinin temsilcileriyle “Belarus’a dostluk güden devletlerin büyükelçileri” (Küba, KDHC, Çin) de katıldılar.
Önemli bir forumdu bu. Sonuçlarına değinmek gerek.
Lukaşenko foruma Başkanlık İdaresi Başkan Yardımcısı İgor Lutskiy’i gönderdi; mesaj, Sokol’un açılış konuşmasının arkasından okundu. Belarus için bile fazla sol bir mesajdı bu; şöyle diyordu:
“Önünüze asil bir hedef koydunuz: insanlığı yeni bir küresel felaket tehlikesine karşı uyarmak; bu savaşın tezahürlerinden biri, en antihümanist ve insanlık dışı ideoloji ve pratiklerin yeniden doğmakta oluşu. Öyle görünüyor ki nazizmin ebediyen geçmişte kalmış olan fikirleri bugün dünyanın en eğitimli ülkelerinde yeni takipçiler buldu. Bu yüzden komünist ideallerin taraftarlarının sesi, barış için ve her insanın yaratıcı emek hakkı için verilen mücadelede ısrar ve uzlaşmazlıkla çınlamalıdır.”
Bu açıkça, Antifaşist Forum’un Belarus iktidarı himayesinde yapıldığını göstermekle kalmıyor, aynı zamanda Lukaşenko’nun Komünist Partisi’ne açık desteği olarak görülüyor. Az şey değil bu; 2020’deki karşı-devrim girişimini atlatmış olan Belarus’ta iktidar belli ki, geçen yıl siyasi partiler kanununda değişikliğin ardından mevcut partiler üzerinde solcu bir rıza düzeneği tesis etmeye çalışıyor: LDPB (Belarus Liberal Demokrat Partisi; “özel sektör öncelikli devletçi”), Belarus KP, Cumhuriyetçi Emek ve Adalet Partisi, Belarus Yurtsever Partisi, Belarus Tarım Partisi ve “Belaya Rus”. Bütün bunların ana gövdesi, LDPB, KP ve “Belaya Rus”. Bu üçüncüsü, sosyal bir organizasyondan ancak bu yılın şubat ayında siyasi partiye evrildi. İktisadi programı sol keynesçi, siyasi programı devletçi.
SKP-KPSS çok gevşek bir enternasyonalist federasyon; üye komünist partiler Estonya, Kazakistan, Letonya, Litvanya, Özbekistan, Türkmenistan ve Ukrayna’da yasak. Ukrayna (yeraltı faaliyeti) ve Kazakistan (başka bir komünist partisi daha var, her iki komünist parti de yasal siyasi parti olarak tanınmamakla birlikte faaliyetlerini yasal zeminde sürdürüyorlar) dışında bu yasaklı ülkelerde hiçbir komünist hareket yok. Ama Belarus, Rusya, Moldova, Tacikistan ve Kırgızistan partileri yüzde 5-20 arasında oy alıyorlar. Belarus Baltık komünistlerine ev sahipliği yapıyor, Rusya ise yasaklı Orta Asya cumhuriyetlerinin komünistlerine. Demek ki forumun çığır açıcı olduğu ileri sürülemez, ama üye komünist hareketleri antifaşist çizgide birleştirme hedefi güdüyor. Bununla birlikte 50’ye yakın ülkeden irili ufaklı komünist hareketlerin temsilcilerini toplamayı başarmak, bir o kadarıyla da video konferansla bağlanmak, böylesine ağır bir parçalanmışlık ortamında az iş sayılmaz.
Belarus KP Birinci Sekreteri Aleksey Sokol açılış konuşmasında, Sovyet Belarus’un Büyük Anavatan Savaşı’nda neredeyse her üç yurttaşından birini kaybettiğini hatırlattı ve bugün faşizmin yeniden doğmakta olduğunu vurguladı: “İnsanlığın bütün ilerici güçlerini faşizme uygun bir karşılık vermek için kenetlenmeye ve seferber olmaya çağırıyorum. İkinci Dünya Savaşı’nın ve Büyük Anavatan Savaşı’nın dersleri, faşizmin ancak komünistlerin cephelerde ve cephegerisinde, gerilla birliklerinde ve yeraltı örgütlerinde yöneticiliği altında yürütülen mücadeleyle yenilebileceğini açık seçik gösterdi. Bugün komünistler gene bu mücadelenin başına geçmek yükümlülüğüyle karşı karşıya.” Sokol, “kolektif batının Belarus’a karşı iktisadi ve enformasyon savaşı açtığını” da vurguladı.
Aynı zamanda SKP-KPSS Merkez Konseyi başkanı olan Zyuganov’un basına demecinde anti-Amerikan vurgu dikkat çekiciydi. Zyuganov, “Amerikan bankerlerinin desteği olmasa Hitler’in bir opera figüranı olarak kalacağını” ve bugün “Anglosaksonların” yeni bir savaş kundaklamakta olduklarını söyledi: “Faşizm tehdidi bugün de günceldir.” Zyuganov forumdaki konuşmasında da, “bütün 20’nci yüzyılın emek ve sermaye arasındaki rekabetle geçtiğini” ve “leninist-stalinist modernleşme temelinde ve emeğin yönetimi altında” Sovyetler Birliği’nin bir büyük güç haline geldiğini söyledi: “İnsanlık tarihinde ilk defa, 30 yıl boyunca yüzde 14 büyüme oranı ortaya koyduk.” Ama Zyuganov’un konuşmasında daha önemli olan vurgu, “bu özgül örneği” daha sonra Çin komünistlerinin de tekrar ettiğini vurgulaması ve “Çin’in emekçi halkıyla birlikte faşizmin meydan okuyuşuna ortak karşılık verdiklerini ve onu yendiklerini” belirtmesiydi. Bu abartılı ifade, Rusya KP MK’nın geçen kasım ayındaki plenum raporunda görülen (ve o zaman dikkat çektiğim) bir görüngüyü güçlendiriyor: bugünün dünyasında Çin, adeta ideal bir sosyalizm örneği olarak kabul ediliyor. (Benzer bir durum Belarus KP’de de gözleniyor; Sokol Çin’le ilgili bir etkinlikte Si Tsinpin’in fotoğrafı altında konuşma yapmıştı ve bu fotoğraf, mevcut eğilimi çok açık biçimde gösteriyordu.)
Bu, Zyuganov’dan duymaya pek alışık olmadığım kadar militan bir konuşmaydı. Rusya KP Birinci Sekreteri, sermayenin geçen yüzyılda iki dünya savaşı başlattığını, Japonya’nın üzerine hiçbir askeri gerek olmadığı halde iki atom bombası attığını, SSCB’ye karşı soğuk savaş açtığını hatırlattığı ve ekledi: “Sermaye bugün de Ukrayna’daki nazileri ve banderacıları silahlandırıyor. Sermaye, bütün Rus dünyasına meydan okudu.” Zyuganov, “Toprağımızı nazizmden ve faşizmden kurtaralım!” dedi ve ekledi: “Biz zaferin halkıyız. Bu tarihte, Rus dünyasına, halkın yurtseverliğine, Sovyet adalet ideallerine dayanarak hayatta kaldık. Bu, faşizme ve nazizme karşı zafer formülümüzdür.”
Ukrayna Komünist Partisi Birinci Sekreteri Pyotr Simonenko da Ukrayna’da faşizmin iktidara gelmesinin ulusötesi sermayenin menfaatleri gereği olduğunu vurguladı: “Batı, Ukrayna çatışması devam ederken Avrupa’da da nükleer bir çatışmanın ortaya çıkmasını provoke ediyor.”
* * *
Forumun siyasi sonuçları ne olur? Kestirmek güç; demin dediğim gibi, mesela bir Komintern 7’inci Kongre değil bu, veya uluslararası antifaşist hareket açısından altüst oluş anlamına da gelmiyor; nitekim forumla ilgili (aslında sosyalist duyarlılığı birçok ülkeden çok daha güçlü olan) Türkiye’de bile okumakta olduğunuz bu yazıdan başka haberle karşılaşmamış olmanız da bunun tanığı. Ne var ki eski Sovyet coğrafyasında antifaşist bir duyarlılığın köşetaşlarından olabilir; üstelik bunun Minsk’te gerçekleştirilmiş olması, Belarus’un geleceği açısından da çok şey söylüyor.
Not. SKP-KPSS, şu ülkelerin komünist partilerini birleştiriyor: Abhazya, Azerbaycan, Belarus, Ermenistan, Estonya (yasak), Güney Osetya, Gürcistan, Kazakistan (2015’te yasaklandı, siyasi parti olarak tanınmıyor), Kırgızistan, Letonya (yasak), Litvanya (yasak), Moldova, Özbekistan (yasak), Rusya, Tacikistan, Transdinyester, Türkmenistan (yasak), Ukrayna (yasak).