DÜNYA BASINI

Biden’a meydan okumak Netanyahu’ya puan kazandırıyor

Yayınlanma

Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, Netanyahu ve Biden arasındaki gerilime odaklanıyor. Her ne kadar ABD, İsrail’e tam destek verse de savaşın gidişatı ve ertesi gün senaryolarında yaşanan anlaşmazlığa dikkat çeken makale, iki liderin karşıt vizyonlarının altında yatan teşviklere ışık tutuyor:

***

4 Aylık Savaşın Ardından Biden ve Netanyahu Farklı Takvimlerde

Başkan Biden ve Başbakan Binyamin Netanyahu’nun farklı hedefleri, müzakereciler bir rehine anlaşmasına varmaya çalışırken ortaya çıkıyor.

Peter Baker ve Isabel Kershner

Başkan Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu hafta Gazze’deki savaşın geleceğine ilişkin, birbirlerinden sadece bir gün arayla ama dünyalar kadar uzakta konuşarak, dört aydan fazla süren savaşın ardından aralarındaki temel gerilimi açığa çıkardılar.

Netanyahu savaştan ve rehinelerin serbest bırakılması için geçici bir ateşkes sağlansa bile bunun “biraz ertelenerek” devam edeceğinden bahsetti. Biden ise barıştan ve böyle bir ateşkes anlaşmasının “dinamiği değiştirebileceğinden” ve Orta Doğu’yu nesiller boyu tanımlayan temel çatışmayı nihayet sona erdirecek daha geniş bir yeniden düzenlemeye yol açabileceğinden bahsetti.

Vizyonlardaki farklılık, iki liderin üzerinde çalıştıkları karşıt siyasi takvimleri yansıtıyor. Netanyahu, 7 Ekim’deki terör saldırısını önleyemediği için hesap vereceği günü ertelemek amacıyla Hamas’a karşı savaşı uzatma konusunda zorlayıcı bir çıkarı var. Biden ise tam tersine, alabileceği tüm desteğe ihtiyaç duyacağı sonbaharda yapılacak yeniden seçim mücadelesinden önce partisinin sol kanadındaki öfkeyi bastırmak için savaşı mümkün olan en kısa sürede bitirmek için güçlü bir teşvike sahip.

Aynı zamanda, her birinin, diğerinin görevini kaybetmesi halinde daha iyi bir anlaşma elde edebileceğini düşünmek için nedenleri var. Biden’ın danışmanları Netanyahu hükümetinin terör saldırısına tepki olarak düşebileceğinin farkındayken Bibi lakabıyla anılan İsrail Başbakanı ise eski Başkan Donald J. Trump’ın Beyaz Saray’ı yeniden ele geçirmesi ihtimaline karşı kasım ayına kadar zaman kazanmayı tercih edebilir.

Başkan Barack Obama’nın Orta Doğu barışından sorumlu eski özel temsilcisi Frank Lowenstein, “Biden ve Bibi’nin Gazze savaşı konusunda farklı siyasi takvimlere sahip olduklarını söylemek kesinlikle doğru olur ve bence bu, denklemin giderek daha önemli bir parçası haline geliyor” dedi.

Müzakereciler önümüzdeki ay Müslümanların kutsal Ramazan ayı başlamadan önce bir rehine anlaşması yapmaya çalışırken, farklı hedefler bu hafta ortaya çıkıyor. Biden pazartesi günü yaptığı açıklamada ABD arabuluculuğundaki görüşmelerin anlaşmaya yakın olduğunu ve bu hafta sonuna kadar ateşkesin başlamasını beklediğini söyledi. Ancak bu, Netanyahu’nun Hamas ile pazarlık yapmasına bağlı.

İki lider arasındaki ilişki geçen dört ay boyunca karmaşık bir hal aldı. Biden’ın 1,200 kişinin ölümüne neden olan terör saldırısından birkaç gün sonra ziyarete geldiği Tel Aviv’de havaalanı pistinde kucaklaşan ikilinin telefon görüşmeleri, İsrail’in Gazze’de yaklaşık 30,000 kişinin hayatına mal olan askeri operasyonu konusunda tartışmaları nedeniyle giderek gerginleşti.

Aralık ayında bir noktada konuşma o kadar hararetlendi ki, Axios’ın daha önceden bildirdiğine göre Biden işinin bittiğini söyledi ve telefonu kapattı. Kamuoyu önünde, Biden daha açık bir kırılmaya direndi, İsrail’in kendini savunma hakkını desteklemeye devam etti ve pazartesi günü yaptığı gibi, “öldürülen çok fazla masum insan var” diye şikâyet ederken bile kendisini Siyonist olarak tanımladı.

Netanyahu, Biden’a alenen meydan okumaya daha istekli; bu pozisyon, Filistin anlaşmazlığına iki devletli bir çözüm bulunması için Amerikan baskısına karşı koyabilecek tek kişinin kendisi olduğunu ve bu nedenle de 7 Ekim’deki başarısızlığa görevde kalması gerektiğini savunmasına olanak tanıyor.

İsrail’in eski New York Başkonsolosu Alon Pinkas, “Netanyahu 7 Ekim’den uzaklaştıkça, kendisine göre daha az sorumlu ve hesap verebilir hale geliyor” dedi: “Ve zaman 7 Ekim’den uzaklaştıkça, Trump’ı iktidara getirebilecek Amerikan seçimlerinin yapılacağı 5 Kasım’a da yaklaşıyor.”

“Ama mesele bundan daha derinlere gidiyor” diye ekledi: “Bence Netanyahu, Biden ile doğrudan bir çatışma arayışında çünkü bu onun siyasi çıkarları için iyi. Anlatıyı değiştirmeye çalışıyor.”

Ancak bu riskli bir oyun. Tek başına hareket eden İsrail’in sadece Hamas’a karşı savaşında kullandığı mühimmatlar için değil, Washington’un BM Güvenlik Konseyi kararlarını defalarca veto ettiği ve Batı Şeria’dan tek taraflı çekilme çağrılarına karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’i desteklediği uluslararası arenadaki savunması için de ABD’ye ne kadar bağımlı olduğu her zamankinden daha açık hale geldi.

Dahası, Biden Netanyahu’ya İsrailli liderin gerçekten istediği bir şeyi teklif ediyor: Suudi Arabistan ile diplomatik ilişkilerin normalleşmesi ihtimali ki bu, düşmanca bir çevrede geçen üç çeyrek asırdan sonra Yahudi devleti için bir paradigma değişikliği ve her başbakanın mirası için isteyeceği türden tarihi bir başarı olacak. Biden’ın işaret ettiği nokta, böyle bir atılımın ancak savaşın sona ermesi ve bir Filistin devletinin masada olması halinde gerçekleşebileceği.

Biden pazartesi günü “Late Night With Seth Meyers” programında verdiği röportajda bu konuda Netanyahu’ya bir taviz verir gibi göründü ve “hemen iki devletli bir çözümde değil, iki devletli bir çözüme ulaşmak için bir süreçte” ısrar ettiğini açıkça belirtti. Ancak uzun kariyeri boyunca böyle bir çözüme direnen Netanyahu’nun böyle bir süreci bile kabul edip etmeyeceği belirsiz.

Biden’ın karşılaştığı zorluklardan biri de askerî harekât söz konusu olduğunda meselenin sadece başkan ile başbakan arasındaki bir mesele olmaması. Soldan merkeze ve sağa kadar tüm İsrail siyaset kurumu, ülkeyi sarsan terör saldırısının ardından Hamas’a karşı savaşı destekliyor. Netanyahu’nun siyasi rakipleri arasında bile Gazze’deki Filistinlilere sempati duyan çok kişi yok.

Ancak rehineler konusunda Netanyahu ile diğer siyasi figürler arasında görüş ayrılıkları var. Netanyahu, 7 Ekim’de kaçırılan ve halen Hamas’ın elinde bulunan yaklaşık 100 kişiden bazılarının serbest bırakılması için çatışmaların durdurulmasına yönelik müzakereler sırasında sert bir tutum sergilerken, hükümetteki diğer kişiler, rehinelerin aileleri ve sokaklardaki protestocular tarafından bu kişilerin serbest bırakılması için daha fazlasını yapmaya zorlandı.

Biden yönetimi yetkilileri bunu Netanyahu ile savaş kabinesindeki diğer müttefiklerinin arasını açmanın bir yolu olarak görüyor. Bu görüşe göre Başbakan ya ateşkese karşılık rehine anlaşmasını kabul edecek ya da iktidara tutunmak için güvendiği kritik desteği kaybedecek.

Netanyahu’nun ise Biden’ı kendi siyasi koalisyonundan ayırmak gibi bir çıkarı var. Lowenstein, “Bibi, Biden ile Arap Amerikan toplumunun arasını açarak Biden’ı yenemese bile onları siyasi olarak marjinalleştirerek kazançlı bile çıkabilir” dedi.

Bu durum salı günü Michigan’da yaşandı; burada Arap Amerikalı seçmenler ve Filistinlilerin diğer destekçileri, Biden’ın İsrail’e verdiği desteğe karşı bir protesto olarak Demokratların ön seçimlerinde ‘tarafsız’ oy kullandı. Bazıları Biden’ın pazartesi günü New York’ta bir dondurmacıya yaptığı ziyaret sırasında bir muhabirin sorusu üzerine ateşkesin yakın olduğuna dair iyimserliğini ifade etmesini Michigan’daki öfkeyi yatıştırmaya yönelik bir son dakika çabası olarak değerlendirdi.

Obama’nın Orta Doğu politikasından sorumlu eski özel temsilci yardımcısı Mara Rudman, Netanyahu’nun “tamamen kendi siyasi bekası ve yasal yaptırımlardan kaçınma motivasyonuyla hareket ettiğini” söyledi: “Her ne kadar İsrail ve Filistin halkının çıkarlarına ters düşse de Netanyahu’nun Biden’ı yerinden etmede rol oynamayı bir kazan-kazan olarak göreceğinden şüpheleniyorum.”

Bazı İsrailli analistlere göre, Biden’ı yerinden edemezse, onu suçlayabilir. Güvenlik analistlerine göre, Netanyahu’nun sık sık dile getirdiği Hamas’ı yok etme hedefi askerî açıdan gerçekçi olmayabilir ve bu nedenle bunu başaramazsa, başbakan bunun nedeni olarak Amerikan baskısını gösterebilir.

1990’larda Netanyahu’nun yardımcısı olarak çalışan İsrailli anketçi ve analist Mitchell Barak, “Biden zora giriyor, oy kaybediyor, gittiği her yerde insanlar ona soykırım diye bağırıyor” dedi: “Ve Netanyahu ona destek vermiyor çünkü Biden, Netanyahu’nun neden tam bir zafer kazanamayacağı konusunda iyi bir günah keçisi.”

“Biden’dan hem askeri hem ahlaki hem duygusal hem de küresel anlamda eşi benzeri görülmemiş bir destek alıyoruz” diye ekledi: “Biz ise buna küçük tartışmalarla, iç siyasi beyanlarla ve insanları kızdırmak için aşırılık kışkırtmalarıyla karşılık veriyoruz.”

Biden ekibi bu konuda giderek daha fazla hayal kırıklığına uğradı. Başkan’ın danışmanları savaşın ocak ayı başında bitmesini ve böylece yaza kadar herkesin Gazze’nin yeniden inşası ve Filistinlilerin özerkliğini sağlayacak barış çabalarına odaklanmasını umuyorlardı.

Teoriye göre bu şekilde, Biden’a kızgın olan solcu seçmenler ve Arap Amerikalılar, özellikle de Michigan gibi kararsız eyaletlerdekiler bir dereceye kadar sakinleşebilir ve isteksiz de olsa Trump’ı yenmek için zamanında başkanın saflarına dönebilirlerdi.

Ancak işler bu şekilde yürümedi, en azından henüz değil. Ocak bitti ve şubat da bitmek üzere. Takvim kaymaya devam ediyor. Biden ve Netanyahu’nun takvimleri çatışmaya doğru gidiyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version