7 Ekim’den yıllar önce, İsrail güvenlik güçlerine bağlı dört birimdeki asker ve subaylar, ABD Dışişleri Bakanlığının daha sonra Filistinlilere karşı ciddi insan hakları ihlalleri olarak tespit edeceği suçları işlemişti.
2019’daki bir olayda, bir İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) askeri, Batı Şeria’da bir yol kenarında silahsız bir Filistinliyi vurarak öldürdü. Bu askere hapis cezası verilmedi, sadece üç ay kamu hizmeti cezası verildi.
ABD Leahy Yasaları uyarınca hükümet, bir grubun tecavüz ya da yargısız infaz gibi ihlallerde bulunduğuna dair güvenilir bilgiler olması halinde, suçu işleyen birim faili cezalandırmak için yeterli adımları atmadığı sürece, herhangi bir askeri ya da kolluk kuvvetini yardım almaktan men etmek zorunda.
Cuma günü Dışişleri Bakanı Antony Blinken Kongre’ye yaptığı açıklamada, dört vakada da asker ve subaylara verilen cezaların (toplum hizmeti cezası da dahil olmak üzere) yeterli olduğuna karar verdiğini söyledi. Dolayısıyla bu birlikler Amerikan askeri yardımı almaktan men edilmeyecek.
Birlikler yargısız infaz ve tecavüz ile suçlanıyor
Birliklerin isimleri daha önce Al-Monitor tarafından bildirilmişti. Bu dört birim Shimshon Taburu, Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Batı Şeria Şubesi, Ma’avarim (Geçişler) Birimi ve Shahar Taburu. Bu birliklerden birine mensup askerler Filistinli kadınlara tecavüzle de suçlanıyordu.
ProPublica da Blinken’in gerekçelerini içeren notu ele geçirdi. Bazı uzmanlar bu karara katılmayarak İsrail’in 2019’daki davada aldığı cezanın yeterli olmadığını söyledi ve desteğin sürdürülmesi kararının İsrail’e özel muamelenin bir başka örneği olduğunu kaydetti.
Örneğin, ABD Dışişleri Bakanlığının uygulamakla yükümlü olduğu 1997 tarihli yasaların başyazarı olan eski Senatör Patrick Leahy’nin uzun yıllar yardımcılığını yapan Tim Rieser, kamu hizmetinin “uygun bir ceza olarak değerlendirilemeyeceğini” söyledi.
Rieser, Blinken’ın gerekçesinin “yasanın nasıl yazıldığı ve nasıl uygulanmasının amaçlandığı ile tutarlı olmadığını” söyledi. Eski bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi ise bunun bir “alay konusu” olduğunu söyledi.
Cumhuriyetçiler Biden’dan açıklama istiyor
Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ve Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell, İsrail’e silah gönderilmesindeki herhangi bir gecikme yaşanması hakkında açıklaması için Başkan Joe Biden’a baskı yapıyor.
Johnson ve McConnell, iki Cumhuriyetçi liderin nadir görülen ortak mektubunda “İsrail’e güvenlik yardımının ertelenmemesi gereken acil bir öncelik olduğunu” savundu.
Savunma Bakanı Lloyd Austin Çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail’in Refah’taki yeni harekâtına ilişkin endişeler nedeniyle bazı silahların bekletildiğini ve yönetimin “kısa vadeli güvenlik yardımı sevkiyatlarını” gözden geçirdiğini söylemişti.
Kongre’nin İsrail’e milyarlarca dolar gönderen bir dış yardım tasarısı üzerinde yaklaşık yedi ay çalışmasının ardından McConnell ve Johnson, herhangi bir gecikmeden “endişe duyduklarını” söylediler.
İki Cumhuriyetçi lider, “Basında yer alan bu son haberler ve kritik silah sevkiyatlarındaki duraksamalar, İsrail’in güvenliğine olan bağlılığınızın sarsılmaz olduğuna dair verdiğiniz sözü sorgulatıyor. Bu tehlikeli dönemde ABD ve İsrail arasındaki görüş ayrılığı İsrail’in düşmanlarını cesaretlendirme riski taşıyor,” dedi.
Biden’dan silah sevkiyatlarının gözden geçirilmesinin zamanlaması, diğer sevkiyatların durdurulup durdurulmayacağı ve “en önemlisi bu hayati yardımın ilerlemesine izin vermek için gözden geçirmenin ne zaman sona ermesinin beklendiği” sorularına hafta sonuna kadar yanıt vermesini istediler.
McConnell çarşamba günü erken saatlerde konuyla ilgili olarak ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan ve İsrail savunma bakanı ile görüştüğünü söyledi.
İsrail Büyükelçisi’nden tepki
İsrail’in ABD Büyükelçisi Michael Herzog çarşamba günü, İsrail’i Gazze’deki 2,2 milyon Filistinliden insani yardımı kasten esirgemekle suçlayan 88 Demokrat Kongre üyesine sert bir mektup gönderdi.
Temsilciler Meclisi’nden 88 Demokrat geçen hafta Başkan Joe Biden’a yazdıkları mektupta İsrail’in gıda, su, ilaç ve diğer ihtiyaç maddelerinin ihtiyacı olan Filistinlilere ulaşmasını engellediğini savunmuştu. Temsilciler, sonuç olarak Biden yönetiminin İsrail’e daha fazla saldırı silahı vermeden önce en azından iki kez düşünmesini tavsiye etmişti.
Herzog, 88 temsilcinin tamamına aynı mektubu göndererek ‘tutumlarından duyduğu hayal kırıklığını’ iletti.
POLITICO’nun ele geçirdiği mektubunda Herzog, ”Savaşın hiçbir noktasında İsrail’in Gazze’ye insani yardım girişini kasten engelleme gibi bir politikası olmamıştır. Gazze’ye insani yardım akışında keyfi kısıtlamalar söz konusu değildir,” iddiasında bulundu.
İsrail’in ‘sadece silah ya da patlayıcı taşımadıklarından emin olmak için’ mal taşıyan kamyonları denetlediğini belirten Herzog, “Bugün İsrail’den Gazze’ye, üçü kuzey Gazze’ye olmak üzere dört insani yardım geçişi var,” dedi.
Büyükelçi mektubunu, milletvekillerinin İsrail’e daha fazla Amerikan silahı sevkiyatını tehlikeye atmamaları konusunda ısrar ederek ve bunun Hamas’ın ‘ekmeğine yağ süreceğini’ öne sürerek sonlandırdı.
Senatörlerden kampüslerdeki protestoculara karşı yasa tasarısı
Öte yandan ABD kampüslerinde devam eden Filistin yanlısı gösterileri bastırmak için faaliyetler de sürüyor.
Cumhuriyetçi Senatör Marsha Blackburn, çarşamba günü üniversite kampüslerindeki İsrail karşıtı protestocular için cezalar önerdi ve öğrenci kredilerine erişememeleri gerektiğini söyledi.
‘Just the News, Noise’ adlı TV programında konuşan Blackburn, “Eğer yabancı bir öğrenciyseniz ve öğrenci vizeniz varsa ve ‘İsrail’e ölüm’ [ya da] ‘Amerika’ya ölüm’ [ya da] ‘Ben Hamas’ım’ [ya da] ‘Biz Hamas’ız’ diye bağırarak ABD’yi protesto ediyorsanız, öğrenci vizeniz derhal iptal edilmelidir. Sınır dışı edilmeli ve ülkeye yeniden girişiniz yasaklanmalıdır,” dedi.
Blackburn, Amerikalı bir öğrencinin de aynı şekilde protesto gösterisi yapıyor olması durumunda, federal öğrenci kredisine erişiminin engellenmesi gerektiğini savundu.
Blackburn bu hafta başında, Cumhuriyetçi Senatör Roger Marshall ile birlikte, ‘Yahudi halkına karşı şiddet çağrısında bulunan’ ya da ‘terörist gruplara bağlılık yemini eden’ kişileri ‘uçuş yasağı’ listesine alacak “Teröristlere Uçuş Yasağı Yasası” başlıklı bir yasa tasarısı sunmuştu.
Marshall’a (R-Kan) göre bu listeye “öğrenciler, öğretim üyeleri ve ücretli ajitatörler” de dahil.
Blackburn, “Birisi size terörist olduğunu söylüyorsa ona inanmamız gerektiğine inanıyorum. İsimlerini terörist izleme listesine koyun ve uçuş yasağı listesine ekleyin, böylece yere çakılsınlar. Etrafta dolaşamayacak ve nefretlerini yayamayacaklar,” dedi.