Birçok kitabı Türkçeye de çevrilen Britanyalı bilim kurgu/fantezi yazarı China Miéville, Alman Akademik Değişim Servisi’nin (DAAD) 2024 yılı için edebiyat alanında verdiği ihtisas bursunu, kurumun Filistin karşıtı tutumu nedeniyle geri çevirdiğini açıkladı.
Miéville, DAAD Başkanı Joybrato Mukherjee’ye gönderdiği mektupta, ‘Almanya’daki siyasi atmosferin giderek daha zehirli bir hal almasına, Filistinlilerle dayanışmanın giderek daha acımasız bir şekilde bastırılmasına’ işaret etti.
Ünlü yazar, kendisi için bardağı taşıran son damlanın, aynı zamanda Köln Üniversitesi Rektörü olan Mukherjee’nin, Filistin halkıyla dayanışmak amacıyla 400’den fazla filozofla birlikte bir mektuba imza atan Profesör Nancy Fraser’in Albertus Magnus Profesörlüğü unvanının geri alınmasındaki ‘vicdansız rolü’ olduğunun altını çizdi.
Miéville, “Herkesin kırmızı çizgileri vardır,” dedi.
Miéville’in yazdığı mektubun tamamı şöyle:
“Sayın Prof. Dr. Joybrato Mukherjee,
Başkanı olduğunuz DAAD tarafından 2024 yılı için edebiyat alanında bir ihtisas bursu ile ödüllendirilmekten büyük onur duydum. Büyük bir üzüntüyle bu teklifi kabul etmekten vazgeçmek zorundayım.
Bu davetin bana iletilmesinden bu yana İsrail, 26 Ocak 2024 tarihinde Uluslararası Adalet Divanı’na göre makul bir soykırım anlamına gelen Gazze saldırısını başlattı. Bu soykırım saldırısı, BM uzmanlarının ‘öğretmenlerin, öğrencilerin ve personelin tutuklanması, gözaltına alınması veya öldürülmesi ve eğitim altyapısının tahrip edilmesi yoluyla eğitimin sistematik olarak yok edilmesi’ olarak adlandırdığı okul kırımını [scholasticide] da içeriyor. Yazarlar ve gazetecilerin yanı sıra sağlık çalışanları ve diğer pek çok kişi de bu saldırılardan nasibini aldı. Almanya’daki siyasi atmosferin giderek daha zehirli bir hal almasını, Filistinlilerle dayanışmanın giderek daha acımasız bir şekilde bastırılmasını, aktivistlerin –tabii ki çok sayıda Yahudi aktivist de dahil olmak üzere– giderek daha çirkin bir şekilde ‘antisemit’ olarak karalanmasını dehşetle izledim. DAAD’nin himayesi altında, sevdiğim bir şehir olan Berlin’in sadece kültürel hayatına değil, aynı zamanda siyasi hayatına da katılmayı umuyordum. Fakat herkesin kırmızı çizgileri vardır.
Bu hafta, Köln Üniversitesi Rektörü olarak Profesör Nancy Fraser’ın, İsrail’in devam eden katliamları bağlamında Filistin halkıyla dayanışmak amacıyla 400’den fazla filozofla birlikte bir mektup imzalaması nedeniyle Albertus Magnus Profesörlüğü unvanının geri alınmasındaki vicdansız rolünüzü öğrendim. Bu olay, Berlin Filistin Kongresi’nin acımasızca ve aniden kapatıldığı, barışçıl aktivistlerin tutuklandığı ve konuşmacıların yasaklandığı aynı ayda gerçekleşti. DAAD’nin böylesine utanç verici bir baskı programına ve Filistin karşıtı ırkçılığa karşı duracağına dair hiçbir inancım yokken bu daveti kabul edemem. Nitekim siz de bunun bir parçası olmaya istekli olduğunuzu bizzat gösterdiniz.
Jonas Staal’ın size ifade ettiği gibi, “Artık ‘bir daha asla’nın ‘bir kez daha’ya dönüştüğü bir iklimin parçasısınız.” Staal’a, kendi adaylığını reddettiği, herkesin okumasını tavsiye ettiğim ve benim de ekleyecek çok az şeyim olan olağanüstü mektubu için derinden minnettarım: mektupta kendi kararımın ardında yatan nedenler daha ayrıntılı bir şekilde ortaya konuyor.
Sizinki gibi kurumlarda çalışan ve mevcut ırkçılık, sansür, yükselen otoriterlik ve vahşeti inkâr ikliminden dehşete düşen ve bu iklime karşı mücadele eden sayısız Alman işçi ve aktivistle dayanışma içindeyim.
Özgür Filistin.
China Miéville”