Diplomasi

Çin, Ukrayna’da çözüm konusunda söz sahibi olacak mı?

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Moskova ve Washington arasında şubat ortasında başlayan müzakerelerin gidişatını Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile görüşeceği belirtildi. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, “barışa ulaşmak için bir fırsat penceresi açıldığını” ifade ederek, Ukrayna’daki çatışmanın çözümü için Çin’in dört ilkesini hatırlattı. Uzmanlar, Çin’in Ukrayna’da kalıcı bir barışın sağlanmasında rol oynayabileceğini belirtirken, Rusya’nın ABD’ye yakınlaşmasının Çin’in çıkarlarına ters düşebileceği endişesi de dile getiriliyor.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’un açıklamasına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova ile Washington arasında geçen hafta başlayan müzakerelerin seyrini Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile “yakın zamanda” görüşmeyi planlıyor. Bu, Çin tarafıyla bu konudaki ilk temas olmayacak.

19 Şubat’ta Johannesburg’da düzenlenen G20 dışişleri bakanları toplantısında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Çinli mevkidaşı Wang Yi ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede, ABD ile ilişkiler ve Ukrayna krizi ele alındı ve Çinli bakanın Moskova’ya bir ziyaret gerçekleştireceği duyuruldu.

Zirvede Wang Yi, Pekin’in ABD ve Rusya arasındaki başlayan diyaloğa ilişkin görüşlerini dile getirdi.

Wang, özellikle, “Şu anda barışa ulaşmak için bir fırsat penceresi açılıyor,” dedi ve ekledi: “Tüm tarafların pozisyonları aynı olmasa ve karmaşık sorunlara basit çözümler bulmak zor olsa da, diyalog çatışmadan, barış görüşmeleri savaştan daha iyidir.”

Bakan ayrıca, Xi Jinping’in nisan 2024’te sunduğu çatışmanın çözülmesine yönelik dört ilkeyi —barış ve istikrarın korunmasına öncelik vermek, bencil çıkarlar aramaktan kaçınmak, yangına körükle gitmemek, barışın yeniden tesis edilmesi için koşullar yaratmak ve küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri azaltmak— hatırlattı.

Wang Yi, Çin’in, ABD ve Rusya arasında varılan son uzlaşı da dahil olmak üzere Ukrayna’da barışın sağlanmasına yönelik tüm çabaları desteklediğini belirtti.

Münih Konferansı’nda çoğu yetkili ve uzman arasında bir fikir birliği oluşmuştu: Çoğu kişi Çin’in barış sürecine erken aşamalarda dahil olacağından şüphe duysa da, neredeyse kesin olarak bir rol oynayacaktı.

Çin ve Küreselleşme Araştırma Merkezi’nin başkan yardımcısı Viktor Gao, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, Pekin’in müzakereleri kesinlikle kolaylaştıracağını belirtti.

Ancak ona göre, Riyad’da bir Çin heyeti görmeyi beklemek yerine, Çin müzakerecileri kendi topraklarına çekmeye çalışacak (ve The Wall Street Journal gazeatesine göre, böyle bir teklif daha önce yapılmıştı, fakat Amerikan tarafı tarafından reddedilmişti, ancak bu resmî olarak doğrulanmadı).

Tsinghua Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Strateji Merkezi’nde kıdemli bir emekli albay ve araştırmacı olan Cou Bo ise Münih’te South China Morning Post‘a Çin’in savaş sonrası düzeni inşa etmeye katkıda bulunmak için “yeterli güce” sahip olduğunu söyledi.

The Economist‘e göre, ABD teorik olarak Ukrayna’da Brezilyalı ve Çinli barış güçlerinin konuşlandırılmasına izin veriyor, zira Batılı olmayan güçlerin katılımı daha kalıcı bir barışın tesis edilmesine yardımcı olabilir.

Cou’ya göre, Avrupalı barış güçleri Rusya tarafından NATO birliklerinin bir başka biçimi olarak değerlendirilebilir.

Çin ise 1990’lardan beri ağırlıklı olarak Afrika ülkelerinde olmak üzere Birleşmiş Milletler himayesinde sıcak noktalarda barış gücü operasyonlarına katılıyor.

Rusya Bilimler Akademisi Çin ve Çağdaş Asya Enstitüsü’nden Yana Leksyutina, Vedomosti‘ye verdiği mülakatta, Pekin’in Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesiyle ilgilenmesine rağmen, Çin’de farklı düzeylerde Rusya’nın ABD’ye doğru kaymaya başlayabileceğine dair endişeler olduğunu belirtti. Ona göre, böyle bir yakınlaşma Çin için bu üçgendeki güç dengesini olumsuz etkileyebilir.

Bu, Çin basınındaki yayınlarla dolaylı olarak doğrulanıyor. Nankin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi Dekanı Cu Feng, Rusya ve ABD arasındaki diyaloğun, Suudi Arabistan’da yüksek düzeyde de dahil olmak üzere, hızlı bir şekilde gelişmesine dikkat çekiyor; bu da tarafların zaten bir tür fikir birliğine sahip olabileceği anlamına geliyor.

Aynı zamanda Cu Feng, Trump yönetiminin Ukrayna ve Avrupa konusunda Rusya’ya tavizler vererek Moskova’yı Çin’e karşı ortak hareket etmeye meylettirebileceğine inanıyorsa, Beyaz Saray’ın “Çin diplomasisinin etkisini gerçekten hafife aldığını” ekliyor.

Ayrıca, 22 Şubat’ta Çin’de “Yeni Çağda Çin-Rusya İlişkileri” başlıklı bir rapor yayımlandı.

Xinhua‘nın aktardığına göre, burada ülkeler arasındaki ilişkilerin en iyi zamanlarını yaşadığı ve dünya güçleri arasındaki etkileşim için bir örnek teşkil ettiği son yılların popüler tezi tekrarlandı.

Çin Dışişleri, raporun sunumunda Rusya-Çin ilişkilerinin şu anda “yeni tarihi fırsatlar ve daha da parlak kalkınma beklentileri açtığını” duyurdu.

Aynı zamanda Çin’de, Rusya’nın beklentileri konusunda resmî tutumdan farklı olan şüpheci yaklaşımların varlığına izin veriliyor.

Burada, daha önce Batı medyasında Moskova’nın Ukrayna ihtilafında olası “yenilgisi” hakkında olumsuz tahminlerde bulunan Pekin Üniversitesi’nden Rusya uzmanı Profesör Feng Yüjün önemli bir yer tutuyor.

Şanghay merkezli The Paper‘a verdiği mülakatta Feng, Moskova’nın Riyad’daki müzakere sürecinde üç hedefini vurguladı. Bunlar arasında, Ukrayna’ya askeri müdahalenin başlamasından sonra oluşan “çok kötü” uluslararası konumunu değiştirmek, müzakere faktörünü kullanarak Rusya toplumuna çatışmanın ülkeyi bir parya haline getirmediğini göstermek ve Trump yönetiminden Ukrayna konusunda tavizler ve yaptırımların kaldırılması umutlarını gerçekleştirme olasılığı yer alıyor.

Aynı zamanda Feng’e göre, Beyaz Saray, müttefiklerinden ayrı olarak Rusya ile bir barış anlaşması yaparak “Ukrayna’daki çatışmayı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek” istiyor.

Bu, Washington’ın Ukrayna’ya ve Avrupa’daki müttefiklerine destek vererek katlandığı maliyetleri azaltmasına olanak sağlayacak. Ayrıca, böyle bir senaryo Trump’ın “siyasi ustalığını” bir kez daha göstermesine yardımcı olacak.

İlginç bir şekilde, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Trump ile giderek daha da karmaşıklaşan ilişkilerinin ortasında, son zamanlarda Çin’in barış sürecindeki olası rolünden bahsetmeye başladı.

Bir yıl önce Çin’i “Putin’in elindeki bir araç” olarak nitelendiren Zelenskiy, şimdi Pekin’in Kiev’e güvenlik ve yardım garantileri konusunda “sorumluluk almaya hazır olmaları” şartıyla müzakere masasına getirilmesinin mümkün olduğunu düşünüyor.

Wang Yi ise Münih’te Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha ile yaptığı görüşmede, “Çin’in olumsuz faktörleri ortadan kaldırmak, ikili ilişkileri geliştirmek ve ticari işbirliğini geliştirmek için Ukrayna ile çalışmaya hazır olduğunu” dile getirmişti.

Çok Okunanlar

Exit mobile version