DÜNYA BASINI

Bu soru Global Times’ta soruldu: Rusya’dan alacağımız ders yok mu?

Yayınlanma

‘Mevcut Rus ekonomisi ABD ekonomisinin yanında devede kulak kalıyor, ancak Rusya; ABD ile ve hatta yaklaşık 40 ülkeden oluşan Batı sistemiyle yüzleşmeye cesaret ediyor.’

Çin’in İngilizce yayın yapan yayın organı Global Times‘ta “Rusya’yı anlamak için daha yenilikçi bir yola ihtiyaç var” başlıklı bir görüş yazısı yayınlandı. Renmin Üniversitesi, Chongyang Finansal Araştırmalar Enstitüsü dekanı Prof. Wang Wen’in imzasını taşıyan yazıda, genel geçer bilgilerle Rus karşıtlığı yapan Çin akademisi üstü kapalı eleştirildi. Yazıda Rusya’yla ilgili bir dizi soru ortaya atıldıktan sonra şu soru soruldu: “Rusya’nın güveni yalnızca binlerce nükleer silaha, dünyanın en zengin enerji rezervine sahip olmaktan veya Başkan Putin’in şahsından mı kaynaklanıyor? ‘Savaşan ulus’un enerjisi nereden geliyor?”

5 Eylül’de yayınlanan analiz şöyle: (Ara başlıklar Harici tarafından atılmıştır.)

Basında ve kamuoyunda Rusya’nın durgun ekonomisi, tekrarlanan Batı yaptırımlarından ve kaynak kıtlığından muzdarip olmasının yanı sıra savaş bölgesinde kapana kısılmış insanların geçim sıkıntısı hakkındaki olumsuz anlatılar her yerde bulunabilir. Hatta bazı Çinli bilim adamları, Rusya’nın ekonomisinin Çin’in Guangdong veya Jiangsu Eyaletinden daha büyük olmadığını söyleme eğilimindeler.

Rusya hakkında derinlemesine araştırma yapmaya karar vermeden önce kendime sorup durdum: Rusya hakkında konuşurken hangi açıdan bakmalıyız? Rusya’yı altı kez ziyaret ettim, Rus düşünce kuruluşlarıyla düzinelerce seminere katıldım, Rusya hakkında birkaç araştırma raporu yazdım ve TV programlarında Rusya-Ukrayna ihtilafının temel nedenlerini ve seyrini onlarca kez tartıştım… Ama itiraf etmeliyim ki Rusya hakkındaki anlayışım hala yüzeysel. Rusya’yı, internetteki çıkarcı ve kibirli yaklaşımı aşan, yenilikçi bir şekilde gözlemlemek kolay değil.

Çin akademisinin mevcut bilgisi, Rusya hakkında daha fazla şey keşfetme arzumdan kaynaklanan birçok köklü şüpheyi ve ayrıca,  Çin-Rusya ilişkilerinin gelecekte kaçınılmaz olarak birbirine daha sıkı bağlanacağına ilişkin stratejik yaklaşımı çözemiyor gibi görünüyor.

Avrupa’nın periferisiydi lideri oldu

İlgilendiğim asıl soru, son 800 yılda Rusya’nın uzak köşedeki zayıf bir nüfustan dünyanın en geniş bölge ve yüz ölçümüne sahip ülkeye nasıl dönüştüğüdür. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bile, Rusya’nın büyüklüğü hâlâ dünyanın ikinci, üçüncü ve dördüncü büyük ülkeleri olan Kanada, Çin ve ABD’ninkinin neredeyse iki katı. Son 800 yılda Ruslar; Moğol, Bizans, Osmanlı, Napolyon, Avusturya-Macaristan, İngiliz ve Alman imparatorluklarının yanı sıra Nazi Almanyası, Çing Hanedanı (1644-1911), Japonya İmparatorluğu ve ABD gibi neredeyse tüm büyük güçlere karşı savaştılar… Bu imparatorlukların çoğu ya yenildi, dağıldı, ortadan kayboldu ya da geriledi.

Rusya da birçok savaşı kaybetti, ancak rejim değişikliklerine rağmen ayakta durabildi. Son 200 yılda dünyanın en güçlü ülkeleri arasında yer aldı ve hatta en çok savaşan ülke olduğu söylenebilir. Bunun arkasındaki sebep nedir?

Bir zamanlar Avrupa’nın kültürel, teknolojik ve entelektüel periferisi, 19. yüzyıldan sonra sanat, müzik, edebiyat, siyaset, matematik, kimya, felsefe, biyoloji, mekanik, uzay gibi alanlarda dünyayı etkileyen pek çok medeniyet üstadını nasıl yetiştirdi? Rus milleti de modernleşme sürecinde giderek daha cesurca mücadele edebildi. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, dünya ülkelerinin ve nüfusunun neredeyse yarısına liderlik edebildi. Bunun arkasındaki mantık ne ve süreç nasıl gelişti?

Savaşan ulusun enerjisi nereden geliyor?

Sovyetler Birliği 1970’lerde ABD üzerinde bir ivme yakaladı ve hatta ABD’yi bir süre stratejik olarak baskıladı ancak 1980’lerde potansiyelini kaybetti ve sonunda çöktü. O zamandan beri, hem Boris Yeltsin hem de Vladimir Putin’in önderliğindeki ülke, Batı kampına katılmaya çalıştı, ancak başarısızlıkla sonuçlandı. Çin, Rusya’nın bu başarı ve gerilemelerinden ne gibi dersler alabilir? Mevcut Rus ekonomisi ABD ekonomisinin yanında devede kulak kalıyor, ancak Rusya ABD ile ve hatta yaklaşık 40 ülkelik Batı sistemiyle yüzleşmeye cesaret ediyor. Rusya’nın güveni yalnızca binlerce nükleer silaha, dünyanın en zengin enerji rezervine sahip olmaktan veya Başkan Putin’in şahsından mı kaynaklanıyor? “Savaşan ulus”un enerjisi nereden geliyor?

İnternetteki birçok Çinli artık “ABD’den öğrenmeyi” kabul etmiyor. ABD’nin zorbalığı gerçekten tiksindirici. Çin bir zamanlar “Sovyetler Birliği’nden öğrenmişti”. Geleneksel Konfüçyüs öğretisinin “Birlikte yürüyen üç adamdan biri her zaman öğretmendir” ruhuna dayanarak, Çin’in bugün Rusya’dan öğrenebileceği başka bir şey yok mu? Örneğin, sekiz yüzyıla yayılan ve yaklaşık 200 etnik gruptan oluşan Rusya nasıl birleşik bir ulusal kimlik geliştirdi?

Bu soru dizisinin benim “Rus yanlısı” olup olmamamla hiçbir ilgisi yok, ancak bu sorular boyut açısından dünyanın en büyük ülkesine nasıl daha derinlemesine bakılacağına dair yeni bir başlık sunuyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version