Avrupa Birliği’nin (AB) ortak bütçesine ilişkin iç tahminlere göre Ukrayna’nın birliğe katılımı yedi yıl içinde ülkeye yaklaşık 186 milyar avro kazandıracak.
Dokuz yeni üye ülkenin olası katılımına ilişkin Brüksel’den gelen ilk modelleme, birliği kıta çapında genişletmenin ağır siyasi ve mali sonuçlarının altını çiziyor. Ukrayna’nın üyeliğinin önünü açmak, Rusya’nın askeri müdahale başlatmasından bu yana AB liderleri için en önemli öncelikti.
Financial Times (FT) gazetesinin aktardığına göre AB yetkilileri, birliğin 2021-27 bütçesine yönelik mevcut kuralları kullanan çalışmasında potansiyel mali sonuçlara dair tahmin yürüttü.
Tahmin Ukrayna, Moldova, Gürcistan ve altı Batı Balkan ülkesi dahil edilerek yapıldı.
AB Konseyi sekretaryası raporuna göre, dokuz üyenin tamamının çok yıllı mali çerçeve olarak öne çıkan mevcut bütçeye eklenmesinin mali bilançosu 256,8 milyar avro olacak. Mevcut üye ülkelerin yaşayacağı zincirleme etkiler, tarım teşviklerinde yaklaşık beşte birlik bir kesintiyi içerecek.
Tam genişleme on yıl veya daha uzun bir süre alabilecek ve mevcut bütçe düzenlemelerinde geni çaplı reformlar yapılmasını zorunlu kılacak olsa da, gereken değişimin tahmini ölçeği, birliğin içindeki mali dengeyi belirleyici bir şekilde değiştirecek.
Raporda, “Tüm üye ülkeler, AB bütçesine daha fazla ödeme yapmak ve bütçeden daha az pay almak zorunda kalacak; şu anda net alıcı konumunda olan pek çok üye ülke net katkı sağlayıcı konumuna gelecektir,” denildi.
FT’nin tahminlerine göre, dokuz yeni üye ülkeyle birlikte mevcut bütçe yüzde 21 artarak 1,47 trilyon avroya ulaşacak. Bu da 36 ülkenin gayri safi milli gelirinin yaklaşık yüzde 1,4’üne denk geliyor.
Rapor, AB’nin jeopolitik gücünün artırılmasının, birliğin iç pazar büyüklüğünün 66 milyon kişi artarak 517 milyona ulaşması ve işgücü açığının giderilmesi gibi genişlemenin AB’ye getirilerini de ortaya koyuyor.
Ancak Ukrayna’nın AB’nin tarım üzerindeki etkisine de işaret edilen raporda, Ukrayna’nın 41,1 milyon hektarlık tarım alanıyla birliğin en büyük alıcısı olacağı ve Fransa’yı ikinci sıraya iteceği belirtiliyor. Bu da mevcut alıcılara ödemelerin, nitelikli tarım arazilerinin hektarı başına yüzde 20,3 oranında düşeceği anlamına geliyor.