DÜNYA BASINI

Gazze savaşının iktisadi sonuçları

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Yıllardır abluka altındaki Gazze Şeridi’nde Filistinlilerin yaşadıkları hem kâğıt üstündekilere hem de pratiktekilere bakılarak adlı adınca soykırım. İsrail’in kara harekâtı, halihazırdaki felaket durumunu daha da kötüye götürecek olması açısından riskli bir gelişme olacak.

Nitekim halihazırdaki savaşın petrol endüstrisi üzerindeki etkilerine dair uğursuz tahminler yapılıyor. Savaşın devamı ve bölgeye yayılması, şu an ciddi bir iktisadi krizle karşı karşıya olan Batı ülkeleri açısından son derece kötü bir haber olacak.


Gazze savaşının iktisadi sonuçları

Nouriel Roubini

Project Syndicate

10 Kasım 2023

İsrail’in Hamas’ı Gazze’den defetmek amacıyla askerî harekâta girişmesiyle birlikte, çatışmanın daha geniş çaplı bir bölgesel savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği henüz belli değil. Eğer durum böyle olursa, bunun küresel iktisadi yansımaları 1970’ler tarzı bir petrol şoku, borsaların çökmesi ve derin stagflasyonist durgunluklar olabilir.

Hamas’ın 7 Ekim’de en az 1400 İsrailliyi barbarca katletmesi ve ardından İsrail’in örgütü ortadan kaldırmak için Gazze’de başlattığı askerî harekât, küresel ekonomi ve piyasaları etkileyen dört jeopolitik senaryoyu gündeme getirdi. Bu tür şoklarda sıklıkla görüldüğü üzere, iyimserlik hatalı olabilir.

İlk senaryoda savaş büyük ölçüde Gazze ile sınırlı kalır ve İsrail’e komşu ülkelerdeki İran vekilleriyle ufak çaplı çatışmaların ötesinde bölgesel bir tırmanma yaşanmaz; esasında çoğu aktör artık bölgesel bir tırmanmadan kaçınmayı tercih ediyor. İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze harekâtı Hamas’ı ciddi ölçüde yıpratırken, sivil kayıpların sayısı yüksek ve istikrarsız jeopolitik statüko varlığını sürdürüyor. Tüm desteğini kaybeden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu görevinden ayrılır ama İsrail kamuoyunun iki devletli bir çözümü kabul etmeme yönündeki tutumu sertleşmeye devam eder. Buna bağlı olarak Filistin meselesi alevlenir, Suudi Arabistan ile diplomatik ilişkilerin normalleşmesi askıya alınır, İran bölgede istikrarı bozan bir güç olmaya devam eder ve ABD bir sonraki alevlenmeden endişe etmeye devam eder.

Bu senaryonun iktisadi ve piyasa üzerindeki etkileri hafif olacaktır. Petrol fiyatlarındaki mevcut ılımlı artış gerileyecektir, zira bölgesel üretim ve Körfez’den yapılan ihracatta bir şok yaşanmayacaktır. ABD, bölgedeki istikrarsızlaştırıcı rolü nedeniyle İran’ı cezalandırmak için petrol ihracatını engellemeye çalışabilirse de bu türden tırmandırıcı bir tedbir alma ihtimali düşük. İran’ın ekonomisi mevcut yaptırımlar altında durgunlaşmaya devam edecek ve Çin ve Rusya ile yakın ilişkilere olan bağımlılığını derinleştirecektir.

Bu arada, İsrail ciddi ancak yönetilebilir bir durgunluk yaşayacak ve Avrupa, petrol fiyatlarındaki ılımlı artış ve savaş kaynaklı belirsizliklerin iş ve hane halkı güvenini azaltması nedeniyle bazı olumsuz etkilere maruz kalacaktır. Bu senaryo, üretim, harcama ve istihdamı azaltarak şu anda durgun olan Avrupa ekonomilerini hafif bir durgunluğa sürükleyebilir.

İkinci senaryoda Gazze’deki savaşı bölgesel normalleşme ve barış izler. İsrail’in Hamas’a karşı yürüttüğü harekât çok fazla sivil kayıp vermeden başarıya ulaşır ve Filistin Yönetimi ya da çok uluslu bir Arap koalisyonu gibi daha ılımlı güçler bölgenin yönetimini devralır. Netanyahu istifa eder (ki hemen hemen herkesin desteğini kaybetti) ve yeni bir ılımlı merkez sağ veya merkez sol hükümet Filistin meselesini çözmeye ve Suudi Arabistan ile normalleşmeye odaklanır.

Netanyahu’nun aksine, bu yeni İsrail hükümeti açıktan İran’da rejim değişikliği talep etmeyecektir. Yaptırımların hafifletilmesini de içeren bir nükleer anlaşmaya dönük yeni müzakereler karşılığında İslam Cumhuriyeti’nin İsrail-Suudi normalleşmesini zımnen kabul etmesini sağlayabilir. Bu da İran’ın acilen ihtiyaç duyduğu iç iktisadi reformlara odaklanmasını sağlayacaktır. Açıkçası bu senaryonun hem bölgede hem de küresel ölçekte son derece olumlu iktisadi sonuçları olur.

Üçüncü senaryoda ise durum Lübnan Hizbullah’ı ve muhtemelen İran’ın da dahil olduğu bölgesel bir çatışmaya dönüşür. Bu birkaç şekilde gerçekleşebilir. Hamas’ın ortadan kaldırılmasının sonuçlarından endişe eden İran, dikkatini Gazze’deki harekattan uzaklaştırmak için Hizbullah’ı İsrail’in üzerine salar. Ya da İsrail Hizbullah’a daha büyük bir önleyici saldırı düzenleyerek bu riski bertaraf etmeye karar verir. Bir de İran’ın Suriye, Irak ve Yemen’deki diğer vekilleri var. Her biri kendi istikrarsızlaştırıcı ajandasının bir parçası olarak İsrail’i ve bölgedeki Amerikan kuvvetlerini kışkırtmaya hevesli.

Eğer İsrail ve Hizbullah büyük çaplı bir savaşa girerse, İsrail de muhtemelen ABD’nin lojistik desteğiyle İran’ın nükleer ve diğer tesislerine saldırılar düzenleyecektir. Nihayetinde hem Hamas’ı hem de Hizbullah’ı silahlandırmak ve eğitmek üzere devasa kaynaklar ayıran İran, muhtemelen nükleer silah eşiğini aşmak için daha geniş bölgesel kargaşayı kullanacaktır.

Eğer İsrail ve muhtemelen ABD İran’ı bombalarsa, Körfez’deki enerji üretimi ve ihracatı muhtemelen aylarca sekteye uğrayacaktır. Bu durum 1970’ler tarzı bir petrol şokunu tetikleyecek, ardından küresel stagflasyon (yükselen enflasyon ve düşük büyüme), borsalarda çöküş, tahvil getirilerinde dalgalanma ve altın gibi güvenli liman varlıklarına hücum yaşanacaktır. İktisadi etki Çin ve Avrupa’da, şu anda net enerji ihracatçısı olan ve tüketiciler (hane halkı ve işletmeler) üzerindeki olumsuz etkiyi sınırlamak için teşvikleri ödemek üzere yerli enerji üreticilerinin talih kuşu kârlarını vergilendirebilecek olan ABD’den daha şiddetli olacaktır.

Son olarak, bu senaryoda İran rejimi iktidarda kalır, zira İsrail/ABD saldırısı karşısında pek çok İranlı —hatta rejim muhalifleri bile— rejimin arkasında hizalanır. Bölgedeki tüm taraflar daha radikalleşir ve çatışmacı hale gelir, barış ya da diplomatik normalleşme hayal olur. Bu senaryo, Biden’ın başkanlığını ve yeniden seçilme şansını bile yok edebilir.

Dördüncü senaryoda çatışma bölgeye de yayılır ama İran’da rejim değişikliği olur. Eğer İsrail ve ABD İran’a saldırırsa, sadece nükleer tesisleri değil, askeri ve çift kullanımlı altyapıyı ve rejim liderlerini de hedef alacaklardır. Bir yılı aşkın süredir ahlak ve polis ihlallerini protesto eden İranlılar rejimi desteklemek yerine eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani gibi ılımlıların arkasında toplanabilir.

İslam Cumhuriyeti’nin devrilmesi İran’ın uluslararası topluma yeniden katılmasını sağlayacaktır. Küresel ölçekte hala ciddi bir stagflasyonist durgunluk yaşanacak, ancak Orta Doğu’da daha fazla istikrar ve daha güçlü bir büyüme için zemin hazırlanmış olacaktır.

Her bir senaryo ne kadar olası? Statükonun korunmasına yüzde 50, savaş sonrası barış, istikrar ve ilerlemenin sağlanmasına yüzde 15, bölgesel bir çatışmaya yüzde 30 ve mutlu sonla bitecek bölgesel bir çatışmaya sadece yüzde 5 olasılık veriyorum.

O halde iyi haber, çatışmanın bölge çapında tırmanmama ihtimalinin yüzde 65 gibi nispeten yüksek bir oranda olması ve bunun da iktisadi etkilerin hafif ya da sınırlı kalacağı anlamına gelmesi. Kötü haber ise, piyasaların şu anda dünya çapında ciddi stagflasyonist etkileri olacak bölgesel bir çatışmaya en iyi ihtimalle sadece yüzde 5 olasılık veriyor olması, oysa daha makul bir rakam yüzde 35.

Özellikle küresel çapta yıkıcı bir senaryonun (bir, üç ve dört) birleşik olasılığının hala yüzde 85 olduğu düşünüldüğünde, bu tür bir rehavet tehlikeli. En olası senaryonun piyasalar ve küresel ekonomi üzerinde sadece kısa vadeli hafif sonuçları olabilir ama istikrarsız bir statükonun yerinde kalacağı ve sonunda yeni çatışmalara yol açacağı anlamına gelir.

Şimdilik piyasalar mükemmele yakın fiyatlandırılıyor ve en hafif senaryoları tercih ediyor. Ancak piyasalar büyük jeopolitik şokları genelde yanlış fiyatlandırdılar. Bu tekrarlanırsa şaşırmamalıyız.

Çok Okunanlar

Exit mobile version