Global Times, 10 Kasım 2023
Gazze’de yaşanan yürek parçalayıcı insani felaket karşısında her gün 100’den fazla Filistinli çocuğun savaşın yıkımıyla hayatını kaybettiği gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Acil insani ateşkes için uluslararası çağrılar artarken, sürekli olarak “insan hakları” ve “insancıllık” vurgusu yapan ABD ve G7’nin ise bu kez “ateşkes” kelimesini telaffuz edememesi oldukça şaşırtıcı.
Tokyo’daki G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı sırasında 8 Kasım’da yayınlanan ortak bildiride İsrail-Filistin çatışması kapsamlı bir şekilde ele alındı. Ancak İsrail’e Gazze’deki askeri eylemlerine sadece “insani bir ara vermesi” çağrısında bulunulurken, “ateşkes, çatışmaların sona erdirilmesi ya da barış görüşmelerinin yeniden başlatılması”ndan söz edilmedi. BM Genel Kurulu’nun acil özel oturum kararının uygulanmasından ya da BM Güvenlik Konseyi’nin sorumlu adımlar atmaya zorlanmasından da söz edilmedi. Gönderilen sinyal, İsrail’in Gazze’deki askeri eylemlerinin G7 tarafından zımnen onaylanması, hatta hoş görülmesi gibi görünüyor. Sözde “insani duraklama” daha çok ABD ve G7’nin uluslararası topluma yönelik göstermelik bir jesti gibi duruyor.
Elbette bu olay ABD ya da G7’nin gerçekte ‘zayıf’ kaldığı bir durum değil. Aslında İsrail üzerinde eşsiz bir nüfuza ve İsrail-Filistin meselesine müdahale etme gücüne sahipler. Ancak bu nüfuz ve gücü, barış ve Filistinli siviller için kullanmak konusunda isteksizler. Diğer ülkelere ya da meselelere yaklaşımları ise aynı değil. G7’nin ortak açıklamalarında genellikle ahlaki bir üstünlük taslayarak diğer ülkelerin iç işlerine karıştığı iyi bilinmektedir. Ancak gerçek bir insani kriz ortaya çıktığında ve ABD ile G7’nin harekete geçmesini gerektirdiğinde, gerçek yüzleri hemen ortaya çıkar. Masum Filistinli sivillerin hayatları ve Washington’un siyasi hesapları karşısında ABD ve G7 tereddütsüz ikincisini seçerek ikiyüzlülüklerini ve bariz çifte standartlarını ortaya koymaktadır.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de belirttiği gibi, Gazze’deki kabus insani bir krizden çok daha fazlasıdır. Bu insanlığın krizidir. Bazı BM yetkilileri derin üzüntülerini dile getirerek, ölüm ve acı seviyesinin “kavranması zor” olduğunu söyledi ve “her gün, en kötü gün olduğunu düşünüyorsunuz ve bir sonraki gün daha kötü oluyor” ifadesini kullandı. Savaş devam ettiği sürece uluslararası insancıl hukukun daha fazla ihlal edileceği açıktır. Bunu anlamak zor değil.
ABD içinde ateşkes çağrısı yapan protestolar patlak verdi. G7 içinde de görüş birliği yok; ABD, BM Güvenlik Konseyi’nde Fransa ve Japonya’nın lehte oy kullandığı bir karar tasarısını veto etmiştir. BM’nin geneline bakıldığında, acil bir “insani ateşkes” için ezici bir istek var. Ancak ne yazık ki, küçük bir çıkar grubunun ya da siyasi hizbin iradesi Washington’u ele geçirmiş gibi görünüyor ve Washington’un iradesi G7’yi ele geçirdi ve BM’yi de benzer bir şekilde ele geçirmeye çalışıyor.
G7 dışişleri bakanlarının ortak açıklamasında İsrail-Filistin çatışmasının kapsamlı bir şekilde ele alınmasının yanı sıra Ukrayna’daki kriz ve Asya-Pasifik bölgesindeki güvenlik konularına da değinilmesi dikkat çekicidir. Tüm bu konularda yayınlanan bildiri, taraf tutma gibi belirgin bir özellik sergiliyor. Bildirinin tamamının “barış” ve “güvenlik” kavramları etrafında şekillendiği söylenebilir, ancak tek bir kelime bile gerçek barışı ya da gerçek güvenliği ifade etmiyor.
Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun’un da dediği gibi, sivillere toplu ceza uygulayarak mutlak güvenlik sağlanamaz ve şiddete karşı şiddet sadece nefreti ve çatışmayı artıracaktır. Gazze’deki çatışmaların devam etmesine izin verilmesi, çatışmaları tüm bölgeyi içine alacak bir askeri felakete dönüştürebilir. Bu karşılıklı kayıp durumu ABD dahil herkes için istenmeyen bir durumdur. ABD ve G7’nin ateşkes yerine “insani duraklama” çağrısında bulunma ikiyüzlülüğü hem etik değil hem de tüm dünya için son derece tehlikelidir.
Gazze’nin “sahte bir ateşkese” değil, “gerçek bir ateşkese” ihtiyacı vardır. Ancak çatışan tüm taraflar tüm düşmanca faaliyetlerini derhal durdurduğunda gerçek barış görüşmeleri ve insani yardım çabaları ortaya çıkabilir. Kapsamlı bir ateşkes olmadan, herhangi bir miktarda insani yardım okyanusta bir damla gibidir.