ASYA

Güney Kore kamuoyu Washington Deklarasyonu’nu ‘yetersiz’ buldu

Yayınlanma

Seul yönetimi Pyongyang’ın artan nükleer faaliyetlerini gerekçe göstererek, ABD’nin bölgede etkisini artırmasını talep ediyor.

Washington ve Seul, Amerikan stratejik varlıklarının bölgeye düzenli olarak konuşlandırılması ve ABD’nin Pyongyang’a karşı nükleer planlaması konusunda daha yakın istişare dahil olmak üzere yeni önlemler üzerinde anlaştı.

Japan Times’a göre ise, Koreli analistler, ABD Başkanı Joe Biden ve Güney Kore lideri Yoon Suk-yeol tarafından çarşamba günü özetlenen adımların, Pyongyang’ı nükleer cephaneliğini terk etmeye ikna etmeye yetip yetmeyeceğini sorguluyor. Onlara göre, Seul’ün kendi nükleer silahlarıyla karşılık vermesi daha iyi.

Seul’ün endişelerini Washington’la paylaşacağı bir mekanizma

Washington Deklarasyonu’nda ana hatları çizilen son caydırıcılık çabaları, nükleer ve stratejik planlamayı tartışmak için NATO içindeki nükleer istişareleri örnek alan bir Nükleer Danışma Grubunun (NCG) kurulmasını gerektiriyor. Yani anlaşmanın özü, Güney Kore’nin nükleer endişelerini ABD’ye iletmek için özel bir foruma sahip olacak olması.

İki ülke ittifakının 70. yıl dönümünde ABD’ye beş günlük resmi bir ziyarette bulunan Yoon, iki tarafın ayrıca böyle bir saldırı durumunda “acil ikili başkanlık istişareleri” konusunda anlaştığını ve “hızlı, ezici bir çoğunlukla ve kararlı bir şekilde” yanıt verme sözü verdiğini söyledi.

Bildiride Washington’un Seul ile “danışmak için her türlü çabayı göstereceği” ve “nükleer ve stratejik silah operasyon planları hakkında bilgi paylaşacağı” belirtilirken, Biden düzenlediği basın toplantısında ABD başkanının Amerika’nın nükleer cephaneliği üzerinde tek otorite olmaya devam ettiğini vurguladı.

ABD, Kore’ye nükleer balistik füze denizaltısı gönderiyor

ABD ayrıca, ağır bombardıman uçakları ve uçak gemileri gibi “stratejik varlıklarını” Güney Kore ve çevresine düzenli olarak konuşlandırmayı kabul ederken, aynı zamanda 1980’lerin başından beri bir ABD nükleer enerjili balistik füze denizaltısının ülkeye yapacağı ilk ziyareti duyurdu.

Biden, Washington’un Kore Yarımadası’na nükleer silah yerleştirmeyeceğini savunurken, Kuzey Kore’yi ABD’ye veya müttefiklerine ve ortaklarına yönelik bir nükleer saldırının “böyle bir eylemde bulunursa hangi rejim olursa olsun rejimin sonu” ile sonuçlanacağı konusunda uyardı.

ABD, 1958’de Güney Kore’de nükleer silah konuşlandırmıştı, ancak 1991’de, nükleer top mermileri gibi savaş alanında kullanılması amaçlanan “taktik” nükleer silahların yurtdışında konuşlandırılmasını sona erdirmek için Moskova ile yapılan bir anlaşmanın parçası olarak onları geri çekmişti. Bununla birlikte, Yoon da dahil olmak üzere Güney Kore’deki muhafazakar politikacılar, Pyongyang’ın artan nükleer kapasiteli füze cephaneliğine yanıt olarak yeniden konuşlandırma çağrılarını yenilemişlerdi.

Güney Kore nükleer silaha sahip olmayacağını teyit etti 

Washington Bildirgesi’nin öne çıkan ve ülkede çokça tartışılan diğer bir yönü, Güney Kore’nin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması içinde kalma niyetini yeniden teyit etmesidir; bu, Seul’ün yerli bir nükleer silah kapasitesi peşinde koşmama yönündeki dolaylı bir teminatı olarak yorumlanıyor.

Belge potansiyel nükleer krizlere yanıt vermek için yeni bir ikili masa üstü tatbikat çağrısında bulunurken, potansiyel saldırılara karşı savunmaya daha iyi hazırlanmak ve ortak planlama çabalarını iyileştirmeyi amaçlayan simülasyonlar yürütmek için Genişletilmiş Caydırıcılık Stratejisi ve Danışma Grubu da dahil olmak üzere mevcut mekanizmaları güçlendiriyor.

“Genişletilmiş caydırıcılığı” – Washington’un düşmanları caydırma ve müttefiklerini nükleer silahlar da dahil olmak üzere askeri güçle savunma taahhüdü – güçlendirmeye odaklanması göz önüne alındığında, uzmanlar Washington Bildirgesi’ni ikili savunma bağlarının güçlendirilmesi olarak görüyorlar.

The Japan Times’a konuşan Kore uzmanı ve Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü doçent Ji-Young Lee, “Bana göre, buradaki anahtar husus müttefikler arasında çok daha gelişmiş, daha sıkı istişareler ve Güney Kore’ye Kuzey Kore’nin artan nükleer kapasitelerine yönelik ortak operasyonları planlama ve yürütmede daha büyük bir rol veriyor” dedi.

Deklarasyonu halkı ikna etmedi

George H. W. Bush Vakfı’nın ABD-Çin İlişkileri Kıdemli Üyesi Seong-hyon Lee ise deklarasyonun o kadar da önemli olmadığını düşünüyor.

Lee’ye göre, deklarasyon, özellikle Pyongyang’ı nükleer silah geliştirmeyi, test etmeyi veya kullanmakla tehdit etmeyi bırakmaya ikna etme olasılığının düşük olması nedeniyle, Güney Kore halkının aradığı somut ve inandırıcı adımlar açısından yetersiz.

“Pek çok Güney Koreli’nin istediği bu değildi, bu yüzden bu zirvede gerçekte neyin başarıldığı konusunda kafalarını kaşıyacaklar” diyen Lee, Biden’ın Güney Kore’de Yoon için ne kadar tehlikede olduğunu tam olarak anlamadığını savunuyor.

Son zamanlarda yapılan bir dizi anket, Güney Korelilerin çoğunluğunun – geçen yıl Şubat ayında yapılan geniş kapsamlı bir ankette %71’lik bir oran da dahil olmak üzere – ülkenin kendi nükleer silahlarını geliştirmesi gerektiğine inandığını gösteriyor.

Yoon fazla Amerikan yanlısı…

Ülkedeki muhafazakar politikacılar da, Kuzey Kore’nin yeni silahları test etmesiyle Seul’ün koruma için tamamen Amerikan müttefikine güvenemeyeceğini ve kendi nükleer cephaneliğini geliştirmeyi düşünmesi gerektiğini savunuyor.

Lee, “Güney Kore halkı, Yoon’un Japonya’ya tek taraflı tavizler verdiğini, fazla Amerikan yanlısı olduğunu ve Güney Koreli yarı iletken firmalarının Amerika Birleşik Devletleri’ne yatırım yapması konusunda ticari sağduyuya uygun olmayan bir şekilde büyük bir taviz verdiğini düşünüyor” dedi.

Nikkei Asia’ya göre, ülkedeki sağcı Chosun Ilbo gazetesinde yer alan bir başyazı, Güney Kore’nin Kuzey’den sürekli nükleer tehditlerle karşı karşıya kalması nedeniyle, ülkenin meşru müdafaa için tüm seçenekleri açık tutması gerektiğini savundu ve Washington Deklarasyonu’nun “halkın endişesini temelden çözecek hiçbir önlem içermediğini” söyledi.

“Güney Kore-ABD ittifakı, güvenliğimizin mihenk taşıdır ve bu değişemez” diyen başyazıda,

“Ancak nihayetinde kendimizi koruması gerekenin biz olduğumuz gerçeğini de unutamayız” ifadesi kullanıldı.

Uzmanlara göre, Güney Kore’nin en büyük ticaret ortağı olan Çin’in, ABD stratejik varlığının Çin topraklarına yaklaşmasına müsaade eden Washington Deklarasyonu’na nasıl yanıt vereceği de ayrı bir soru işareti.

Çok Okunanlar

Exit mobile version