Hindistan dış politikasında bir yandan 5 ülke/aktör zorluklar-fırsatlar skalasında kritik önemde; bir yandan da 5 ana tema Hindistan’ın dünya ile ilişkisini şekillendirecek öncelikte. Günümüzde dünyanın dört bir yanındaki ülkeler oldukça farklı bir uluslararası bağlamla karşı karşıya ve Hindistan bir istisna değil. Uluslararası sistemde, Hindistan’ın dünya görüşünde büyük ayarlamalar yapmasını ve bunları iç politikasına uyumlu hale getirmesini gerektiren derin yapısal değişiklikler söz konusu.
5 Kritik Aktör
- Rusya
Bir süredir Hindistan’ın Rusya ile bağları Ukrayna’daki savaşla test ediliyor. Hindistan’ın savunma gereksinimlerinin Rusya’ya bağımlılığı ve daha ucuz petrolün bulunması bağları ilerletiyor. Rusya’nın indirimli ham petrolünün fiyata duyarlı Hindistan’a satışı o kadar önemli hale geldi ki Rusya dünyanın en büyük ithal ham petrol kaynağı olarak Suudi Arabistan’ın yerini aldı. Amerikan liderliğindeki Rus petrol ticaretine yönelik yaptırımlar sıkılaştırılmış olsa da emtia piyasası veri analitik firması Kpler’e göre Hindistan’a petrol satışları her ay arttı. İronik olarak Hindistan Rus ham petrolünün önemli bir kısmını işliyor ve kar ederek Avrupa’ya satıyor; ironik çünkü Avrupa rafinerilerinin Ukrayna işgalinden bu yana doğrudan Rus petrolünü satın alması yasaklandı. Ayrıca Hindistan’ın Rus silahlarına ve yedek parçalarına bağımlılığı var; bu bağımlılık azalmış olabilir ancak vazgeçilemeyecek kadar önemli çünkü hem Batı’daki benzer silah alımlarından daha ucuz hem de onlarca yıldır Hindistan Silahlı Kuvvetleri onların üzerinde eğitildi. O halde Hindistan’ın neredeyse son üç yıldır Rusya ile ilişkilerinde ince bir çizgide yürümesine şaşırmamalı. Ancak Amerika’nın bu ilişkinin nasıl gelişeceğini yakından izlediğinin farkında. Şimdiye dek Hindistan yalnızca genel retorikler ile tüm işgallerin ve tüm savaşların kötü olduğunu söyleyerek Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini eleştirmeyi reddetti. Bu arada Rusya ile Çin arasındaki bağlar gelişiyor ve bu kesinlikle Hindistan’ın radarında. Modi’nin 8 Temmuz’daki Moskova ziyareti, beş yıl aradan sonra gerçekleşen bir ziyaret ve 2022’de Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından bu yana ilk ziyaret. Burada Putin-Modi zirvesi, Hindistan’ın stratejik çıkarlarının ön plana çıkması ve ikili sıcak bağların teyidi bağlamında önemliydi.
- Çin
Çin ile 2020’de yeniden alevlenen sınır anlaşmazlığı beşinci yılında. İkinci döneminde çok enerji harcayan Modi’nin üçüncü dönem hükümeti için sorunu tamamen çözme görevi zor. Hindistan, sınır durumu normale dönene kadar ticaret başta tüm ilişkilerin iyi olamayacağını savundu. Aslında gerilimi azaltmak istiyor. İstikrar istiyor. Ama şu anda sınırda 50-60 bin civarı asker konuşlanmış durumda. Bu da sınırın her iki tarafından da uzaklaşmanın zaman alacağı anlamına geliyor. BRICS Zirvesi’nin hemen öncesinde duyurulan sınır devriye anlaşması ve 5 yılın ardından Modi ve Xi’nin BRICS Zirve marjında görüşme sağlaması son beş yılda son derece önemli ve olumlu gelişmeler. Ancak iki ülkenin sınır sorunu öyle ha deyince çözülebilecek bir sorun değil… Açıkçası tam anlamıyla çözülebilecek bir sorun da değil…
3-4. Batı ülkeleri – Amerika ve Avrupa
Hindistan artık Amerika, Avrupa, Japonya ve Avustralya ile güçlü stratejik bağlar geliştirmiş durumda. Hindistan ve Amerika arasındaki 4 savunma anlaşması ayrıca önemli: 2016 Lojistik Değişim Mutabakat Zaptı, 2018 İletişim Uyumluluğu ve Güvenlik Anlaşması, 2019 Endüstriyel Güvenlik Anlaşması ve 2020 Temel Değişim ve İşbirliği Anlaşması. Hindistan’ın Amerika ile ilişkisinin hem Demokratlardan hem de Cumhuriyetçilerden destek alıyor olması nedeni ile ikili ilişkilerde Amerikan Başkanlık seçimlerinin sonuçlarından marjinal bir etki zaten beklenmiyordu ama Modi’nin sinerjisinin yeniden seçilen Başkan Trump ile daha uyumlu olduğunu vurgulamak önemli…
Bununla beraber, Hindistan’ın Fransa ve Almanya gibi Avrupa ülkeleri ile ekonomik ve siyasi bağları gelişti. İngiltere, Hindistan ile bir serbest ticaret anlaşması imzalamaya uzun süredir yoğun ilgi duyuyor. Ayrıca Avrupa Birliği de serbest ticaret anlaşması imzalamaya uzun süredir istekli. Öte yandan, Khalistan ayrılıkçısı Gurpatwant Singh Pannun’a suikast planı yapıldığı iddiası, Batı ile önemli bir çekişme noktası. Bu bizi Hindistan-Kanada ilişkilerine yönlendiriyor.
- Kanada
Hindistan-Kanada ilişkileri geçen yıl Başbakan Trudeau’nun Hindistan’ı Khalistan ayrılıkçısı Hardeep Singh Nijjar’ın öldürülmesinde parmağı olmakla suçlamasından bu yana ciddi sallantıda. Ve ikili ilişkilerin en azından 2025 Kanada seçimlerine kadar kötü kalması kuvvetle muhtemel…
5 Jeopolitik Zorluk
Hindistan dış politikasının uluslararası sahnede en az beş jeopolitik zorluğun üstesinden gelmesi gerekiyor:
- İdeolojiden çok, çıkar odaklı yaklaşım gerektiren büyük güç rekabetinin geri dönüşünü karşılamaya hazır olmak gerekiyor.
Bir yanda Batı, diğer yanda Çin ve Rusya arasında yenilenen çatışma, uluslararası ilişkilerin yürütülmesinde farklı dış koşullar yaratmaya başladı. Hindistan özelinde bu, 1991’deki deneyiminden daha dar bir alan sunuyor. Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle damgasını vuran Soğuk Savaş’ta Hindistan, tüm büyük güçlerle etkileşim kurabilecek alana sahipti. Hindistan’ın rakip güçler arasındaki “Bağlantısızlık” politikasını tüm büyük güçlerle işbirliği yapmaya olanak tanıyacak biçimde “Çoktaraflılık” fikriyle güncelleyebileceği varsayılmıştı. Ancak büyük güçler birbirleriyle iyi geçindiği sürece politikanıza hangi ismi verdiğiniz çok da dikkate alınmıyor. Asıl önemlisi, büyük güçler arasındaki çatışmanın yoğunlaştığı an ki aktörlerin her biriyle istediğinizi diğeriyle herhangi bir maliyete katlanmadan yapabilme özgürlüğünüz azalmaya başlar…
- Küresel ekonominin değişen yapısının yurtiçinde doğurduğu daha fazla reform talebini karşılayabilmek gerekiyor.
1990’ların başında Hindistan ekonomik küreselleşme mantığını benimseyebilmiş, uyum sağlayabilmişti ancak günümüz konjonktürde jeopolitiğin küresel ekonomi üzerindeki etkisi söz konusu ve bununla baş edilebilmeli. 2019’da Hindistan, Asya çapındaki serbest ticaret müzakerelerinden (RCEP) kendi çekinceleri özelinde çekildikten sonra ekonomik küreselleşme inancında kopukluk yaşadı. Ancak beraberinde büyük Batı ekonomilerinin Çin’e bağımlılığı azaltma çabaları, Hindistan’ın jeoekonomik konumunu geliştirme fırsatları için yeni kapı açtı. Ama Hindistan buna soğuk bakıyor. Serbest ticaret noktasında daha güvenilir coğrafyalar, dayanıklı tedarik zincirleri ve stratejik ortaklar görüşünden vazgeçmek istemiyor ancak henüz bunun pratikte ticari işbirliği açısından somut sonuçlara dönüştürülmesi zor. Kritik başka konu, 2024 genel seçimlerin getirdiği koalisyon hükümeti, yeni küresel dinamikle başa çıkmak için ihtiyaç duyulan reformlara yönelik ekstra kaygılar doğurdu ki bunda iç ekonomik dönüşümü sürdürme isteği ve yeteneği belirleyici olacak ama henüz somut bir eğilim görülmedi…
- Büyük güç rekabetinin ayrılmaz parçası olarak ortaya çıkan ve küresel gücün yeniden dağıtılmasına işaret eden teknolojik devrime ayak uydurmak gerekiyor.
Bu, Hindistan için bir yandan ileri teknolojik gelişimin hızlandırılmasına kapı açıyor ise bir yandan Hindistan’ın devlet tekellerinin egemenliği altındaki gelişmiş bilim ve teknoloji sektörünün modernizasyonu ihtiyacını açığa çıkarıyor. Haziran sonlarında iki ülkenin ulusal güvenlik danışmanlarınca gözden geçirilen Amerika ile kritik ve gelişen teknolojiler girişimi (iCET) fırsat olarak değerlendirilebilir. Ocak 2023’te duyurulan iCET kapsamında iki ülkenin uzay, yarı iletkenler, ileri telekomünikasyon, yapay zeka, kuantum, biyoteknoloji ve temiz enerji dahil kilit teknoloji sektörlerinde stratejik işbirliğini derinleştirme ve genişletme yönünde önemli adımları söz konusu. Ancak iCET toplantısının ardından Delhi’de brifing veren ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Campbell’in sözlerinden anlaşıldığı üzere teknoloji konularına ilişkin Amerika tarafının samimi Hindistan-Rusya bağlarından kaygı duyduğunu ve bu noktada Hindistan’dan taviz beklendiğini vurgulamak gerekiyor…
- Eski bölgesel kategorileri aşındıran yeni bölgelerin yükselişine uyum sağlanması, bu bölgelerin ayrı varlıklar olarak görüldüğü eski mental haritaların silinmesi gerekiyor.
Güney Asya ve Güneydoğu Asya gibi geleneksel olarak tanımlanmış birçok bölgenin sınırlarını aşan Hint-Pasifik jeopolitik anlatısının ortaya çıkışı buna en somut ve güncel örnektir. Körfez’in finansal gücü, Afrika’nın hızlı ekonomik büyümesi ve Avrupa’nın güneye uzanması yeni fırsatlar doğuruyor. Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) böyle bir fırsatın ürünü. Eylül 2023’te duyurulan IMEC kapsamında Hindistan’ın Körfez ve Avrupa’ya bağlantısı sağlanarak Asya, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki ticaret bağlantılarının genişletilmesiyle ekonomik kalkınmanın teşviki söz konusu. Artık Afrika, Güney Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine daha fazla diplomatik, politik, ekonomik ve güvenlik kaynakları ayırmak gerekecektir…
- Yükselişe ilişkin “abartılı” retoriğin yumuşatılması gerekiyor.
Geçen yıl Hindistan’ın demografik, ekonomik ve uzay temelli sıçrama haberleri büyük yankı uyandırdı. En kalabalık ülke ve artık demografik güç, beşinci büyük ekonomi ve hızla büyüyen ekonomik güç, aya adım attı ve artık uzay gücü. Üçüncü büyük ekonomi olma yolundaki Hindistan’ın hızla geliştiğine kuşku yok. Ama 3,5-4 trilyon dolarlık toplam GSYİH’sı kişi başına düşen GSYİH’sının ancak 2,5 bin doların biraz üzerinde olduğu gerçeğini gölgelememeli. Hindistan’ın büyük gelişimsel zorlukları olduğu kadar büyük eşitsizlik sorunu da var. Aslında daha birçok sorunu var. Gücün abartılması ve mevcut zorlukların küçümsenmesi ancak jeopolitik kibre ve politika oluşturmada kayıtsızlığa yol açar, bu da günün sonunda öznenin kendisine pahalıya mal olabilir…
Son Sözler
Delhi için ideal senaryo, içişleri hakkında ders verilmeden Hindistan’ın çıkarlarını güvende tutmak ve Batı sermayesi ile teknolojisinden yararlanmaktır. Ancak Amerika özelinde Hindistan’ın güven problemi yaşadığı bam teli tam da bu noktada ortaya çıkıyor ki hem Delhi hem Washington’daki bazı lobilerin uğraşlarına karşın Amerika hiçbir zaman tam anlamıyla Hindistan’ın “dostu” olarak algılanmayacaktır. Yakın zamanda ABD Dışişleri Bakanı Blinken şunları söylemişti: “Hindistan’da din değiştirme karşıtı yasalarda, nefret söyleminde, azınlık inanç topluluklarının üyelerine ait evlerin ve ibadet yerlerinin yıkılmasında kaygı verici artış görüyoruz.” Bu aslında Hindistan’ın Rusya tutumuna karşı Amerika’nın bir çeşit cezalandırma taktiği ve Delhi çevreleri bu tür bir ders verme taktiğini “saldırgan” olarak niteliyor, Hindistan demokrasisine saygı duyulmadığının ve içişlerine müdahale edildiğinin tepkisini veriyor. Bu arada ayrıca yeniden seçilen Trump ile Hindistan’ın iç siyasetine yönelik müdahale eğiliminde azalma bekleniyor olabilir, ancak bu kez de Trump başka sorunlarla gelecektir… (Ki bunu daha önce bu köşede tartıştık.)