ASYA

Asya piyasalarında “Adani Krizi”

Yayınlanma

ABD’li Hindenburg Research tarafından geçen hafta yayımlanan bir raporda, Adani Group’un hisse manipülasyonu ve muhasebe dolandırıcılığı yaptığı iddia edilmesinin ardından Hint iş insanı Gautam Adani’nin işletmeleri bir haftada 108 milyar dolar kaybetti. Söz konusu kayıplar Hindistan tarihindeki en büyük kayıplardan biri olarak adlandırılıyor. Bloomberg’in haberine göre Credit Suisse, Adani Limanları ve Özel Ekonomik Bölge, Adani Yeşil Enerji ve Adani Elektrik tarafından satılan tahviller için borç verme değerini sıfırladı.

Adani hisselerindeki toplam değer kaybı, şirketin toplam değerinin üçte birine ulaştı. Holdingin amiral gemisi konumundaki Adani Enterprises, 52 haftanın en yüksek seviyesinden şu ana kadar yüzde 43 geriledi. Diğer üç grup şirket olan, Adani Power, Adani Wilmar ve NDTV’nin bugün yüzde 5 değer kaybettiği bildirildi.

Adani’nin düşen hisse senetleri, Hindistan’ın finansal sistemi üzerinde daha geniş bir etki olasılığı konusunda endişeleri artırdı.

Hükümet ve bankacılık kaynakları Reuters’e verdiği demeçte, merkez bankasının yerel bankalardan Adani Grubu’na dair ayrıntıları istediklerini söyledi.

Gautam Adani kimdir?

Plastik ticareti ile uğraşırken 1980’lerde, ihracat şirketi olan Adani Enterprises’ı kuran Adani 1990’larda ekonomisini dışa açan Hindistan’da altyapı ve kömür madenleri işletme sektörüne yöneldi.

Adani, ilk büyük projesi olan Gujarat’taki Mundra limanını 1998’de Adani Ports bünyesinde işletmeye başladı. Bununla birlikte, Adani son 10 yıl içinde Hindistan’ın en büyük kömür madeni işletmecisi oldu. Adani şirketleri büyük şehirlerde havalimanları işletiyor, yollar inşa ediyor, elektrik üretiyor, savunma teçhizatı üretiyor, tarımsal insansız hava araçları geliştiriyor ve medya kuruluşu işletiyor. Fosil yakıt şirketleri olmasına rağmen, aynı zamanda 2030 yılına kadar dünyanın en büyük yenilenebilir enerji oyuncusu olmayı hedefliyor. Adani, Fransız TotalEnergies gibi yabancı devlerle ortaklıklar kurarak enerji sektörüne uzanan küresel bir genişlemeyi sürdürdü. Abu Dabi’nin Uluslararası Holding Şirketi gibi yatırımcıları cezbederek ortaklıklar kurdu.

Modi ile yakın bir isim

Adani’nin net serveti son yıllarda şirketlerinin hisse fiyatları borsada yükseldikçe yaklaşık yüzde 2 bin artış gösterdi ancak Adani, servetinin çoğunun Başbakan Narendra Modi ile olan yakın bağlarından kaynaklandığı nedeniyle eleştirildi. Hindistan parlamentosundaki muhalifler Modi hükümetini, Adani’nin havalimanlarını işletme ihalelerini kazanmasını kolaylaştırmak için ihale kurallarını değiştirmekle suçladı.

Netanyahu’dan övgü

Adani Group’un en son çıkarması ise İsrail’de bulunan stratejik Haifa Limanı’na oldu. Daha önce Çin merkezli, Şanghay Uluslararası Liman Grubu (SIPG) tarafından işletilen liman geçtiğimiz salı günü 1,2 milyar ABD doları karşılığında Adani Grup tarafından satın alındı. Adani’nin Tel Aviv’de bir yapay zekâ laboratuvarı açmak da dahil olmak üzere birçok alanda yatırım yapma çalışmalarının olduğu İsrail medyası tarafından gündeme taşındı.

Başbakan Netanyahu, Haifa Limanı anlaşmasını “muazzam bir kilometre taşı” olarak nitelendirerek, bunun iki ülke arasındaki bağlantıyı birçok yönden önemli ölçüde iyileştireceğini söyledi.

İş imparatorluğu ABD’li kısa satıcı Hindenburg Research’ün dolandırıcılık iddialarıyla sarsılan Adani Group başkanı Gautam Adani, Hayfa Limanı’nı devralma anlaşmasını imzalamak için İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile birlikte göründü ve yatırım fırsatlarından bahsetti.

Başbakan Netanyahu, Adani Group ile Hayfa liman anlaşmasını “muazzam bir kilometre taşı” olarak nitelendirerek, bunun iki ülke arasındaki bağlantıyı birçok yönden önemli ölçüde iyileştireceğini söyledi. Netanyahu, “Bence bu çok büyük bir dönüm noktası… 100 yılı aşkın bir süre önce ve Birinci Dünya Savaşı sırasında, Haifa şehrinin özgürleşmesine yardım edenler cesur Hintli askerlerdi. Ve bugün, dünyanın özgürleşmesine yardım edenler çok güçlü Hintli yatırımcılar” dedi.

Adani’nin şirketinin Batı’da herhangi bir hissesi yok, dolayısıyla İsrail’e girmesi, Asya ile Avrupa arasındaki deniz trafiğinin arttığına ve önde gelen Asyalı oyuncuların Akdeniz’de bir merkeze ihtiyaç duyduğuna dair bir işaret olarak değerlendirildi.

Çok Okunanlar

Exit mobile version