Dünya Basını
HTŞ katliamlarından kurtulan Suriyeliler ölüm ve yıkımı anlatıyor

Çevirmenin notu: Suriye’deki eski Kaide militanlarının oluşturduğu yeni hükümete bağlı grupların başta Lazkiye ve Tartus’ta olmak üzere, özellikle Alevi sivillere yönelik giriştiği katliamın boyutları hâlâ tam olarak bilinmiyor. Katliamdan kurtulanların tanıklıkları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Yakın zamanda Suriyeli 13 insan hakları kurumu ve STK, Suriye sahilindeki katliamın ilk 3 günü üzerine bir ön rapor hazırladı. Bu rapora göre yalnızca ilk üç günde 25 katliam belgelendi. Bu saldırılara HTŞ ve Suriye Milli Ordusu’na (SMO) bağlı Süleyman Şah (Ebu Amşe) Tugayı, Sultan Murad Tugayı ve Hamza Tugayı gibi grupların yanı sıra şu yabancı cihatçı örgütler de katıldı: – İran’da Sünni Muhacir Hareketi (İran) – Kafkasya Tugayı (Rusya) – Özbek Tugayı (Özbekistan) – Türkistan İslam Partisi (Çin) – Faslılar Tugayı (Fas) – Tacik Grubu (Tacikistan) – Arnavutluk Grubu (Arnavutluk) – Gureba Tugayı (çeşitli milletlerden) – Beluc Grubu (Pakistan) – Utbe bin Farkat Azerbaycan Grubu (Azerbaycan) – Ebu Yakup El Türki Tugayı (Türkiye) – Uygur Tugayı. Aşağıda çevirisini verdiğimiz makale, bu grupların saldırılarından kurtulabilenlerin tanıklıklarını içeriyor.
Suriye hükümetinin katliamlarından kurtulanlar ‘ölüm ve yıkım’ hikayelerini anlatıyor
The Cradle
27 Mart 2025
Suriye hükümet birliklerinin bu ayın başlarında ülkenin sahil kesimlerinde Alevi sivillere yönelik gerçekleştirdiği katliamlardan kurtulanlar, yaşadıkları travmatik deneyimleri 27 Mart’ta yayınlanan bir röportajda The Cradle’a anlattı.
Katliamlardan haftalar sonra Tartus ve Lazkiye gibi kıyı kentlerindeki siviller, Şam güçlerinin yeniden peşlerine düşebileceği korkusuyla yaşıyor.
“Silah sesleri ve çığlıklarla uyandık. Neler olduğunu bilmiyorduk. Komşularımın evlerinin önünde öldürüldüğünü kendi gözlerimle gördüm ve saklanmaktan başka bir şey yapamadım,” diyor Lazkiye kırsalından sağ kurtulan Ebu Mahmud The Cradle’a.
“Çocukların çığlıklarını duyabiliyordum ama sesler kısa sürede kayboluyordu… herkesi öldürüyorlardı. Sesler nihayet kesildiğinde saklandığım yerden çıktım ve köyümü küle dönmüş halde buldum. Yaşayanlar çok azdı ve havayı ölüm doldurmuştu,” diye ekledi.
“Çocuklarımla birlikte yakındaki bir ormana kaçtım. Saatlerce aç ve susuz yürüdük. Silah sesleri arkamızda yankılanıyordu, sanki ölüm bizi kovalıyordu,” diyor kendisi de hayatta kalanlardan biri olan Ümmü Halid. “Günler sonra geri döndüğümde evimi yakılmış ve ailemi enkazın altında gömülmüş buldum. Hiçbir şeyim kalmamıştı. Ailemi, evimi ve bildiğim hayatımı kaybettim. O günden beri artık yaşadığımı hissetmiyorum.”
Katliamlardan kurtulanlarla çalışan ve kimliği gizli tutulan psikiyatrist ‘MA’, The Cradle’a yaptığı açıklamada insanların ağır TSSB’den [Travma Sonrası Stres Bozukluğu] muzdarip olduğunu ve korku içinde yaşadıklarını söyledi.
“Bu vahşete tanık olan çocuklar derin psikolojik travma yaşıyor. Bazıları konuşma yetisini kaybederken, diğerleri tamamen tecrit edilmiş halde yaşıyor. Birçoğu sürekli kabuslar görüyor ve bazıları yemek yemeyi ya da başkalarıyla etkileşime girmeyi reddediyor. Onlara yardım etmeye çalışıyoruz ama yaralar kimsenin tahmin edemeyeceği kadar derin.”
“Evlerin ve köylerin tamamının kaybedilmesi yerel toplulukların çökmesine yol açarak psikolojik ve sosyal rehabilitasyonu daha da zorlaştırdı.”
İsmini vermek istemeyen insan hakları aktivisti ‘SA’ ise “gerçek barışın adalet olmadan inşa edilemeyeceğini” vurgulayarak, “sadece kurbanlar için değil, bu tür vahşetlerin bir daha yaşanmaması için bu suçlardan sorumlu olanların hesap vermesi gerektiğini” sözlerine ekledi.
Suriyeli yetkililer bu ayın başlarında 6 Mart ve 10 Mart tarihleri arasında meydana gelen olayları soruşturmak üzere bir soruşturma komitesi kurulduğunu açıklamıştı. Buna rağmen henüz hiçbir sonuç kamuoyuna açıklanmadı ve ölümler devam etti.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) geçtiğimiz hafta, Suriye’nin çeşitli bölgelerinde “Genel Güvenlik ve Suriye ordusuna bağlı silahlı gruplar” tarafından 24 saat içinde aralarında sivillerin de bulunduğu 72 kişinin öldürüldüğünü bildirdi.
‘SA’ The Cradle’a yaptığı açıklamada, “Cezasızlık, insanlığa karşı işlenen suçların devam etmesini sağlayan şeydir,” dedi.
Katliamlar, Suriye’nin eski ordusuna bağlı militanlar tarafından başlatılan silahlı ayaklanmanın ardından gerçekleşti.
Ayaklanmayı bastırmak için yürütülen geniş çaplı güvenlik operasyonu sırasında, ülkenin yeni ordusuna dahil edilen çok sayıda aşırılık yanlısı gruptan oluşan Suriye Askeri Operasyonlar Dairesi büyük bir infaz kampanyası yürüttü.
Militanlar kapı kapı dolaşarak aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu sivilleri öldürdü. SOHR’a göre çoğu Alevi olmak üzere en az 1.500 kişi öldürüldü.
Resmi olmayan tahminlere göre bu sayı çok daha yüksek olabilir. 20.000’den fazla Suriyeli korku içinde komşu Lübnan’a kaçtı.
Suriye’nin güvenlik ve askeri güçleri, eskiden El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) üyelerinin yanı sıra 2017’de kurulan ve Türk vekil gücü Suriye Milli Ordusu (SMO) olarak bilinen yapıdan savaşçıların hakimiyetinde.
Eski Cumhurbaşkanı Beşar Esad hükümetinin düşmesinin ardından Suriye ordusu ve güvenlik aygıtına dahil edilen SMO gruplarının saflarında çok sayıda eski IŞİD savaşçısı ve komutanı olduğu biliniyor.
Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın kendisi de bir El Kaide şefi ve daha önce de IŞİD’e dönüşen Irak İslam Devleti’nin (IİD) bir üyesiydi.