DÜNYA BASINI

Irkçılık ABD yasalarına geri mi dönüyor?

Yayınlanma

ABD, vize muafiyeti için İsrail’e istisna uygulamayı tartışıyor. Foreign Policy, “İsrail’in mütekabiliyet ilkesine riayet etmesini ve tüm Amerikalı yolcuların haklarına saygı göstermesini sağlayacak bir anlaşma yapılmadığı takdirde, ABD ile İsrail arasındaki vize muafiyeti anlaşması, belirli Amerikalı yolculara karşı ayrımcılığı kabul edilebilir kılan ilk anlaşma haline gelebilir” diyor.

ABD, İsrail’i Vize Muafiyet Programına dahil etmeye hazırlanıyor. ABD ve İsrail basını Temmuz ayında yapılacak bir aylık denemenin ardından muafiyet sürecinin başlayacağını duyurdu. Ancak bugüne kadar İsrail’in programa dahil edilmesini engelleyen sınır kapılarında özellikle Filistin asıllı ABD vatandaşlarına uyguladığı ayrımcılık sürüyor. Üstelik İsrail’i programın mütekabiliyet şartından muaf tutmak için görüşmeler yapıldığına dahil iddialar da söz konusu. Foreign Policy böyle bir istisnanın ırk ayrımcılığını yeniden ABD yasalarına döndüreceği konusunda uyarıyor:

***

İsrail’in Ayrımcılığı ABD Yasalarına Geçebilir

İsrail’in sınır politikaları vize mütekabiliyeti ilkelerine tehlike oluşturuyor

Zaha Hassan

Temmuz ayından itibaren Amerika Birleşik Devletleri İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) ve Dışişleri Bakanlığı, bir aylık bir denemenin ardından İsrail’i seçici ABD Vize Muafiyet Programı’na (VWP) kabul etmeyi planlıyor. İsrail, Amerikalılara milliyet, din veya siyasi görüşe dayalı ayrımcılık yapmadığını kanıtlayabilirse, bu muafiyet kalıcı hale gelecek. Mütekabiliyet ilkesi gereği, programın bir parçası olmak için bir ülkenin vatandaşları Amerika Birleşik Devletleri’ne seyahat ettiklerinde nasıl muamele görüyorlarsa, tüm Amerikalılar da aynı şekilde muamele görmeli.

Özellikle Arap ve Müslüman olan Amerikalılar, uzun süredir İsrail’i ziyaret ederken ayrımcı muameleye maruz kalıyor ve ABD hükümeti de Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yolcuları bu konuda dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Bununla birlikte, deneme süresinin başlamasına günler kala, Amerikalılar hâlâ İsrail sınır kapılarında ayrımcı muamele gördüklerini bildiriyorlar ve ülkeye girişine izin verilmeyen Amerikalı ziyaretçilerin sayısını ya da bunun nedenlerini belirleyecek bir mekanizma yok.

ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’nin İsrail’i programın mütekabiliyet şartından muaf tutmak için istisna yaratacak bir anlaşmayı müzakere ettiğine dair son haberler derin endişe yaratıyor. İsrail’in mütekabiliyet ilkesine riayet etmesini ve tüm Amerikalı yolcuların haklarına saygı göstermesini sağlayacak bir anlaşma yapılmadığı takdirde, ABD ile İsrail arasındaki vize muafiyeti anlaşması, belirli Amerikalı yolculara karşı ayrımcılığı kabul edilebilir kılan ilk anlaşma haline gelebilir.

Söz konusu haberlere göre, bazı Amerikalıların -yani özellikle Filistinli kimliğine sahip olanların- İsrail’e seyahat etmek, havaalanını kullanmak ve Batı Şeria’daki aile üyelerini ziyaret etmek için askeri izin almaları gerekirken, diğer Amerikalılar sadece medeni hukuka tabi olacak ve Batı Şeria’ya herhangi bir amaçla serbestçe girebilecek, bölgeye giriş ve seyahatlerinde herhangi bir kısıtlama olmayacak.

Amerikalılara farklı muamele yapılmasına yönelik böyle bir anlaşma, ABD’nin imrenilen Vize Muafiyet Programının üzerine inşa edildiği temel mütekabiliyet ilkesini ihlal edecek ve Amerikan vatandaşlarına yönelik etnik-dinsel ayrımcılığı ve ırksal profillemeyi etkin bir şekilde normalleştirecektir. Muafiyet programının mevcut 40 katılımcısı arasında başka hiçbir ülke, tüm diplomatik ilişkilerinin yanı sıra uluslararası insan hakları sözleşmelerinin ve ABD’nin medeni haklar, adalet ve eşitlik değerlerinin temelini oluşturan mütekabiliyet ilkesine tam olarak bağlı kalmakta zorluk çekmedi.

ABD Vize Muafiyet Programının amacı tüm Amerikalıların güvenliğini sağlamak ve geliştirmektir. Hiçbir ülkenin programa giriş “hakkı” yok. Program seçici olmak üzere tasarlanmıştır ve bu nedenle de katılımcı ülkelerin giriş için yerine getirmesi gereken bir takım somut şartlar bulunmaktadır.

ABD hükümetinin bazı Amerikalıların haklarını pazarlık konusu yapma yetkisi yok ve böyle bir şeyi düşünmesi çok çirkin. Tabii ki Batı Şeria’da yaşayan 30.000 ila 70.000 Filistinli Amerikalı ve Gazze’de yaşayan yüzlerce Amerikalı İsrail’deki havaalanını kullanabilmeli; bu pazarlık konusu olmamalı. Ancak İsrail’in programa uygun olup olmadığına ilişkin sorgulama burada bitmiyor.

İsrail’in sınır geçişlerindeki ayrımcı yasal rejiminden etkilenen Amerikalıların sayısı Filistin kökenli olduğunu söyleyenlerden çok daha geniş. Bu kişiler arasında Arap ve Müslüman Amerikalılar ile İsrail’in düşman olarak gördüğü ülkelerde doğmuş ya da bu ülkelerden seyahat belgesi almış olanlar hatta Ürdün ve Fas gibi İsrail ile barış anlaşmaları imzalamış ve/veya ilişkilerini normalleştirmiş olan ülkeler de yer alıyor.

Ayrıca, ABD Kongre üyeleri de dahil, İsrail’e yönelik anayasayla korunan siyasi boykotları alenen destekleyen ya da Filistinlilerin insan hakları konusunda yazan, öğreten ya da konuşan tüm Amerikalıları da kapsıyor. Buna karşılık Amerika Birleşik Devletleri, siyasi görüşleri, menşe ülkeleri (Rus uyruklu olanlar dahil) veya inançları ne olursa olsun İsrailli ziyaretçilerin seyahatlerine kısıtlama getirmiyor.

Mevcut İsrail hükümetinin Filistin yerleşim yerlerini ortadan kaldırmaya yönelik iğrenç görüşlerini ifade eden üyeleri Amerika Birleşik Devletleri’ne giriş için vize almışlardır. Birçoğu genç, eski askerlerden oluşan ve geçmişte vize sürelerini aşma riskinin yüksek olduğu görülen İsrailli kısa süreli ziyaretçiler herhangi bir ABD havaalanını serbestçe kullanabilirler, bu havaalanlarından başka bir limana veya ülkenin herhangi bir yerine seyahat edebilirler.

ABD, İsrailli kısa süreli ziyaretçilerden ABD’nin belirli bölgelerine veya ABD topraklarına girmek için ordu tarafından verilen özel izinleri almalarını talep etmiyor ve İsrailli ziyaretçileri, ulusal kökenleri ne olursa olsun diğer yolculara uygulanmayan güvenlik kontrollerine tabi tutmuyor. Ancak bazı Amerikalılar İsrail’e ve işgal altındaki topraklara seyahat etmeye çalıştıklarında bu şekilde karşılanıyorlar.

İsrail’in ortaya koyduğu özel zorluklar ve belirli seyahat gruplarına uyguladığı rejim nedeniyle, Başkan Barack Obama’nınki de dahil önceki yönetimler İsrail ile bir vize anlaşması yapmaktan kaçınmışlardır.

Deneme süresi başlamadan ve İsrail programa kabul edilmeden önce, İsrail kontrolündeki sınır geçişlerinde ve kontrol noktalarında Amerikalılara yönelik ayrımcı muamelenin ve ırksal profillemenin sona ermesini sağlayacak bir mekanizma oluşturulmalı. Örneğin, ABD’nin her yıl kaç Amerikalının girişten men edildiğine dair kesin rakamlara sahip olmadığı anlaşılan Ürdün ve İsrail arasındaki kara geçişinde, yolcuların kendi pasaportlarını tarayabilecekleri sistemler kurulmalıdır; böylece ABD yetkilileri bir Amerikalının giriş yapmaya çalıştığını bilebilir ve giriş reddi veya kötü muamele olaylarını izleyebilir.

Bu tür süreçler uygulamaya konulana kadar, İsrail’in Vize Muafiyeti Programının şartlarına uyup uymadığını bilmenin bir yolu olmayacak ve Amerikalılar ayrımcılıkla karşılaşmaya devam edecek. Uyumun test edilmesi için böylesine mekanizmalar olmadan gerçekleştirilen bir deneme programı, deneme süresinin var olma nedenini ortadan kaldırır. DHS ve Dışişleri Bakanlığı bu işi doğru yapmak için zaman ayırmalı ya da bu hedefe ulaşılamıyorsa, onlarca yıldır belirli Amerikalı gruplara zarar veren İsrail politikalarına yeşil ışık yakmaktan kaçınmalı. Mütekabiliyet şartına tam uyumu garanti etmekten daha azını yaparlarsa, Biden yönetimi ırk ayrımcılığını yeniden ABD yasalarına dahil etmiş olacak.

Çok Okunanlar

Exit mobile version