Netanyahu hükümetinin yargının yetkilerini kısıtlayan “yargı reformu” kapsamında Meclis’ten geçirdiği, başbakanın görevden alınmasını zorlaştıran yasanın iptali için açılan dava Yüksek Mahkeme’de görülmeye başlandı. Bakanlar iptal davasına tepki gösterirken muhalefet de bakanları eleştirdi.
İsrail Yüksek Mahkemesi dün, Meclis’te mart ayında onaylanan başbakanı görevden alma yetkisini başsavcı ve Yüksek Mahkeme’den alarak Meclis ve hükümete devreden yasanın iptali başvurusunu görüşmeye başladı.
Mart ayında Meclis’ten geçen yasa, “başbakanın fiziksel veya psikolojik yetersizlik durumları dışında görevden alınmasını” engelliyor. Yasaya göre, başbakanın görevini yapamayacağını duyurma yetkisi, Meclis’te başbakan tarafından yapılacak duyuru veya kabinenin dörtte üçünün onayıyla mümkün olacak. Hükümetin dörtte üçü tarafından onaylanan karara başbakanın itiraz etmesi halinde ise bu, Meclis’te oylanacak. Meclis Başkanı tarafından belirlenecek oturumda 90 milletvekilinin bu yönde oy kullanması halinde başbakan görevden alınabilecek. Söz konusu yasa başbakanı görevden alma yetkisine dair, Yüksek Mahkeme dahil yargının alacağı herhangi bir kararın geçersiz sayılmasını içeriyor.
Uzmanlar, bunun yolsuzluk suçlamalarına maruz kalan Başbakan Netanyahu’yu koruma amacı taşıdığını savunuyor. Söz konusu yasadan önceki düzenlemede Başbakan Netanyahu’nun, hakkındaki üç davayı durdurmaya çalıştığını hissetmesi halinde, Başsavcı Gali Baharav-Miara’nın Netanyahu’nun göreve uygun olmadığı yolunda başvurusu yapmasına imkân tanıyordu. Yeni yasayla yargının bu yetkisi kısıtlanmış durumda.
Yazılı bir Anayasası bulunmayan İsrail’de Temel Yasalar yarı anayasal nitelikte ancak değiştirilmeleri ile ilgili normal yasalardan farklı bir mevzuat yok. Teoride İsrail hükümeti normal bir yasa çıkarır gibi Temel Yasalarda değişiklik yapabiliyor. Ancak Yüksek Mahkeme yetkisi olmasına rağmen bugüne kadar Temel Yasaları iptal yoluna gitmekten kaçındı. Böyle bir iptalin ülkeyi anayasal krizi sürükleyeceği düşünülüyor.
Yüksek Mahkeme eğer yasayı iptal ederse bu bir ilk olacak ve temmuz ayında tartışmalı bir şekilde Meclis’ten geçirilen makuliyet ilkesi ile ilgili yasanın iptali için de zemin hazırlamış olacak. Ancak İsrailli uzmanlar Yüksek Mahkeme’nin iptal yönünde karar alma ihtimalini düşük olarak değerlendiriyor. Nitekim Yüksek Mahkeme yaptığı açıklamada, iptali istenen yasayı “son derece kişisel bir mevzuat” olarak gördüğünü duyursa da yasanın iptalini değil ancak uygulanmasını geciktirecek bir karar almayı düşündüğünü ima etti.
Yüksek Mahkeme bakanların hedefinde
İsrailli bazı bakanlar sosyal medya aracılığıyla Yüksek Mahkeme’nin davaya bakmasına tepki gösterdi. İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Bugün, 3 hakimin, İsrail’de demokrasinin imkansızlığını ilan edip etmeyeceğini göreceğiz” dedi.
Kamu Diplomasisi Bakanı Galit Distel-Atbaryan da “Seçim sandıklarıyla işbaşına gelmemiş küçük bir grup, milyonlarca kişinin seçim sonuçlarını iptal etmenin değip değmeyeceği sorusunu tartışıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Miras Bakanı Amihai Eliyahu, söz konusu kanunun Yüksek Mahkeme’de tartışılmasının, kuvvetler (yasama, yürütme ve yargı) arasındaki dengeyi açıkça ihlal ettiğini, demokrasiye zarar verdiğini ve mahkemeyi “yüce yönetici” statüsüne çıkardığını kaydetti. İnsanların yargı erkine olan güveninin hiç olmadığı kadar düşük olduğunu savunan Eliyahu, halkın iradesini alenen ezip geçmenin, kuruma olan güvensizliği artırmaktan başka bir işe yaramayan büyük bir hata olduğunu vurguladı.
Muhalefetten bakanlara tepki
İsrailli muhalefet liderleri ise bakanların açıklamalarına tepki gösterdi.
Eski Başbakan ve ana muhalefet partisi “Gelecek Var” lideri Yair Lapid, “Yüksek Mahkeme’nin vereceği kararı kabul etmeyeceğini söyleyen bir bakanın bir dakika bile görevinde kalması mümkün değildir. Kanunu ve mahkemeyi tanımayan bir hükümet meşru değildir” ifadesini kullandı. Eski Savunma Bakanı ve Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz da “hükümetin, mahkemenin kararına saygı duymaması durumunda, İsrail’in demokratik bir devlet olmayacağını” savundu.
Eski Adalet Bakanı Gideon Sa’ar da “Yüksek Mahkemenin ve Başyargıç Esther Hayut’un meşruiyetini zedeleme furyası ve Başsavcı Gali Baharav-Miara’ya yönelik devam eden düşmanlık. Özetle bu, rejime karşı darbenin bir devamıdır. Buna verilecek cevap ise protestoları artırmaktır” ifadeleriyle bakanların açıklamalarına tepki gösterdi.