İtalya’da uzun yıllardır gündemde olan ‘başkanlık sistemi’ tartışmaları, sağ koalisyon tarafından yeniden ve daha güçlü bir şekilde gündeme getirildi.
Başbakan Giorgia Meloni hükümetinin ‘üçüncü cumhuriyet’ seçim vaadinin bir parçası olarak Pazartesi günü sunduğu anayasal reform tasarısının yasalaşması halinde, İtalya’nın gelecekteki başbakanı doğrudan halk tarafından seçilebilecek.
Pazartesi günü yapılan hükümet zirvesinde Meloni ve bakanları, Forza Italia mensubu Kurumsal Reformlar Bakanı Maria Elisabetta Casellati tarafından son şekli verilen anayasa reformu tasarısının Cuma günü Bakanlar Kuruluna ulaşması ve ardından parlamentoya gönderilmesi konusunda anlaştı.
Meloni, “Omuzlarımızda tarihi bir sorumluluk var: dönüşüm demokrasisini pekiştirmek ve nihayetinde bu hükümetin gerçekleştirmeyi planladığı anayasal reformla İtalya’yı Üçüncü Cumhuriyete taşımak,” dedi.
İtalya’da, faşizmin mağlubiyetinin ardından 1946’da Birinci Cumhuriyet ilan edilmişti. 1994’teki seçimlerin İkinci Cumhuriyet’e geçiş olduğu kabul ediliyor. Bu seçimler, 1946’dan sonra kullanılan nispi temsil sisteminin yerine 1993’te kabul edilen yeni ‘Mattarellum çoğunlukçu oylama sisteminin’ kullanıldığı ilk seçimlerdi. 1990’ların başındaki Tangentopoli yolsuzluk skandalı, Sosyalist Parti ile Hıristiyan Demokratlar ve bürokrasi arasındaki zımni iktidar paylaşımına dayanan sistemi parçalamıştı.
Tasarıda yürütme, yasamaya da egemen oluyor
‘Hükümette istikrarı sağlamayı’ ve halk oylaması ile hükümetin kurulması arasında daha güçlü bir bağ oluşturmayı amaçlayan yasa tasarısı, doğrudan seçilen bir başbakanın yanı sıra, kazanan koalisyon veya partiye parlamentodaki sandalyelerin %55’ini verecek ve böylece yasalarının kabul edilmesini kolaylaştıracak bir düzenleme öngörüyor.
Önerilen tasarıya göre, hükümetin düşmesi halinde aynı başbakan ya da aynı çoğunluktan başka bir üye ile yeniden çoğunluk sağlanması da mümkün olacak. Seçmenler sadece koalisyonu yeniden kurma girişimlerinin başarısız olması halinde sandık başına gitmek zorunda kalacak, fakat başbakanı sadece bir kez değiştirmek mümkün olacak.
Reform tasarısı cumhurbaşkanının olası rolüne değinmiyor, fakat Casellati başbakanın tavsiyesi üzerine bakanları atama yetkisi de dahil olmak üzere yetkilerini koruyacağını, bununla birlikte artık başbakanı atamayacağını belirtiyor.
Muhalefet de yürütmenin güçlendirilmesinden yana ama…
Muhalefetteki merkez partiler Demokratik Parti ve Eylem, doğrudan seçilmeyen fakat bakanları atama yetkisine sahip bir başbakanın olduğu Alman tarzı bir şansölyeliği tercih etse de partilerin çoğu, özellikle ‘hükümet istikrarını sağlamak’ için değişim ihtiyacını destekliyor.
Eylem lideri Carlo Calenda La Repubblica’ya verdiği demeçte, “Başbakanlık işe yaramıyor; hiçbir Batı ülkesinde yok. Cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki güç dengesini yok ediyor. Uzun lafın kısası, bu yapılamaz ve bizim için, Meloni’nin çoğunluğu bu yolda ısrar ederse müzakere mümkün değil,” dedi.
Muhalefetteki 5 Yıldız Hareketi ise, Benito Mussolini’nin diktatörlüğünden sonra hazırlanan 1948 anayasasının denge ve denetleme mekanizmalarını tehlikeye attığı için reform planlarıyla mücadele edeceklerini açıkladı.
2016’daki başarısız reformun ardından başbakanlıktan istifa eden Matteo Renzi ise partisi Italia Viva’nın başbakanın doğrudan seçilmesini desteklemeye hazır olduğunu söyledi.
Sistem tartışması yeni değil
Son olarak 2016 yılında dönemin başbakanı Matteo Renzi, daha az radikal bir sistemi referanduma götürmüş ama halktan kabul görmeyince görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı.
Geçen Mayıs ayında İtalyan medyasında çıkan haberlerde, bazı muhalefet partilerinin başkanlık sistemi olarak görülen presidenzialismo yerine, başbakanın yetkilerinin artırıldığı bir model olan premierato’ya evet diyebileceği yazıyordu. Medya o dönem premierato’nun niteliğinin belirsiz olduğunu, başbakana kabine üyelerini görevden alma yetkisi vermekten başbakanın doğrudan seçilmesine kadar her şeyin masada bulunduğunu ileri sürmüştü.
Üçüncü Cumhuriyet tartışmaları da yeni değil. Üçüncü Cumhuriyete Doğru (Verso la Terza Repubblica), 17 Kasım 2012 tarihinde Roma’da düzenlenen bir kongre sırasında ilan edilen bir siyasi partinin siyasi manifestosu o dönemki Başbakan Mario Monti tarafından tasarlanmıştı.
İtalya’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana 70’e yakın hükümet kuruldu ve bu sayı İngiltere ve Almanya’nın iki katından fazla.
Anayasada yapılacak herhangi bir değişikliğin parlamentonun her iki kanadında da üçte iki çoğunluğu sağlaması gerekiyor. Bu sağlanamazsa referandum bir seçenek olarak öne çıkıyor. Fakat Meloni’nin referandum konusunda çekinceleri olduğu belirtiliyor.