Kazan’da düzenlenen 16. BRICS Zirvesi, Rusya, Çin ve diğer ülkelerin ABD’nin küresel liderliğine karşı birleştiğini gösteriyor. Zirve, Batı’nın yaptırımlarına alternatif yollar arayan ülkelerin bir araya gelmesiyle yeni bir dünya düzeninin temellerini atma potansiyelini vurguluyor.
Kazan’da düzenlenen 16. BRICS Zirvesi’ne, 36 ülke ve altı uluslararası örgütten delegasyonların katılması bekleniyor. Bu delegasyonların 22’si, zirve düzeyinde temsil edilecek.
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS’in ana üyelerine bu yıl itibarıyla Mısır, İran, Birleşik Arap Emirlikleri ve Etiyopya da katıldı. BRICS’in dönem başkanlığını bu yıl Rusya üstleniyor.
CNN, BRICS zirvesinin, Rusya’nın gelişmekte olan ülkeler koalisyonunu destekleme konusundaki kararlılığının bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Yayın kuruluşu, toplantının, küresel güç dengesinde değişiklik arayışında olan ve ABD liderliğindeki Batı’ya karşı çıkmaya hazır olan ülkeler arasındaki yakınlaşmayı vurguladığını ifade ediyor.
Bu ülkeler arasında Rusya, Çin ve İran dikkat çekiyor. Zirvede, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, Batı’nın yaptırımlar ve ittifaklarla izole olduğu, buna karşılık dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun Amerika’nın küresel liderliğine meydan okuma çabasını desteklediği mesajını vermeleri bekleniyor.
The Washington Post ise BRICS’i, Amerika’nın küresel Güney’de azalan etkisinin güçlü bir sembolü olarak tanımlıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkenin, ABD’nin çıkarlarına göre şekillenen “kurallara dayalı dünya düzeni”ne duydukları hayal kırıklığını dile getirerek BRICS’e katılma isteğini ifade ettiğini belirtiyor.
Gazete, Putin’in bu konudaki söylemlerinin, pek çok ülkenin ruh halini başarıyla yansıttığını vurguluyor. Güney Afrika Uluslararası İlişkiler Enstitüsü İcra Direktörü Elizabeth Sidiropoulos, “Rusya, BRICS’i yeni bir dünya düzeni inşa etmenin öncüsü olarak görüyor,” değerlendirmesinde bulunuyor.
The New York Times da benzer bir görüşü dile getiriyor: BRICS, yeni bir dünya düzeninin kurulması için en güçlü ve temsili yapı olarak öne çıkıyor. Bu çerçevede, Putin’in Ukrayna’daki çatışmaları “eski dünya düzeninin çöküşünün habercisi ve yeni bir düzenin inşasına zemin hazırlayan bir süreç” olarak sunduğu belirtiliyor.
Aynı zamanda, Çin’in ABD’nin başlıca rakibi olduğu, Rusya ve İran’ın ise Batı’nın sert yaptırımlarına maruz kaldığı ifade ediliyor. Gazete, bu üç ülkenin Batı’ya karşı daha uyumlu bir blok oluşturmayı amaçladığını aktarıyor.
Reuters, Rusya’nın BRICS ülkelerini, uluslararası ödemelerde Batı’nın yaptırımlarından korunacak alternatif bir platform oluşturmaya ikna etmeye çalıştığını yazıyor.
Bununla birlikte, birlik içinde birçok görüş ayrılığı olduğuna dikkat çekiliyor. Örneğin, Rus petrolünün başlıca alıcıları olan Çin ve Hindistan arasındaki ilişkiler karmaşık; Arap ülkeleri ile İran arasındaki gerginlikler ise bölgedeki dinamikleri etkiliyor.
Çin merkezli The Paper gazetesi ise, BRICS iş birliğinin küresel Güney’in sesini güçlendirdiğini vurguluyor.
Fudan Üniversitesi profesörlerinden Zhu Jiejin, gazeteye yaptığı açıklamada, BRICS’in genişlemesinin gelişmekte olan ülkeler arasındaki iş birliği mekanizmalarını zenginleştirdiğini dile getirdi.
Gazete, finansal iş birliği alanında, Kazan zirvesinin Amerikan dolarından bağımsız bir BRICS uluslararası ödeme sistemini başarıyla hayata geçirip geçiremeyeceğinin küresel toplum tarafından merak edildiğini ifade ediyor.
Şanghay Uluslararası Çalışmalar Üniversitesi’nden araştırmacı Yuan Xun ise bu konuyu “zirvenin öncelikli gündem maddesi” olarak nitelendiriyor ve Rusya’nın enerji ihracatından elde ettiği gelirleri güvence altına alma çabasıyla ilgili olduğunu belirtiyor.